Background Image
Previous Page  101 / 104 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 101 / 104 Next Page
Page Background

İKTİSADİ KALKINMA VAKFI DERGİSİ

99

Ȉ Daha 1500 – 1800 yılları arasında

Avrupa’yı başlıca küresel ekonomik

aktör haline getiren ve bu bölgeyi

Avrupa’nın doğusundan ve Asya’dan

daha zengin olarak 19’uncu yüzyılın

kapısına getiren Atlantik Okyanusu

üzerinden gerçekleşen ticarettir(Ǩ)

ȏAslında o dönemde, sürekli tek tara-

fın lehine çalışmış ve hep o tarafa kâr

getirmiş olan ilişkiye “ticaret” demek

ne kadar doğru bilemiyorum. Ama

bu, bu yazının konusu değil.Ȑ

Ȉ Bu sayede Avrupa’nın Atlantik ül-

keleri (İngiltere, İspanya, Portekiz,

Hollanda ve Fransa) dönemin küre-

sel güçleri haline geldi.

Ȉ Eğer devasa okyanus ötesi pazarlara

giriş imkanı olmasaydı daha sonra

İngiltere’de başlayan “sanayi devri-

mi” demümkün olamazdı. Dönemine

göre kadar ne kadar gelişmiş olsa da

İngiltere’nin iç pazarı bunu sağlaya-

mazdı.

Ȉ Atlantik ticareti sadece geniş pa-

zarlar yaratmakla kalmadı. Karşı-

lıklı ticari menfaatleri güçlendirdi

ve kapitalist sistemin gelişmesi için

gereken kurumların yaratılmasına

da zemin hazırladı.

19’uncu yüzyılın sonlarında ABD de

Avrupa’nın küresel güçlerine katılmış

ve dengeler yeniden kuruldu. Aslında

19’uncu yüzyılın ortalarından Birinci

Dünya Savaşı’na kadar olan bu dönem

ticaret açısından “Birinci Küreselleşme

Dönemi” olarak adlandırılabilir. Sonra

peş peşe gelen dünya savaşları ile ticaret

düzeyi düştü. İkinci Dünya Savaşı sonra-

sında bölge yeni kurumlarla (IMF; Dünya

Bankası, GATT, Dünya Ticaret Örgütü)

yeni bir büyüme ve güçlenme dönemi

yaşamış, ticaret tekrar artmaya başladı.

ȏYine de 1980 yılına gelindiğinde, milli

gelire oranı cinsinden ticaret seviyesi

1913’teki seviyesini ancak yakalayabil-

diȐ

4

. Daha sonra içinde yaşamakta oldu-

ğumuze “hiper küreselleşme

5

” dönemi-

ne girildi, ticaret milli gelirlerden daha

hızlı artmaya başladı ve bugüne gelindi.

Bu dinamiklerin uzun vadeli biri-

kimli etkisiyle bu ülkeler grubu, aynı

zamanda dünyanın “teknolojik olarak

en gelişmiş ülkeler” grubu haline geldi.

Ekonomik ve teknolojik gücü, ulusla-

rarası ilişkileri etkileme kapasitesi ve

sahiplendiği değerlerle “Batı” olarak

adlandırdığımız şey işte bu şekilde or-

taya çıktı.

Sonuç: Batı, “Batı” olmasını ticarete,

özellikle de transatlantik ticarete borç-

ludur.

Türkiye Sahnenin Neresinde?

Bu sonuca ulaştıktan sonra, dünya

ticareti ve özellikle de TTYO gözümde

daha bir önem kazandı. Güç dengele-

rindeki değişmeye bağlı olarak ve ticaret

anlaşmaları yoluyla hızla değişmekte

olan ticaret sahnesinde ülkemizin du-

rumu ve geleceği ne sorusu kafamı daha

çok meşgul etmeye başladı.

Türkiye’nin yerini değerlendirmeye

şu haritayla başlayalım.

doğumuzdaki alana ulaşmaya çalışıyor.

Ancak, AB, komşuları dışında STA yap-

makta hep geç kalıyor. ABD her zaman

daha önce davranıyor. Bizim, GB kara-

rı nedeniyle tabi olduğumuz “Türkiye

AB’nin STA yapmadığı ülkelerle STA ya-

pamaz” uygulaması sanki burada yazılı

olmadan işleniyor. Piyasaya erken girme

avantajını hep ABD kullanıyor. Bunun

maliyeti AB için yüksek olabilir. Sonuç

olarak, TTYO önce tamamlansa da, TPO

önce tamamlansa da, her ikisinin de baş

oyuncusu ABD bu işten daha kârlı çıka-

cak gibi gözüküyor.

Haritaya bakınca şunu da görüyo-

rum. Sağımızdaki ve solumuzdaki okya-

nusların kıyıları önümüzdeki dönemde

ekonomik faaliyetlerin geliştiği alanlar

olacak, bu kesin. Türkiye sanki her iki-

sinden de uzakta, her iki blokun da kara

sınırlarında, periferisinde yalnız kalmış

gibi duruyor. Bu pozisyonumuz bir şans-

sızlık olarak da algılanabilir, bir şans da.

Ülkemizin batısında (AB Tek Pazarı

Ϊ TTYO) olarak adlandırabileceğimiz

bir ekonomik blok oluşmakta biz AB

ile aramızdaki GB sayesinde bu blok ile

çok gelişmiş ekonomik ilişkilere sahi-

biz. Doğumuzda ise (TPO Ϊ Asya Anlaş-

maları) ile oluşturulmaya başlayan bir

başka alan gelişiyor. ABD her iki tarafta

da baş rolde. AB ise ikili anlaşmalarla

Nasıl kullanacağımıza; ne reaksiyon gös-

tereceğimize bağlı. Biraz daha açayım:

Batımızdaki blok, son derece homo-

jen. Bölgenin fiziki altyapısının entegras-

yonu ileri düzeyde. Hukuki altyapısı da

yabancımız değil, uyum düzeyimiz hayli

yüksek. Bu bölgeyle ticaret kanallarımız

da hayli gelişkin ve uzun vadede oluştu-

rulduğundan güven düzeyi yüksek.

TTYO

TPO ve Asya

Anlaşmaları

(ASEAN, APEC ve

RCEP)