

İKTİSADİ KALKINMA VAKFI DERGİSİ
79
İspanya’da futbolu düzenleyen kurallarına
istinaden takımlar, ulusal müsabakalarda
bu lisans türüne sahip sınırlı sayıda oyun-
cuyu sahaya sürebilmektedir. Benzer bir
yabancı oyuncu kotası, İspanyol vatandaş-
ları dışında yer alan AB vatandaşları için
düzenlenen lisansa sahip olan profesyonel
futbol oyuncuları için geçerli değildir. İşbu
yabancı oyuncu kotasına takılan Nihat, ta-
kımı aracılığı ile İFF’ye başvurmak suretiy-
le kendisine de AB vatandaşı profesyonel
futbol oyuncuları için geçerli olan lisan-
sın düzenlenmesini ister ve bu talebini
Türkiye-AB Ortaklık Hukukunun hüküm-
lerine dayandırır. Fakat Nihat’ın bu talebi,
kendisinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı
olmasından dolayı ve ilgili lisansın sadece
AB vatandaşlarını kapsadığı gerekçeleri
ile İFF tarafından reddedilir. İFF’nin bu
kararına karşı İspanyol Spor Konseyi’ne
başvuran ve buradan da aynı gerekçe ile
olumsuz cevap alan Nihat, son olarak Fe-
derasyon’un ve Konsey’in kararlarına karşı
konuyu İspanyol yargısına taşımaya karar
verir. Dava önüne gelen İspanyol mahke-
mesi ise Nihat’ın iddia ettiği gibi konunun
Türkiye-AB Ortaklık Hukuku kapsamında
ele alınıp alınamayacağı hususunda yoru-
munu bildirmesi için ABAD’a baş vurur.
Bosman kararını incelerken de kısa-
ca değindiğimiz üzere, ABAD’ın yerleşik
içtihatlarına istinaden, profesyonel spor
insanlarının faaliyetlerinin ekonomik ya-
pısı göz önünde bulundurulduğunda, AB
İç Pazarı’nın temel prensiplerinden biri
olan işçilerin serbest dolaşımı hüküm-
lerinin sağladığı koruma, AB vatandaşı
profesyonel sporcular için de uygulama
alanı bulabiliyor. Yine hatırlanacağı üzere
ilgili korumanın özünü, AB içerisindeki
çalışma hayatında işçilerin milliyetlerin-
den kaynaklanan her türlü ayrımcılığın
yasaklanması oluşturuyor. Bu bağlamda
İFF’nin İspanyol vatandaşı olamayan di-
ğer AB vatandaşı futbol oyuncuları için
bir yabancı oyuncu kotası getirmemesi,
AB Hukukunun Birlik sınırları içeriside
işçilerin serbest dolaşımını düzenleyen
temel kuralı olan eşit muamele prensibi ile
uyumlu bir haldedir. Başka bir anlatımla,
İspanya’da yürürlükte olan düzenlemeler
prensip itibari ile, bir İspanyol vatandaşı
futbol oyuncusu için öngörmediği hiç bir
sınırlamayı başka bir AB üyesi devletin
vatandaşı sporcuya yönelik olarak da
uygulayamamaktadır. Tersten okuma
yaptığımızda ise karşımıza çıkan tablo,
yürülükte olan kuralların AB vatandaşla-
rı ile AB vatandaşı olamayan üçüncü ülke
vatandaşları arasında bir ayrıma gitme-
si, en azından AB Hukukunun işçilerin
serbest dolaşımı hükümleri açısından
ilkesel olarak bir sorun teşkil etmiyor.
Bununla birlikte Nihat’ın AB içerisin-
de ki hukuki konumu, AB sınırları dahi-
linde işçi sıfatı ile profesyonel bir faaliyeti
düzenli olarak icra eden ve bu amaçla üye
devletlerde ikamet eden her hangi bir
üçüncü ülke vatandaşına nazaran farklılık
göstermiyor. Her ne kadar, AB ve
Türkiye-AB Ortaklık Hukukunun hüküm-
leri günümüz şekli ile, işçilerin serbest
dolaşımı ilkesininin Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarına yönelik olarak halihazırda
tam olarak uygulanmasını sağlayacak
düzenlemeleri hayata geçirmemiş olsa da,
özellikle 1973 tarihli Katma Protokol ve
1/80 sayılı Türkiye-AB Ortaklık Konseyi
Kararı’nın hükümleri, AB sınırları içeri-
sinde çalışmakta olan Türk vatandaşla-
rının hukuki statüsü açısından önemli
bir koruma sağlıyor. Katma Protokol’ün
37’nci maddesi üye devletlere, AB içeri-
sinde çalışan Türk uyruklu işçilere çalış-
ma şartları ve ücret bakımından, Birlik
üyesi diğer devletler uyruklu işçilere göre
uyrukluktan ötürü herhangi bir farklı iş-
leme yer vermeyen bir rejim tanımalarını
şart koşarken, 1/80 sayılı Ortaklık Kon-
seyi Kararı’nın 10’uncu maddesi ise yine
aynı şekilde AB içerisinde iş gücü piyasa-
larına yasal olarak dahil olan Türk işçiler
ile AB vatandaşı işçiler arasında ücret
ve çalışma koşulları bakımından hiçbir
ayrım gözetilemeyeceğini düzenliyor.
Türkiye-AB Ortaklık Hukuku ile ilgili
olarak daha önce vermiş olduğu çeşitli
kararlarında, Ortaklık Hukuku içerisinde
yer alan söz konusu ayrımcılık yasağı
kuralının AB Hukukuna istinaden üye
devletler açısından bağlayıcı ve çalışan
tanımı içerisinde yer alan Türk vatan-
daşları bakımından doğrudan etkiye sa-
hip olduğunu kabul eden ABAD, Kahveci
kararında söz konsusu prensibin Türk
spor insalarına da uygulanması gerektiği-
nin öncelikle altını çizmiştir. Zira ABAD’a
göre her şeyden önce İFF’nın yabancı
oyuncu kuralı, hukuki tanım kapsamında
bir spor insanın çalışma koşullarına/şart-
larına yönelik bir düzenleme olarak telaki
edilmelidir. Dolayısı ile Ortakılık Hukuku-
nun yukarıda yer alan düzenlemelerine
istinaden, çalışma koşulları bakımından
Türk vatandaşı profesyonel sporcular ile
AB vatandaşı sporcular arasında ayrım
gözetilmesi, AB üyesi devletler açısından
bağlayıcı olan Ortaklık Hukukuna aykırı-
dır. Başka bir değişle, AB sınırları içeri-
sinde yer alan futbol klüplerinde yasal
olarak profesyonel faaliyetlerini sürdüren
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı futbol
oyuncuları, AB vatandaşı meslektaşları
ile ücret ve çalışma koşulları bakımdan
eşit haklara sahip olup, aksi bir tutum
üye devletler açısıdan AB Hukukuna mu-
halefet sayılacaktır. Sonuç olarak Bosman,
davasını ABAD’a taşıyıp Avrupa’da AB
vatandaşı futbolcuların kaderini değiş-
tiriken, Nihat’ta Avrupa’da top koşturan
Türk vatandaşı meslektaşlarının kade-
rini, davasını ABAD’a taşımak suretiyle
değiştirmiştir.
Unutulmamalıdır ki her ne kadar Kah-
veci kararı dava özelinde İspanya’da fut-
bolu düzenleyen kuralların, Türkiye-AB
Ortaklık Hukukunun ayrımcılık yasağı
prensibine takıldığı iddiası ile açılmış ve
haklı bulunmuş olsa da, aynı koruma AB
sınırları içerisinde yasal olarak her hangi
bir iş kolunda işçi sıfatı ile çalışan bütün
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için
geçerlidir. Bu bağlamda ücret ve çalışma
koşulları bakımından Türk vatandaşları
ile AB vatandaşları işçileri arasında uy-
rukluktan dolayı yapılan doğrudan veya
dolaylı her türlü ayrımcılık Ortaklık Hu-
kukuna prensip itibari ile aykırılık teşkil
edecektir.
■
*
Real Sociedad de Fútbol SAD. and. Nihat Kahveci. v. Consejo Supe-
rior de Deportes. and. Real Federación Española de Fútbol (C-152/08)