77
Üçüncü aşama, müzakerelerin yürütülmesi…Yani kar-
şı taraftan gelecek tekliflerin analiz edilmesi, karşı teklifle-
rin ve kendi taleplerimizin formüle edilmesi, paralel yürü-
mekte olan küresel al-ver sürecine iştirak edilmesi, içeride
ortaya çıkabilecek direnç ve kendi sektörlerimizden gelebi-
lecek girişim önerileri/taleplerin ve olası şikâyetlerin değer-
lendirilmesi suretiyle karşı tarafla kabul edilebilir bir metin
üzerinde anlaşmak…
Bu aşamanın sihirli kavramı ise “kural yapma” olarak
tanımlanabilir. Dünyada bugüne kadar yaşanan tecrübeler,
kalkınmakta olan ülkelerin bu aşamada daha avantajlı ol-
duklarını, masaya önceden uluslararası düzeyde kabul gör-
müş kurallar zeminiyle gelerek karşı tarafa gerçekten mü-
zakere edecek çok dar bir alan bıraktıklarını gösteriyor. Kal-
kınmakta olan ülkenin ön hazırlıkları ve müzakere örgütlen-
mesi ne kadar güçlü ve ticaret diplomasisi tecrübesi ne ka-
dar yüksekse başarılı olma ihtimali o kadar artar. Bu anlam-
da, “kırmızı çizgilerin” yanı sıra “hücuma ve savunmaya(!)”
yönelik hatların da mümkün olduğunca önceden kararlaş-
tırılması gerekir.
Kural koyarak ya da kural kabul ederek varılmaya çalışı-
lan nokta, hizmet sektörlerinin karşı tarafa açılmasıdır. İşin
özü budur. Diğer önemli husus, bu açılım karşılığında karşı
tarafın pazarının da size açılacak olmasıdır. Bu durum eşsiz
bir fırsata dönüştürülebilir.
Dördüncü aşama, müzakerelerde uzlaşmaya ulaşılan
hususların uygulanmasıdır ve idari kapasitenin geliştirilme-
si, uygulamanın önündeki engellerin tespiti ve aşılması gibi
hususları içerir. Uygulamanın mali yükü de göz ardı edilme-
melidir. Hemen hemen tüm ülkelerde hizmet sektörleri çok
ağır iç düzenlemelere tabidir. İç mevzuat değişiminin sade-
ce bürokratik bir süreç olmadığı, iş yapma kültüründe de de-
ğişiklik gerektirdiği unutulmamalıdır.
Bu noktada, idari kapasitenin geliştirilmesi ve ön hazır-
lıklar bağlamında Çin’in, AB ile arasındaki STA görüşmeleri
öncesinde, 2005 - 2008 yılları arasındaki hazırlıkları örnek
alınacak niteliktedir. Bu süreçte, sadece AB - Çin Ticaret Pro-
jesi başlıklı tek bir proje kapsamında Çin’de;
14 konferans ve seminer düzenlendi ve mali hizmet-
ler, devlet hazinesi yönetimi, yasal hizmetlerde lisanslama,
gelişen bilgi teknolojileri, sigorta sektörü, sivil havacılık, re-
kabet politikası, hizmet sektörünü bekleyen zorluklar gibi
alanlar derinlemesine ele alındı,
İç mevzuat, mali hizmetlerin dış yüklenicilere akta-
rılması, pazar açılması, bankacılıkta birleşmeler ve satın al-
malar, şehir planlaması ve ticaret merkezleri, toptancılık
sektöründe liberalizasyonun etkileri gibi konularda 12 çok
kapsamlı ve derin araştırma hazırlandı,
7 ayrı konuda, çok geniş heyetler AB’yi ziyaret ederek
AB mevzuatı konusunda derinlemesine bilgi aldı,
Yine aynı proje kapsamında uzman yetiştirme, aka-
demik çalışmalar hazırlama, proje yönetimi, müşteri talep-
lerine daha iyi cevap verme gibi alanlarda çok sayıda faali-
yete finansman ve teknik destek sağlandı.
Unutmadan, uygulama aşamasının karmaşıklığına ve
güçlüklerine rağmen geçiş döneminin aşamalı bir takvime
bağlanmasının da yerinde olacağını anımsatmalıyız.
Beşinci ve son aşamada ise ülke olarak, karşı tarafın
açılan piyasasına uluslararası standartta, rekabet edebilir
şartlarla ürün sunulması (sektörlere yardım dâhil arz yönü-
nü güçlendirecek politika ve önlemlerin uygulanması, an-
laşmanın meyvelerinin toplanması) için gayret göstermek
gerekecektir. Hizmetler kapsamında, son yıllarda özellikle
enerji, yüklenicilik ve çevre hizmetleri alanında giderek sa-
yıları artan başarılı hizmet ihracı örnekleri arasında, geliş-
mekte olan ülkeler çıkışlı başarılı hizmet ihracatı örnekleri-
nin sayısı da çok fazla değildir. Bunun sebepleri araştırıldı-
ğında aşağıdaki noktalar öne çıkıyor:
Bu ülkelerde hizmet sektöründeki firmalar genellik-
le küçük boydadır ve dışarıda iş yapmak için gereken insan
gücü sınırlıdır,
Bu firmalar, büyük başlangıç yatırımı gerektiren ser-
maye yoğun alanlara girişte finansman zorluğu çeker. Söz
konusu sektörlerdeki yerleşik büyük firmaların varlığı da bir
başka engel teşkil etmektedir,
Bir şekilde hizmet ihraç edebilen firmalarsa düşük
marka tanınırlığı ve müşteri nezdinde güvenilirlik inşası gibi
bir dizi güçlük karşısında ihracatlarını geliştiremezler.
Bu güçlüklerin aşılması sadece hükümetlerin değil, her
iki taraftaki tüm paydaşların ortak çabasını gerektirir. Bu
zorlukları aşmak için gerekenlerden en önemlisi, daha en
baştan itibaren özel sektöre, hem servis kullanıcının hem de
servis sağlayıcının görüşlerini müzakere masasına getirme
fırsatının verilmesidir. Bu noktada, daha önceki aşamalar-
da öngörülen (bürokratik ve diplomatik düzeydeki) kapasi-
te yaratmaktan daha farklı bir “özel sektör kapasitesi” yara-
tılması gerekir. Bu amaçla nelerin yapılması gerektiği, aşa-
ğıdaki dört soruya verilecek cevabın içinde saklıdır.
1. Ülkenizde kim, hangi hizmeti, hangi pazara, hangi
yolla ihraç ediyor?
1...,67,68,69,70,71,72,73,74,75,76 78,79,80