

İKTİSADİ KALKINMA VAKFI DERGİSİ
14
Ö
GÖRÜŞ ÖZEL
“Gelişmeler Türkiye’nin
katılım sürecinde
2016’nın belirleyici bir yıl
olabileceğini göstermiştir”
“AB resmi belgelerinde Türkiye’ye yönelik atıflarda üyelikten
ziyade işbirliği, diyalog, ortaklık gibi terimler çokça
kullanılmaktadır. Bu durum AB’nin genişleme tarihinde
benzersiz bir durum olup her iki taraftan kaynaklanan yapısal bir
sorunun varlığını göstermektedir.”
Cansen BAŞARAN-SYMES
Türk Sanayicileri ve
İşadamları Derneği Yönetim
Kurulu Başkanı
T
ürkiye-AB üyelik süreci sadece
teknik kriterlerde ve ekonomide
değil, Türkiye’nin ve AB’nin de
parçası olduğu transatlantik dünyanın
özgürlükçü değerleriyle bütünleşme sü-
recidir. Türkiye-AB ilişkilerine tarihsel
açıdan bakacak olursak Ankara Anlaşma-
sı’ndan bu yana 53 yıl, tam üyelik başvu-
rumuzdan bu yana 29 yıl, Gümrük Birli-
ği’nden bu yana 20 yıl, adaylığımızdan bu
yana 17 yıl, müzakerelerin açılmasından
bu yana 11 yıl geçmiş ve 6 farklı başmü-
zakereci görevlendirilmiştir. Tatmin edici
sonuçlar vermekten oldukça uzak kalan
müzakere sürecinde bugüne kadar 35
faslın sadece 15’i açılabilmiş, sadece biri
geçici olarak kapatılabilmiştir. 16 fasıl
siyasi nedenlerle açılamamaktadır. Halen
üyelik için somut bir takvim oluşmuş
değildir. AB resmi belgelerinde Türki-
ye’ye yönelik atıflarda üyelikten ziyade
iş birliği, diyalog, ortaklık gibi terimler
çokça kullanılmaktadır. Bu durumAB’nin
genişleme tarihinde benzersiz bir durum
olup her iki taraftan kaynaklanan yapısal
bir sorunun varlığını göstermektedir.
Öte yandan tüm bu sorunlara karşın
2015 yılı, Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir
canlanma umudunun ortaya çıktığı bir yıl
olmuştur. Gümrük Birliği’nin derinleştiril-
mesi, göçmen sorunuyla bağlantılı geliş-
meler ve Kıbrıs çözüm müzakerelerinin
umut verici bir noktaya ilerlemesi, Tür-
kiye’nin katılım sürecinde 2016’nın be-
lirleyici bir yıl olabileceğini göstermiştir.
Gümrük Birliği, hem Türkiye ekono-
misi, hem de Türkiye-AB ilişkileri için
önemli dönüm noktalarından biridir.
Gümrük Birliği ile birlikte ticaretin önün-
deki engeller azalmış, Türkiye’nin Avru-
pa ülkeleriyle ticareti hızla büyümüştür.
Ancak bunun ötesinde, Gümrük Birliği
Türkiye ekonomisinin dünya ile bütün-
leşmesini sağlamış, birçok sektörü dö-
nüştürmüş ve standartları yükseltmiştir.
“Gümrük Birliği
mevcut haliyle miadını
doldurmuştur”
2015 yılında Gümrük Birliği’nin gün-
cellenerek daha fazla alanı kapsaması,
zaman içinde ortaya çıkan karar asimet-
rilerinin giderilmesi ve Türkiye ile AB
arasında daha ileri bir iş birliği meka-
nizması yaratılması yönünde bir adım
atılmıştır. Bu, Türkiye için stratejik bir
sorun olan TTIP’ye dahil olma hedefinin
de bir gereğidir. Ancak, Gümrük Birliği’nin
kapsamının genişletilmesi konusuna ön-
celik vermemiz, AB ile ilişkilerimizin tam
üyelik hedefinden yan yollara sapmasını
kabullendiğimiz anlamına gelmemektedir.
Gümrük Birliği mevcut haliyle miadını
doldurmuştur. AB’nin genişleme tarihin-
de -Malta dışında- tam üyelik öncesinde
hiçbir aday ülkeyle oluşturulmamış olan,
dolayısıyla istisnai ve bize göre karar asi-
metrileri nedeniyle geçici Gümrük Birli-
ği’ni güncellemenin en kolay ve akılcı yolu
tam üyelik sürecinin somutlaşmasıdır.
Diğer taraftan, AB ile sadece çıkarla-
rımız değil, değerlerimiz ve başa çıkmaya
çalıştığımız sorunlar da ortaktır. Bunlarla
mücadele edebilmenin ve geleceğimizi or-
taklaştırmanın en iyi yolu AB’nin tam üyesi
olan bir Türkiye’dir. AB’nin dışında veya
kıyısında köşesinde kalmış, “stratejik ihmal”
yaklaşımı çerçevesinde ancak gerekli gördü-
ğü zaman iş birliğine girdiği, ekonomik bü-
tünleşmeyle yetindiği bir Türkiye değildir.