Table of Contents Table of Contents
Previous Page  9 / 92 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 9 / 92 Next Page
Page Background

İKTİSADİ KALKINMA VAKFI DERGİSİ

7

7

Mart 2016 tarihinde Brüksel’de

Türkiye-AB Zirvesi’ne katılan Baş-

bakan Davutoğlu, AB liderlerini

yeni talep ve teklifler sunarak oldukça

şaşırttı. Bir gün önce Başbakan’ın Al-

manya Başbakanı Merkel ve Hollanda

Başbakanı Rütte ile yaptığı toplantıda

da gündeme gelen mülteci ortak eylem

planına yönelik olarak Türkiye’nin ma-

saya getirdiği yeni teklifler şu şekilde

sıralanıyor:

• Türkiye’nin Yunan adalarından geri

kabul ettiği her bir Suriyeli için Tür-

kiye’den başka bir Suriyelinin bir AB

üyesi ülkeye yerleştirilmesi,

• Türkiye’ye öncelikle 3 milyar avro-

luk mevcut fonun aktarılmasının

hızlandırılması ve ek olarak AB’nin

Türkiye’deki Suriyeli sığınmacılar

için 2018 sonuna kadar 3 milyar

avro daha fazla ve toplamda 6 mil-

yar avro yardım sağlaması,

• Daha önce Ekim 2016 olarak açık-

lanan vizesiz seyahat tarihinin öne

çekilerek en geç Haziran ayı sonuna

kadar sağlanması,

• Türkiye ile AB arasındaki devam

eden üyelik müzakerelerin canlan-

dırılması için yeni müzakere fasılla-

rının açılması.

Türkiye’nin AB’ye önerdiği bu teklif-

lere baktığımızda, vize serbestliği için,

Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşmasının

uygulanması ile aynı tarihin yani Hazi-

ran 2016’nın hedeflenmesi makul bir

yaklaşımdır. Bu şekilde baştan beri bir-

biri ile ilişkilendirilen bu iki konunun

eş zamanlı olarak yürürlüğe girmesi

sağlanmış olacaktır. Öte yandan, Avrupa

Komisyonu’nun 4 Mart tarihinde yayın-

ladığı İkinci Vize Raporunda belirtilen

ve Türkiye’nin yerine getirmesi gereken

46 koşulun bu tarihe kadar tamamlan-

ması gerekecektir.

Bu koşullar arasında pasaportların

İKV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu:

AB’ye uyumlu hale getirilmesi, pasaport

sahteciliğinin önlenmesi, sahil güvenlik

birimlerinin güçlendirilmesi, sınır kont-

rollerinin güçlendirilmesi, ilgili Avrupa

Konseyi sözleşmelerinin imzalanarak

onaylanması, göç açısından kaynak teş-

kil eden ülkelere vize uygulaması geti-

rilmesi, veri güvenliği kanunu gibi bazı

kanunların AB ile uyumlu bir şekilde

çıkarılması, Göç İdaresi Genel Müdür-

lüğü’nün kapasitesinin güçlendirilmesi

gibi birçok madde bulunmaktadır.

TBMM, hükümet ve ilgili Bakanlıkla-

rın bu hedefler doğrultusunda hızla iler-

lemeleri gerekmektedir. Bunun yanında,

vize serbestliği hedefinin Türkiye’de

tüm kesimler tarafından desteklenme-

sinin yanında, AB’ye vizesiz seyahat

mümkün olsa dahi, her zaman AB üyesi

devletlerin sınır kapılarından geri dön-

dürülme riskinin de olduğu hatırlatıl-

malı ve Türk halkı bu çerçevede iyi bir

şekilde bilgilendirilmelidir.

Türkiye’nin talep ettiği fonlar ise

bir pazarlık unsuru olarak yorumlansa

da, AB ile yük paylaşımı açısından ele

alınmalıdır. Mülteci meselesinin devam

eden bir sorun olduğu ve Türkiye’nin

geri kabul mekanizması ile AB’den dü-

zensiz göçmenleri geri almasının bek-

lendiği dikkate alındığında, bir göç yö-

netimi konusu olarak görülebilecek tüm

bu unsurların maliyetini Türkiye’nin

tek başına üstlenmesi düşünülemez. O

bakımdan bu fonların gerektiği sürece

devam etmesi ve yürütülmesinde AB

ve Türkiye arasında etkin bir işbirliği

elzemdir.

Yunan adalarından geri kabul edile-

cek her bir Suriyeli için Türkiye’den bir

Suriyelinin AB ülkelerine yerleştirilme-

leri hususu ise, Suriyelilerin savaştan

kaçan kişiler olarak uluslararası koru-

ma hakkına sahip oldukları gerçeği göz

önünde bulundurularak ele alınmalıdır.

Bu kapsamda, Suriyelilerin AB ülkele-

rine yerleştirilmeleri, uluslararası hu-

kukun bir gereğidir. Öte yandan, AB’nin

Suriyeli mültecileri almak konusunda

belirlediği kota olan 160 bin kişi halen

AB ülkeleri arasında paylaşılamamıştır.

Bazı Üye Devletler üzerlerine düşen ko-

tayı alma konusunu referanduma götü-

receklerini açıklamıştır. Birçok AB üyesi

devletin gösterdiği bu isteksizlik Suriye-

li mültecilerin Türkiye’deki kamplardan

AB ülkelerine yerleştirilmesini de haklı

ancak gerçekçi olmayan bir hedef haline

getirmektedir. Bu durumda, Türkiye’nin

hesaplarını AB’deki gerçekleri dikkate

alarak yapması önemlidir.

Son olarak Türkiye’nin müzakere

sürecinin canlandırılması talebi de haklı

bir taleptir. Ancak, Türkiye’nin öngördü-

ğü Enerji, Yargı ve Temel Haklar, Adalet,

Özgürlük ve Güvenlik, Dış, Güvenlik ve

Savunma Politikaları gibi fasılların açı-

labilmesi için Güney Kıbrıs’ın vetosunun

kaldırılması gerektiği hatırlanmalıdır.

AB ile mülteci krizi sebebiyle ortaya çı-

kan bu yakınlaşmanın müzakere süreci

üzerinde de olumlu bir ivme yaratabil-

mesi için Türkiye’nin reform sürecine

hız vermesi ve özellikle yargı bağım-

sızlığı, medya ve ifade özgürlüğü gibi

konularda AB standartlarını dikkate

alması gerekmektedir.

“Uzun vadeli ortaklık feda edilmemeli”