OCAK

YEREL DÜZEYDE KAPASİTENİN GÜÇLENDİRİLMESİ EYLEM PLANI AÇIKLANDI

AB Bakanı ve Başmüzakereci Büyükelçi Volkan Bozkır, 23 Aralık 2014 tarihinde Yerel Düzeyde AB Çalışmalarına Yönelik Kapasitenin Güçlendirilmesi Eylem Planı'nı basın mensupları ile paylaştı. AB Bakanlığı’nın yerel düzeyde kapasitesinin artırılmasını ve Valilik AB birimlerinin güçlendirilmesini hedefleyen Eylem Planı, müzakere sürecinde farkındalığın artırılmasını öngörüyor.  Söz konusu Eylem Planına göre, yereldeki AB çalışmalarının üç amacı olacak;

-AB reformlarının ülkenin tamamında en iyi şekilde uygulanabilmesi,

-İllerin AB fonlarından en etkin biçimde yararlanabilmesi,

-Proje hazırlama ve uygulama kapasitesinin artırılması.

24 Aralık 2014 tarihinde Bakan Bozkır, 81 ilde görevli İl AB Temas Noktası Vali Yardımcıları ile söz konusu stratejiler, eylem planı ve bu belgeler bağlamında yeni dönemde yürütülecek “Yerelde AB” çalışmalarını değerlendirdi. AB Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Vekili Özlen Kavalalı,  Proje Uygulama Başkanı Bülent Özcan, Sivil Toplum, İletişim ve Kültür Başkanlığı Koordinatörü Sinan Ayhan ve Proje Uygulama Başkanlığı Koordinatörü İlksen Hilal Tanrıkut tarafından konuya ilişkin çeşitli sunumlar gerçekleştirildi.

Yerel Düzeyde AB Çalışmalarına Yönelik Kapasitenin Güçlendirilmesi Eylem Planı metnine buradan ulaşılabilir.

BAŞBAKAN DAVUTOĞLU`NUN ALMANYA ZİYARETİ

Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, Fransa’da Charlie Hebdo saldırısını kınamak üzere dünya liderleriyle birlikte “Cumhuriyet Yürüyüşü”ne katıldıktan sonra, 12 Ocak 2015 tarihinde Almanya’ya resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Türkiye’nin AB üyelik müzakereleri ve terörle mücadele konularının görüşüldüğü ziyarette, iki ülkenin liderleri, Türkiye ve Almanya arasında işbirliğinin artırılacağını belirtti. 

Başbakan Davutoğlu mevkidaşı Almanya Şansölyesi Angela Merkel ile gerçekleştirdiği görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında Türkiye’nin AB'ye üyeliğinin bir “medeniyetler projesi” olduğunu belirterek, İslam, Hristiyanlık ve Musevilik gibi bütün dinleri bünyesinde barındıran Avrupa kıtasında, Türkiye’nin AB’ye üyeliğinin, kültürler ve dinler arası çatışmaları engelleyeceğini kaydetti. Almanya Şansölyesi Merkel ise Türkiye’nin AB üyeliğine yönelik çekincelerini korumakla birlikte, Türkiye ile müzakere sürecini desteklemeyi sürdürdüklerinin altını çizdi. Merkel ayrıca, Yargı ve Temel Haklar faslının açılması halinde müzakerelerin derinlikli bir şekilde yürütülebileceğini, ancak fasılların açılması ve müzakerelerin ilerlemesi için asıl belirleyici noktanın Kıbrıs sorunu olduğunu vurguladı.

Başbakan Davutoğlu’nun Almanya ziyaretinde iki lider arasında yapılan görüşmenin ana gündem maddelerinden bir diğeri, Almanya’da son aylarda artan İslam ve göçmen karşıtı söylem ve gösterilerdi. Bilindiği gibi, Almanya’da üç milyonu aşkın Türkiye kökenli kişi yaşıyor ve bu sayı toplam nüfusun yaklaşık yüzde dördünü oluşturuyor. Davutoğlu, Almanya’da artan İslam karşıtı gösterilerin kendilerini kaygılandırdığını belirterek, radikal İslami örgütlerin gerçekleştirdiği şiddet olaylarının yanı sıra, Müslümanlara yönelik şiddet olaylarına da kararlı şekilde tepki gösterilmesi istendi. İslam ile terörün yan yana kullanılmaması çağrısında da bulunan Başbakan Davutoğlu, Müslümanlar’ın mevcudiyetinin Almanya'da ve Avrupa'da asli bir mevcudiyet olduğunun, İslam geleneğinin bütün Avrupa kıtasının bir parçası olduğunun altını çizdi. Almanya Başbakanı Angela Merkel de, İslam’ın Almanya'nın bir parçası olduğunu vurgularken, dinler arası diyaloğun güçlendirilmesi çağrısında bulundu.  Dinler arası barışçıl bir birlikteliğin önemi de, Almanya Şansölyesi Merkel’in konuşmasının ana başlıkları arasında yer aldı. 

İki ülke arasındaki işbirliğinin artırılmasının da gündeme geldiği ziyarette, Türkiye ile Almanya arasındaki dostluğun, siyasi, ekonomik ve kültürel düzeyde ivme kazanacağı vurgusu yapıldı. Bu kapsamda ziyaretin önemli sonuçlarından biri, Almanya ile Türkiye arasında yüksek düzeyli iş birliği konseyi kurulması kararı oldu. Bilindiği gibi, Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı olan Almanya ile 2014 yılında gerçekleştirilen ticaretin hacmi otuz sekiz milyar dolar civarında. İki ülke arası ticaret hacminin kısa vadede elli milyar dolara, ardından kademeli olarak yüz milyar dolara ulaştırılması hedefleniyor. 

Almanya ziyareti sırasında Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesine bir röportaj veren Başbakan  Davutoğlu, IŞİD ile Almanya’daki PEDIGA hareketinin Orta Çağ zihniyetine sahip olduğuna ve hareketin Türkler ve Müslümanların yanı sıra, Almanya’nın kendisi için de bir tehdit yarattığına işaret etti.

BAŞBAKAN DAVUTOĞLU BRÜKSEL’DE TEMASLARDA BULUNDU

Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu 15 Ocak 2015 tarihinde gerçekleştirdiği Brüksel ziyareti kapsamında bir dizi resmi temaslarda bulundu. AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude-Juncker, AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve Komisyon Başkan Yardımcısı Federica Mogherini ile biraraya gelen Davutoğlu ayrıca,  Türkiye Cumhuriyeti AB Daimi Temsilciliği ve Friends of Europe adlı düşünce kuruluşuna ziyarette bulundu.  Başbakan Davutoğlu Avrupalı Türk Demokratlar Birliği’nin düzenlediği, "Belçika Buluşması" etkinliğine katıldı.

Davutoğlu ve AB Konseyi Başkanı Tusk, görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Başbakan Davutoğlu yaptığı açıklamada öncelikle Tusk'u yeni görevinden dolayı tebrik ederken, Fransız halkına başsağlığı mesajını yineledi.  Davutoğlu ayrıca Avrupa kıtasında PEGIDA gibi, Müslümanları dışlayıcı yaklaşımlar görmek istemediklerini ifade etti. Avrupa'nın çok kültürlü bir kıta olduğunu, böyle olmaya da devam edeceğini belirten Davutoğlu, ifade özgürlüğünün ortak bir değer olduğunu ve bu çerçevede paylaşılan tüm değerlere saygı gösterilmesi gerektiğini vurguladı.

Başbakan Davutoğlu, Türkiye’nin AB ile barışın ve istikrarın kurulması konusunda aynı düşünceleri ve ortak çıkarları paylaştığını belirtirken, insani kriz durumlarında Türkiye’nin AB üyeliğinin, uluslararası barışın ve istikrarın da omurgasını oluşturan unsurlardan biri olacağını vurguladı.

Başbakan Davutoğlu, Tusk'a Türkiye'nin AB üyeliği sürecine katkılarından dolayı teşekkür ettiğini belirtirken, ekonomik ve parasal birliğe ilişkin 17’nci faslın açılması gerektiğinin altını çizdi. Görüşmede Gümrük Birliği,  TTYO, vize serbestliği süreci de ele alındı. 

AP’NİN TÜRKİYE’DE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNE İLİŞKİN İLKE KARARI

15 Ocak 2015 tarihinde Strazburg’da gerçekleşen AP genel kurul toplantısında, Türkiye’deki polis operasyonlarını ve 14 Aralık 2014 tarihinde gazetecilerin tutuklanmasını ele alan bir ilke kararı kabul edildi. Söz konusu ilke kararı, Türkiye’ye ilişkin verilen önceki kararlar, ilgili Genel İşler Konseyi Kararı, İnsan Haklarından Sorumlu Avrupa Konseyi Komisyon Üyesinin 15 Aralık 2014 tarihli açıklamaları, ilgili Avrupa Komisyonu Üyelerinin açıklamaları, son ilerleme raporu ve ilgili uluslararası sözleşmeler dikkate alınarak hazırlandı.

Alınan ilke kararıyla birlikte AP, Türk Hükümeti’ne basın özgürlüğünün daha etkin korunması yönünde çağrıda bulundu. Karar metninde, “Bağımsız ve çok sesli medya, bütün demokrasilerin hayati bir parçasıdır” ifadesi yer alırken AP, Türk yetkili makamlarının sanıklar hakkındaki iddiaları şeffaf ve tam bir şekilde paylaşmasını, dava sürecinin usule uygun devam etmesini ve suçlamalar ile makul şüphe arasındaki bağın hızlı şekilde kurulması gerektiğini vurguladı. İlke kararda özellikle 2014-2020 arasında geçerli katılım öncesi mali yardım programında medya ve ifade özgürlüğüne saygının öncelikler arasında yer aldığı vurgulandı.

İlke kararın alınmasının ardından AP Sosyalistler ve Demokratlar İlerici İttifakı Grubu (S&D Group) Başkanı Gianni Pittella tarafından yapılan açıklamada, basın özgürlüğünün Türkiye’nin önceliklerinden biri olması gerektiği belirtildi. Pittella’ya göre bu özgürlüğün korunması doğrultusunda AB standartlarına ve uluslararası hukuka uygun adımların atılması gerekiyor. Liberaller ve Demokratlar (ALDE) adına konuşan Alexander Lambsdorff ise Türkiye’de ifade özgürlüğüne ilişkin alınan bu ilke kararın, temel haklar söz konusu olduğunda AP tarafından hiçbir ülkeye farklı muamele gösterilmeyeceğinin bir sinyali olduğunu ifade etti.

İlgili karar metnine buradan ulaşılabilir.

GÜMRÜK BİRLİĞİ, BRÜKSEL’DE ELE ALINDI

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, 9 Ocak 2015 tarihinde gerçekleştirdiği Brüksel temasları kapsamında, Avrupa Komisyonu’nun Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden  Sorumlu Üyesi Johannes Hahn ve Ticaretten Sorumlu Üyesi Cecilia Malmström ile bir araya geldi. Bu görüşmeler sırasında, ikili ticari ilişkileri, Gümrük Birliği’nin iyileştirilmesi ve kapsamının geliştirilmesi gibi konular öncelikli olarak ele alındı. Öte yandan ziyaretler kapsamında AB ve Türkiye’de yaşanan son siyasi gelişmeler ve Türkiye-AB ilişkileri de değerlendirildi.

Bakan Zeybekci, başta TTYO müzakereleri olmak üzere, AB’nin üçüncü ülkelerle yürüttüğü STA müzakerelerine ilişkin Türkiye’nin endişelerini dile getirdi. AB ile STA imzalayan bazı üçüncü ülkelerin, Türkiye ile benzer bir anlaşmayı imzalamaya olumsuz baktıklarını, bu nedenle ticaret sapması yaşandığını belirten Bakan Zeybekci, bugüne kadar AB ile üçüncü ülkeler arasında imzalanan STA’lar sebebiyle ortaya çıkan maliyetlerin büyük ölçüde Türkiye tarafından üstesinden gelindiğini, ancak bunun TTYO için geçerli olamayacağını vurguladı. Komisyon Üyeleri, Türkiye’nin bu endişelerinin AB tarafından göz önüne alınacağını ifade etti.

Taraflar, Gümrük Birliği’nin modernize edilmesi ve kapsamının genişletilmesi konularında da görüş alışverişinde bulundu.  Türkiye’nin, Gümrük Birliği’nin karar mekanizmalarında yer alması da kapsamlı bir şekilde ele alınan konular arasındaydı.

Tüm bunların yanı sıra Bakan Zeybekci, AB’nin 2015-2017 Yatırım Planı kapsamında özellikle enerji alanında yürüteceği projelerde, Türkiye’nin katkı sağlayabileceğini belirtti. Avrupa ve Türkiye iş dünyası arasında üst düzeyde bir platform oluşturulması gibi çeşitli işbirliği imkânları da değerlendirildi.

BAŞBAKAN DAVUTOĞLU`NUN İNGİLTERE ZİYARETİ

Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, 20-21 Ocak 2015 tarihlerinde İngiltere'yi ziyaret etti. Başbakan Davutoğlu temasları kapsamında İngiliz mevkidaşı Başbakan David Cameron ile görüştü ve finans çevrelerinin katılımıyla düzenlenen toplantılarda çeşitli konuşmalar yaptı. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in eşlik ettiği İngiltere ziyaretinde, Başbakan Davutoğlu, Türkiye'nin uzun vadeli ekonomik görünümü, yapısal reform programı ile Türkiye – AB ilişkileri ön plandaydı.

İngiltere Başbakanı Cameron ile Davutoğlu arasındaki görüşme sonrasında düzenlenen ortak basın toplantısında, Başbakan Davutoğlu, Türkiye ile İngiltere arasında çeşitli alanlardaki stratejik ortaklığın önemini vurguladı. Uluslararası ve bölgesel barışa yönelik tehditlere karşı, iki ülke arasındaki stratejik işbirliğinin birçok alanda daha da güçleneceğini kaydeden Başbakan Davutoğlu, özellikle Avrupa’da terörizm ve ırkçılıkla mücadelenin öncelikli konular arasında yer aldığını kaydetti. İngiltere Başbakanı Cameron ise konuşmasında, Türkiye ile İngiltere arasında ekonomik ilişkilerin güçlü olduğunu vurguladı ve terörle mücadele ile Ukrayna krizine ilişkin işbirliğini artırmayı amaçladıklarını kaydetti.

Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu İngiltere temasları kapsamında daha sonra Londra'da düzenlenen “İstanbul: Bölgesel Merkez, Küresel Aktör Forumu” başlıklı toplantıya katıldı. “İstanbul’u geleneksel ekonominin merkezi Londra’yı da modern ekonominin başkenti” olarak nitelendiren Davutoğlu, İngiltere ve Türkiye ekonomilerinin entegrasyonu durumunda Avrupa ekonomisinin yükselişe geçeceğine vurgu yaptı. Başbakan Davutoğlu, Türkiye’nin G-20 üyeliğine de değinerek,  Türkiye’nin son dönemde küresel bir aktör olarak öne çıktığını kaydetti.

İstanbul’un küresel Global Finans Merkezleri Endeksinde 30 sıra birden yükselerek 47. sırada yer aldığını hatırlatan Başbakan Davutoğlu, Küresel Aktör Forumu’ndaki konuşmasında ayrıca vize serbestliği konusuna da değindi. Davutoğlu,  “Bölgesel merkez olma konumu önemli ve Türkiye bu durumda İstanbul’da bölgenin merkezi. Vize serbestisi konusunda Türkiye’nin ortaya koymuş olduklarının çok önemli olduğunu düşünmekteyiz.” dedi.

Başbakan Davutoğlu’nun ziyareti kapsamında İstanbul ve Londra Borsaları arasında işbirliği anlaşması imzalandı. 

AFET, TASLAK TÜRKİYE RAPORU’NU TARTIŞTI

AP’nin 2014 yılı Türkiye İlerleme Raporu’na ilişkin kabul edeceği ilke karara temel teşkil eden ve Hollandalı Sosyalist Parlamenter Kati Piri tarafından kaleme alınan AP taslak Türkiye Raporu, 20 Ocak 2015 tarihinde AFET’te ele alındı.

Raporu kaleme alan Kati Piri rapora ilişkin konuşmasına, Türkiye’de basın özgürlüğünü eleştiren ilke kararın kabulünden bir hafta sonra Türkiye Raporu’nu ele almak üzere toplandıklarını hatırlatarak başladı. Piri, Cumhuriyet Gazetesi’ne Fransız mizah dergisi Charlie Hebdo’nun son sayısında yer alan karikatürleri yayımladığı gerekçesiyle açılan soruşturmanın Türkiye’de basın özgürlüğünü olumsuz etkilediğini belirtti. Son dönemde Türkiye ile ilgili endişelerin AB’nin ve müzakere sürecinin temel değerleri olan hukukun üstünlüğü, temel haklar ve insan hakları ile ilgili olduğunu kaydeden Piri, Türkiye’de protesto özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve toplanma özgürlüğünün yanı sıra cinsiyet eşitliğinin sağlanması gerektiğini de sözlerine ekledi.

Türkiye’de yaşanan olumlu gelişmelerden de söz eden Raportör Piri, çözüm sürecinden ve Anayasa Mahkemesi’nin son dönemde aldığı kararlarından övgüyle bahsetti. Demokratik reformlar konusunda, “Türkiye’deki genel resim önceki yıllara göre kasvetli” değerlendirmesinde bulunan Piri, Türkiye’de giderek artan siyasi kutuplaşmaya dikkat çekti.

Öte yandan Türkiye ile AB arasında işbirliği ihtiyacının altını çizen Piri, ekonomi ve enerji arzı güvenliği alanında Türkiye ile AB’nin stratejik ortaklık ilişkisi içerisinde olduğunu, dış politika ve terörle mücadele alanında ise açık bir şekilde daha yoğun işbirliğine ihtiyaç duyulduğunu kaydetti. Piri, AB’nin müzakere sürecinde elindeki tüm araçların Türkiye’nin demokratik reformlara bağlılığını güçlendirmek için kullanılması gerektiğini kaydetti.

Yargı ve temel haklar ile adalet, özgürlük ve güvenlik alanlarında daha fazla reforma ihtiyaç duyulduğunu belirten Piri, bu konuları kapsayan 23 ve 24 numaralı fasılların açılması çağrısında bulundu. Piri, söz konusu iki faslın açılmasının gerekli reformların etkinliğinin sağlanması için en iyi yol olduğunun altını çizdi.

Piri konuşmasında katılım öncesi mali yardımın, çözüm sürecini ve hukukun üstünlüğü ile medya özgürlüğü alanlarında çalışan sivil toplum kuruluşlarını desteklemek üzere etkin bir şekilde kullanılması gerektiğini vurguladı. Piri aynı zamanda, Gümrük Birliği’nin Dünya Bankası’nın 2014 tarihli raporunda belirtildiği şekilde güncellenmesi; Türkiye ile mevcut siyasi diyaloğun üçüncü ülkelerle ticari ilişkiler de dâhil olmak üzere müşterek konularda üst düzey düzenli ekonomik diyalog tesis edilerek tamamlanması ve Türkiye’de bulunan Suriyeli mültecilere insani yardım sağlanması üzerinde durdu.

Piri, Ankara’yı üzerinde herhangi bir siyasi blokajın bulunmadığı üç müzakere faslında açılış kriterlerini yerine getirmesi için çalışmaya davet ederken, Türkiye’nin Ankara Anlaşması ve Ek Protokol’den kaynaklanan sorumluluklarını eksiksiz olarak yerine getirmemesinin Türkiye’nin katılım müzakereleri üzerinde ağır bir yük teşkil ettiği değerlendirmesinde bulundu. Piri ayrıca Kıbrıs’ta BM arabuluculuğunda yürütülen birleşme müzakerelerinin yeniden başlaması temennisini dile getirdi.

AFET’te görüşülen taslak Türkiye Raporu’na buradan ulaşılabilir. 

AB BAKANI BOZKIR İSPANYA’DA TEMASLARDA BULUNDU

AB Bakanı ve Başmüzakereci Büyükelçi Volkan Bozkır, 27-28 Ocak 2015 tarihlerinde İspanya’ya resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Bakan Bozkır’ın görüşmelerinde, AB katılım müzakereleri başta olmak üzere Türkiye-AB ve Türkiye-İspanya ikili ilişkileri kapsamlı olarak ele alındı.

Bakan Bozkır ziyaret kapsamında, İspanya Senato Başkanı Pio Garcia-Escudero ile görüştü ve İspanya Dışişleri Bakanı Jose Manuel Garcia-Margallo ile çalışma yemeğinde bir araya geldi. Temaslarda öncelikli olarak iki ülke arasındaki ilişkiler, Türkiye'nin AB'ye üyelik süreci, Avrupa'daki radikalizm ve teröre karşı yürütülmesi gereken ortak mücadele konuları ele alındı.

Bakan Bozkır ayrıca, İspanyol İşveren Örgütleri Konfederasyonu (CEOE) tarafından düzenlenen toplantıya katılarak, "Avrupa Yolunda Türkiye ve Türkiye'deki Yatırım Ortamı" konulu bir konuşma yaptı. CEOE üyelerine İspanyol firmaların Türkiye'ye yatırımı ve karşılıklı ticaret hacmi ikiye katlanmalı çağrısında bulunan Bakan Bozkır, özellikle enerji sektöründe Türkiye'nin sunduğu imkânların İspanyol firmaları için cazip olabileceğini vurguladı. Bakan Bozkır, Türkiye’nin ekonomi alanında gösterdiği başarı hikâyesini, gerçekleştirdiği önemli reformları, sahip olduğu genç nüfusu, altyapı yatırımlarını ve alım gücünü İspanyol işadamlarına aktardı.

Türkiye'nin AB'ye üyelik süreciyle ilgili yöneltilen soruları yanıtlayan Bozkır, müzakerelerde resmi olarak 14 faslın açılıp birinin kapatıldığını; ancak Türkiye'nin 28 fasıl açıkmış gibi hareket ettiğini ve 14 faslı kapatabilecek durumda olduğunu ifade etti. Bakan Bozkır, iki yıl sonra da Türkiye’nin tüm fasıllar için hazır durumda olacağını belirtirken, Türkiye’nin AB üyeliğine destek konusunda özellikle işadamlarının görüşlerinin önem taşıdığını vurguladı. 

CEOE Başkan Yardımcısı Jose Vicente Gonzalez ise konuşmasında, Türkiye'nin coğrafi olarak çok özel bir konumda bulunan önemli bir pazar olduğunu belirtti.  İspanya ve Türkiye arasındaki ekonomik ilişkilerin son yıllarda önemli bir artış gösterdiğini ifade eden Gonzalez,  Türkiye'nin AB üyeliği sürecinde attığı adımları desteklerinin altını çizdi.

İspanya temasları kapsamında önemli düşünce kuruluşlarından Elcano Enstitüsü’nde düzenlenen çalışma yemeğinde akademisyenler, uzmanlar, işadamları ve üst düzey hükümet yetkilileriyle de bir araya gelen Bakan Bozkır, ayrıca İspanya basınına mülakatlar verdi. 

2014 YILINDA AB’NİN TÜRKİYE İLE İLİŞKİLER NOTU “C” OLDU

AB’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (European Council on Foreign Relations-ECFR), her yıl AB’nin ve Üye Devletlerinin önemli dış politika konularındaki performanslarını ölçtüğü Avrupa Dış Politika Karnesi (European Foreign Policy Scorecard) raporunu 29 Ocak 2015 tarihinde yayımladı. Raporda, AB kurumlarının ve 28 Üye Devletin, Rusya, ABD, Geniş Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika, Asya ve Çin olmak üzere altı kilit coğrafya veya aktör eksenindeki 2014 yılı performansı 65 alt politika alanında değerlendiriliyor.

Rapora göre 2014 yılı, AB’nin kendisini krizlerle çevrili bir ortamda bulduğu bir yıl oldu. Doğuda, Kırım’ın Rusya tarafından ilhak edilmesi ve Ukrayna’nın doğusundaki çatışmaların derinleşmesi; güneyde terör örgütü IŞİD Suriye’de ve Kuzey Irak’ta büyük kazanımlar elde etmesi raporda AB’nin 2014 yılında yaşadığı en büyük krizler olarak değerlendirildi. Rapora göre, 2014 yılında AB’nin üzerinde durması gereken en önemli konu, Rusya’ya karşı sert bir duruş sergileyebilmekti.

AB’nin Türkiye’ye yönelik politikasının dört alt başlıkta değerlendirildiği Avrupa Dış Politika Karnesi’nde, 2014 yılında Türkiye ile ilişkiler konusunda aldığı not geçtiğimiz yıldan bir farklılık göstermeyerek yine “C” oldu.

2014 yılının AB’nin Türkiye ile ilişkileri bakımından çalkantılı geçtiğinin belirtildiği raporda, “Üye Devletlerin, Ankara’nın demokratik olmayan eğilimleri konusunda duydukları endişede hemfikir olmalarına karşın durumun nasıl ele alınması gerektiği konusunda fikir ayrılığına düştükleri” ifade edildi. AB Üye Devletleri, Suriye krizi bağlamında özellikle rejim değişikliği konusunda Türkiye’ye yönelik yaklaşımlarında da uzlaşamadı. Sığınmacı krizinin ele alınması ve Türkiye üzerinden Suriye’ye geçen yabancı savaşçılar sorununa çözüm bulunması konusunda ilerleme sağlanmasına rağmen iki tarafın da ihtiyaçlarına cevap bulunamadı.

Türkiye ile ikili ilişkiler alt başlığında AB, geçtiğimiz yıl aldığı “C+” notunu bu yıl da korurken, raporda, blokajlar nedeniyle katılım müzakerelerinin içerisinde bulunduğu durağanlığa rağmen, 17’nci faslın (Ekonomik ve Parasal Politika) açılması ve 23 ve 24’üncü fasıllar üzerindeki blokajın kaldırılmasının gündeme gelebileceği kaydedildi. Raporda, Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması’nın yürürlüğe girmesiyle birlikte ilişkilerin ivme kazandığı belirtildi.

Türkiye’de hukukun üstünlüğü, demokrasi ve insan hakları konusunda AB’nin notu, geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da “C-“ oldu. Rapora göre, Fransa gibi bazı Üye Devletler, 23’üncü ve 24’üncü fasılların açılmasını savunurken, Hollanda gibi üye ülkeler ise katılım sürecinin gözden geçirilmesi çağrısında bulunuyor.

Raporda, Kıbrıs meselesine ilişkin AB’ye verilen not 2014 yılında  da “C-” oldu. BM arabuluculuğunda Şubat 2014’te yeniden başlayan müzakerelerin, 2014 sonbaharında tekrar çıkmaza girdiği belirtilerek,Kıbrıs meselesinin AB’nin Türkiye’ye yönelik politikasını zedelemeyi sürdürdüğü belirtildi.

Türkiye ile bölgesel konularda ilişkiler konusunda AB, geçtiğimiz yıl aldığı “C+” notunu bu yıl da korurken raporda, Türkiye’nin Rusya’ya yaklaşımının AB’den oldukça farklı olduğu ve AB ile Suriye konusundaki görüş ayrılıklarının sürdüğü belirtildi. Doğuda ve güneyde krizlerle karşı karşıya olan Türkiye ve AB’nin yeterli düzeyde işbirliği kuramadığı kaydedilen raporda, AB’nin Türkiye ile yeterli istişarede bulunmadığı, bunun karşısında da Türkiye’nin AB’nin dış politika pozisyonlarından çoğuna uyum sağlamadığı kaydedildi.

 “European Foreign Policy Scorecard 2015” raporuna buradan ulaşılabilir. 

E-Bülten Kayıt

İKV KURUCU VE MÜTTEVELLİ KURUMLARI

© 2024 İKV Bütün Hakları Saklıdır.
Designed By: OrBiT