

İKTİSADİ KALKINMA VAKFI DERGİSİ
86
BRÜKSEL’DEN BAKINCA
mülteciler değiliz. Onlar, çok haklı ola-
rak, AB topraklarını, kendi ülkelerinde
asla sahip ol(a)madıkları ve kısa insan
ömrü süresince sahip olamayacakla-
rını düşündükleri barış, refah, adalet,
demokrasi, insan haklarına saygı gibi
değerlere kavuşmanın, bireysel dü-
zeyde en yakın ve ulaşılabilir imknı
olarak görüyor, sonrasını düşünmeden,
hayatları pahasına oraya ulaşmaya çalı-
şıyorlar. Canlarından başka kaybedecek
bir şeyleri kalmadığı için.
Benzer bir duygusal toplu koşuyu
Doğu Bloku’nun yıkılmasını takiben
eski Sovyet Bloku ülkelerinde de gör-
müştük. Hem de sadece bireyler de-
ğil, devletler düzeyinde de. Onlar da
tekrar eskiye dönme seçeneğini ber-
taraf etmek, bundan kurtulmak için,
İnsan haklarına,
demokrasiye, hukukun
üstünlüğüne, akla dayalı
iyi yönetime, dayanışmaya,
çeşitliliğe, istikrara, yaşam
kalitesine önem verdiği; bu
alanlarda giderek yükselen
standartlara sahip olduğu
için istiyoruz AB üyeliğini.
2
Roger Bootle,
The Trouble with Europe
, Nicholas Brealey
Publishing, 2015.
“Bundan daha kötüsü olmaz yaǨ” duy-
gusuyla, fazla ince hesap yapmadan,
koşarcasına AB’ye katılmışlardı. Diğer
seçeneğin çok daha kötü olacağı aşikr
olduğu için.
Bir başka deyişle, bu dalgada ko-
münizmden kaçanlar AB’ye sığın-
mıştır. Ama vaktiyle faşizmden kaçan
İspanya, Portekiz ve Yunanistan da
özgürlükleri AB’de aramadılar mı?
Bizim durumumuz öyle de değil.
Biz çaresizce AB’ye mahkðm olma-
dığımızı bilerek, özgürce bir tercih
yaparak AB’ye girmek istiyoruz; onun
için de sürecimiz daha uzun sürüyor.
Beğendiğimiz, içinde olmayı arzu et-
tiğimiz bir AB var. Özellikle de de-
ğerler açısından. İnsan haklarına,
demokrasiye, hukukun üstünlüğüne,