Previous Page  5 / 64 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 5 / 64 Next Page
Page Background

İKTİSADİ KALKINMA VAKFI

3

lı değil. Doğuda, yeniden güçlenip bölge-

sinde etkin olan bir Rusya, güneyde Arap

Baharı sonrasında karışıklıkların bitme-

diği bir Akdeniz ve Orta Doğu havzası

ile çevrili olan Avrupa; içeride de Kuzey

ve Güney, Doğu ve Batı eksenlerinde bir

kırılma yaşıyor. Avro Alanı’nın geleceği,

Brexit, düzensiz göç ve Schengen Alanı-

nın korunması gibi konular AB liderleri-

nin başını ağrıtıyor. Kritik bir dönemde

geçen ve geleceğine şekil vermek için

yeniden reformları harekete geçirmeyi

hedefleyen AB’nin önündeki diğer bir

mesele de aşırı sağın yükselmesi. Hol-

landa ve Fransa seçimlerinde yenilgiye

uğrayan aşırı sağ bu sefer Almanya’da

yükselişte. Gelecek ayki seçimlerde AfD

Partisi’nin performansı önemli bir endi-

şe konusu olmaya devam ediyor.

Tümbu gelişmelerin ötesinde, Türki-

ye ve AB arasındaki önemli siyasal, sos-

yal ve ekonomik ilişkilerden gözlerimizi

ayırmamamız gerekiyor. AB ilk sırada

gelen ticari ve ekonomik ortağımız ol-

maya devam ediyor. AB ihracatımızın

belkemiğini oluştururken, AB pazarına

yönelik üretim yapan şirketlerimizin

kazandığı

know-how

ve uzmanlık dün-

yanın diğer piyasalarına girmemizi de

kolaylaştırıyor. Ancak AB ile aramızdaki

ekonomik ve ticari ilişkilerin çerçevesini

oluşturan Gümrük Birliği’nin işleyişinde-

ki sorunların giderilmesi de önemli bir

öncelik. Avrupa Komisyonu, Türkiye ile

resmi müzakereleri başlatmak için geçti-

ğimiz Aralık ayında Konsey’e başvuruda

bulunmuştu. 2017 içinde Konsey’in bu

konuda ortak pozisyonunu belirleye-

rek, müzakereleri yürütmek üzere Ko-

misyonu yetkilendirmesi bekleniyordu.

Ancak AB ile ilişkilerimizin bozulma-

sı, Hollanda ve sonrasında Almanya ile

yaşanan krizler süreci geciktirdi. Son

olarak, Almanya Başbakanı Merkel’in

Gümrük Birliği’nin güncellenmesi mü-

zakerelerini başlatmayacağı yönündeki

açıklamaları konuyu iyice belirsizliğe

sürükledi. Elbette Almanya tek başına

süreci engelleme gücüne sahip değil. An-

cak Almanya’nın AB içerisindeki ağırlığı

ve Türkiye’nin Avrupa’da en önde gelen

ticari ve ekonomik ortağı olduğu hepimi-

zin malumu. Bu durumda Almanya’nın,

Gümrük Birliği’nin güncellenmesini ta-

mamen engellemese de, geciktirerek,

Türkiye üzerinde bir ekonomik yaptırım

olarak kullanması da mümkün. Ancak

son tahlilde, Gümrük Birliği’nin gün-

cellenmesi sadece Türkiye için değil,

AB için de faydalı olacak. Hem Türkiye

ile ilişkilerin üyelik dışında bir mecra-

dan ilerletilmesi sağlanabilecek, hem de

kamu alımları, hizmetler ve tarım gibi

sektörlerin kapsanması yoluyla ekono-

mik bütünleşmede mesafe kaydedilecek.

Bu açıdan bakıldığında, Türkiye ve AB

ilişkilerinin devamı için yegane formül

Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ola-

rak gözüküyor ve gecikmelere rağmen

AB ve Türkiye için bu alanda müzake-

relerin başlatılması kaçınılmaz olarak

görülüyor.

Bu ayki sayımızda Almanya ile ya-

şanan kriz ile bağlantılı olarak Gümrük

Birliği’nin geleceğini masaya yatırdık.

Bunun yanında, ASEAN sektörel diya-

log ortaklığı mevzusundan, Erasmus’a,

ulaştırma kotalarının yarattığı sıkıntı-

lardan, Brexit sürecinde son gelişmele-

re, ABD-Kuzey Kore gerginliğinden, AB

şüpheciliğine, dijital ekonomiden, AB

ekonomisindeki büyüme trendlerine

kadar farklı konulardaki yazıları okuya-

bilirsiniz. Her zaman olduğu gibi Dünya

ve AB gündemini İKV Dergimizden taki-

be devam.