Table of Contents Table of Contents
Previous Page  85 / 88 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 85 / 88 Next Page
Page Background

İKTİSADİ KALKINMA VAKFI DERGİSİ

83

tutmalıyız. Şu veya bu sektörün kârlı

(veya zararlı) çıkacağını öne süren bir

etki analizi, o sektörde yer alan A, B,

C…Y, Z firmalarının başına neler gelece-

ğini söylemiyordur. Sektör ve firmaların

kendi etki analizlerini yapmalarında

büyük yarar vardır.

AB’de bir süredir, belli büyüklüğün

üzerindeki tüm anlaşmalar ve yasal

değişiklikler için zorunlu olarak etki

analizi yapılmakta. Öneriyi getiren etki

analizini de beraberinde getirmekte.

Ama bir süre sonra, bu etki analizleri-

nin hep hazırlayanın istediği sonuçları

vermesi dikkat çekmiştir. Şimdilerde,

değişiklik yürürlüğe girdikten sonra,

sonucun gerçekten etki analizlerinde

öngörüldüğü gibi olup olmadığı araştı-

rılmaktadır. Bu amaçla AP’de bir birim

kurulmuştur. Çeşitli STK’lar da aynı

konuyu başka bakış açılarıyla değerlen-

diren “kendi etki analizlerini” yaparak

kontrole katkıda bulunmaktadır.

Yine AB’de, mevzuatın demokratik

olması diye bir kavram geliştirilmiştir.

Bu kavramla, mevzuattan etkilenmesi

söz konusu tüm kesimlerin (tüketiciler,

çevre, diğer sektörler, hatta sokaktaki

adam) mevzuatın hazırlanma sürecin-

de görüşlerini duyurma şansına sahip

olması kastedilmektedir. Etki analizle-

ri pahalı araçlardır. Büyük firmaların,

özellikle ekonomik etki analizleri yo-

luyla mevzuatı kendi talep ve menfaat-

leri doğrultusunda şekillendirebilece-

ğinden endişe duyulmaktadır.

Kamu kurumları da etki analizlerini

yapacakları işi savunmak için abartılı

şekilde kullanabilmektedir. Somut bir

örnekle anlatayım. TTIP etki analizin-

de, mevzuat uyumundan firmalar nasıl

yararlanacak sorusuna şöyle cevap ve-

rilmektedir: “Şu anda firmalar iki farklı

mevzuat setiyle uğraşmak zorunda, tek

mevzuata dönünce iyimser varsayımla

vatandaşların gelirleri yüzde 5 (daha

doğrusu, 10 yıl süreyle yılda yüzde

0,05) artacaktır”. Burada hemen iki

soru sorulmaktadır. Bir, acaba doğru

mu? İki, eğer doğruysa bile, bu oran

somut olarak ne anlama geliyor? Yılda

tır. Tarım, hizmetler, KOBİ’ler, kamu

alımları, yatırımlar ve yatırımcıların

korunması için yeni mekanizmalar ve

hükümler, anlaşmazlıkların çözümü

için yeni mekanizmalar, sürdürülebilir

kalkınma, 21’inci yüz yıl konuları (e-ti-

caret, küresel değer zincirleri, tamam-

layıcı ekonomi gibi), yeni kurumsal

araçlar gibi başlıkların büyük bölümü

mutlaka yeni anlaşmanın kapsamı içi-

ne alınacaktır. Sonradan bilmiyorduk

demeyin!

Son olarak da Gümrük Birliği’nin

modernizasyonu süreci mutlaka, ülke-

mize yönelik olarak AB’de şu an hızla

yükselen ve dozu artan eleştirilerden

etkilenecektir. Eleştirilerin yarattığı

atmosfer hem içeriği hem de zamanla-

mayı etkileyecektir. Bu hususu göz ardı

edemeyiz.

Görüldüğü üzere, modernleştiril-

mesi söz konusu birçok alan ve bunu

yapmak için de birçok yol var. Hangisini

seçeceğiz? Karar vermemize yardımcı

olacak bir araç var: Etki analizi.

Etki Analizini Nasıl

Kullanmalıyız?

Etki analizi hakkında İKV olarak çok

yazı yazdık, burada etki analizinin ne

olduğunu tekrar anlatmayacağım. Etki

analizi, çok kullanışlı bir araç ama bir

kaç noktaya çok dikkat etmeliyiz. Bir

kere, etki analizleri, belli varsayımlar

altında çalıştırılan matematik modeller.

Böyle bir modelle örneğin, fiyat esnek-

liği bilinen bir malın vergisi şu kadar

düşerse, ithalatı ne kadar artar gibi

bir soru söz konusu ise gerçeğe çok

yakın bir tahminde bulunabiliriz. Ama

ekonomik hayatın tümünü etkileye-

cek kapsamlı değişikliklerde sosyal ve

çevresel etkileri de içeren tahminleri

isabetle yapmak çok güç.

Dönem başında yaptırılan genel etki

analizleri, makro karar alıcılar (hükü-

metler, Avrupa Komisyonu, bakanlıklar,

merkez bankaları vb.) için ciddi birer

yol gösterici olsalar dahi, mikro ka-

rar alıcılar (firmalar) için aynı değeri

taşımayabilir. Öncelikle bunu akılda

Gümrük Birliği’nin

Modernizasyonu

Gümrük Birliği’nin modernizasyo-

nuna ilişkin görüşmeler henüz başlamış

değil. Niyetler beyan edildi; yetki alındı.

Taraflar kendi iç hazırlıklarını sürdü-

rüyor. Her iki taraf da erken aşama etki

analizleri yaparak, yeni anlaşmanın

formatından kapsamına dek bir dizi

konuda opsiyonlarını tespit etmeye,

müzakere pozisyonlarını oluşturmaya

çalışıyor. Kapsamı ve derinliği bilinme-

diği için gerçek bir analitik etki analizi

yapmak bu aşamada haliyle mümkün

değil. Sadece “şöyle yaparsak sonucu

böyle olur” gibi bir takım genel ana-

lizler yapılabilir ki o da şimdilik sade-

ce makro karar alıcıların işine yarar.

Anlamlıdır; ancak firma açısından çok

fazla anlam ifade etmeyebilir. Şu an için,

Gümrük Birliği’nin modernizasyonu

konusunda, spekülasyon yapmadan

söylenebilecekler sınırlı.

İlk olarak, hangi usul seçilirse se-

çilsin ve kapsamı ne olursa olsun, yeni

anlaşma daha fazla ekonomik entegras-

yon yaratmayı, ekonomik bağları derin-

leştirmeyi amaçlayacaktır ve kesinlikle

piyasaları karşılıklı serbestleştirmeyi

içerecektir. Bu da son noktada, içerideki

ekonomik aktörler arasında direnç ya-

ratabilir ama Türkiye’nin pozisyonun-

daki bir ülkenin başını alıp giden yeni

nesil ticaret anlaşmaları (KOREU, CETA,

TTIP) karşısında daha fazla hareketsiz

kalma lüksü yoktur. Hele kapanma, içe

dönme söz konusu bile olamaz. Gümrük

Birliği, o dönemin ticaret anlaşmaları

dalgasında Türkiye’ye dünya ile en-

tegrasyonda öncü ülkeler arasında yer

alma şansı vermişti. Bu defa, yeni dal-

gada geri kalma ve geç kalma tehlikesi

ile yüz yüzeyiz.

İkinci önemli nokta, anlaşmanın

kapsamı ile ilgilidir. Sadece sanayi

ürünlerini kapsayan mevcut Gümrük

Birliği’nin yerini alarak gelecekte ta-

raflar arasındaki ticaret ve yatırım iliş-

kilerini düzenleyecek olan yeni anlaşma

tamamlayıcı, derin bütünleşme içeren

bir yeni nesil ticaret anlaşması olacak-