

İKTİSADİ KALKINMA VAKFI DERGİSİ
100
BRÜKSEL’DEN BAKINCA
görülüyor. Türkiye’nin AB28’in toplam
ticaretinden aldığı pay 1995’de yüzde
0,7 iken, sürekli bir artışla 2013 yılında
yüzde 1,2’ye çıktı. Asya’daki payımız
ise aynı dönemde yüzde 0,1’den yüzde
0,2’ye yükselebildi. Amerika kıtasındaki
payımız da yüzde 0,3 civarında. Yani ti-
cari anlamda Avrupa’da varken, Asya’da
ve ABD’de yok sayılırız
6
.
Dünya ticaret sahnesindeki değişimi
işte bu tablodaki yerimizi değiştirmek
için bir fırsat haline çevirmeliyiz, çe-
virebiliriz. Ama bekleyerek değil. İşte
bunun için bir an önce GB’yi yenileyip
geliştirmek ya da mümkün olursa TTYO
içinde yer almak çabasındayız.
Önemli Olan, Küresel
Değişimin Yönünü Zamanında
ve Doğru Algılayıp Ona Uygun
Olarak Kendisini Değiştirmek
Neredeyse her on yılda bir kendini
yenileyemeyen devlet de firma da zemin
kaybetmeye, geri gitmeye, en iyi ihtimal-
le yerinde saymaya mahkum olacak.
GB’nin yenilenmesi, TTYO’ya girmek,
bu değişimi, yenilenmeyi tetikleyecek-
leri için çok önemli. Ülkemizin TTYO’ya
dahil olmasını destekleme sebebimiz bu,
yoksa tekstil ürünlerini ABD’ye yüzde
8,5 daha ucuza satabilme imkanı değil.
Böyle bir anlayışı dar bulurum, kendi-
mize yakıştırmam.
Bir de eğer TTYO’ya giremezsek, ABD
ürünlerinin iç pazarımızda rahatsızlık
yaratacağı gerçeği var. Bundan kork-
makta haklıyız; ama TTYO’ya girişimizi
sadece korku gibi olumsuz bir duyguya
dayandırmayı da doğru bulmam. Pozitif
duygu ve beklentileri de onun yanına
koymalıyız. TTYO’yu bir yenilenme fır-
satı olarak görmeli; “ortaya çıkaracağı
fırsatlardan yararlanıp dünya ticaretin-
deki yerimizde sıçrama yapacağız” gibi
bir iddia ve umutla işe sarılmalıyız.
Elimizi de çabuk tutmalıyız. Fırsat
penceresi önünüze açılınca kaçırma-
mak gerekir. Ne demiş bir bilge kişi?
“Başlangıcı kaçırırsan sonu asla yakala-
yamazsın.”
■
Doğumuzda ise durum farklı. As-
ya’nın küresel ekonomiye tam olarak
entegre olabilmesi için Asya ülkelerinin
birbirleri ile olan bağlantılarının gelişmiş
olması gerekiyor. Oysa, Asya ülkelerini
birbirine bağlayan güçlü bir fiziki altya-
pı ağı yok. Gerçi aralarında çok sayıda
ticaret anlaşması yapılıyor ama yeterli
değil. ȏAnlaşmalar yoluyla ne kadar ser-
bestleşme sağlarsanız sağlayın, fiziki
altyapı eksikse ticaretin gelişmesi kısıtlı
kalmaya mahkûm. Fiziki altyapısı ileride
olan her zaman avantajlı ve kârlı çıkarȐ.
Bölgenin hukuki altyapısı da yabancımız.
Ticari bağlantılarımız ve kanallarımız da
güçlü değil. Yani Asya kıtası ile bağlantı-
larımız her anlamda zayıf.
Bu durum bölgelerin toplam tica-
retinden aldığımız paylardan da açıkça
Her 10 yılda bir kendini yenileyemeyen devlet de firma
da zemin kaybetmeye, geri gitmeye, en iyi ihtimalle
yerinde saymaya mahkum olacak.
6
Dr. Güven Sak.“Türkiye’nin bir İpekYolu stratejisine ihtiyacı
var”,
TEPAV Günlük
, 23.04.2015.