49
geçmiştir. Taraflar bundan böyle ikili ilişkilere, iş birliğine, iş
ortaklıklarına ve dostluğa zarar vermeyecek bir yöntem ve
yol haritasını ortaya koyabilecek durumdadırlar.
Bizi bu olumlu düşünceye iten neden, Cumhurbaşkanı
Sayın François Hollande’ın seçimlerden önce yazdığı“
La Reve
Française
- Fransız Rüyası” isimli kitabında bahsettikleridir.
Orada aynen şöyle demektedir:“
Türkiye ile AB arasındaki mü-
zakereler, sonuçlanıncaya kadar -loyalment- sadakatle yürü-
tülmelidir.
”Özetle, yeni ve gerçekçi bir anlayış ve görüşle kar-
şı karşıya olduğumuz açıktır.
Türk tarafının uzun yıllar duymak istediği de farklı bir
şey değildi aslında: Gerçekçi, anlaşmalara sadık, ayrımcı ve
çifte standardı olmayan bir müzakere süreci…Bu yaklaşım,
aslında Almanya Şansölyesi Sayın Angela Merkel’in Ankara
ziyareti sırasında altını çizdiği bir prensibi hem hatırlatıyor
hem de ona tam uyuyor: “
Pacta Sund Sevanda
” prensibi, di-
ğer bir ifadeyle“
Ahde vefa Prensibi.
Ben bir tarihçi ya da politikacı değilim. Onun içindir ki,
yukarıda bahsedilen hassas konuları bir yana bırakma eğili-
mindeyim. Bu demek değildir ki, o konuları küçümsüyorum.
Ama büyütmek de istemiyorum.
Mademki Cumhurbaşkanı Hollande makul, çözüm
arayan ve uzlaşmacı bir kişi olarak bilinmektedir, o halde
dürüst ve gerçekçi bir anlayışla, bugünkü “Pozitif Gündem”
daha da derinleştirilip yaygınlaştırılabilir.
Diğer bir deyişle, yaşadığımız zor küresel koşullar çer-
çevesinde, ticaret, finans ve kültürel konulardaki iş birlikleri-
nin yoğunlaştırılmasını sağlayacak, tarihin derinliklerinden
gelen sağlam bağlara dayanan yeni bir vizyoner platformun
yaratılmasının her iki taraftan da çıkarına olduğu açıktır.
YENİ BAKIŞ AÇILARI / YAKINLAŞMA
ÇABALARI
Bu aşamada diğer AB ülkelerinin açılım gayretleri ile
ilgili birkaç örneği dikkatinize sunmak isterim.
Hollanda Hükümeti, 2012 yılı süresince özel sektör şir-
ketlerinin de desteğiyle, yoğun bir şekilde çok deği-
şik aktivitelerle (sergiler, konserler, en yüksek düzey-
de resmi ziyaretler, konferanslar, yayınlar, yatırım he-
yetleri gibi) 1612 yılında imzalanan Türk-Hollanda ti-
caret ve iş birliği anlaşmasının 400’üncü yılını kutlama
etkinlikleri düzenledi.
İngiliz Hükümeti ve
City of London
, Türk Hükümeti’nin
İstanbul’u “Bölgesel ve Küresel Finans Merkezi Yapma
Projesi”ne destek vermek için ciddi bir çaba içinde.
British Petroleum (BP), Türkiye’deki 100’üncü yılını
kutlamak için çok değişik aktiviteler düzenledi.
Belçika Veliaht Prensi Philippe, beraberindeki 300 iş
adamı ile Türk-Belçika ticaret ve yatırım ilişkilerine
yeni bir ivme vermek üzere ülkeyi ziyaret etti.
Söylemek istediğim şey şudur: Birkaç hassas konunun
esiri olarak ilişkilerimizin önünün tıkanmasına izin vermeye-
lim. Gerçekten, Türk-Fransız ilişkilerinin geçmişine bakarsak
ne kadar zengin ve derin olduğunu görür ve yeni, geleceğe
ışık tutacak, vizyoner bir iş birliği platformu yaratacak olay-
lar ve köşe taşları ile dolu olduğunu anlarız.
Türk-Fransız ilişkilerinin, 1526 yılında Fransa Kralı Bi-
rinci François ve Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Sü-
leyman ile başladığını biliyoruz.
Osmanlı Devleti ile bir Avrupa ülkesi arasında ilk tica-
ret antlaşması, 1536 yılında imzalanmıştır ve o Avru-
pa ülkesi Fransa’dır. Bu tarih Almanlardan 227 yıl önce
(1763), Hollandalılardan 76 yıl önce (1612) ve İngiliz-
lerden 54 yıl öncedir (1590).
Osmanlı topraklarındaki ilk Fransızca müfredatlı okul
Saint Benoit Lisesi’
dir (1783). Onu
Notre Damme de
Sion
(1856) ve
Galatasaray Lisesi
(1868) takip etmiş-
tir. Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle, 1968’de Galata-
saray Lisesi’nin 100’üncü yıl kutlamalarına şahsen ka-
tılmıştır. Cumhurbaşkanı François Mitterand, 1992’de
Galatasaray Üniversitesi’nin kuruluş protokolünü im-
zalamıştır.
17’nci yüzyıldan başlayarak, Bâb-ı Âli ile Avrupa’daki
büyükelçilikler arasındaki resmi haberleşme ve yazış-
ma Fransızca olarak yapılmıştır. Bunlar Osmanlı arşiv-
lerindedir.
19’uncu yüzyılın başlarındaki Osmanlı reform hareke-
tinin resmi bildirisi olan
Tanzimat Fermanı
, diğer adıy-
la
Hatt-ı Humayun
iki dilde, Türkçe ve Fransızca olarak
hazırlanmış ve yayımlanmıştır.
III. Napolyon’un daveti üzerine Sultan Abdülaziz’in
Fransa ziyareti (1867), bir Osmanlı padişahının ilk res-
mi yurt dışı seyahatidir.
19’uncu yüzyılın başlarında (1806), Fransız General
Sebastiani, Osmanlı ordusunun yeniden yapılandırıl-
ması gibi özel bir misyonla İstanbul’a gönderilmiştir.
Osmanlı tarihinde ilk Fransızca konuşan Sultan
Abdülmecîd Han’dır (1839-1886).
Bilindiği gibi Osmanlı’nın Avrupa oryantasyonu 1856
Paris Kongresi ile başlamış ve Osmanlı Devleti“
Concert
of Europe
”üyesi olarak kabul edilmiştir.
1...,39,40,41,42,43,44,45,46,47,48 50,51,52,53,54,55,56,57,58,59,...76