ARALIK
UKRAYNA’DA AB SİVİL GÜVENLİK SEKTÖRÜ REFORMU DANIŞMA MİSYONU KURULDU
AB Dışişleri Bakanları tarafından alınan kararla Ukrayna’da kurulması planlanan AB Sivil Güvenlik Sektörü Reformu Danışma Misyonu (EUAM Ukraine) 1 Aralık’ta resmi olarak yürürlüğe koyuldu. Danışma Misyonu’nun adli kolluk ve hukukun üstünlüğü konuları dâhil olmak üzere, sivil güvenlik sektör reformu alanında Ukraynalı makamlara destek olması öngörülüyor. AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve Ukrayna Dışişleri Bakanı Pavlo Klimkin tarafından imzalanan Misyon Statüsü Anlaşması’nın (SOMA) Ukrayna Meclisi tarafından onaylanmasından sonra Danışma Misyonu’nun faaliyete geçmesi bekleniyor.
Federica Mogherini yeni kurulan Danışma Misyonu’na ilişkin yaptığı konuşmada, AB’li uzmanların Ukrayna sivil güvenlik kurumlarına demokratik kontrol altında faaliyet göstermeleri için yardımcı olacağını belirtti. Mogherini aynı zamanda, Ortaklık Anlaşması ve Misyon Statüsü Anlaşması’nın, etkin bir reform sürecine yönelik ortak çabaların bir göstergesi olduğunu vurguladı. Yaşanan gelişmelere paralel olarak Avrupa Komisyonu’nun Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn, Rusya’ya Ukrayna krizinin çözümünde ilk adımı atması için çağrıda bulundu. Uygulanan yaptırımlarla birlikte Rus rublesinin ve borsanın değer kaybetmesinin Rusya için Ukrayna ile ilişkilerini düzeltmesi yolunda bir işaret olduğunu belirten Hahn, AB’nin ve Avrupa Komisyonu’nun bu konuda tutumlarını değiştirmemesi gerektiğinin altını çizdi. Ukrayna’da uygulanacak reformlar ve somut sonuçlar için bir yol haritasına ihtiyaç duyulduğunu söyleyen Hahn, aynı zamanda Ukrayna’ya ayrılan yardım paketinin bu hafta içinde Avrupa Komisyonu’nun Ekonomik ve Mali İşler, Vergilendirme ve Gümrük Birliğinden Sorumlu Üyesi Pierre Moscovici tarafından açıklanacağını duyurdu.
AB EKONOMİ VE MALİYE BAKANLARI JUNCKER PLANI ÜZERİNDE ANLAŞMAYA VARDI
9 Aralık 2014 tarihinde gerçekleştirilen AB Ekonomi ve Maliye Bakanları Konseyi’nde, Juncker Planı olarak adlandırılan Avrupa Komisyonu yatırım programına destek sağlandı. Geçtiğimiz ay Komisyon Başkanı Juncker tarafından açıklanan planla, üç yılda 315 milyar avro yatırım yapılması, büyümenin desteklenmesi ve Tek Pazarın güçlendirilmesi amaçlanıyor. Bu doğrultuda, Avrupa Yatırım Bankası’nın yönetiminde Avrupa Stratejik Yatırım Fonu (ESIF) kurularak toplam 1300 milyon avro tutarındaki yaklaşık 2000 projenin bu fon ile desteklenmesi ve üç yılda 500 milyon avro finansman sağlanması öngörülüyor.
Avrupa Komisyonu’nun Yatırımlardan Sorumlu Üyesi Jyrki Katainen, AB Maliye Bakanlarının Juncker Planı’nı olumlu karşıladıklarını belirtti. AB Ekonomi ve Maliye Bakanları Konseyi’nde ayrıca vergilendirmede yolsuzluğun önlenmesine ilişkin iki önemli düzenleme kabul edildi. Bu kapsamda, şirketlerin vergiden kaçınmalarının önlenmesine yönelik olarak, ilgili yönetmeliğe ek bir hükmün ilave edilmesine karar verildi. AB Ekonomi ve Maliye Bakanları Konseyi’nde, vergi kaçakçılığının önlenmesi amacıyla yetkili kurumlar arasında işbirliğinin artırılmasına ilişkin bir yönetmelik de kabul edildi. Söz konusu yönetmelik ile mükelleflerin sınır ötesi sermaye veya varlıkların vergilendirilmesinden kaçınmalarının önlenmesi öngörülüyor.
AB Ekonomi ve Maliye Bakanları Konseyi’nde üzerinde anlaşılan diğer bir konu da üye ülkelerin AB Tek Çözümleme Fonuna katkılarının hesaplanmasına ilişkin tüzük taslağı oldu. Söz konusu fon, Tek Çözümleme Mekanizması kapsamında sorunlu bankaların uygun bir şekilde çözümlenmesi (resolution) amacıyla oluşturuldu. AYB ve Komisyon Görev Grubu Yatırımlara İlişkin Raporunu Yayımladı Avrupa Yatırım Bankası (AYB) ve Avrupa Komisyonu Görev Grubu, yatırımların önündeki engelleri inceleyen son raporunu Ekonomik ve Mali İşler Konseyi'ne sundu. Raporda, yaklaşık 2000 proje, ekonomik fizibilite, AB’ye sağladığı fayda, hızlı uygulama gibi kriterler açısından değerlendiriliyor.
Juncker Planı’na ilişkin olarak, finansman sağlanacak projelerin seçiminde siyasi müdahalenin önlenmesi amacıyla ESIF’in nasıl yönetileceği konusu önem taşıyor. Bu doğrultuda, bağımsız denetçilerin projelerin seçiminde görev alması öngörülüyor. Katainen, Juncker Planı’na henüz hiçbir üye ülkenin kesin olarak katkıda bulunacağını açıklamadığını, ancak planın, üye ülkeler katkıda bulunmasalar dahi işleyecek şekilde tasarlandığını ifade etti. ESIF fonuna doğrudan katkıların sermaye ve devlet garantileri şeklinde olması planlanıyor. Uygun projelere finansmanın ise ortak olan üye ülkeler tarafından sağlanması öngörülüyor.
GIDALARIN ETİKETLENMESİNE İLİŞKİN YENİ KURALLAR AB’DE YÜRÜRLÜĞE GİRDİ
Gıdaların etiketlenmesine dair mevcut mevzuatın basitleştirilmesi, geliştirilmesi ve daha açık hale getirilmesini amaçlayan 1169/2011/EC sayılı Avrupa Parlamentosu ve Konsey Tüzüğü 13 Aralık 2014 tarihinde yürürlüğe girdi. Bilindiği üzere, tüketicilere beslenme bilgisinin sağlanması ve gıdaların etiketlenmesine ilişkin genel ilkeleri, koşulları ve sorumlulukları düzenleyen Tüzük, 22 Kasım 2011 tarihli AB Resmi Gazetesi’nde yayımlanmıştı. Gıdaların etiketlenmesine ilişkin yeni kurallar ise şunlar:
Beslenme Bilgisi Gereklilikleri ve Gıda İşletmelerinin Sorumlulukları
Beslenme bilgisi;
- Doğru, açık ve tüketici için kolay anlaşılır olmalı,
- Gıdanın niteliği, doğası, kimliği, özellikleri, bileşimi, miktarı, menşe ülkesi, dayanıklılığı, imalat veya üretim yöntemi gibi hususlarda yanıltıcı olmamalı,
- Gıdanın sahip olmadığı etkileri ve özellikleri varmış gibi göstermemeli,
- Tüm benzer gıdalar aynı niteliklere sahip olduğu halde belli bir gıdanın özel niteliklere sahip olduğunu ileri sürmemeli ve belirli bileşenler ve besin öğelerinin varlığını veya yokluğunu özel olarak vurgulamamalı,
- Gıdanın bileşiminde doğal olarak bulunan bir öğe veya gıdada normal olarak kullanılan bir bileşen farklı bir öğe veya farklı bir bileşen ile ikame edildiği halde, görünüş, tanımlama veya resimli gösterimler vasıtasıyla söz konusu gıdada o öğenin veya bileşenin varlığını ima etmemelidir.
Beslenme bilgisinde, doğal mineralli sular ve özel beslenme amaçlı gıdalar ile ilgili AB mevzuatında yer verilenler dışında, hastalıkların önlenmesi, tedavisi veya iyileştirilmesi özelliğine sahip olduğunu bildiren veya böyle özelliklere atıfta bulunan ifadelere yer verilmemelidir.
Gıdaların etiketlenmesinden; gıdayı kendi adı veya ticari ünvanı altında pazarlayan gıda işletmecisi sorumlu tutulmakla birlikte, işletmenin AB üye ülkelerinde yerleşik olmaması halinde sorumluluk ithalatçıya ait olmaktadır.
Zorunlu Beslenme Bilgisi
Gıdanın adı, bileşenler listesi, alerjen veya intoleransa sebep olan bileşenler, bazı bileşenlerin miktarı, gıdanın net miktarı, minimum dayanıklılık veya tavsiye edilen tüketim tarihi, özel muhafaza koşulları ve kullanım şartları, gıda işletmecisinin adı veya ticari unvanı ve adresi (AB’de üretilmemiş ise ithalatçının adı, ticari ünvanı ve adresi), menşe ülkesi, kullanım bilgisi olmadığında gıdanın uygun şekilde tüketimi mümkün değilse gıdanın kullanım talimatı, hacmen yüzde 1,2’den fazla içeren içeceklerde gerçek alkol miktarı ve beslenme beyanı zorunlu hale gelmiştir.
Belirli Çeşit ve Kategoride Yer Alan Gıdaların İlave Beslenme Bilgileri
Belirli gazlar ile ambalajlanan gıdalar, tatlandırıcı içeren gıdalar, glisirizik asit ve glisirizik asitin amonyum tuzunu içeren gıdalar, yüksek miktarda kafein içeren gıdalar, bitkisel sterol, bitkisel strerol esteri, bitkisel stanol ve bitkisel stanol esteri ilave edilmiş gıdaların zorunlu bilgilere ilave olarak Tüzüğün ekinde bazı ilave zorunlu beslenme bilgisi gereklilikleri düzenlenmiştir.
Beslenme Beyanı
Gıda ürünü; enerji değeri, yağ miktarı, doymuş yağ, karbonhidrat, şeker, protein ve tuza ilişkin bilgileri içermelidir. Tüzükte beslenme beyanının sunumu, kalori değerinin hesaplanması ve bildirim şekline ilişkin hususlar düzenlenmekte olup, beslenme beyanına ilişkin hususlara uyum için bir geçiş dönemi sağlanmış ve yeni kuralların 13 Aralık 2016'dan itibaren yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.
İhtiyari Beslenme Bilgisi
Gıdalarda alerjen veya intoleransa yol açabilecek ürün ve maddelerin muhtemel ve istemsiz olarak mevcut olabileceğine, gıda ürünün vejetaryenler için uygun olup olmadığına ve günlük referans alım miktarlarına ilişkin ihtiyari bilgilere dair düzenlemelere yer verilmektedir.
AB LİDERLER ZİRVESİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ
AB Liderler Zirvesi 18-19 Aralık 2014 tarihlerinde Brüksel’de gerçekleştirildi. Donald Tusk’un ilk kez AB Konseyi’ne başkanlık ettiği Zirve’de, yeni yatırım planı ve Rusya’ya yönelik yaptırımlara ilişkin önemli kararlar alındı. Yatırımların teşvik edilmesi Hatırlanacağı üzere AB liderleri, Kasım ayında Avrupa Komisyonu tarafından teklif edilen 315 milyar avro tutarındaki yatırım paketini onaylamıştı. Plan çerçevesinde, AB bütçesi ve Avrupa Yatırım Bankası (AYB) tarafından fonlanması öngörülen Avrupa Stratejik Yatırım Fonu’nun (European Fund for Strategic Investments – EFSI) oluşturulması hedefleniyor. EFSI’nin, AB bütçesinden 16 milyar avro, AYB’den ise 5 milyar avro tutarında destek alması planlanıyor.
EFSI kapsamında kullanılacak kamuya ait her 1 avro için 15 avroluk yatırım oluşturulması öngörülen plan çerçevesinde, uzun vadeli yatırımlar için 240 milyar avro, KOBİ’ler ve orta düzey sermayeli şirketler için ise 75 milyar avro yatırım sağlanması bekleniyor. 2015-2017 dönemini kapsayan yatırım paketine üye ülkelerin yapacakları katkılara, AB’nin bütçe disiplini denetiminde esneklik tanınacağı belirtildi. Bununla birlikte, AB liderleri ABD ile müzakereleri devam eden Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı'nın (TTIP) 2015 sonuna kadar tamamlanmasına yönelik çağrıda bulundu.
Ukrayna AB liderleri, Ukrayna’da Kasım ayında gerçekleştirilen seçimler ile yeni hükümetin göreve gelmesinden duydukları memnuniyeti dile getirirken, siyasi ve ekonomik reformlar konusunda Ukrayna’yı desteklediklerini ifade etti. Liderler aynı zamanda Ukrayna ekonomisine yapılacak mali destek hakkında da görüş alışverişinde bulunurken, Rusya’nın komşularına yönelik sürdürdüğü politika ve AB’nin bu konudaki tutumu üzerine görüşlerini paylaştılar.
AB Konseyi Başkanı Donald Tusk yaptığı açıklamada, Rusya’ya karşı yeterli, tutarlı ve birleşik bir AB stratejisi olmadan Ukrayna konusunda uzun vadeli bir çözüm bulunamayacağını vurguladı. Tusk, modern, güvenli ve bağımsız bir Ukrayna’nın bu noktada benimsenecek stratejinin en önemli unsuru olduğunu belirtti. Ukrayna'nın doğusunda yaşanan gelişmelerle ilgili kaygı duyduklarını da belirten AB liderleri, Rusya da dâhil olmak üzere bütün tarafların Minsk Anlaşması'nı eksiksiz uygulamaları çağrısında bulundu. AB liderleri ayrıca, Kırım ve Sivastopol için yatırım, hizmet ve ticaret üzerindeki yaptırımları artırma kararı aldı. Bununla birlikte, Kırım'da doğalgaz ve petrol arama ve üretmede kullanılan donanım ve teknolojilerin ihracatı yasaklanırken, ulaşım, telekomünikasyon ve enerji sektörlerinde teknik danışmanlık, mühendislik, inşaat turizm hizmetleri de yasak kapsamına dâhil edildi. AB Liderler Zirvesi Sonuç Bildirgesi’ne buradan ulaşabilirsiniz.
AB GENEL İŞLER KONSEYİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ
16 Aralık 2014 tarihinde, üye ülkelerin AB Bakanlarının katılımıyla gerçekleştirilen AB Genel İşler Konseyi Toplantısı’nda, AB genişleme politikasına ve Konsey’in hukukun üstünlüğünün temini konusundaki rolüne ilişkin kararlar alındı. Karar metninde, genişleme konusunda, AB’ye üye olmayı bekleyen ülkelerde ekonomik ve kurumsal düzenlemelerin hayata geçirilmesi için gerekli reform ivmesinin ve ifade özgürlüğü ile medya özgürlüğü gibi alanlarda AB değerlerine bağlılığın sürdürülmesi gerektiğine dikkat çekildi.
Bunun yanında, genişleme politikası kapsamındaki ülkelerin Rusya ve Ukrayna konusu başta olmak üzere, AB’nin dış politika pozisyonlarına kademeli olarak uyum sağlamalarının önemi üzerinde duruldu. Konsey kararlarında, Komisyon’un 2014-2015 Genişleme Stratejisi’nde ortaya koyduğu üç sütun olan hukukun üstünlüğü, ekonomik yönetişim ve kamu yönetimi reformuna odaklanan yaklaşımı memnuniyetle karşılandı. Ekonomik yönetişim konusunda, Komisyon’un Batı Balkan ülkelerinin Kopenhag ekonomik kriterlerini karşılamalarını desteklemek üzere Ekonomik Reform Programları hazırlamakla görevlendirmesi ve Türkiye ile üst düzey ekonomik diyalog kurulması yönündeki önerileri memnuniyetle karşılandı.
Demokratik kurumların bağımsızlığının güçlendirilmesi, dış politika alanında işbirliğinin derinleştirilmesi, komşularla iyi ilişkiler ve bölgesel işbirliği ile ikili ihtilafların çözülmesi hususları, karar metninde vurgulanan konuların başında yer aldı. Konsey Toplantısı’na başkanlık eden İtalya AB İşleri Bakanı Sandro Gozi yaptığı açıklamada, Konsey’deki tartışmalar doğrultusunda genişlemenin AB’nin hayati politika alanlarından biri olmayı sürdürdüğünü belirtti. Gozi, genişlemenin bir dış politika aracı olarak AB’nin en başarılı politikaları arasında yer aldığını kaydetti.
Türkiye’ye ilişkin Konsey kararlarında, AB’nin Türkiye ile ilişkilerine atfettiği önem bir kez daha teyit edilirken, Türkiye’nin bir AB aday ülkesi ve AB’nin kilit ortaklarından biri olduğu belirtildi. Türkiye’nin dinamik ekonomisinden övgüyle söz edilirken, AB’nin Türkiye’de siyasi ve ekonomik reformların çıpası olmayı sürdürmesi gerektiği vurgulandı. Karar metninde, Türkiye’nin yeni AB Stratejisi’nin uygulanması konusunda somut çıktıların beklendiği kaydedildi. Türkiye’nin bölgesel rolüne ve özellikle Suriye ve Irak’ta yaşanan gelişmelere atıfta bulunularak, Türkiye ile dış politika konularında diyaloğun ve işbirliğinin artırılmasının gerekli olduğu ifade edildi.
Konsey kararlarında, Türkiye’nin Iraklı ve Suriyeli sığınmacıları kabul etmesinden övgüyle bahsedilerek, AB’nin Türkiye’ye bu konuda destek vermeye devam edeceği belirtildi. Türkiye-AB siyasi diyaloğunun, terör örgütü IŞİD’e karşı daha yakın işbirliği geliştirmek ve yabancı savaşçı akışını önlemeye yönelik işbirliğini artırmak üzere kullanılması gerektiği vurgulandı. Türkiye ile AB arasında terörle mücadele alanındaki diyalog memnuniyetle karşılanırken, gerekli yasal düzenlemelerin kabulüyle taraflar arasındaki operasyonel işbirliğinin artacağına dikkat çekildi. Müzakere Çerçeve Belgesi doğrultusunda, Türk dış politikasının AB’nin Ortak Dış ve Güvenlik Politikası ile uyumlaştırması yönünde adımlar atılması çağrısı yapıldı.
Konsey kararlarında, Demokratikleşme Paketi’nde yer alan önlemler ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi İhlallerinin Önlenmesine Yönelik Eylem Planı başta olmak üzere kabul edilen reformların uygulanmasının memnuniyetle karşılandığı belirtildi. Öte yandan, çözüm sürecine destek verildiği ifade edilirken, sürecin ilerletilmesi için tarafların teşvik edilmesine yönelik çağrıda bulunuldu. Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması’nın Ekim 2014’te yürürlüğe girmesi ve Komisyon’un vize serbestliği yol haritasının uygulanmasına ilişkin ilk değerlendirme raporu memnuniyetle karşılanırken, bu alanda AB’nin performansa ve yol haritasındaki koşulların uygulanmasına dayalı bir tutum izleyeceği belirtildi.
Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun ve ilgili yönetmeliklerin yürürlüğe girmesinden bu bağlamda öne çıkan adımlar olarak söz edildi. Türkiye’nin mevcut ikili geri kabul anlaşmalarını yeterli düzeyde uygulamasının öncelik taşıdığı ve Türkiye ile AB üyesi ülkelerin sınırlarının güçlendirilmesi yolunda daha fazla işbirliği yapılması gerektiği belirtildi. Konsey kararlarında Türkiye, temel hak ve özgürlükler ile AİHM kararlarının uygulanmasını geliştirecek reformlar üzerinde çalışmaya teşvik edildi. Örgütlenme ve toplanma hakkı ile kolluk kuvvetlerinin müdahalesine ilişkin düzenlemelerin AB standartlarıyla uyumlu hale getirilmesi gerektiği belirtildi. Yürütmenin yargıya müdahalesi, temel düzenlemelerin paydaşlarla yeterli istişare yapılmadan sıklıkla değiştirilmesi ve bilgiye erişim konusundaki kısıtlamaların endişeye yol açtığı kaydedilerek, hukukun üstünlüğü ve temel haklar alanında işbirliğinin tarafları birbirine yakınlaştıracağı belirtildi.
Hükümetin Aralık 2013’te ortaya çıkan yolsuzluk ve rüşvet iddialarına yönelik tutumunun, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda ciddi şüpheler uyandırdığı Konsey kararlarında yer aldı. Aynı zamanda, siyasi muhalefet, halk protestoları ve eleştirel basına karşı artan bir hoşgörüsüzlük sergilenmesinin endişe verici olduğu kaydedildi. Bu kapsamda, kısa süre önce gerçekleştirilen polis baskınları ve medya temsilcilerinin gözaltına alınması eleştirildi. Türkiye’nin AB’nin önemli ticaret ortakları arasında yer aldığı ve Gümrük Birliği’nin öneminin vurgulandığı Konsey kararlarında, Türkiye ile üst düzey ekonomik diyalog kurulması çağrısında bulunuldu ve 17’nci fasıl olan Ekonomik ve Parasal Politika’da ilerleme kaydedilmesinin söz konusu diyaloğu destekleyeceği ve müktesebat uyumunu teşvik edeceği kaydedildi.
Karar metninde, iyi komşuluk ilişkilerinin önemi vurgulanarak, Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarına ilişkin yaşanan son gelişmeler ışığında 24 Ekim tarihli AB Liderler Zirvesi kararlarına atıfta bulunuldu. Türkiye’nin Ankara Anlaşması’na Ek Protokol’ü uygulamamasından üzüntü duyulduğu ve GKRY ile ilişkilerin normalleştirilmesi yönünde ilerleme kaydedilmediği belirtildi. Bu konunun çözümlenmemesinin katılım müzakerelerinin genel seyrini etkilemeye devam edeceği uyarısında bulunuldu ve tüm Üye Devletlerin tanınmasının katılım sürecinin önemli bir unsuru olduğu teyit edildi. Kıbrıs meselesi bağlamında ayrıca, Türkiye BM çerçevesindeki görüşmelere aktif destek vermeye çağırıldı ve Türkiye’nin kapsamlı bir çözüme sağlayacağı desteğin önemi üzerinde duruldu. Kıbrıs meselesinin çözümüne yönelik müzakerelerin yeniden başlatılabilmesi için olumlu bir ortam yaratılmasının her zamankinden önemli olduğu vurgulandı.
AB Genel İşler Konseyi Toplantısı karar metnine buradan ulaşılabilir.
AVRUPA KOMİSYONU’NUN 2015 ÇALIŞMA PROGRAMI AÇIKLANDI
Avrupa Komisyonu’nun önümüzdeki on iki ay boyunca yerine getirmeyi hedeflediği düzenlemeleri içeren Çalışma Programı, 16 Aralık 2014 tarihinde Strazburg’da, AP’de gerçekleştirilen sunumun ardından kabul edildi. AB çapında değişimi hedefleyen Eylem Planı, istihdam, büyüme ve yatırımlar, vatandaşlık hakları gibi çeşitli alanlarda düzenlemeler öngörüyor. Komisyon’un yeni bir başlangıç olarak nitelendirdiği 2015 Çalışma Programı, Juncker Komisyonu tarafından AP’ye sunulan Siyasi Yönlendirici İlkeler’le (Political Guidelines) uyumlu yirmi üç yeni önceliği içeriyor. Öte yandan var olan politikaların ve düzenlemelerin de belirlenen hedeflere uyumlu sonuçlar vermesi yönünde çalışmaların hızlandırılması hedefleniyor.
Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, 2015 Çalışma Programını, açık bir politika sürdürmekle görevlendirilen Komisyon’un, ilk somut uygulaması olarak nitelendiriyor. Öte yandan Juncker, üye ülke vatandaşlarının, büyük ekonomik ve sosyal zorluklara karşı AB’nin daha etkin olmasını beklediğini belirtirken, Çalışma Programı ile birlikte AB’nin büyük meselelerde daha iddialı, küçük meselelerde ise daha makul olacağını ifade etti. Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans ise AB’nin daha verimli sosyal ve ekolojik standartlara ihtiyaç duyduğunu belirtti ve Çalışma Programı’nın, AB’yi tekrardan çalışır hale getireceğinin altını çizdi.
Avrupa Komisyonu’nun 2015 Çalışma Programı kapsamında üzerinde durmayı planladığı yirmi üç öncelikli alan arasında öne çıkan başlıklar; AB için yeni bir yatırım planı oluşturulması, iddialı bir Dijital Tek Pazar Paketi oluşturulması, Avrupa Enerji Birliği yolunda ilk adımın atılması, daha adil bir vergi sistemi üzerinde çalışılması, göç konusunda yeni bir yol planı hazırlanması, Ekonomik ve Parasal Birliğin derinleştirilmesi, İstikrar ve Büyüme Paktı’nın gözden geçirilmesi olarak sıralanıyor.
Komisyon bu öncelikleri, AP ve Konsey’in öne sürdüğü 450 teklifi inceleyerek kararlaştırdı. Komisyon tarafından on farklı yönlendirici ilke altında sıralanan yirmi üç öncelikli alana buradan ulaşılabilir.
EUROBAROMETRE GÜZ 2014 ANKETİ YAYIMLANDI
AB’nin resmi istatistik kurumu Eurostat tarafından, 1973 yılından bu yana yılda iki defa yayımlanan, üye ve aday ülkele vatandaşlarının AB’ye ve temel AB politikalarına bakışını değerlendiren Eurobarometre anketinin (Eurobarometer) Güz 2014 sayısı yayımlandı.
Kasım 2014 tarihinde tüm üye ve aday ülkelerden 1000 kişi ile yapılan anket sonuçlarına göre Avrupa çapında AB’nin imajı düzelirken, AB’ye ve AB’nin geleceğine olan güven artış eğiliminde. İşsizlik ve mevcut ekonomik durum AB vatandaşları için öncelikli endişe kaynağı olmaya devam ederken, birçok üye ülkede ulusal ekonomiye olan güven giderek azalıyor. Ankete göre Yunanistan’da ulusal ekonomiye olan güven sadece yüzde 2.
Anket sonuçlarında Türkiye’ye ilişkin de ilginç saptamalar yer alıyor. Ankete göre Türk halkının sadece 28’i Türkiye’nin AB üyeliğinin “iyi” olduğunu düşünürken, AB üyeliğinin “kötü” olduğuna inanların oranı yüzde 39. Benzer şekilde Türk halkının sadece yüzde 36’si AB üyeliğinin ülkeye yarar sağlayacağına inanırken, yüzde 54’ü üyeliğin Türkiye’ye fayda sağlamayacağı görüşünde.
“AB’nin İmajı Düzeliyor”
Ankete göre, AB üye ülkelerinde Birliğin imajı bir önceki raporlama dönemine göre yükselişte. Avrupalıların yüzde 39’u AB’nin imajını olumlu (pozitif) olarak nitelendirirken, AB’nin imajını olumsuz (negatif) olarak nitelendirenlerin oranı yüzde 22. AB nüfusunun yüzde 37’si ise AB’nin imajı konusunda tarafsız (nötr) kalmayı tercih ediyor. Daha enteresan olan ise, AB’nin imajındaki düzelme. Bir önceki raporlama dönemine göre AB’nin imajını olumlu (pozitif) olarak değerlendirenlerin oranında yüzde 4’lük bir artış; olumsuz (negatif) olarak değerlendirenlerin oranında ise yüzde 3’lük bir düşüş söz konusu. Ülke bazında bakıldığında ise, AB imajının en yüksek düzeyde olduğu ülkeler sırasıyla Polonya (yüzde 61), Romanya (yüzde 59) ve İrlanda (yüzde 53). AB imajının en düşük olduğu ülkeler ise Avusturya (yüzde 36), GKRY (yüzde 38) ve Yunanistan (yüzde 44).
“AB’ye ve AB’nin Geleceğine Güven Artıyor”
Anket sonuçlarına göre AB üye ülkelerinde AB’ye duyulan güvende de artış söz konusu. Bir önceki raporlama döneminde yüzde 31 olan AB’ye güven, son raporda 6 puanlık yükselişle yüzde 37’ye yükselmiş durumda. Aynı şekilde AB’nin geleceğinden umutlu olanların oranı, bir önceki raporlama dönemi ile aynı düzeyde kalsa da (yüzde 56); AB’nin geleceğinden ümitsiz olanların oranında yüzde1’lik bir düşüş söz konusu (yüzde 38’den, yüzde 37’ye). Üye ülke bazında bakıldığında, AB’nin imaj algısına benzer bir tablo ortaya çıkıyor. AB’nin geleceğinden en fazla ümitsiz olan üye ülkeler sırasıyla Yunanistan (yüzde 60) ve GKRY (yüzde 54). İrlanda (yüzde 78), Malta (yüzde 75) ve Polonya (yüzde 74) ise, AB’nin geleceğinden en umutlu olan ülkeler.
“İşsizlik Avrupalıların Bir Numaralı Endişesi Olmaya Devam Ediyor”
Anket sonuçlarına göre Avrupalılar için işsizlik, ulusal düzeyde en temel endişe kaynağı olma özelliğini koruyor. Neredeyse her iki AB vatandaşından bir tanesi, işsizliği bir numaralı endişe olarak nitelendiriyor (yüzde 45). İşsizliği, ekonomik durum (yüzde 24) ve göç (yüzde 18) takip ediyor. Üye ülkeler bazında bakıldığında ise GKRY vatandaşlarının yüzde 79’u ve İspanyolların ise yüzde 78’si için işsizlik, ulusal gündemdeki bir numaralı endişe kaynağı. Bu iki ülkeyi sırasıyla Portekiz, Hırvatistan ve Fransa takip ediyor. AB çapında ise Avrupalıların temel kaygılarında bir değişiklik yok: AB çapında en önemli endişe kaynağı ekonomik durum olurken (yüzde 33), bunu işsizlik takip ediyor (yüzde 29).
“Yunanistan’da Ulusal Ekonomiye Güven Kalmadı”
Anketin en çarpıcı sonuçlarından bir tanesi, ulusal ekonomiye güvene ilişkin verilerde gizli. Ankete göre AB çapında vatandaşların yüzde 63’ü ulusal ekonomilerinin kötüye gittiğine inanırken, Yunanistan’da ulusal ekonomiye güven sadece yüzde 2. Bu oran 8 AB üyesi ülkede (sırasıyla İspanya, Portekiz, Bulgaristan, GKRY, İtalya, Fransa ve Slovenya) yüzde 10’un altında. AB vatandaşlarının 2015 yılında ekonomiye bakışı da oldukça karamsar: AB vatandaşlarının sadece yüzde 22’si ulusal ekonomilerinin düzeleceğine inanırken; yüzde 45’i durumun aynen devam edeceğine, yüzde 28’i ise durumun daha kötüleşeceğine inanıyor.
“Her Dört Türk Vatandaşından Sadece Biri, Türkiye’nin AB Üyeliğini İyi Olarak Değerlendiriyor”
Ankette aday ülke Türkiye’ye ilişkin ilginç verilere rastlamak mümkün. Türkiye’de 8-17 Kasım 2014 tarihleri arasında 1087 kişiyle görüşülerek yapılan Eurobarometre araştırmasına göre Türk halkının sadece 28’i Türkiye’nin AB üyeliğinin “iyi” olduğunu düşünürken, AB üyeliğinin “kötü” olduğuna inanların oranı yüzde 39. Geçen raporlama dönemine göre AB üyeliğinin “iyi” olduğunu düşünen Türk vatandaşlarının oranında, yüzde 10 puanlık bir düşüş söz konusu. Bu rakamlar diğer aday ülkeler ile kıyaslandığında ise, Türk vatandaşları, ülkelerinin AB adaylığını iyi olarak gören aday ülkeler sıralamasında en alt sırada. Ülkelerinin AB üyeliğini “iyi” olarak gören aday ülkeler sıralamasında Arnavutluk yüzde 76 ile birinci sırayı alırken, bu ülkeyi sırasıyla Makedonya (yüzde 53), Karadağ (yüzde 49), Sırbistan (yüzde 39) ve İzlanda (yüzde 37) takip ediyor.
“AB Üyeliğinin Türkiye’ye Fayda Sağlayacağına İnanlar Azalıyor”
Türkiye’nin AB üyeliğinden faydalanacağına inanların oranı da düşük. Ankete göre Türk halkının sadece yüzde 36’si AB üyeliğinin ülkeye yarar sağlayacağına inanırken, yüzde 54’ü üyeliğin Türkiye’ye fayda sağlamayacağı görüşünde. Bu oran ile de Türkiye, diğer aday ülkeler arasında son sırada. AB üyeliğinin fayda sağlayıp sağlamayacağına ilişkin daha ilginç veri ise, bir önceki raporlama dönemi ile kıyaslandığında, AB üyeliğinin Türkiye’ye fayda sağlayacağına inananların oranındaki yüzde 14’lük büyük düşüş.
“Türkiye’de Halkın Gündemi: Terör ve İşsizlik”
Eurobarometre anketi verilerine göre, genel olarak Türkiye’de önümüzdeki yılda hayatın şimdikinden daha iyi olacağını düşünenlerin oranıbir önceki ankete göre 5 puanlık düşüşle, yüzde 25’e geriledi. Hayatın şimdikinden daha kötü olacağını düşünenlerin oranı 8 puanlık artışla yüzde 31’e yükseldi. Ayrıca araştırmada, Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı en önemli sorunlar sıralamasında terör (yüzde 45), işsizlik (yüzde 40) ve ekonomik durum (yüzde 17) başı çekerken; kişisel sorunlar olarak da işsizlik (yüzde 32), enflasyon (yüzde 23) ve terör (yüzde 23) başlıkları öne çıkıyor.
AB’nin resmi istatistik kurumu Eurostat tarafından Aralık 2014 tarihinde yayımlanan, son Eurobarometre (Güz 2014) anketine buradan ulaşılabilir.
2014
HAKKIMIZDA
ARAŞTIRMA MERKEZİ
PROJELER
İLETİŞİM
Designed By: OrBiT