İktisadi Kalkınma Vakfı Dergisi // Haziran 2019
45 İKTİSADİ KALKINMA VAKFI DERGİSİ Üsküp’e yönelik taahhüdünü yerine getirmesi, yalnızca Kuzey Makedonya özelinde değil; Kosova ve Sırbistan ara- sındaki anlaşmazlığın çözümü ve geniş- leme politikasınınkredibilitesi açısından da kilit öneme sahip. Fransa’nın çekincelerini gidermek üzere, Kuzey Makedonya ve yargı re- formu sayesinde hukukun üstünlüğü alanında sağladığı ilerlemeye rağmen yolsuzluk ve örgütlü suçlarla mücadele konusunda ek adımlara ihtiyaç duyan Arnavutluk’un AB süreçlerinin ayrış- tırılması seçeneği üzerinde duruluyor. Konseyin, Kuzey Makedonya ile müza- kerelere başlanmasına yeşil ışık yakıp Arnavutluk’la müzakerelere başlanma- sını ertelemesinin, Arnavut milliyetçili- ğinin güçlenmesi ve “Büyük Arnavutluk” idealinin canlanması gibi bölge genelin- de istikrarı olumsuz etkileyecek riskli sonuçlara yol açma ihtimalini barındır- dığının göz ardı edilmemesi gerekiyor. Juncker Komisyonunun Genişleme Konusundaki Mirası Juncker Komisyonunun son Genişle- me Paketi, 2019-2024 tarihlerinde gö- rev yapacak yeni Komisyon’a bırakacağı miras açısından da kritik öneme sahipti. Daha göreve gelmeden sarf ettiği “AB beş yıl içerisinde yeni bir genişlemeye tanık- lıketmeyecek” sözleri akıllarakazınanve Komisyonun ilgili genel müdürlüğünün adını değiştirerek, geri plana almasıyla hatırlanacak Juncker döneminde, işlev- selliği sorgulanan ilerleme raporlarının metodolojisinde de değişikliğe gidilerek “yeni nesil” raporlar yayımlanmaya baş- lanmıştı. Metodolojideki değişikliğe rağ- men hukukun üstünlüğü, kamu yönetimi reformu, demokrasi, temel haklar, eko- nomi yönetişimi ve bölgesel işbirliğine öncelik veren “önce temel konuların ele alınması” ( ‘fundamentals first’ ) ilkesine yapılan vurgu devam etti. 2015’te patlak veren mülteci krizi ve Batı Balkan rotası üzerinden AB’nin kapılarına dayanan mülteciler, Rusya ve Çin gibi aktörlerin bölgede etkinliğini artırma manevraları ve bölge ülkeleri içerisinde artan gerginlikler, Juncker Komisyonunun yaklaşımını gözden ge- çirmeye iterken, 2017 Birliğin Durumu konuşmasında sarf ettiği “AB mevcut Komisyonun görev süresinde yeni bir genişleme olmayacak.... Ancak ileride AB 27 üyeden daha geniş olacak” sözleri Juncker’in yaklaşımında değişimin sin- yallerini vermişti. Bunu takiben Avrupa Komisyonu, Batı Balkanlara özel bir strateji belgesi ortaya koyarak Karadağ ve Sırbistan için 2025’i olası üyelik tarihi olarak telaffuz etmiş, Mayıs 2018’de Batı Balkanları AB’nin kalbine taşımayı öncelik edinen AB Dönem Başkanı Bulgaristan’ın ev sahipliğinde Batı Balkanların AB pers- pektifinin ilk kez telaffuz edildiği 2003 tarihi Selanik Zirvesi’nin tekrarı nite- liğinde olması umuduyla Sofya Zirvesi gerçekleşmişti. Tüm bu girişimler, AB liderlerinin genişlemenin zamanlaması- na ve bölge ülkelerinin hazırlık düzeyine ilişkin farklılıkların daha da önemlisi de aşırı sağın yükselişi ve Birleşik Krallık’ın Brexit kararını takiben gelecekteki rota- sını belirlemede bocalayan AB’nin içe- risinde bulunduğu siyasi realitenin kı- sıtları içerisinde kalarak istenen ivmeyi yaratmakta başarılı olamadı. Yeni AB Liderliği ve Genişleme AP seçimlerinin tamamlanmasıyla start alan AB’nin kurumsal yenilenme sürecinde, göreve gelecek yeni AB lider- liğinin genişlemeye olan bağlılığını yine- lemesi, Batı ile Rusya ve Çin gibi aktörler arasında bir satranç tahtasına dönüşme ihtimali bulunan veWinston Churchill’in de ifade ettiği gibi geleneksel olarak “tü- ketebileceğindendaha fazla tarihüreten” bu coğrafyanın istikrara kavuşturulması açısından büyük öneme sahip. Uzun zamandır AB’nin öncelikler listesinde yer almayan genişlemenin yeniden AB’nin stratejik öncelikleri ara- sına girmesini beklemek fazla iyimser olacaktır. Ancak, 2019-2024 dönemin- de görev yapacak Komisyonda geniş- leme dosyasının yeniden ayrı olarak ele alınması ve bu dosyadan sorumlu Komisyon üyeliğinin genişleme dostu ülkelerden birine verilmesi, AB’ye üye olmayı bekleyen ülkelere olumlu mesaj verebilir. Genişlemeye şüpheyle yakla- şan ülkelerinin genişleme politikasına yön verdiği bir dönemde, göreve gele- cek Avrupa Komisyonunun bu alanda kaybettiği zemini kazanarak geleneksel öncü konumunu pekiştirmesi, AB’nin; etnik sorunlar, ikili uyuşmazlıklar, ta- mamlanmamış demokratik kurumlar, cılız ekonomik büyüme ve yüksek iş- sizlik oranları gibi pek çok kırılganlıkla karakterize edilen Balkan coğrafyasında dönüştürücü gücünü yeniden kazanma- sı için büyük önem taşıyor.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=