Table of Contents Table of Contents
Previous Page  15 / 84 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 15 / 84 Next Page
Page Background

İKTİSADİ KALKINMA VAKFI DERGİSİ

13

AB’nin önündeki en önemli fırsat Tür-

kiye olarak değerlendirilebilir. Gerek

iş gücü, gerekse genç ve dinamik ya-

pısıyla Türkiye, AB ekonomisinin sil-

kelenmesi açısından önem arz ediyor.

Bu yakınlaşmanın sağlanabilmesi için

de ister iş, isterse turizm amaçlı olsun

her türden insan hareketinin önünün

açılması iki tarafın da ekonomisine

büyük katkı sağlayacaktır. Bu neden-

le, vizesiz seyahat uygulamasının ve

taşıma kotalarındaki iyileştirmenin

çok vakit kaybedilemeden hayata ge-

çirileceğini düşünüyoruz.

“Türkiye STA’lara

doğrudan taraf olmalı”

AB ile aramızdaki bir diğer önemli

husus ise Gümrük Birliği meselesidir.

1996 yılında yürürlüğe giren Gümrük

Birliği bugüne kadar ülkemize birçok

fayda sağladı. Fakat günümüz koşulları

ve Gümrük Birliği kapsamındaki bir-

takım asimetriler, Gümrük Birliği’nde

yeni düzenlemeler yapılmasını gerek-

tirmektedir. Bilhassa, STA’larla ilgili

karşılaştığımız sorunlar Gümrük Bir-

liği’nin sağlıklı işlemesine engel teşkil

etmektedir. AB’nin STA imzaladığı ülke-

ler, Gümrük Birliği sayesinde ülkemiz

pazarından faydalanırken, Türkiye’nin

söz konusu ülkelerle STA imzalama

çabaları sonuçsuz kalmaktadır. Bu

durum Gümrük Birliği’nin sürdürüle-

bilirliğinin önündeki en büyük engel

olarak öne çıkmaktadır. Bunun önüne

geçilmesi için, Türkiye’nin AB tara-

fından imzalanan STA’lara doğrudan

taraf olmasını sağlayıcı düzenlemelerin

Gümrük Birliği’ne dâhil edilmesi gerek-

tiğini düşünüyoruz. Ekonomi Bakan-

lığımızın konuya ilgisi ve AB ile artan

ilişkiler sonucu, önümüzdeki dönemde

Gümrük Birliği’nin daha adil ve günün

gereklerine daha iyi karşılık veren bir

yapıya kavuşturulacağına inanıyoruz.

Son dönemlerde üzerinde ciddi mü-

zakereler gerçekleştirilen Kıbrıs mese-

lesi de AB ile ilişkilerimizde önemli bir

yere sahip. Avrupa, ilk zamanlarından

beri meselenin tarafları arasında bu-

lunmaktadır. Yunanistan’ın 1981 yılın-

da Avrupa Ekonomik Topluluğu’na üye

olmasıyla beraber, Avrupa’nın mesele-

ye yaklaşımı ve ilgisi derinlik kazan-

mıştır. 2004 yılında GKRY’nin de AB’ye

üye olması sonucu, Kıbrıs sorununun

Türkiye’nin AB üyeliği bakımından

daha önemli hale geldiğini söyleyebi-

liriz. Ayrıca, Türkiye’nin AB’ye enteg-

rasyonu sürecinde Yunanistan’ın Kıbrıs

meselesini bir yumuşak güç unsuru

olarak zaman zaman ön plana çıkar-

ması, entegrasyon sürecini zorlaştıran

bir etken olarak karşımıza çıkmakta-

dır. Türkiye, çözüm yanlısı tavrını her

zaman sürdürmektedir. Ada’nın siyasi

eşitliğe dayalı, iki bölgeli, iki toplumlu

bir çözüme kavuşturulması için dev-

letimiz, özellikle son dönemde büyük

özen göstermekte; ciddi bir emek sarf

etmektedir. Gösterilen gayretler sonu-

cunda, 2016 yılının Kıbrıs meselesinde

de ciddi gelişmelerin kaydedileceği bir

yıl olacağına inanıyoruz.

Türkiye, gerçekleştirmeye devam

ettiği yasal reformlarla, güçlenen eko-

nomisiyle, sürekli gelişen demografik

yapısıyla ciddi bir potansiyel arz edi-

yor. AB’nin de bu potansiyele duydu-

ğu ihtiyaç sürekli artıyor. Özellikle

seçimler sonrası istikrar ortamının

yeniden tesis edilmesi, ciddi yapısal

reformlarla ilgili Hükümetimiz ta-

rafından önemli sinyaller verilmesi,

AB üyeliği yolunda beklentileri üst

düzeye çıkarmıştır. Bununla birlikte

uluslararası ilişkiler ve diplomaside

de ciddi bir gayrete şahit oluyoruz.

Tüm gelişmeler, 2016 yılının AB ile

ilişkilerin ivme kazanacağı bir yıl ola-

cağını işaret ediyor.

“AB ile ilişkilerde yaşanan

açılımların bir tezahürünün

de vizesiz seyahat olacağına

ve bunun da 2016 yılında

gerçekleşeceğine dair

kanaatlerimiz oldukça güçlü.”

015 yılı hem dünya genelinde,

hem de ülkemiz özelinde olduk-

ça hareketli bir yıl oldu. ABD

Merkez Bankası’nın (FED) faiz artı-

rım sinyalleriyle hızlanan dolardaki

yükseliş, Çin’deki büyüme ivmesinin

kırılması, petrol ve emtia fiyatların-

daki keskin düşüş ve Rusya, Ortadoğu

gibi coğrafyalarda ortaya çıkan siya-

si sorunlar geride bıraktığımız yıla

damgasını vurdu. Tüm bu etmenler

reel ekonomide ve dünya ticaretinde

gerilemelere neden oldu.

Dünya ekonomisinde yaşanan so-

runların yanı sıra, ülkemizde yaşanan

siyasi istikrarsızlık süreci, terör olayla-

rının artması ve Suriye’den gelen göç-

menlerle alakalı sıkıntılar gündemin

başında yer aldı. Tüm bu zorlu tablo,

ekonomimizde olumsuz etkiler yarat-

makla beraber, birçok dünya ekonomi-

sine göre daha iyi performans sergiledik

ve dünya ticaretinden aldığımız payı

artırmaya devam ettik. AB ülkelerinin

toplam ithalatından ihracatımızın al-

dığı pay Dünya Ticaret Örgütü’nün son

verilerine göre yüzde 1,19 ile tarihin

en üst seviyesine ulaştı. Bunun yanında

memleketimiz açısından yaşanan önem-

li gelişme ise AB üyelik sürecinde “Eko-

nomik ve Parasal Politikalar” başlığını

taşıyan 17’nci faslın açılması oldu. 2005

yılında başlayan katılım müzakereleri

sürecinde, yaratılan siyasi engeller ne-

deniyle oldukça ağır ilerleyen süreçte

atılan bu adımın çok kıymetli ve gelecek

için umut verici olduğunu düşünüyoruz.

“Vizesiz seyahat 2016’da

gerçekleşecek”

AB ile ilişkilerde yaşanan açılımla-

rın bir tezahürünün de vizesiz seyahat

olacağına ve bunun da 2016 yılında

gerçekleşeceğine dair kanaatlerimiz

oldukça güçlü. Hem AB hem de Tür-

kiye açısından vizesiz seyahat birçok

olumlu katkı sunacaktır. AB ekonomi-

sinin içinde bulunduğu durağan vazi-

yetten çıkmak için yakın coğrafyadaki

potansiyellerle etkileşimini arttırması

kaçınılmaz bir durum. Bu anlamda,