

İKTİSADİ KALKINMA VAKFI DERGİSİ
53
AB ile Birleşik Krallık arasında geçecek
ayrılma müzakerelerinin sonucunda net-
leşecek. Bununla birlikte, henüz müzake-
reler başlamadan dahi konu özellikle AB
taraftarı İngilizler için o kadar hassas bir
noktada yer alıyor ki, çok sayıda Birleşik
Krallık vatandaşının referandum sonrası,
çeşitli kanallar vasıtası ile AB üyesi olan
komşu İrlanda Cumhuriyeti’ne vatandaş-
lık başvurusunda bulunduğu ortaya çıktı.
Başvuru sayısı o kadar arttı ki İrlanda Dı-
şişleri Bakanlığı, aşırı yüklenmeden ötü-
rü başvuru sistemlerinin işlevini yerine
getiremediğini belirterek Birleşik Krallık
vatandaşlarından bir süre vatandaşlık
başvurusu yapmamaları yönünde çağrıda
bulunmak zorunda kaldı.
Peki İrlanda vatandaşlığı aldıktan
sonra İrlanda’da yaşama iradesini gös-
termeyeceği ve vatandaşlığı alma amacı-
nın sadece AB vatandaşlığının sağladığı
haklardan yararlanmaya devam etmek
olduğu aşikar olan Birleşik Krallık vatan-
daşlarını, İrlanda’nın, tek taraflı olarak
kendi vatandaşlığına kabul etmek sure-
tiyle AB vatandaşlığını da verecek olması,
AB hukukuna uygun mu? Zira konunun
sadece İrlanda’nın iç meselesi olmaktan
çıkıp, AB vatandaşlığının diğer Üye Dev-
letlerde sağlayacağı haklar göz önünde
bulundurulduğunda, bütün üye ülkeleri
yakından ilgilendiren bir yanı da bulu-
nuyor. Bu durumda acaba tek taraflı bir
irade ile üçüncü ülke vatandaşlarına Birlik
vatandaşlığı yolunu açan bir Üye Devlete
karşı, diğer Üye Devletlerin ve AB’nin
hukuken bir yaptırımı olabilir mi?
Bebek Chen Davası
Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD)
2004 senesinde karara bağladığı Bebek
Chen Davası’nda bu konuya açıklık getirdi.
İronik bir biçimde davacı dışında davaya
taraf olan devletler yine İrlanda Cumhu-
riyeti ve Birleşik Krallık’tı.
Çin vatandaşı olan ve ticaret ile uğra-
şan Chen çiftinin, ilk çocukları 1998 yılın-
da Çin’de dünyaya gelmişti. Kısa bir süre
sonra ikinci çocuğuna hamile kalan Bayan
Chen, 2000 yılında altı aylık hamileyken
kocası ile birlikte iş seyahati için Birleşik
Krallığa gitti. Bir süre sonra İrlanda’nın
Belfast şehrinde Catherine ismini verdik-
leri kızlarını dünyaya getirdi. Çiftin doğum
için Belfast’ı seçmesi tesadüf değildi, zira
her ne kadar Belfast idari olarak Birleşik
Krallığa ait olsa da, coğrafi olarak Kuzey İr-
landa’da yer alıyordu ve dönemin İrlanda
yasalarına istinaden Kuzey İrlanda dahil,
İrlanda adasında dünyaya gelen herkes
İrlanda vatandaşlığına hak kazanıyordu.
Dolayısı ile İrlanda ile uzaktan yakından
hiç bir bağı olmamasına ve teknik olarak
İrlanda Cumhuriyeti’ne ayak basmamış ol-
masına rağmen Çinli ebeveynlerden doğan
bebek Chen, Kuzey İrlanda’da doğmakla
İrlanda vatandaşlığını kazandı ve berabe-
rinde otomatik olarak AB vatandaşlığını
da elde etti. Bebek Chen, artık AB vatan-
daşlığının kendisine vermiş olduğu bütün
hakları kullanabilecekti. Bu hak kategori-
lerinin başında ise kuşkusuz başka bir Üye
Devlete serbestçe yerleşme hakkı vardı.
Bunun yanında, AB hukukuna istinaden,
ilgili haktan sadece Birlik vatandaşları
değil, Birlik vatandaşlarının üçüncü ülke
vatandaşı olan belirli derecede yakınları
da AB vatandaşı ile birlikte hareket ettiği
ve belirli şartları yerine getirdiği sürece
yararlanabiliyordu.
Catherine’in İrlanda vatandaşlığını
almasından hemen sonra Chen çifti, bu
sefer AB vatandaşı bebeklerini alarak yine
Birleşik Krallık’ın Cardiff şehrine gitti ve
buraya yerleşmeye karar verdi. Bu amaçla
Chen çifti kendileri ve bakımlarına ihtiyaç
duyan İrlanda vatandaşı (dolayısı ile AB
vatandaşı) bebekleri için AB hukukuna
uygun olarak kalıcı oturum iznine baş-
vurdu. Ailenin başvurusu Birleşik Krallık
hükümeti tarafından reddedildi. Hükü-
mete göre, ailenin doğum için Kuzey İrlan-
da’yı seçmesinin tek amacı, çocuklarına
İrlanda vatandaşlığı alarak AB vatandaş-
lığının sağladığı haklardan yararlanmak
istemeleriydi. Hükümet ailenin İrlanda’da
yaşama iradesine sahip olmadığı ve bu
durumun da hakkın kötüye kullanılma-
sı anlamına geldiğini savundu. Birleşik
Krallık hükümeti, hakimiyeti altındaki bir
toprak parçasında gerçekleştirilen doğum
sonrası, başka bir devletin yasalarına göre
kazanılacak vatandaşlığın, Birleşik Kral-
lık yasalarının etrafından dolanılması
anlamına geleceğini ve bu durumda AB
hukukunun sağladığı avantajlardan yarar-
lanılmasına olanak verilmesinin, hukuka
aykırı olduğunu iddia etti.
Hükümetin kararına itiraz eden Chen
ailesi konuyu yargıya taşıdı. Davaya ba-
kan Birleşik Krallık mahkemesi görüşünü
bildirmesi için davayı ABAD’a gönderdi.
ABAD ise yargılama sonucunda Birleşik
Krallık’ın argümanlarını reddetti. ABAD’ın
konuya ilişkin görüşü şöyleydi; her şeyden
önce uluslararası hukuka göre devletlerin
kime hangi şartlarda vatandaşlık vereceği
tamamen ilgili devletin iç meselesi olup,
bu konuda tek yetkili kaynak ilgili devlet
hukukudur. Dolayısı ile İrlanda yasalarına
uygun olarak İrlanda Cumhuriyeti vatan-
daşlığını kazanan bir kimsenin, bu statü-
süne başka bir devletin veya AB’nin itiraz
etme gibi bir yetkisi bulunmuyor. Ayrıca
yine ABAD’a göre burada hakkın kötüye
kullanılması değil, AB hukukunun vermiş
olduğu bir hakkın hukuka uygun olarak
doğrudan elde edilmesi söz konusu.
Her ne kadar Chen ailesinin, İrlan-
da vatandaşlığı almasının geri planında
asıl olarak AB vatandaşlığının sağlamış
olduğu haklara erişmek olsa da, AB hu-
kukuna istinaden bir Üye Devletle va-
tandaşlık bağı olan kişiler, çekincesiz ve
kesin şekilde AB vatandaşlığına da sahip
olur. Dolayısı ile elde edilen vatandaşlık,
ilgili Üye Devletlerin hukukuna uygun
olduğu sürece kişi AB hukukunun Birlik
vatandaşlarına sağladığı bütün haklardan
prensip itibari ile yararlanabilir.
Karar Chen ailesine derin bir nefes
aldırsa da davanın duyulması sonrası ço-
cuklarını İrlanda’da doğurarak Chen’lerin
açtığı gedikten girmek isteyen üçüncü
ülke vatandaşlarının sayısında gözle görü-
lür artış olması üzerine, İrlanda Hükümeti
2005 senesinde mevzuatında değişikliğe
giderek sadece İrlanda’da doğmuş olmayı
vatandaşlık için yeterli gören düzenleme-
yi ortadan kaldırdı.
■
1
Chen v.Secretary of State for the Home Department (C-200/02)