Table of Contents Table of Contents
Previous Page  80 / 84 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 80 / 84 Next Page
Page Background

İKTİSADİ KALKINMA VAKFI DERGİSİ

78

BRÜKSEL’DEN BAKINCA

güçlendirir” deniyor. Bu süreçte Türki-

ye’nin Topluluğa yönelik bir ekonomik

yükümlülüğü bulunmuyor. Topluluk

“yardımının” neyi içereceği ise bir Geçici

Protokol’le düzenlendi. Burada, kabaca

tütün, kuru üzüm, kuru incir ve fındık

ihracatımızın artırılması amaçlandı.

Yine Antlaşmanın ekinde yer alan Mali

Protokol’de ise AB’nin, “Türk ekono-

misinin verimliliğini artırmaya yönelik

projeler için” 175 milyon hesap birimi

tutarında mali yardım sağlaması öngö-

rülüyor.

1970’li yıllar Türkiye’nin sanayileş-

me yolundaki ilk adımlarına sahne oldu.

Bu noktada da Topluluk, gümrük birliği-

nin temellerinin atıldığı Katma Protokol

ile yine devrede. Gerçi Katma Protokol

gümrük birliğinin gerçekleşmesini ta-

raflar arasında karşılıklı yükümlülüklere

dayandırdı ama Türkiye’nin en ciddi

ekonomik yükümlülüğü olan “Topluluk

kaynaklı sanayi ürünlerinde gümrük

vergilerinin sıfırlanması” kademelen-

dirilip ertelenirken Topluluk Türkiye

çıkışlı sanayi ürünlerinde uyguladığı

gümrük vergilerini ilk günden sıfırladı.

Bunun, sanayileşmede emekleme dö-

nemine yeni adım atan bir ülke için ne

kadar önemli bir avantaj olduğu bugün

toplumsal hafızamızdan neredeyse

tamamen silinmiş durumda. Tabii ki,

1960-1980 döneminde Türk ekonomi-

sinin kaydettiği gelişmeyi sadece AB’ye

bağlamak tabii ki mümkün değildir; iç

dinamiklerin rolü asla inkâr edilemez

ama AB’nin de en azından “kayda değer

bir rol oynadığını” kayda geçirmekte

yarar var.

1980 sonrası: Dışa Açılma ve

Serbestleştirme Yılları

1980’li yıllar Türk ekonomisinin,

elli yıldır sürdürdüğü müdahaleci ve

içe dönük modeli terk edip, daha fazla

piyasaya dayanan ve daha dışa açık bir

modele dönüş yılları oldu. Bütçe ve para

politikalarından başlayıp finans piya-

salarının serbestleştirilmesine uzanan

neo-liberal politikalar, kambiyo rejimi

ve dış ticaret rejiminin değiştirilme-

si ile sanayi yapımızı da rekabete aç-

maya başladı. Söz konusu politikaların

en büyük başarısı ihracattaki artışlar

şeklinde ortaya çıktı. 1980’lerin sonu-

na yaklaşıldığında, AB ile askıya alın-

mış bekleyen ilişkiler rayına oturmaya

başladı ve eski defterler tekrar açıldı.

Siyaset bölümünde “üyelik başvurusu”

Sadece bizim

üretebileceğimiz ve küresel

pazarda satabileceğimiz,

yepyeni ürünler

yaratabilseydik sorunlarımızı

büyük ölçüde çözebilirdik.

Önümüzdeki daha gerçekçi

olasılık ise rekabet içinde

olacağımız adaylardan daha

iyi, daha ucuz, daha kaliteli

üretmeyi başararak söz

sahibi olmak.