

çıkması ve konuya ilişkin soruşturmanın Avrupa
Komisyonu tarafından yürütülmesi, Komisyon Başkanı
olarak Juncker’i zor durumda bıraktı. Juncker’in
güvenilirliğinin sorgulanmasına sebep olan bu gelişme sonrasında, AP’de Avrupa
Birleşik Solu/Kuzey Yeşil Sol (GUE/NGL) Grubu, Komisyon Başkanı’nın görevden
alınması amacıyla gensoru önergesi hazırlıklarına başladı. Öte yandan olayın ortaya
çıktığı ilk anda sessiz kalmayı tercih eden Juncker, daha sonra
Luxembourg Leaks
olarak
adlandırılan krizin siyasi sorumluluğunu üstlenmek zorunda kaldı.
Juncker’in en fazla ses getiren açıklaması ise, kamu borçlarını artırmadan AB
ekonomisini canlandırmayı amaçlayan 315 milyar avroluk Avrupa için Yatırım Planı
oldu. 26 Kasım 2014 tarihinde Strazburg’da AP Genel Kurulu’na hitap eden Juncker,
yatırım atağı olarak tanımladığı Avrupa için Yatırım Planı’nın AB bütçesinin yeni
yatırımları çekmek için harekete geçirilmesi yönünde AB tarihindeki en önemli
çaba olduğunu vurguladı. Avrupa Komisyonu’nun tahminlerine göre, Yatırım Planı
kapsamındaki önlemler ile önümüzdeki üç yıl içerisinde AB GSYİH’sine 330 milyar
avro ila 410 milyar avro tutarında ek katkı sağlanması ve 1,3 milyon yeni iş yaratılması
öngörülüyor. Avrupa için Yatırım Planı’nın planlandığı gibi 1’e 15 katma değer
yaratması durumunda, AB ekonomisinin ivme kazanmasının yanında Juncker’in
AB’nin önde gelen siyasi efsanelerinden birine dönüşmesi şaşırtıcı olmayacaktır.
Kasım ayına damgasını vuran bir diğer gelişme Soğuk Savaş’ın sembolü olan ve
Almanya’yı doğu ve batı olmak üzere 53 yıl boyunca ikiye bölen Berlin Duvarı’nın
yıkılışının 25’inci yıldönümünü anma etkinlikleriydi. Komisyon Başkanı Juncker,
duvarın yıkılması ile Almanya’nın tekrar birleşmesinin AB’nin bütünleşmesi sürecinde
“katalizör görevi üstlendiğini”
hatırlattı ve dünya barışının temininde AB’ye her zamankinden
daha fazla görev düştüğüne dikkat çekti. Berlin’deki anma etkinliklerine katılan
Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Berlin Duvarı’nın yıkılışının dünyadaki kriz
bölgeleri için değişimin gerçekleşebileceğine dair örnek teşkil ettiğini kaydederken;
AP Başkanı Martin Schulz, bu tarihi olayın Avrupa açısından önemini dile getirdi.
Kasım ayında AP Genel Kurulu Türkiye’yi yakından ilgilendiren bir ilke karara
imza atarak, Türkiye’nin yürüttüğü sismik araştırma faaliyetlerinin GKRY’nin tek yanlı
olarak ilan ettiği sözde Münhasır Ekonomik Bölgeyi’yi (MEB) ve bu bölgede doğal
kaynak aramaya ilişkin egemenlik hakkını ihlal ettiği iddia etti. İlke karar da, GKRY’nin
sözde MEB’inde ve çevresinde araştırma yapan Türk gemilerinin bir an önce çekilmesi
çağrısında bulunuldu. Türkiye’nin söz konusu eylemlerinin, Kıbrıs meselesine
kapsamlı bir çözüm bulunmasına yönelik müzakerelerin sürdürülmesini tehlikeye
attığı iddia edildi. Bunun yanında ilke kararda, söz konusu eylemlerin Türkiye-AB
ilişkilerini olumsuz etkileyebileceği uyarısında bulunuldu.
Nitekim bu ay içerisinde Kıbrıs sorununda tarafların yaptığı açıklamalar,
müzakerelerin kısa süre içinde yeniden başlama olasılığının güç olduğunu teyit
eder nitelikteydi. KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, BM Genel Sekreteri (BMGS)
Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin Türkiye’ye Ada’da çözüme yönelik
öneriler sunduğunu; ancak bu önerilerin tavizler içerdiği için Ankara tarafından
kabul görmediğini kaydetti. KKTC Dışişleri Bakanı Özdil Nami, uluslararası toplumun
GKRY’nin attığı dışlayıcı ve tek yanlı adımları kabul etmemesi ve ödüllendirmemesi
gerektiğini vurguladı. GKRY lideri Nikos Anastasiadis ise, BMGS Kıbrıs Özel Danışmanı
Eide’nin toplumlararası görüşmelerin yeniden başlatılması önerisini reddetti.
Kasım ayının heyecan verici gelişmelerinden biri de Avrupa Uzay Ajansı’nın
(ESA) projesi olan Rossetta uzay aracının, 11 Kasım 2014 tarihinde, kuyruklu yıldız
üzerine Philae adlı bir modülü indirmeyi başarmasıydı. Dünya’da hayatın oluşumunu
araştıracak olan Philae’yi taşıyan uzay aracı Rosetta, söz konusu kuyruklu yıldızın