İktisadi Kalkınma Vakfı Dergisi // Ocak 2021
71 İKTİSADİ KALKINMA VAKFI DERGİSİ larının öne çıktığı bir pozitif iklimin bir an önce oluşturulması şarttır. Pozitif ortam olmazsa pozitif gündem de ol - maz, olamaz. Doğu Akdeniz gibi esasen haklı olduğumuz konuları bile pozitif iklim olmadığı için yeterince güçlü bi - çimde savunamadığımızı ve sık sık güç diplomasisine başvurmak zorunda kal - dığımızı unutmamalıyız. Eğer düşünce ve söylemle plan ve eylem arasında paralellik sağlanır; de - mokrasi ve hukuk alanlarında hazırlık - ları başladığı belirtilen reformlar haya - ta geçirilirse en azından masanın bize ait tarafı düzene girmiş, elimiz kuvvet - lenmiş olur. Haklılığımızın hemen yanı başına saygınlık, güven, itibar eklemek elimizi daha da güçlendirecektir. Bizim AB’den öncelikli beklenti - miz ise yaptırım diline son vermesidir. Değişik nedenlerle “yaptırım” konusu adım adım çok ileri bir noktaya taşın - mıştır. Öyle ki, artık yaptırım uygulan - sın mı, uygulanmasın mı sorusu değil yumuşak ve hafif mi yoksa sert ve ağır mı yaptırım uygulansın tartışılmak - tadır. Yaptırım tehdidi çok ağırdır ve masada durduğu sürece ilişkileri ileri taşımayı imkânsız hale getirir. AB’nin de bunu bir an önce anlaması ve kabul etmesi gerekir. “Avrupa” Sadece AB Kurumları ve 27 Ülkeden İbaret Değil AB tarafının kırmızı çizgilerini muhtemelen çok yeni tarihli olduğu için 11 Aralık Zirve Kararı üzerinden okumaya çalışıyoruz ama eğer Avrupa ile ortak bir gelecek tasavvur edile - cekse Avrupa’yı tüm kurumları ve bu kurumların temsil ettiği kesimler ve değerler üzerinden bir bütün olarak görüp değerlendirmemiz gerekir. Bir başka deyişle, Avrupa Konseyini, Avru - pa Parlamentosunu ve hatta birer güç kutbu olan bazı üye ülkeler (Almanya, Fransa) ile ikili ilişkileri görmezden gelmemeliyiz. AB’nin ana ekseninin bir ucunda yer alan Fransa ile ilişkiler düzelmedikçe AB’nin lehimize hızlı bir manevra yapmasını beklemeyi pek ger - çekçi bulmam. Avrupa Konseyi, bir AB kurumu olmamakla birlikte, bir ucunda hukuk (AİHM), ortasında halkların temsilci - leri (Parlamenter Asamblesi) ve diğer ucunda siyasetin (Bakanlar Konseyi) yer aldığı yapısıyla Türkiye-AB ilişkile - rinin büyük fotoğrafında da çok önemli bir yere sahiptir. Zaten Türkiye, 2004 yılında gerçekleştirilen Anayasa deği - şikliği ile, AİHM Sözleşmesi ile AİHM kararları ve içtihatlarının ulusal yasa - ların üzerinde bir konumda olduğunu kabul etmiş bulunmaktadır. Bu açıdan bakınca, AİHM kararlarını uygulama - nın Anayasamızı uygulamakla eş an - lamlı olduğu söylenebilir. Bardağın Dolu Tarafı 10-11 Aralık Zirve kararı, resmi düzeyde -yaptırımlar başlığı dışın - da- daha ziyade bardağın dolu tarafı ile yani içinde yer alan birkaç olumlu husus üzerinden değerlendirildi. An - cak, metni dikkatle okuyunca “olumlu” diye adlandırılan bu hususların hayata geçirilmesinin ancak yukarıda açıkla - nan olumlu iklim üzerinde, karşılıklı anlayışla ve diyalogla mümkün olacağı kolaylıkla görülmektedir. Zaten kısa metinde sadece iki olumlu ama koşul - lu ve bir olumlu ama muğlak husustan söz edebiliriz. Türkiye ile Yunanistan arasında doğrudan istikşafi görüşmelerin (Doğu Akdeniz’deki gerilimin sürdürülebilir şekilde düşürül - mesi kaydıyla) ivedilikle başla - ması yönündeki ısrarlı çağrı. “Pozitif Gündem”in (Türkiye’nin Birlik ve Üye Devletlerle gerçek bir ortaklık kurmaya ve anlaş - mazlıkları diyalog yoluyla ve uluslararası hukuka uygun olarak çözmeye hazır olduğunu göster - mesi şartıyla) masada olduğunun teklif ve teyit edilmesi. Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi’nin Doğu Akdeniz konusunda çok ta - raflı bir konferans düzenlemekle görevlendirilmesi (Ne katılımcı - ları ne içeriği ne de usulleri konu - sunda netlik var). Bunlara bir de KKTC’den ve KKTC halkından hiç söz etmeksizin, BM çerçevesinde kapsamlı bir çözüm için müzakerelerin süratle başla - ması çağrısını ekleyebiliriz. AB kendi beklentilerini ve kırmızı çizgilerini bu şekilde ortaya koyarken Türkiye de bir Dışişleri Bakanlığı açık - laması ile bunlara şu şekilde cevap ver - miştir. Yunanistan ile istikşafi görüşme - lere (hiçbir ön şart olmaksızın) başlamaya hazır olduğumuzu her zaman ifade ediyoruz. Kıbrıs konusunda ise, BM’den hiç söz edilmeksizin, çözüm için • • • • • •
RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=