Eylül ayında dünya Suriye’deki iç savaş
ve Müslüman dünyayı ayağa kaldıran film ile
meşgulken, Avrupa’nın gündemini bu gelişmelerin
Avrupa’daki izdüşümlerinin yanında, yine
ekonomik sorunlar, AB’nin 2014 sonrası bütçesine şekil verme çabaları ve
AB’nin kurumsal reformuyla ilgili öneri ve görüşler belirledi. Tüm dünyada
olduğu gibi AB’nin de kritik bir süreçten geçtiği ve bu süreçte yeni bir AB’nin
doğuş sancılarının yaşandığını söylemek mümkün. AB’nin ekonomik ve
parasal birliğinin yönetişiminden, Komisyon Başkanı’nın seçilme prosedürüne
kadar kapsamlı ve derin bir reforma ihtiyaç duyduğu ve bu reformları
gerçekleştiremezse varlığının giderek daha fazla sorgulanacağı kesin olarak
ortaya çıkıyor.
AB’nin kendi içinde yaşadığı belirsizlikler, Türkiye ile ilişkilerini de
etkilemeye devam ediyor. AB müzakere sürecindeki tıkanıklık, Pozitif Gündem
ve vize diyaloğu gibi girişimlere rağmen giderilemiyor ve süreçte herhangi
bir somut ilerleme kaydedilmeden zaman geçiyor. Öte yandan, bu sayımızda
“Berlin’de Neler Oluyor?” başlıklı yazı dizimizin ilk bölümünde de okuyacağınız
gibi, bu büyük harfli gündem maddelerinin gölgesinde aslında çığır açıcı
gelişmeler de oluyor. Sosyal girişimcilik, yeşil ekonomi, inovasyon gibi yeni
çağın belirleyici alanlarında birçok açık fikirli, bağımsız düşünceli kişi, kurum ve
şirket, geleceğin dünyasını şekillendirecek olan harcı meydana getiriyor.
Bu gelişmelerin ötesinde, Eylül ayında Türkiye’nin iç gündeminde, ne
yazık ki yine terör vardı. Şanlıurfa, Beytüşşebap, Yüksekova, Şemdinli, Hakkari,
Van ve Bingöl’de polis ve askerlere yönelik düzenlenen terör saldırılarında
onlarca şehit veren Türkiye, Afyonkarahisar’da askeri cephanelikte meydana
gelen patlama ve Ovacık Başsavcısı’na yönelik gerçekleştirilen saldırıyla
sarsıldı. Balyoz davası da, Eylül ayı gündeminin önemli maddelerinden
biriydi. Balyoz davası kapsamında hükümeti devirmek için çalışma yapmakla
yargılanan 325 sanık ceza alırken, 36 kişi beraat etti. 21 ay süren yargılama
sürecinin ardından hâkimler, sanıkların darbe planını icraya koyduklarına
ama ellerinde olmayan sebeplerden başarılı olamadıklarına karar verdi.
Eski 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden
Örnek ve eski Hava Kuvvetleri Komutanı Halil İbrahim Fırtına müebbet hapis
cezasına çarptırıldı ama darbenin gerçekleşmemesi nedeniyle bu cezalar 20
yıla indirildi. 4+4+4 eğitim sistemi ile 2012-2103 eğitim ve öğrenim yılının
başladığı Eylül ayında Türkiye, kökten değişen eğitim sistemini; Haziran ayında
düşürülen Türk jetine ilişkin inceleme sonuçlarını; eski Cumhurbaşkanı Turgut
Özal’ın mezarının açılması kararını; KPSS’deki yeni skandalını; THY’nin içki
kararını konuştu, tartıştı.
Dünya gündemi de Eylül ayında oldukça yoğundu. Hiç şüphesiz,
gündemi İslam karşıtı “Müslümanların Masumiyeti” (
Innocence of Muslims
) adlı
film belirledi. Video paylaşım sitesi
Youtube’
da yayımlanan, ABD yapımı 14
dakikalık film, Arap dünyasını ayağa kaldırdı. Libya’da ABD Büyükelçisinin
öldürülmesine; filmin yapımcısı ve yönetmeni Nakoula Besseley Nakoula’yı
öldürene 100 bin dolarlık para ödülü verilmesine; başta Libya ve Mısır
olmak üzere birçok protestolara; protestolar sırasında ölümlere ve Amerika
bayraklarının yakılmasına neden olan filme, dünya liderleri büyük tepki
gösterdi. ABD Başkanı’ndan AB’ye, Arap liderlerden, Afrika Birliği’ne kadar
birçok kişi, kurum ve ülke filmi kınayan mesajlar yayımladı; sağduyu çağrısında
bulundu. Ama en ilginç tepki, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’dan
geldi. Libya’da ABD Büyükelçisinin öldürülmesine ilişkin açıklamalar yapan
ABD Dışişleri Bakanı’nın
“How could this happen in a country we helped liberate?”
(Bizim
özgürleşmesine yardım ettiğimiz bir ülke de bu nasıl olabilir?) şeklindeki
sorusu, belki de tüm Arap Baharı sürecini en iyi anlatan sorulardan biriydi.