Background Image
Previous Page  3 / 106 Next Page
Basic version Information
Show Menu
Previous Page 3 / 106 Next Page
Page Background

İç siyasette oldukça yoğun bir gündemi geride

bıraktığımız Ağustos ayından sonra, Türkiye Eylül

ayına yeni hükümeti ile hızlı bir giriş yaptı.

Ağustos ayının son günlerinde 62’nci Hükümeti kurmakla görevlendirilen

Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, 29 Ağustos’ta

kabinedeki yeni isimleri ve 62’nci Hükümet’in önceliklerini açıkladı. 6 Eylül’de

TBMM’de yapılan güven oylamasında 133 ret oyuna karşılık, 306 kabul oyu

alan 62’nci Hükümet, göreve başladı.

61’inci Hükümet’te AB Bakanı ve Başmüzakereci olarak görev alan

Mevlüt Çavuşoğlu yeni hükümette, Davutoğlu’ndan boşalan Dışişleri

Bakanlığı koltuğuna otururken, ABGS eski Genel Sekreteri, Türkiye’nin AB

nezdindeki eski Daimi Temsilcisi emekli Büyükelçi Volkan Bozkır, AB Bakanı

ve Başmüzakereci olarak belirlendi. Başbakan Prof. Dr. Davutoğlu’nun

açıkladığı 62’nci Hükümet Programı’nda Türkiye’nin AB’ye üyelik hedefinin

geniş yer bulması ümit verici bir gelişme olarak nitelendirilirken, Hükümet

Programı’nda yeni bir ivme kazandırmak ve reformları hızlandırmak amacıyla

“AB’ye Katılım İçin Eylem Planı”nın hayata geçirileceği yönünde güçlü

sinyallere yer veriliyor. Ankara’nın AB’nin dönüştürücü gücüne olan inancının

dile getirildiği Hükümet Programı’nda, tam üyelik hedefine doğru kararlı ve

istikrarlı politikanın sürdürüleceği ve Türkiye’nin, Cumhuriyet’in 100’üncü

yıldönümü olan 2023 yılını AB üyeliğiyle taçlandırmak istediği mesajı veriliyor.

İKV olarak, 62’nci Hükümet Programı’nda yer alan ifadelerin önemli bir

kararlılığa işaret ettiğini düşünüyoruz. AB eski Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun

Dışişleri Bakanlığına, AB ile ilişkilerde en yetkin isimlerden biri olan Volkan

Bozkır’ın ise AB Bakanlığına getirilmesi de 62’nci Hükümet’in bu konuya ne

denli önem verdiğini göstermektedir. 62’nci Hükümet Programı’nda hedefin

Cumhuriyet’in 100’üncü yılı olan 2023’e AB üyesi olarak girmek olduğunun

ifade edilmesi ise, müzakere sürecinde yaşanan engellere rağmen, AB üyeliği

hedefinin bir kenara bırakılmadığının ve reform sürecinin devam edeceğinin

güvencesi olarak algılanmalıdır. Hükümetimizin AB üyeliği hedefine yönelik

bu kararlı tutumunu takdirle karşılıyor ve bu kararlılığın, AB müktesebatının

her alanında 1999-2004 döneminde yaşanan hızlı reform sürecine benzer bir

topyekûn reform ve kalkınmaya önayak olmasını temenni ediyoruz.

Eylül ayı Türkiye gündemine geri dönecek olursak, 1 Eylül’de

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı sıfatıyla

gerçekleştirdiği ilk yurtdışı gezisi olan KKTC ziyareti merakla beklendi.

Ziyarette Cumhurbaşkanı Erdoğan, alışılmış mesajların dışına çıkmayarak,

Ada’da 50’nci yılını geride bırakan sorunun mağduru, Kıbrıslı Türk halkıdır. Uzlaşma yönündeki irade

her zaman yine onlar tarafından ortaya konmaktadır

.” şeklindeki sözleriyle Türk kanadının

mesajını bir kez daha dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasında