İktisadi Kalkınma Vakfı Dergisi // Ekim 2018

88 İKTİSADİ KALKINMA VAKFI DERGİSİ fazla örnek göstermek de mümkündür. Ancak binlerce teorik örnek versek dahi gerçeğin diğer yüzünü yani şikayetlerin (hem de temeli olan şikayetlerin) varlı- ğını inkâr edemeyiz. Sorun şurada: Evet, serbest ticaretin sayısız yararları var amaherkes için değil. Ticaret için bu değerlendirmeyi yaptık ama daha geniş bir açıdan kü- reselleşme için de pekâlâ aynı değer- lendirmeyi yapmak mümkün. Küresel- leşmenin halen içinde bulunduğumuz dönemi Birleşmiş Milletler yayınların- da Hiper Globalizasyon olarak adlan- dırılıyor. Bence “hiper” eki biraz erken kullanılmış (aynı bizde sanatçılara veri- len unvanlar gibi; star, süper star, mega star gibi). Küreselleşme bu hızla ilerler- se takacak ön ek kalmayacak. Her ney- se, nasıl adlandırıldığından çok neler getirdiği önemli bu sürecin. Birleşmiş Milletlerin taktığı ismi kullanmamızda sakınca yok. Hiper Küreselleşme’nin teoride -bü- yüme ve refah artışının yanı sıra- mü- kemmel rekabet ortamı yaratması bek- lenirdi ama pratikte ekonomik gücün ve zenginliğin az sayıda kişi ve şirketin elinde toplanmasına yol açmış durum- da. İnsanlık tarihi bize bu durumun kaçınılmaz şekilde sosyal gerilimlere ve hatta çatışmalara yol açtığını göste- riyor. (Göçmen akını bir nevi “çatışma” değil mi?). Buradaki esas tehdit piyasa- ların (ve daha genel anlamda sistemin) fonksiyonel olması için temelde var ol- ması gereken güven, dayanışma ve ada- let duygusunun zayıflamasıdır. İyi gün- lerde faydayı, kötü günlerde zararı adil şekilde dağıtmayan hiçbir ekonomik ve sosyal sistemin güven içinde ömrünü sürdürmesi mümkün değildir. İnsanlar dünyanın her yerinde bin yıllardır aynı şeyi talep etmektedir: İyi bir iş, başını sokacak bir yuva, güvenilir bir ortam, çocukları için iyi bir gelecek umudu ve taleplerini dinleyip karşılık veren bir yönetim. Ne yazık ki, hiper- küreselleşme dediğimiz, son 15, 20 yıl- da iyice yerleşen sistem ne yazık ki bu taleplere dünyanın her yerinde kabul edilen bir cevap verebilmiş değil. Küre- selleşmenin kazananları ile kaybeden- lerinin bir araya gelip, sulh içinde daha adil yeni bir küresel düzen üzerinde anlaşmaları ne güzel olurdu. Merkezin- de salt kâr motifli şirketler, spekülasyon peşinde koşan finans kurumları, ma- teryalizm, militarizm, mülkiyet hakları, makineler, robotlar, bilgisayarlar değil insanlar olan bir yeni sistem. Eğer bu değerlendirmeyi yazımızın konusu olan ticaret alanına çekersek “çok taraflı uzlaşmayla saptanacak yeni kurallar temelinde, çok taraflı yeni bir ticaret sistemi” kurulması için çalışmak gerektiğini söyleyebiliriz. BRÜKSEL’DEN BAKINCA Bureau j.C., Guimbard H. and Jean s. (2016), “Competing Liberalizations:Tariffs andTrade in 21st Century”. Caliendo, L veParro, F. (2015),“Estimates of theTrade andWelfare Effects of NAFTA”. Noland, M.,Robinson, S. ve MoranT. (2016)“Impact of Clinton’s andTrump’sTrade Proposals”. Peterson Institute for International Economics. Vandenbussche, H. (2017),“America First! What are the job losses for Belgium and Europe*”. KU Leuven. 1 2 3 4

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=