Table of Contents Table of Contents
Previous Page  21 / 108 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 21 / 108 Next Page
Page Background

İKTİSADİ KALKINMA VAKFI DERGİSİ

19

ziyaret etti. Öte yandan Cumhurbaşkanı

Erdoğan da Brüksel’i ziyaret ederek,

AP Başkanı Martin Schulz, AB Konse-

yi Başkanı Tusk ve Komisyon Başkanı

Juncker ile bir araya geldi. İlişkilerde

altı yeni faslın müzakerelere açılması,

vize serbestliği sürecine hız verilmesi,

3 milyar avroluk AB yardımı, geri kabul

mekanizmasının bir an önce işletilmesi,

Türkiye’nin AB aile fotoğrafına dahil

edilmesi ve Türkiye’nin güvenli ülke

statüsüne alınması tartışılır hale geldi.

Hiç şüphesiz, bu konuların müzake-

re sürecinin doğal akışında ele alınıyor

olması tercih edilirdi; ancak karşı kar-

şıya kalınan mülteci krizine Türkiyesiz

çözüm üretilemeyeceğini idrak eden

Avrupa, Türkiye ile ilişkilerinde yeni bir

sayfa açmaya hazırlanıyor.

Mülteci Krizinin Gösterdikleri

Bugün AB’nin acilen yüzleşmek zo-

runda olduğu en büyük sorun mülteci

krizi. Ekim ayında Brüksel’de gerçek-

leştirilen AB Liderler Zirvesi’nde, li-

derlerin sabah 4’e kadar bu konuyu ele

aldığı ve bu konuda uzlaşının sağlandığı

biliniyor. Zirve sonrasında, Komisyon

Başkanı, varılan uzlaşıyı “tam bir ba-

şarı” olarak nitelendirirken, tartışma-

larda Türkiye’nin aslan payına sahip

ülke olduğu anlaşılıyor. Mülteci krizi

sebebiyle Türkiye’nin son bir ayda, hiç

olmadığı kadar AB liderlerinin günde-

minde olduğu ve önümüzdeki dönemde

de bu yerini korumaya devam edeceği

anlaşılıyor.

Hiç şüphesiz, bugünmülteci sorunu,

sadece Türkiye’nin veya Avrupa’nın

sorunu değil; aksine küresel bir sorun.

Bu noktada Birleşmiş Milletler’in (BM)

yayımladığı iki önemli veriyi paylaş-

makta fayda var.

BM’nin Haziran 2015 tarihinde ya-

yımladığı 2014 yılına ilişkin küresel

eğilimler raporuna göre, dünya çapında

mültecilerin sayısı 60 milyonu aşarak

tarihin en yüksek seviyesine ulaştı. Bu

demek ki, her 122 kişiden 1’i mülteci,

yerinden edilmiş kişi veya sığınmacı.

BM’ye göre, bu kişiler bir ülke olsaydı,

dünyanın en kalabalık 24’üncü ülkesi-

ni oluşturacaklardı. Dolayısıyla sorun

bölgesel değil; küresel. BM’nin konuya

ilişkin raporlarına bakıldığında, Türki-

ye’ye ilişkin de çok çarpıcı bir görüntü

ortaya çıkıyor. İstatistiklere göre, 2014

yılında Türkiye, dünyadaki en yüksek

mülteci nüfusuna ev sahipliği yapan

ülke konumunda. Durum böyle olunca,

Türkiye’nin mülteci krizi ile yalnız ba-

şına mücadele etme imkŸnı da azalıyor.

HŸlihazırda 2 milyonun üzerinde mül-

teciye ev sahipliği yapan Türkiye’nin,

bu kapsamda 7,5 milyar avro harcadı-

ğını Cumhurbaşkanı Erdoğan, 4-6 Ekim

2015 tarihleri arasında gerçekleştirdiği

Brüksel ziyaretinde de dile getirmişti.

Aylan Bebek ve Kale Avrupası

Mülteci sorunu “insan onuruna say-

gı” ilkesi kapsamında ele alındığında,

yaşanan sorunun sonuçlarını bir facia

olarak tanımlamak mümkün. Bu kişiler,

botlar ile deniz yoluyla veya yürüyerek

Türkiye sınırlarını aşıp Avrupa’ya ulaş-

maya çalışıyor. Avrupa kamuoyumaale-

sef Bodrum’da sahile vuran bir bebeğin

cansız bedeninin fotoğrafı sonucunda

mülteci sorununu daha yoğun bir şekil-

de gündemine aldı. Böylece, konuya ne

kadar acil bir çözüm gerektiğini sadece

Türkiye değil; Avrupa ve tüm dünya

görmüş oldu.

Sonrasında ise Macaristan, Slovakya

ve Avusturya gibi AB üye ülkelerinin

Türkiye-AB ilişkileri, AB’nin karşı karşıya kaldığı, tarihin en büyük

mülteci krizi sebebiyle beklenmedik şekilde ısındı. Geçen bir

aylık dönemde taraflar arasında yaşanan yoğun trafik, ilişkilerde

yeni bir sayfanın açılacağı izlenimini veriyor. Bu yeni sayfanın

satır başlarında ise mülteci krizi ile mücadele, Türk vatandaşlarına

yönelik vize serbestliği diyaloğu ile Geri Kabul Anlaşması, yeni

fasılların müzakerelere açılması, 3 milyar avroluk AB yardımı,

Türkiye’nin AB aile fotoğrafına yeniden dahil edilmesi ve çeşitli

alanlarda iş birliği var.