Page 15 - İktisadi Kalkınma Vakfı Dergisi - Temmuz - Ağustos 2012

15
baskının arttırılmasında kritik ve yapıcı bir rol oynamaktadır
ve ayrıca, Afganistan’da güvenliğin tesisi için de hayati öne-
me sahip ortaklardan biridir.
Türkiye, büyüyen orta sınıfı ile laik ve demokratik bir
ülke olarak komşularına ilham veren bir örnektir. Öte yandan
AB de bu ülkelerin birçoğu için en büyük ticaret ortağı ve ay-
rıca yatırım ve yeni fikirler için bir can damarı olma özelli-
ğini sürdürmektedir. AB ve Türkiye’nin bu bölgede paylaştı-
ğı öncelikler, iş birliğimizi derinleştirmeye devam etmemi-
zi zorunlu kılmaktadır. Catherine Ashton tarafından başlatı-
lan Mart ayındaki AB Dışişleri Bakanları Konseyi çerçevesin-
de Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile yapmış olduğumuz toplan-
tı iyi bir ilk adım olmuştur. Batı Balkanlar ve Güney Kafkasya
ile Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da ortak projeler gibi konular-
da bölgedeki diyalogumuzu ilerleterek bu toplantıda atılan
adımları daha da ileriye götürmeliyiz. AB ve Türkiye mese-
leleri şekillendiren ortaklar olmalıdır. Birlikte çalıştığımızda
çok daha fazla şey başarabilir ve değişimi teşvik etmek için
çok daha güçlü bir mesaj verebiliriz.
ORTAK DEĞERLERİN PAYLAŞILMASI
Türkiye’nin, komşu bölgelerindeki reforma ilham kay-
nağı olabilme özelliği, AB’ye katılım süreciyle ilintilidir. Bu-
günün Türkiye’si ile çeyrek yüzyıl önce AB üyeliğine başvu-
ran Türkiye mukayese edildiğinde, Türkiye’nin son derece
köklü bir değişim yaşadığı görülmektedir. AB’nin tüm Orta
Avrupa’da demokrasinin pekiştirilmesine yardımcı olduğu ve
Doğu Avrupa’da demokrasiyi teşvik etmeyi sürdürdüğü gibi,
katılım süreci,Türkiye’nin, ordunun sivil denetimi ve yargının
bağımsızlığı gibi alanlardaki reformlarının desteklenmesin-
de son derece güçlü bir rol oynamıştır.
Çok önemli gelişmeler kaydedilmiştir, ancak
Türkiye’nin de kabul ettiği üzere, reform süreci devam et-
mektedir. İfade özgürlüğü, kadın hakları ve azınlıkların
korunması gibi alanlarda ilerleme kaydedilmesine ihtiyaç
vardır. Yeni anayasa konusunda yapılan çalışmalar, bu hu-
susların ele alınabilmesi için hayati bir fırsat sunmaktadır.
Türkiye’yi, kapsayıcı anayasal reform sürecini devam ettir-
mesi konusunda teşvik etmekte ve Başbakan Erdoğan ile
ana muhalefet partisi lideri Kılıçdaroğlu arasında gerçek-
leşen ve Kürt meselesi ile PKK terörü tehdidinin nasıl ele
alınabileceğini de kapsayan son görüşmeleri son dere-
ce olumlu karşılamaktayız. Kıbrıs meselesinin çözümünde
Türkiye’nin yapıcı katkısı ile deniz ve hava limanlarını Rum
bayraklı gemi ve uçaklara açmak konusundaki istekliliği,
anahtar olma özelliğini sürdürmektedir. Ayrıca, Türkiye’yi
esneklik göstermeye teşvik ettiğimiz, son derece önemli bir
husus olan AB-NATO işbirliğinde de ilerleme kaydedilmesi-
ne ihtiyaç bulunmaktadır.
KATILIM SÜRECİNİN CANLANDIRILMASI
Türkiye’nin AB’ye olan yükümlülüklerini yeri-
ne getirmesi gerektiği gibi, AB’nin de Türkiye’ye karşı yü-
kümlülüklerini yerine getirmesi gerekmektedir. Avrupa
Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Štefan Füle,
Türkiye-AB ilişkileri için katılım sürecini destekleyecek ve
uygulamaya yönelik işbirliğini güçlendirecek şekilde tasar-
lanmış olan “Pozitif Gündem” ile bu doğrultuda bir yol aç-
mıştır. Kendisine tam destek vermekteyiz.
Türkiye’nin Avrupa perspektifini nasıl gerçekleştireceği
konusunda her zaman aynı fikirlere sahip olmayan ülkeleri
temsil etmekteyiz. Ancak, katılım sürecini, işbirliği için hayati
önem taşıyan bir çerçeve ve reform için de güçlü bir teşvik
unsuruolarakgörmekonusundahemfikiriz.Busüreceyenibir
ivme kazandırılması hem AB’nin hem de Türkiye’nin yararına
olacaktır. Önümüzdeki aylarda hedefimiz bu olmalıdır.