21
rilebilecektir. Kanun koyucu m. 120/1/b’de yer alan belir-
siz ifadeleri kullanmak yerine acentenin elde edeceği üc-
retin hesaplanma yönteminin önceden net olarak bildiril-
mesine ve eğer varsa, emsal oluşturabilecek diğer acente-
lerin dönemsel olarak elde ettiği ücretlere ilişkin bilgilerin
de acenteye sözleşmesel ilişki kurulmadan önce verilmesi-
ni öngörebilirdi.
II- ŞİRKETLER HUKUKU ALANINDAKİ
BAZI DEĞİŞİKLİKLER ÜZERİNE
DÜŞÜNCELER
TTK’nın ticaret şirketlerine ilişkin 124 ilâ 644. mad-
deler arasında yer alan 521 maddesi, yürürlükten 1 Tem-
muz 2012’de kalkması beklenen 6762 sayılı Türk Ticaret
Kanunu’nun ticaret şirketlerine ilişkin hükümlerine nazaran
önemli farklılıklar ve yenilikler içermektedir. Şüphesiz bü-
yük bir emek ve gayret harcanarak hazırlanan yeni kanun,
bir yandan selefi olan 1956 tarihli kanun ile arasındaki ya-
rım yüzyılı aşan zaman diliminin gerektirdiği değişiklikleri
gerçekleştirmeyi hedeflemiş, diğer yandan ise AB ile üyelik
müzakereleri yürüten ülkemizin ticaret hukukunun AB hu-
kuku ile uyumlulaştırılmasına katkı sağlamaya yönelmiştir.
Bu hedeflerin yanı sıra kanun koyucunun, kökleşmiş çok sa-
yıda Yargıtay uygulamasını benimseyerek söz konusu uygu-
lamaları kanun hükmü haline getirdiği ve böylece yaşayan
hukuktan da istifade ettiği tespit edilmiştir.
TTK’nın ticaret şirketlerine ilişkin yeni hükümlerinin
bir kısmı isabetli ve yerinde olmakla birlikte diğer bir kısmı
ise tartışmaya açık olup beraberinde yeni hukuki sorunlar
getirebilecek durumdadır. Nitekim bu durumu değerlendi-
ren kanun koyucu şirketler hukuku hükümleri üzerinde çok
sayıda değişiklik yapılmasına ilişkin hükümler de içeren yu-
karıda bahsettiğimiz kanun teklifini hazırlamış bulunmak-
tadır.
TTK’nın yoğun biçimde eleştirilen hükümleri arasın-
da anonim ortaklıklar bakımından bağımsız dış denetimin
düzenlendiği 397 ilâ 406. maddeler, TTK’daki birçok hük-
mün yaptırımlarını hapis ve adli para cezası olarak düzenle-
yen 562. madde ve sermaye şirketlerine internet sitelerin-
de çok detaylı ve kapsamlı bir içeriği ilan yükümlülüğü ge-
tiren 1524. madde bulunmakta olup bunların dışında pek
çok maddenin de ülke gündeminde olan kanun teklifi ile
değiştirilmesi beklendiğinden bu hususlarda bu satırların
kaleme alındığı an itibariyle bir inceleme yapmakta büyük
bir fayda görülmemiştir.
Bu itibarla, hakkında bir değişiklik yapılması beklen-
meyen ancak şirketler hukuku bakımından üzerinde durul-
masında fayda bulunan iki noktaya değinilecektir.
İlk olarak, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın denetim
yetkisini düzenleyen TTK m. 210/3 incelenebilir. Söz ko-
nusu hüküm aynen şöyledir: “Kamu düzenine veya işlet-
me konusuna aykırı işlemlerde veya bu yönde hazırlıklar-
da ya da muvazaalı iş ve faaliyetlerde bulunduğu belirle-
nen ticaret şirketleri hakkında, özel kanunlardaki hüküm-
ler saklı kalmak kaydıyla, Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca
9
,
bu tür işlem, hazırlık veya faaliyetlerin öğrenilmesinden iti-
baren bir yıl içinde fesih davası açılabilir”. Bu düzenlemeyle
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı bir şirketin işletme konusu dı-
şında işlem yapma hazırlığında olduğunu öğrendikten son-
ra bir sene içerisinde o şirket hakkında fesih davası açabile-
cektir. Bu hususta şu noktayı gözden kaçırmamak gerekir:
bir ticaret şirketi işletme konusunu zamanla genişletmeyi
tercih edebilir, farklı sektörlere yatırım yapabilir. Bir şirket
yeni bir alanda faaliyet göstermeye başlamadan önce, di-
ğer bir deyişle işletme konusu dışında faaliyet göstermeden
önce hemen her zaman o sektörle ilgili araştırmalar yapar,
görüşmeler gerçekleştirir, fizibilite raporları hazırlatır, hat-
ta bir şirket veya bir fabrika devralınarak o sektöre girilecek-
se pazarlıklar yapılır, ödeme planının detayları tartışılır…
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın bütün bu hazırlıkları “işlet-
me konusu dışında işlem yapma hazırlığı” olarak değerlen-
dirme imkânına sahip olması ve bu durumun bir fesih da-
vasına yol açabilmesinin ticari yaşam ve ticaret şirketlerinin
gelişmesi açısından sakıncalı olacağı kanaatindeyiz. Bu iti-
barla kanun metninden“veya bu yönde hazırlıklarda” ifade-
sinin çıkartılması uygun olacaktır.
Şirketler hukuku açısından üzerinde duracağımız
ikinci husus ise TTK ile tek pay sahipli anonim şirket
10
ve tek
ortaklı limited şirket
11
kurulmasına imkân tanınmış olması-
dır. Ancak bu durumda halen bir şirketin (ortaklığın) mevcut
olup olmadığı sorgulanabilir. Bilhassa, “anonim şirket” ifa-
desindeki “anonim”sıfatı Fransızca“anonyme”kelimesinden
Türkçemize girmiş olup “adı sanı bilinmeyen” veya “çok or-
taklı” anlamına gelmektedir
12
. “Anonim şirket” sıfat tamla-
ması bakımından“anonim”kelimesi “çok ortaklı”olmayı ifa-
de etmektedir. Hatta 6762 sayılı TTK döneminde anonim şir-
kette asgari ortak sayısının limited şirkete nazaran daha çok
olması da söz konusu iki sermaye şirketinin bazı noktalar-
da farklı hukuki düzenlemelere tabi tutulmasının en önemli
gerekçelerinden birisidir.
Öte yandan, “şirket” sözcüğü ise “ortaklık” anlamına
gelip mantık, en az iki ortağın varlığını zorunlu kılmaktadır.
Bu itibarla, “tek kişi ortaklıkları” oluşturan “tek pay
sahipli anonim şirket” ve “tek ortaklı limited şirket” ibare-
lerinin tamamı kendi içerisinde anlamsal çelişki taşımakta-
dırlar.
Öte yandan, bu şirketlerden alacaklı olan üçüncü şa-
hıslar alacaklarının tahsili amacıyla söz konusu şirketlerin
pay sahibinin veya ortağının kişisel malvarlığına kural ola-
rak başvuramamaktadırlar. Fakat eğer borçlu olan bir ticaret
şirketi olmayıp bir gerçek kişi tacir ise alacaklılar bu gerçek
kişinin tüm malvarlığına başvurarak alacaklarını elde etme
imkânına sahiptirler. O halde, gerçek kişi tacirlerin şahsen
işlettikleri ticari işletmeleri yerine yine tamamen kendi yö-
netim ve kontrolü altında olacak bir tek kişilik anonim veya
limited şirket kurmaları ve faaliyetlerini bu şirketler altın-
da yürütmeleri alacaklıların kendi şahsi malvarlıklarına baş-
vurmalarını engelleyebilecektir.
7
Nitekim, öğretide ARKAN’a göre
“TTK 55’te sayılan kategorilerden
birinin kapsamına girdiği
saptanan davranış için artık, genel
hükme (m. 54.2) göre bir inceleme
yapılmasına gerek kalmaz; bu
davranışın doğrudan haksız
rekabete yol açtığı kabul olunur”.
S. ARKAN, Madde 54/2 ise aynen
şu hükmü içermektedir. “Rakipler
arasında veya tedarik edenlerle
müşteriler arasındaki ilişkileri
etkileyen aldatıcı veya dürüstlük
kuralına diğer şekillerdeki aykırı
davranışlar ile ticari uygulamalar
haksız ve hukuka aykırıdır”.
8
120. madde metni aynen
şöyledir: (1) Müvekkil, acenteye;
a) Mallarla ilgili belgeleri vermek,
b) Acentelik sözleşmesinin
yerine getirilmesi için gerekli
olan hususları ve özellikle iş
hacminin acentenin normalde
bekleyebileceğinden önemli
surette düşük olabileceğini
bildirmek, c) Acentenin yaptığı
işleri kabul edip etmediğini ya
da yerine getirilmediğini uygun
bir süre içinde bildirmek, d)
Acentenin istemeye hak kazandığı
ücreti ödemek, e) Ücret, avans
ve olağanüstü giderler hakkında
20 nci madde hükümlerine
göre faiz ödemek, zorundadır.
(2) Bu maddeye aykırı şartlar,
acentenin aleyhine olduğu ölçüde,
geçersizdir.
9
8 Haziran 2011 tarihli Resmi
Gazete’de yayımlanan, 3 Haziran
2011 tarihli ve 640 sayılı Gümrük
ve Ticaret Bakanlığı’nın Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile TTK’da
geçen “Sanayi ve Ticaret Bakanlığı”
yerine Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
geçmiş olup, bu Bakanlığın,
şirketleri denetleme ve şirketler ile
ilgili hususlarda ikincil düzenleme
yapma yetkisi bulunmaktadır (TTK
m.210). M. BAHTİYAR, Ortaklıklar
Hukuku, 7. bası, İstanbul, 2012,
s. 191.
10
Asgari pay sahibi beş kurucunun
mevcudiyeti şartını arayan 6762
sayılı TTK m. 277 yerine getirilen
m. 338/1 şu düzenlemeyi
içermektedir: Anonim şirketin
kurulabilmesi için pay sahibi olan
bir veya daha fazla kurucunun
varlığı şarttır.
11
Asgari iki gerçek veya
tüzel kişiyle bir limited şirket
kurulabileceğini düzenleyen
6762 sayılı TTK m. 503’ün yerini
alan m. 573/1 şu düzenlemeyi
içermektedir: Limited şirket, bir
veya daha çok gerçek veya tüzel
kişi tarafından bir ticaret unvanı
altında kurulur...
12
(Çevrimiçi), http://tdkterim.gov.
tr/bts/, 18 Haziran 2012.