MART
AVRUPA KOMİSYONU, AVRUPA KOMŞULUK POLİTİKASI YILLIK PAKETİ’Nİ AÇIKLADI
Avrupa Komisyonu 27 Mart 2014 tarihinde, Avrupa Komşuluk Politikası’nın (European Neighbourhood Policy-ENP) uygulanmasına ilişkin raporları içeren ENP Yıllık Paketi’ni kamuoyuyla paylaştı. ENP Yıllık Paketi’nde, 2013 yılının ENP kapsamındaki ülkelerin bazılarında krizlerin yaşandığı; siyasi istikrarsızlık ve sosyo-ekonomik zorlukların hüküm sürdüğü bir yıl olmasına rağmen, AB’nin bu ülkelerde demokrasinin ilerletilmesi, güvenliğin sağlanması; sürdürülebilir ve kapsayıcı büyümenin desteklenmesi konusundaki çabaları desteklemeye devam ettiği kaydedildi.
AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ve Avrupa Komisyonu’nun Genişlemeden ve Komşuluk Politikasından Sorumlu Üyesi Štefan Füle’nin sunduğu ENP Yıllık Paketi’nde ayrıca, ENP’nin başarısının, ENP kapsamındaki devletlerin reformları uygulama kabiliyetine ve bağlılığına bağlı olduğuna dikkat çekildi.
Yüksek Temsilci Ashton, komşularla ilişkilerin AB’nin en öneli öncelikleri arasında bulunduğunu ifade ederek, ENP’nin AB’nin çıkarlarını korurken bir yandan da AB’nin komşularının karşı karşıya oldukları zorluklara cevap vermesine olanak sağladığına dikkat çekti.
ENP Yıllık Paketi kapsamındaki raporlar, AB’nin komşularının karşılaştığı zorlukların giderek farklılaştığını gösteriyor. Komisyon tarafından yapılan açıklamada, bunun ENP’nin her ülkenin özel ihtiyaçlarına cevap verebilmesine ve beklentileri yeterli düzeyde karşılamasını öte yandan, ülkelere uzun vadede AB ile ekonomik bütünleşme ve siyasi ortaklık perspektifi sunması gerektirdiğine dikkat çekildi.
ENP Yıllık Paketi’nin açıklanması konusunda açıklamada bulunan Komisyon Üyesi Füle, son aylarda yaşanan gelişmelerin, komşuluk alanının AB’nin daha fazla dikkat ve kaynak ayırması gereken bir bölge olduğunu gösterdiğini kaydetti. Daha iyi yaşam koşulları ve temel insan hakları ile temel özgürlüklere olan talebin yüksek olduğuna dikkat çeken Füle, reform yapma iradesinin dışarıdan dayatılamayacağını, buna karşılık AB’nin zorlu bir demokrasiye geçiş sürecindeki komşularına destek vermek şeklinde özel bir sorumluluğu olduğunu vurguladı.
ENP Yıllık Paketi incelendiğinde ortaya karmaşık bir tablo çıkıyor. Son bir yıl içerisinde ENP kapsamındaki ülkelerde reformlar konusundaki ilerlemenin düzensiz bir şekilde gerçekleştiği görülüyor. Komisyon tarafından yapılan açıklamaya göre, ENP Yıllık Paketi’nde öne çıkan noktalar genel anlamda şu şekilde:
- AB’nin güneydeki komşularından Tunus, güvenlik tehditlerine rağmen, demokratik geçiş süreci kapsayıcı diyalog sayesinde ilerlemeye devam etti. Ocak 2014’te uzlaşıya dayalı yeni bir anayasanın kabul edilmesi demokratikleşme yolunda atılan en önemli adımlardan biri oldu.
- Fas’ta, 2011 yılı anayasal reform paketinde öngörülen adımların uygulanması yavaş bir seyir izlerken, göç politikası ve askeri yargı konusundaki reformlar olumlu adımlar olarak kaydedildi.
- Mısır’da, siyasi kutuplaşma, toplanma özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarındaki gelişmeler endişe kaynağı olmaya devam etti.
- Libya’nın karşı karşıya bulunduğu giderek ciddileşen güvenlik sorunları, toplumsal uzlaşının ve siyasi istikrarın sağlanmasını sekteye uğratıyor.
- Lübnan ve Ürdün, Suriye’deki iç savaşın, siyasi, ekonomik ve sosyal sistemleri üzerindeki etkileri ile başa çıkmakta zorlanıyor. Bu durum, Lübnan’ın ve Ürdün’ün siyasi ve yapısal reformları uygulama kapasitesini ciddi anlamda tehlikeye atıyor.
- İsrail ve Filistin arasındaki müzakerelerin yeniden başlamasına rağmen, bu konuda hala ciddi zorluklar bulunuyor.
- AB’nin doğudaki komşularından Ukrayna, AB ile siyasi ortaklık ve ekonomik bütünleşme yolunda son derece kritik bir değişim sürecinden geçiyor. AB, Ukrayna’yı bu süreçte desteklemek üzere 5 Mart’ta 11 milyar avro tutarında mali destek verme taahhüdünde bulundu. 21 Mart’ta ise AB-Ukrayna Ortaklık Anlaşması’nın siyasi hükümleri imzalandı.
- Moldova ve Gürcistan, siyasi reformlar ve yargı reformu ile AB ile Ortaklık Anlaşması’nın uygulanması için gerekli reformlar konusunda ilerleme kaydetti.
- Gürcistan’da 2013 sonbaharında gerçekleşen seçimler demokratik geçişte önemli bir adım olarak kaydedildi.
- Ermenistan demokratik reformları sürdürmesine rağmen, AB ile Derin ve Kapsamlı bir Serbest Ticaret Alanı’nı (DeepandComprehensiveFreeTradeArea-DCFTA) öngören Ortaklık Anlaşması’na yönelik hazırlıkları askıya alma kararı aldı.
- Azerbaycan, temel haklara saygının ilerletilmesi konusundaki çağrılara cevap vermek konusunda sınırlı ilerleme kaydetti.
- Belarus’ta ise, siyasi reformlar alanında kayda değer bir ilerleme kaydedilmedi.
- Hareketlilik ve göç alanında AB ile doğudaki komşularının çoğu arasında önemli gelişmeler kaydedildi. Ayrıca AB, güneydeki komşularından Fas ile Haziran 2013’te; Tunus ile ise Mart 2014’te Hareketlilik Ortaklığı Anlaşması imzaladı.
- AB son bir yılda, ENP ülkelerinde sivil toplumla ilişkilerini güçlendirdi ve sivil topluma verdiği desteği artırdı.
- 2013 yılında ENP ülkelerine verilen destek son yedi yıllık dönem içerisinde en yüksek seviyeye çıkarak 2,65 milyar avro düzeyinde kaydedildi. 2014-2020 dönemi için ise ENP kapsamındaki ülkeler için 15,4 milyar avro bütçe ayrıldı.
AVRUPA KOMİSYONU TİCARİ KISITLAMA ÖNLEMLERİNE İLİŞKİN 2014 RAPORUNU YAYIMLADI
Avrupa Komisyonu’nun Mart ayında yayımladığı raporda, AB’nin önemli ticaret ortaklarının uygulamış oldukları ticari kısıtlama önlemleri inceleniyor. Raporda, 2013 yılından bu yana, Avrupalı şirketlerin Çin, Hindistan, Japonya, Arjantin, Brezilya, ABD ve Rusya’daki pazarlara erişiminin önündeki engellerinin çoğunun kaldırılması konusunda önemli gelişmeler kaydedildiğine dikkat çekiliyor. Bununla birlikte raporda, başta Rusya olmak üzere bazı devletlerin hala “kökleşmiş” korumacı kısıtlamalara başvurmayı sürdürdükleri belirtiliyor.
Söz konusu raporda ilerleme kaydedilen konular çerçevesinde, Çin’in lojistik ve denizcilik sektörlerinde uyguladığı vergilendirme önlemlerinde ayrımcı unsurların kaldırılması, Avrupa Komisyonu tarafından önemli bir başarı olarak değerlendiriliyor. Raporda ayrıca, Hindistan hükümetinin yerel ürünler lehine satış alım politika uygulamalarını bırakmasıyla, Avrupalı telekomünikasyon ve elektronik ürün imalatçılarının Hindistan pazarına ulaşımının kolaylaştığının altı çiziliyor. Buna ek olarak, Brezilya’nın ortak gümrük tarifesinde 100 civarında geçici istisnai uygulamadan vazgeçmesi, Avrupa Komisyonu tarafından olumlu karşılandı.
Avrupa Komisyonu, Ağustos 2012’de üye olduğu Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) yükümlülüklerine yerine getirme konusunda yavaş ilerleme kaydeden Rusya’nın, ticari engeller uygulamaya devam etmesini eleştiriyor. Bu bağlamda, Rusya’nın uyguladığı sağlık ve bitki sağlığı önlemleri, ithal arabalarda uyguladığı geri dönüşüm vergisi, bazı sektörlerde ticaret önünde karşılaşılan teknik engeller büyük bir endişe teşkil ediyor. Tüm bunların yanı sıra, Rusya’nın Beyaz Rusya ve Kazakistan ile oluşturduğu gümrük birliği kapsamında uyguladığı teknik düzenlemeler de eleştiriliyor. Tüm bu önlemler nedeniyle, bu yılki rapora sadece Rusya’yı kapsayan bir bölüm eklenildi.
Avrupa Komisyonu’nun ticari kısıtlamalara ilişkin hazırladığı raporda, Rusya’nın yanı sıra diğer ülkelerde de önemli ticari engellerin uygulanmaya devam edildiği belirtiliyor.
Raporda bahsi geçen ticari engeller ve uygulandığı ülkelerin başında şunlar geliyor:
- Çin (yerli yenilikçilik politikası, yerli içerik şartları ve kozmetik düzenlemeler);
- Hindistan (lastikler için sertifika rejimi, sağlık ve bitki sağlığı önlemleri);
- Arjantin (yerel içerik şartları);
- Mercosur (denizcilik hizmetlerine ilişkin hükümler)
Raporda, Avrupa Komisyonu ayrıca, bazı ülkelerin ticaret ve yatırım önünde yeni engeller getirdiklerine dikkat çekiyor. Bu kapsamda, Japonya tarafından tahta; Çin tarafından ise alkollü içecekler ve şarap ürünlerinde yeni kısıtlamalar getirildi.
Söz konusu rapora Avrupa Komisyonu’nun http://trade.ec.europa.eu/doclib/docs/2014/march/tradoc_152272.pdf internet adresinden ulaşılabilir.
AB-ABD ZİRVESİ BRÜKSEL'DE GERÇEKLEŞTİRİLDİ
AB-ABD Zirvesi 26 Mart 2014 tarihinde Brüksel’de gerçekleştirildi. Zirve’nin gündeminde ağırlıklı olarak, Ukrayna krizi, enerji, dış politika, serbest ticaret müzakereleri ve iklim değişikli konuları yer aldı.
Ukrayna
Zirve’de görüşülen en önemli başlıklardan birini, Kırım’ı ilhak kararı alan Rusya’ya karşı AB ve ABD’nin takınacağı tutum oluşturdu. AB ve ABD liderleri yaptıkları ortak açıklamada, Rusya’nın Kırım’ı ilhak etme kararını kınadılar ve bu kararı tanımadıklarını yinelediler. Her iki taraf, Rusya'ya karşı uygulanacak yaptırımlar konusunda ortak hareket etme kararı aldı.
Zirvenin ardından açıklama yapan AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy, Avrupa Komisyonu Başkanı José Manuel Barroso ve ABD Başkanı Barack Obama, Ukrayna krizinde, özellikle Rusya’ya yönelik yaptırımlar konusunda, AB ve ABD’nin beraber hareket edeceğini açıkladılar. Van Rompuy, ABD ve AB’nin “sağlam ve koordineli” bir tutum içinde olduklarını söyledi. ABD Başkanı Obama, AB ve ABD’nin birlikte hareket ettiğini teyit etti ve bu sayede uluslararası kamuoyu nezdinde “Rusya’nın izole edildiğini” kaydetti. Obama, Rusya Başbakanı Vladimir Putin’in Ukrayna’da yaşanan gelişmeler karşısında, AB’nin 28 üyesi ve ABD arasında bir anlaşmazlık yaşanacağını düşünmüş olabileceğini, ancak bunda başarısız olduğunu söyledi.
ABD ve AB liderleri yaptıkları açıklamada, Rusya’nın Ukrayna’yı daha fazla istikrarsızlaşması durumunda, bunun AB ve ABD ile Rusya ilişkilerinde ekonomik alanda ciddi sonuçları olacağı öngörülerini yinelediler ve Rusya’ya karşı yaptırımların genişletilmesi konusunda mutabık kaldılar. Obama, Rusya’ya uygulanacak olan yaptırımların küresel ekonomiye etkileri olabileceğini kabul etti ve bu çerçevede ABD ile AB üye ülkeleri arasında farklıklılar olduğunu kabul etti. Avrupa Komisyonu Başkanı Barosso, AB ve ABD arasında yaptırımlar konusunda bir rekabet yaşanmadığını söyledi. AB Konseyi Başkanı Rompuy ise, yaptırımların bir ceza niteliği taşımadığını, uluslararası hukuka saygı çerçevesinde soruna diplomatik bir çözüm bulunmasını teşvik etmeyi amaçlayan önlem niteliğinde olduğunu belirtti.
AB-ABD Zirve’sinde liderler, Rusya’yı Ukrayna ile yaşadığı soruna siyasi çözüm bulmak içim yapıcı bir diyalog kurmaya davet ettiler. Van Rompuy, Rusya ve Ukrayna dışişleri bakanlarının bir araya gelmesinin yanı sıra, Rusya’nın AGİT misyonunu kabul etmesinin doğru yönde atılmış bir ilk adım olduğunu kaydetti. Van Rompuy ayrıca,“21’inci yüzyılda Kırım’ın ilhak edilmiş olmasını, utanç verici bir gelişme” olarak nitelendirdi. AB-ABD Zirvesi’nde Ukrayna’ya ilişkin yapılan açıklamada son olarak, Ukrayna hükümetinin ulusal azınlıklara mensup kişilerin korunmasına yönelik taahhüdüne bağlı kalmasından duyulan memnuniyet dile getirildi.
Enerji
AB-ABD Zirvesi’nde ele alınan konulardan bir diğerini AB’nin Rusya doğalgazına olan bağımlılığının düşürülmesi için, ABD kaynaklı kaya gazının kullanılması oldu. Ukrayna kriziyle birlikte AB’nin doğalgazda Rusya’ya olan bağımlılığıyla ilgili artan endişeleri dile getiren AB Konseyi Başkanı Van Rompuy ile Komisyon Başkanı Barroso, ABD’nin LNG satmaya hazır olduğu yanıtını aldılar. Konuyla ilgili olarak ABD Başkanı Obama, doğalgaz konusunda varılan uzlaşının Trans Atlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı’nın (TTIP) görüşmelerini de kolaylaştıracağına inandığını belirtti. Taraflar arasındaki görüşmeler sonucunda, enerji güvenliğinin G7 Zirvesi’nde de ele alınmasına karar verildi.
Dış Politika
Zirve’de ayrıca, dış ve güvenlik politikası konusunu da ele alan AB Konseyi, Avrupa Komisyonu ve ABD başkanları, AB ve ABD’nin bu alanlardaki işbirliğini güçlendirme ve yoğunlaştırma kararlarını vurguladılar. Liderler, uzlaşma sağladıkları ortak bildiride, insan hakları ve hukukun üstünlüğü, demokratik geçiş süreci, kapsayıcı siyasi süreçler, ekonomik modernizasyon, küresel düzeyde sosyal içerme gibi önemli alanların desteklenmesi, korunması ve gözetimini sağlamak amacıyla birlikte hareket etmeye devam edeceklerini açıkladılar.
Dış ilişkilere ilişkin olarak, Ukrayna’nın haricinde Orta Doğu’daki barış süreci ve İran ile sürdürülen nükleer program müzakerelerine de değinen liderler ayrıca, Suriye’deki mevcut duruma ilişkin olarak Cenevre müzakere sürecinin Suriye’de gerçek bir siyasi dönüşüm için büyük önem taşıdığına değindiler. Mevcut şartlar altında tüm insani çabalarını sürdüreceklerinin altını çizen liderler, müdahil olan tüm taraflara, bölgeye gönderilen gerekli insani yardımın ve tıbbi tedavinin engellenmemesi çağrısında bulundu. Liderler ayrıca, Suriye’yi kimyasal silahlara ilişkin önergelere gecikmeden riayet etmesi konusunda uyardı. AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy ve ABD Başkanı Barack Obama, Doğu Ortaklığı ülkelerinin devam etmekte olan AB ile siyasi birlik ve ekonomik bütünleşme süreçlerine olan desteklerini ve Kuzey Afrika’da yer alan geçiş ülkelerine yönelik yakın işbirliklerini vurgularılar. Ortak bildiride ayrıca, Bosna-Hersek’teki mevcut durum, Afganistan’da yaklaşan seçimler, Kuzey Kore nükleer programı ve Asya-Pasifik bölgesindeki ortaklık gibi önemli konular yer aldı.
Ticaret
Zirvenin bir diğer önemli gündem maddesini oluşturan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı müzakerelerinin en kısa zamanda tamamlanmasının istendiği ifade edildi. Liderler, AB ve ABD arasında mal, hizmet, yatırım ve kamu alım pazarlarına erişiminin kolaylaştırılması ve küresel ticaret önüne çıkan zorluklara karşı birlikte mücadele edilmesi öncelik teşkil etmeye devam ediğini açıkladılar. Yapılan eleştirilere karşı, liderler müzakere sürecinin şeffaf bir şekilde yürütüldüğünü ve sağlık, güvenlik, iş gücü ve çevre koruma standartların hiçbir şekilde düşürülmeyeceğini vurguladılar. Ayrıca, gümrük engellerin kaldırılması ve düzenleyici engellerin azaltılmasıyla, söz konusu anlaşmanın vatandaşlar, büyük şirketler ve KOBİ’ler için önem fırsatlar yaratacağı belirtildi.
İklim değişikliği
Zirve’de ayrıca, iklim değişikliği ile mücadelede küresel çalışmalara katkı sağlayacak işbirliği çalışmalarının güçlendirilmesine yönelik mesajlar dikkat çekti. Çevresel güvenlik konusu ve sürdürülebilir büyümenin temini, görüşülen temel konular arasında yer aldı. AB Konseyi Başkanı Van Rompuy açıklamasında, ABD Başkanı Obama ile birlikte uluslararası bağlayıcılığı olan bir iklim değişikliği anlaşmasının imzalanması için 2015 yılında Paris’te yapılması öngörülen BM Konferansı için, ortak çalışmaların yapılacağını açıkladı. Toplantıda her iki taraf 2015 anlaşmasına yönelik olarak, küresel sıcaklık artışını 2 derece ile sınırlayabilen büyük ekonomilerin ve aynı zamanda en fazla emisyon üreten ülkelerin, emisyon azaltımında güçlü taahhütlerinin yer aldığı ve daha “gerçekçi” yapıya sahip bir düzen içermesini temenni ettiler.
2015 yılının ilk çeyreğinde ise mevcut hedeflere ulaşmak için yapılan çalışmaların son halinin tespit edileceği ve yeni azaltım hedeflerinin hazırlanacağı belirtildi. İşbirliği kapsamında, fosil yakıt kullanımının azaltımı, yenilenebilir enerji kullanımının arttırılması, özel ve kamu sektörlerinin koordinasyonu, Montreal Protokolü kapsamındaki hidroflorokarbonların (HFCs) üretim ve tüketimlerinin azaltılması ve enerji verimliliği gibi konulara ağırlık verileceği, tarafların ortak mesajı olarak iletildi.
AB VE UKRAYNA ARASINDA ORTAKLIK ANLAŞMASI KISMİ OLARAK İMZALANDI
21 Mart 2014 tarihinde, AB ve Ukrayna arasında Ortaklık Anlaşması’nın siyasi diyalog bölümü imzalandı. Anlaşma, geçtiğimiz yıl Kasım ayında imzalanması öngörülen anlaşmanın tümünü kapsamıyor ve ağırlıklı olarak siyasi hükümleri içeriyor. Anlaşmanın diğer bölümlerinin, Mayıs ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra imzalanması bekleniyor. Hatırlanacağı gibi, geçtiğimiz yıl Kasım ayında AB ve Ukrayna arasında imzalanması öngörülen Ortaklık Anlaşmasını, devrik Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç imzalamaktan vazgeçmiş ve bu karara karşı başlayan protesto gösterileri kısa sürede ülke geneline yayılmıştı.
Söz konusu anlaşmanın imzalanan bölümleri: önsöz, anlaşmanın genel ilkelerini kapsayan 1’nci maddesi, siyasi diyalog ve reform, siyasi örgütlenme, dış politika ve güvenlik alanında işbirliği ve yakınlaşma ve genel kurumsal hükümlerinden oluşuyor. Adalet ve içişleri, mali işbirliği ve özellikle AB ve Ukrayna arasında serbest ticareti öngören hükümler imzalanmayan bölümleri oluşturuyor. Bu kapsamda, AB Konseyi’nin ilk siyasi diyalog toplantısının Nisan ayında yapılması kararlaştırıldı. Anlaşmanın imzalanmasının ardından konuşan Ukrayna Başbakanı Yatsenyuk, anlaşmayı “AB’ye tam üyelik yolunda atılmış bir ilk adım” olarak değerlendirdiklerini söyledi.
AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy, Ukrayna ile AB’nin dayanışma içinde olduğuna işaret eden anlaşmanın, her iki tarafın ikili ilişkilere verdiği önemi göstermek yanında, ilişkileri daha ileriye götürmeye yönelik ortak arzuya da işaret ettiğini söyledi. AB Konseyi’nin sonuç bildirgesinde, “Ukraynalıların kendi geleceklerine karar verme hakkının desteklendiği ve ülkenin istikrara kavuşması ve reform çabalarında AB'nin Ukrayna hükümetinin yanında olduğu” vurgulandı.
İngiltere Başbakanı David Cameron, uzun vadede Ukrayna’nın kaydedeceği başarının Rusya’nın saldırgan tutumuna karşı en güçlü tepkilerden biri olacağını kaydetti. AB Konsey Başkanı Van Rompuy, AB üye ülkelerinin öncelikle Ukrayna’nın mikro düzeyde finansal istikrara kavuşmasına öncelik verdiklerini; ekonomide makro istikrarın sağlanması konusunda da yardıma hazır olduklarını yineledi. Van Rompuy, ülkede bütçe işlemlerinde yolsuzluk ve şeffaflığa karşı mücadele konusunda yapısal reformların başlatılması gerektiğini sözlerine ekledi.
Avrupa Komisyonu’nun Ekonomik ve Parasal İşlerden Sorumlu Üyesi Olli Rehn, anlaşmanın imzalanmasından önce 19 Mart 2014 tarihinde yaptığı açıklamada, IMF ile anlaşma şartına bağlı olarak, Komisyon’un daha önce önerdiği 610 milyon avroya ek olarak, 1 milyar avro mali yardım önerdi. Rehn, AB üye ülkelerinin Ukrayna’ya yardım koşullarının IMF ile koordineli olarak belirlenmesi taraftarı olduğunu; uluslararası toplum ve uluslararası finans kuruluşlarının katılımı ile Ukrayna'da geçiş sürecini desteklemek için çabaların koordine edilmesinden memnuniyet duyacaklarını belirtti.
AB Konseyi Başkanı Van Rompuy AB’nin “belli bir süre” içinde, Ukrayna ile yaptığı ihracat üzerindeki gümrük vergisini kaldırmaya hazır olduğunu kaydederken; AB Konseyi ise geçici bir süre için gümrük vergisini kaldırmak (the “autonomous commercial measures”) için verilen önermenin, Avrupa Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu’nda hızla kabul edilmesini talep etti. Avrupalı liderler ayrıca, Ukrayna hükümetinden şiddet eylemlerinin ve insan hakları ihlallerinin araştırılmasını, ulusal azınlıkların ve bölgesel çeşitliliğin korunması için anayasal reform yapılmasını ve 25 Mayıs 2014 tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin özgür ve adil bir şekilde gerçekleştirilmesinin garanti edilmesini talep ettiler.
AB, RUSYA'NIN KIRIM'I İLHAK KARARINA KARŞI YAPTIRIMLARI GENİŞLETİYOR
20-21 Mart tarihlerinde Brüksel’de toplanan AB Konseyi zirvesinde, Rusya’nın Kırım’ı ilhak kararına karşılık olarak Ukrayna ile Ortaklık Anlaşması’nın siyasi bölümünün imzalanması ve daha önce alınan yaptırım kararı uyarınca bazı Rus ve Kırımlı yetkililere uygulanan yaptırımların genişletilmesi kararlaştırıldı. AB Konseyi’nde alınan bir diğer önemli karar, Ukrayna’daki krizin büyümesi durumunda Avrupa Komisyonu’na geniş kapsamlı ekonomik yaptırım kararı alma yetkisinin verilmesi oldu.
Ukrayna’daki siyasi istikrarsızlık, Kırım’da yapılan referandumun ardından, Kırım’ın bağımsızlığını ilan edip Rusya’ya katılma talebi sonrası uluslararası bir krize dönüştü. AB ve ABD, uluslararası hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle Rusya’nın Kırım’ı ilhak etme kararını tanımadıklarını ifade ettiler ve bu ülkeye yaptırım kararı aldılar. Bilindiği gibi, nüfusunun büyük çoğunluğu Rus olan Kırım’da yapılan referandumun yüzde 96 ile “Rusya’ya katılım” yönünde sonuçlanması üzerine, Kırım parlamentosu Rusya’ya bağlanmak için 17 Mart 2014 tarihinde Rusya’ya resmen başvuru yapmıştı.
Uluslararası tepkilere karşın Rusya, Ukrayna’dan tek taraflı olarak ayrılıp Rusya’ya katılma kararı alan Kırım Özerk Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını tanıdı. 18 Mart tarihinde, bölgenin Rusya’ya ilhakına dair imzalar Moskova’da atıldı. Rusya Parlamentosu’nun alt kanadı Duma’nın ardından, üst kanadı olan Federasyon Konseyi de 21 Mart tarihinde Rusya’nın Kırım ile birleşme kararını onayladı. Bundan sonraki süreçte, Kırım’ın kısa bir geçiş döneminin ardından, 1 Ocak 2015 tarihinde Rusya’ya resmen bağlanması öngörülüyor. Ayrıca, Rusya tarafından Kırımlılara şimdiden Rus pasaportlarının verilmeye başlandığı bildiriliyor.
AB Konseyi toplantısı öncesinde 17 Mart tarihinde toplanan AB Dışişleri Bakanları, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü ve egemenliğini açıkça ihlal ettiği gerekçesiyle Rusya’nın Kırım’ı ilhak kararını tanımadıklarını ifade ettiler ve Rusya’yı şiddetle kınadılar. AB Dışişleri Bakanları ayrıca toplantıda, 21 Kırımlı yetkiliye yaptırım uygulanması kararı aldılar. Ardından başlayan ve iki gün süren AB Konseyi Zirvesinde, 12 kişinin daha mal varlıklarının dondurulduğu ve bu kişilerin de vize yasağına dâhil edildikleri açıklandı. Buna ek olarak, Haziran ayında yapılacak olan AB-Rusya Zirvesi’nin de iptal edildiği ve Rusya’nın Ukrayna’yı istikrarsızlaştırma politikalarını sürdürmesi halinde, AB’nin ekonomik yaptırımları gündeme getireceği açıklandı.
AB Konseyi tarafından 20 Mart tarihinde Ukrayna’ya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, Ukrayna’da anayasal reform ihtiyacına işaret edildi ve ülkedeki insan hakkı ihlalleri ve şiddet olaylarının araştırılması gerektiği kaydedildi. AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy iki günlük AB Konseyi toplantısının ilk gününün sonunda yaptığı basın açıklamasında, Ukrayna ile Ortaklık Anlaşması’nın siyasi kısmının imzalanması kararının, AB’nin bu ülke ile dayanışma içinde olduğunun somut işareti olduğunu söyledi.
Avrupa’da barış ve istikrarın korunması konusunda AB’nin sahip olduğu sorumluluğu hatırlatan Van Rompuy, Ukrayna’da da Avrupa değerleri ve çıkarlarının korunması doğrultusunda hareket edildiğini vurguladı. Van Ropmuy, soruna uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde siyasi bir çözüm bulunmasının hedeflendiğini söyledi. AB Konsey Başkanı Van Rompuy ayrıca, Ukrayna’ya Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) gözlemcilerinin yerleştirilmesi konusunda mutabakat sağlanamaması durumunda, AB gözlemci misyonunu bölgeye göndereceklerini kaydetti.
AB Konsey toplantısı sırasında Almanya Başbakanı Angela Merkel de, Ukrayna’nın IMF ile anlaşması halinde AB’nin hükümete mali destek sağlayacağını ifade etti. Rusya’nın Kırımı ilhak etme kararı alması üzerine harekete geçen ABD ise daha önce 11 Ukraynalı ve Rus yetkiliye yönelik aldığı yaptırım kararına, 20 Rus devlet adamını ve bir bankayı daha ekledi. ABD Başkanı Barack Obama yaptığı açıklamada, Kırım'da yapılan referandumu yasadışı olarak nitelendirdi ve Rusya’nın bu kararının Ukrayna’nın güney ve doğusuna tehdit oluşturduğunu kaydetti.
İngiliz The Independent gazetesinin 21 Mart tarihli haberine göre, ABD yönetimi Rusya Başbakanı Vladimir Putin’e yakın isimler hakkında cezai yaptırım kararı aldı. Rusya’nın Ukrayna içlerine daha fazla ilerlemesi durumunda ABD, Rusya’nın enerji sektörünü hedef alan yaptırımları gündeme taşıyacak. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ülkesine yönelik AB ve ABD tarafından yaptırım kararlarına karşı, “Kırım’ın her zaman Rusya’nın bir parçası olduğu” açıklamasıyla ve bu ülkelere karşı aldığı yaptırım kararları ile karşılık verdi.
Kendisine yönelik yaptırımlar kararları karşısında sessiz kalmayan Rusya, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı John Boehner, Başkan Obama’nın üç yardımcısı ve senatör John MacCain’i yaptırım listesine dâhil etti. Uluslararası bir krize dönüşen Kırım meselesine BM de dâhil oldu. BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon Rusya Devlet Başkanı Putin ile bir görüşme gerçekleştirdi ve BM ve AGİT gözlemcilerinin Ukrayna’ya gönderilmesi çağrısında bulundu.
Diğer yandan Türkiye, Kırım’da yaşanan gelişmeleri yakında takip ediyor ve tüm taraflara itidal çağrısında bulunuyor. Dışişleri Bakanlığı tarafından daha önce yapılan açıklamada, Kırım’da yapılan referandumun gayrimeşru ve geçersiz olduğu kaydedilmişti.
AVRUPA KOMİSYONU, ÜYE DEVLETLERİN ADALET RAPORU'NU AÇIKLADI
Avrupa Komisyonu’nun üye ülkelerin adalet alanındaki uygulamalarını değerlendirdiği Adalet Raporu’nun ikincisi, Komisyon’un Adalet ve İçişlerinden Sorumlu Üyesi Viviane Reding tarafından 17 Mart 2014 tarihinde açıklandı. Rapor üç ölçüte odaklanıyor:
(i) hukuk sistemlerinin etkililiği (davaların süresi, karara bağlanmış olan ve halen devam etmekte olan davaların sayısı gibi),
(ii) adalet faaliyet ve süreçlerinin kalitesi (yargıçlar için zorunlu eğitim verilmesi, mahkeme faaliyetlerinin denetimi ve değerlendirilmesi, mahkemelere ayrılan bütçe ve insan kaynağı, bilgi ve iletişim teknolojilerinden ve alternatif ihtilaf çözüm mekanizmalarından yararlanılabilmesi)
(iii) vatandaşların algıları doğrultusunda ölçülen adalet sisteminin bağımsızlığı.
Rapordaki verilere göre, hukuk sisteminin etkililiği ölçütünde, hukuk ve ticaret davalarının süresi bakımından İtalya ve Malta en zayıf notlara sahip. Buna karşılık, bu ülkeler davaların birçoğunu ilk derecede sonuçlandırmak bakımından, Lüksemburg’dan sonra ilk iki sırayı paylaşıyorlar. Estonya’nın ilk sırayı aldığı adalet sisteminin kalitesi ölçütünde, üye ülkelerin üçte birinden fazlasında yargıçların yüzde 50’sinden çoğu süreklilik gösteren eğitim alıyor. Bağımsızlık ölçütüne göre ise, vatandaşların olumlu algısının en yüksek olduğu ülkeler Finlandiya, Estonya, İngiltere, Hollanda ve Danimarka. Bu alanda Slovakya, Bulgaristan ve Romanya ise en alttaki üç sırada yer alıyor.
Komisyon’dan yapılan açıklamada, Rapor’daki sonuçların AB politikaları hedefleri doğrultusunda üye ülkelerin bütçe ve mali politikalarını yönlendiren Avrupa Sömestri çerçevesinde ülke bazında hazırlanacak raporlarda dikkate alınacağı belirtildi. Komisyon 2013 yılında bu çerçevede yapılan değerlendirme sonucunda, aralarında Macaristan, İtalya, İspanya, Bulgaristan, Polonya ve Slovakya’nın olduğu on üye ülkeye adalet alanında tavsiyelerde bulunmuştu.
Rapora, http://europa.eu/rapid/press-release_SPEECH-14-225_en.htm?locale=en adresinden ulaşılabilir.
AB'DEN RUSYA'YA KINAMA VE YAPTIRIM KARARI
6 Mart 2014 tarihinde olağanüstü toplanan AB Konseyi Rusya’ya karşı bir dizi yaptırım uygulama kararı aldı. Rusya’nın diyalogu reddetmesi ya da durumu tırmandırması halinde, yaptırımlar artırılacak. AB üyesi hükümet ve devlet başkanlarının kararlaştırdıkları 3 aşamalı plana göre, Rusya ile vize muafiyeti müzakereleri ve yeni bir anlaşmaya ilişkin görüşmeler askıya alınıyor. Süreçte ilerleme sağlanamazsa AB, seyahat yasağı, hesapların dondurulması ve AB-Rusya Zirvesi’nin iptali gibi önlemlere başvurabilecek.
AB krizin Rusya ve Ukrayna hükümetleri arasında diyalog ve çok taraflı mekanizmalar yoluyla çözümlenmesini istedi. AB Rusya’nın Ukrayna’yı daha çok istikrarsızlığa sürükleyecek adımlar atması halinde, bunun AB ve üye devletleri ile Rusya arasındaki ilişkiler üzerinde ciddi ve kapsamlı sonuçları olacağı uyarısında bulundu. AB liderleri, 3 Marta tarihinde yapılan Dış İşleri Konseyi’nin sonuçlarını da kabul etti ve Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne yönelik ihlali sert bir şekilde kınadı.
Konsey, Rusya’ya tüm silahlı kuvvetlerini geri çekme ve uluslar arası gözlemcilerin bölgeye girmesine izin verme çağrısında bulundu. Ukrayna’daki krizin çözümünün Ukrayna’nın toprak bütünlüğü, egemenliği ve bağımsızlığını dikkate alarak ve uluslar arası kurallar uyarınca sağlanması gerektiğinin altı çizildi. Yeni Ukrayna hükümetinin ölçülü tepkisi de takdir edildi. Bunun yanında Kırım Özerk Cumhuriyeti Yüksek Konseyi tarafından bölgenin Rusya’ya bağlanması için referandum düzenlenmesi kararının Ukrayna Anayasasına aykırı ve bu yüzden yasa dışı olduğu not edildi.
Ukrayna ile imzalanması düşünülen ortaklık anlaşmasının siyasi işbirliği ve dış ve güvenlik politikası ile ilgili bölümlerinin çok yakında imzalanacağı belirtildi. Ukrayna’nın oluşturulacak derin ve kapsamlı serbest ticaret alanından yararlanması ve vize muafiyeti sağlanarak AB ve Ukrayna vatandaşları arasında kişilerarası temasların artırılması hedefleniyor. Ukrayna’nın ekonomik durumuna da değinen AB Konseyi, Komisyon tarafından açıklanan 11 milyar avro tutarındaki yardım paketinin memnuniyetle karşılandığını belirtti ve doğru maliye, para ve kur politikaları ile makroekonomik istikrarın sağlanmasının ve yapısal reformlarının önemini vurguladı.
Federal Almanya Şansölyesi Angela Merkel basına yaptığı açıklamalarda krize diplomasi yoluyla çözüm getirilmesi için oluşturulmasına çalışılan temas grubuna değindi ve temas grubunun Ukrayna topraklarının entegrasyonu, hızla adil seçimlerin yapılması, Rus ve Ukrayna hükümetleri arasında görüşmelerin yapılması, Kırım’da bazı grupların silahsızlandırılması, kamu binalarının işgalinin sona erdirilmesi ve dilsel azınlıklar gibi konulara odaklanmasını beklediğini belirtti.
AB Konsey toplantısına katılan Ukrayna Başbakanı Arseniy Yatsenyuk, AB’nin sunduğu mali yardım paketini memnuniyetle karşıladığını bildirdi ve Rusya’ya askerlerini geri çekmesi ve Kırım’ın gayrimeşru hükümetini desteklememesi çağrısında bulundu. Yatsenyuk 16 Mart’ta yapılması planlanan referandum için hiçbir yasal dayanak bulunmadığını söyledi ve Rusya’ya Ukrayna’nın bölünmesini isteyenlerini desteklememesi uyarısında bulundu.
AVRUPA KOMİSYONU, 2014 YENİLİKÇİLİK BİRLİĞİ SKOR TAHTASI'NI YAYIMLADI
Avrupa Komisyonu, Yenilikçilik Birliği Skor Tahtası’nı (Innovation Union Scoreboard) 4 Mart 2014 tarihinde yayımladı. Söz konusu raporda, ekonomik krizin AB’nin yenilikçilik performansını beklenildiği kadar etkilemediği ifade edildi ve AB Üye Devletleri’nin yenilikçilik performansının iyileşmesinin yanı sıra, ülkeler arasında kaydedilen performans farkının azatlığına dikkat çekildi. Bununla birlikte, AB yenilikçilik alanındaki performansıyla, ABD, Japonya ve Güney Kore’nin gerisinde kalmaya devam ettiği de belirtildi.
Avrupa Komisyonu, AB Üye Devletleri’nin yenilikçilik performanslarını 25 farklı gösterge aracılıyla değerlendiriyor. Bu göstergeler kapsamında, yenilikçiliğinin gerçekleşmesine imkân sağlayacak temel araçlar (insan kaynakları; finansman ve destek ile açık, mükemmel ve çekici araştırma sistemleri), Avrupa şirketlerinin ne derece yenilikçi olduklarını gösteren faaliyetler (yatırım, fikri varlıklar, girişimcilik) ve ülkenin ekonomisine sağladığı faydalar dikkate alınıyor.
Avrupa Komisyonu, AB Üye Devletleri’nin yenilikçilik alanındaki performansını dört farklı kategoriye göre değerlendiriyor:
- “Yenilikçilikte Lider” (Innovation Leaders) grubu: İsveç, Danimarka, Almanya ve Finlandiya’dan oluşan ülkelerin performansları, AB ortalamasının yüzde 20’sinin üstünde kalıyor.
- “Yenilikçilikte Takipçiler” (Innovation Followers) grubu: Hollanda, Lüksemburg, Belçika, İngiltere, Avusturya, İrlanda, Fransa, Slovenya, GKRY ve Estonya’nın oluşturduğu ülkelerin performansları, AB ortalamasının yüzde 10’unun üstünde kalıyor.
- “Orta Seviye Yenilikçiler” (Moderate Innovators) grubu: Hırvatistan, İtalya, Polonya, Portekiz, Çek Cumhuriyeti, İspanya, Macaristan, Yunanistan, Malta, Lituanya ve Slovakya’nın oluşturduğu ülkelerin performansları, AB ortalamasının yüzde 0 ila yüzde 10 arasındaki değerin üstünde kalıyor.
- “İddiasız Yenilikçiler” (Modest Innovators) grubu: Romanya, Bulgaristan ve Letonya’nın oluşturduğu ülkelerin performansı ise AB ortalamasının altında kalıyor.
Yenilikçilik Birliği Skor Tahtası raporuna göre, son bir yıl içinde, yenilikçilik performansı alanında en çok ilerleme kaydeden ülkelerin başında Portekiz, Estonya ve Letonya geliyor. Ayrıca Polonya gecen sene açıklanan skor tahtasında “iddiasız yenikçiler” grubunda yer alırken, bu yılkı değerlendirmede, “orta seviye yenilikçiler” grubuna yükselmesiyle dikkat çekti.
Bu raporda, AB Üye Devletleri’nin yanı sıra Türkiye dâhil birçok ülkenin de yenilikçilik performansı değerlendiriliyor. Bu değerlendirmeye göre, Türkiye “iddiasız yenilikçiler” grubunda yer alıyor. Raporda, 2006 yılından bu yana Türkiye’nin yenilikçilik performansında iyileşme kaydettiği ve AB’nin performansını yakalamaya başladığı belirtildi. Buna karşın Türkiye, yurtdışında sağlanan lisans ve patent gelirleri, Topluluk ticari markaları, Topluluk tasarımları, AB-dışı doktora öğrencileri ve kamu-özel ortak yayınlar başlıklı göstergelerde çok geride kalıyor. Türkiye hali hazırda sadece iki gösterge (piyasaya yeni pazarlama ya da organizasyonel yenilikçilik süren KOBİ'ler ve piyasaya yeni giren yenilikçilik satışı) kapsamında AB’den daha iyi bir performans sergiliyor.
Rapora, Avrupa Komisyonu’nun http://ec.europa.eu/enterprise/policies/innovation/files/ius/ius-2014_en.pdf internet adresinden ulaşılabilir.
Bölgesel Yenilikçilik Skor Tahtası
Yenilikçilik Birliği Skor Tahtası’nın yanı sıra, Avrupa Komisyonu ilk Bölgesel Yenilikçilik Skor Tahtası’nı (Regional Innovation Scoreboard) da yayımladı. Söz konusu rapor ile bölgeler arasında önemli dengesizliklerin mevcut olduğu görülüyor. Avrupa Komisyonu’na göre, AB içinde bazı bölgelerde yenilikçilik performanslarını geliştirmek için ihtiyaç duyulan mali kaynaklara ulaşılamıyor.
Rapora, Avrupa Komisyonu’nun,
http://ec.europa.eu/enterprise/policies/innovation/files/ris/ris2014_en.pdf internet adresinde ulaşılabilir.
2014
HAKKIMIZDA
ARAŞTIRMA MERKEZİ
PROJELER
İLETİŞİM
Designed By: OrBiT