KASIM

TÜRKİYE-AB GÜNDEMİ

1-8 Kasım 2015

AB’den 1 Kasım Seçim Sonuçlarına İlişkin Açıklama

1 Kasım tarihinde gerçekleştirilen genel seçimlerin ardından üst düzey AB yetkilileri seçim sonuçlarına ilişkin değerlendirmede bulundu. Bu çerçevede AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’na tebrik mektubu yollayarak, 1 Kasım seçimlerinde kazandığı zafer için kutladı. Genel seçimlerin medyanın kısıtlandığı ve güvenliğin zor sağlandığı bir ortamda gerçekleştiğini ifade eden Tusk, seçimlere katılım oranının yüksek olmasının, Türk vatandaşlarının demokratik yaşama aktif katılımının en önemli kanıtı olduğunu söyledi. Yeni hükümet tarafından atılacak her adımın reformlara yönelik çabalar olması gerektiğini vurgulayan Tusk, çözüm sürecine bir an önce dönülmesini arzuladığını belirtti. Mektubun son bölümünde Başbakan Davutoğlu ile en kısa zamanda görüşmek istediğini yazan Tusk, AB’nin güçlü bir şekilde yanlarında olduğunu belirtti.

Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nu, 1 Kasım genel seçimlerindeki başarısından dolayı tebrik ettiğini açıklayan bir mesajı sosyal medyadan yayımladı. Komisyon Başkanı Juncker mesajında, zor güvenlik koşullarına rağmen seçimlerde görülen yüksek katılımın Türk demokrasisinin canlılığını gösterdiğini ifade etti. Yeni kurulacak hükümet ile vatandaşların yararına olacak her alanda çalışmaya hazır olduğunu belirten Juncker, 15 Ekim 2015 tarihinde AB Konseyi tarafından olumlu karşılanan Türkiye-AB Eylem Planı’nın uygulamasında adımlar atılmasını beklediğini açıkladı.

AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Frederica Mogherini ile Avrupa Komisyonunun Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn ise 1 Kasım 2015 tarihinde gerçekleştirilen genel seçimlere ilişkin ortak bir açıklama yayımladı. Açıklamada, AB’nin Türkiye ile olan ortaklığını ilerletmek ve her iki tarafın yararını gözeten işbirliğini her alanda geliştirmeye devam etmek için yeni hükümetle birlikte çalışacağına yer verildi.

Dışişleri Bakanı Sinirlioğlu'nun Paris ve Viyana Temasları

Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu, 27 Ekim 2015 tarihinde, Suriye'deki son gelişmeleri görüşmek için Paris'e bir ziyaret gerçekleştirdi. Fransa'nın ev sahipliğinde düzenlenen toplantıya katılan Bakan Sinirlioğlu, Katar ve Suudi Arabistanlı mevkidaşlarıyla ikili ve üçlü görüşmeler gerçekleştirdi.

Bakan Sinirlioğlu ayrıca 30 Ekim 2015 tarihinde, Avusturya’nın başkenti Viyana’da Suriye'deki ihtilafı sona erdirmek amacıyla düzenlenen toplantıya katıldı. Toplantıya katılanlar arasında, BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Frederica Mogherini, Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius, Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif ile Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan, Birleşik Krallık, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Irak, Lübnan, Çin, Umman ve İtalya'nın temsilcileri yer aldı.
 

9-15 Kasım 2015

 

AB Bakanlığı’nın 2015 Türkiye İlerleme Raporu’na İlişkin Resmi Açıklaması

AB Bakanlığı 10 Kasım 2015 tarihli 2015 Türkiye İlerleme Raporu’na ilişkin resmi bir açıklama yayımladı. Açıklamada, diğer aday ülkelere de yönelik olan söz konusu ilerleme raporlarının haklı gerekçelere dayanarak eleştirel bir niteliğe sahip olduğu ve bu bağlamda Türkiye’ye yöneltilen bazı eleştirilerin not edildiği belirtildi. Ayrıca Komisyon raporlarının daha kapsayıcı olmasına dair Türkiye’nin dile getirdiği önerilerin, son raporda dikkate alınmasından duyulan memnuniyet ifade edildi.

AB Bakanlığı raporda, siyasi kriterler kapsamında son yıllarda gerçekleştirilen reformlardan genel olarak olumlu şekilde bahsedildiği belirtilirken, eleştirilerin ağırlıklı olarak hukukun üstünlüğü, yargı sistemi, ifade, toplanma ve basın özgürlükleri üzerinde yoğunlaştığının görüldüğü belirtildi.

Raporun Kıbrıs bölümünde, Türkiye’nin önerilerine destek verildiği; ancak, AB’nin daha objektif bir tavır sergilemesi gerektiği kaydedildi. Kıbrıs meselesinde AB tarafının, Ada’daki yapıya ve gerçeklere uygun olarak tarafsız ve teşvik edici hareket etmesi çağrısı yapıldı.   Öte yandan, PKK’nın terör örgütü olduğunun AB tarafından vurgulandığı; ancak, PKK, DHKP-C, IŞİD ve diğer terör örgütlerine karşı mücadelede ayrım yapmaksızın atılan kararlı adımların yeterince anlaşılamadığının görüldüğüne dikkat çekildi.

AB Bakanlığı tarafından raporda, insanlığa karşı bir suç teşkil eden terörizm karşısında vatandaşlarının can güvenliğini korumanın devletlerin birincil görevi olduğu, ayrıca, ülkemizin IŞİD’e karşı uluslararası koalisyona dâhil olduğunun da altının çizildiği belirtildi. Bakanlık resmi açıklamasında, Gümrük Birliği sürecinden bu yana Türkiye’nin sağladığı mevzuat uyum grafiğinin olumlu yansıtıldığı ve 33 faslın 27’sinde çeşitli alanlarda ilerleme kaydedildiğinin Komisyon tarafından teyit edildiği vurgulandı.

AB Bakanlığı açıklamasında, Türkiye’nin AB üyeliğinin konjonktürel değil, kalıcı ve stratejik bir yaklaşımın ürünü olduğunu vurgularken, Türkiye’nin demokratikleşme ve çağdaşlaşma seviyesi ile vatandaşlarımızın yaşam standartlarının  daha da yükseltilmesi açısından önemli olan üyelik hedefinin sürdürüleceği belirtildi.

Timmermans ve Hahn Türkiye’ye Resmi Ziyarette Bulundu

11 Kasım 2015 tarihinde Avrupa Komisyonu Birinci Başkan Yardımcısı Frans Timmermans ve Avrupa Komisyonunun Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn Türkiye’ye resmi ziyarette bulundu. AB yetkilileri ziyaretleri kapsamında AB Bakanı Prof. Dr. Beril Dedeoğlu ve Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu ile bir araya geldi. Bakanlık tarafından yayımlanan resmi yazılı açıklamada, görüşmeler kapsamında mülteci sorunu ve Türkiye-AB ilişkilerinin ele alındığı belirtildi.

Fransa’da Terör Saldırıları

Fransa’nın başkenti Paris’te 13 Kasım 2015 tarihinde yedi farklı noktada meydana gelen terör saldırılarında 129 kişi hayatını kaybetti, 352 kişi yaralandı. Cumhurbaşkanı François Hollande IŞİD terör örgütünün üstlendiği saldırıların sorumlularına karşı acımasız bir mücadele yürüteceklerini açıkladı. Ülke genelinde olağanüstü hal ilan edilirken, sınırlar kapatıldı. Fransa’daki terör saldırıları bütün dünyada geniş yankı yaratırken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan saldırılardan dolayı derin üzüntü duyduğunu belirtti. Erdoğan, Paris saldırılarında hayatını kaybedenler için Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’a ve Fransız halkına taziyelerini sundu ve yaralılara acil şifalar diledi. Paris'teki terör saldırılarına ilişkin bir basın açıklaması yapan Erdoğan, “Terörün anlamını ve yol açtığı sonuçları çok iyi bilen bir ülke olarak şu anda Fransa'da yaşanan acıyı gayet iyi anlıyoruz. Terörün milleti, ırkı, vatanı yoktur” dedi. Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, terör saldırısını kınayarak, terörün hangi gerekçeyle ve neden yapılmış olursa olsun bütün bir insanlığın ortak bir bilinçle karşı durması gereken bir insanlık suçu olduğunu belirtti.

G20 Zirvesi Antalya’da Gerçekleşti

G20 Liderler Zirvesi Türkiye’nin ev sahipliğinde, 15-16 Kasım 2015 tarihlerinde Antalya’da gerçekleşti. Türkiye’nin ilk kez ev sahipliğini üstelendiği Zirvede, ülkemiz, Cumhurbaşkanı düzeyinde temsil edildi. Bilindiği üzere G20, dünyanın en büyük ekonomileri arasında yer alan 19 ülke (Türkiye, İngiltere, Japonya, Kanada, Almanya, Fransa, İtalya, Rusya, Avustralya, Brezilya, Arjantin, Hindistan, Çin, Endonezya,  Meksika, Suudi Arabistan, Güney Afrika, Güney Kore ve ABD) Avrupa Komisyonu'ndan oluşuyor. Dünya liderlerinin bir araya geldiği G20 Zirvesi’nde, 13 Kasım 2015 tarihinde Paris'te gerçekleşen terör saldırıları, Zirvenin küresel ekonomi ve göçmen krizi ağırlıklı gündemini terörle mücadeleye çevirdi.

16-22 Kasım 2015

Komisyon Üyesi Hahn: “Türkiye-AB İlişkilerinde Yeni Bir Işık Var”

Avrupa Komisyonunun Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn, bir gazeteye verdiği röportajda Türkiye-AB ilişkilerini değerlendi. AB liderlerinin yıl sona ermeden düzenlenecek bir Türkiye-AB Zirvesi ile ikili ilişkilerde yeni bir başlangıç yapmak istediğini belirten Komisyon Üyesi Hahn, böylece Türkiye ile Avrupa’ya göçmen akınının azaltılması konusunda anlaşmaya varılmasını beklediğini söyledi. Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir ivme olduğunu ifade eden Komisyon Üyesi Hahn, yeni fasılların açılması konusunda teklifte bulunmayı amaçladığını sözlerine ekledi.

Öte yandan Geçici Hükümet Sözcüsü Ömer Çelik konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Türkiye ile ilişkilerin canlandırılması konusunda geç kalındığını belirtirken, Komisyon Üyesi Hahn’ın kullandığı “Dost Çemberi (Ring of Friends)” tanımına sert tepki gösterdi. Türkiye’nin kimsenin barış ve refahının tampon bölgesi olmadığını söyleyen Çelik, AB’nin müzakere kriterleri neyse ilişkileri de bu çerçevede yürütmesi gerektiğini açıkladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Türkiye G20’de Enerji Konusunu Öne Çıkaran İlk Ülke”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 7’nci Atlantik Konseyi Enerji ve Ekonomi Zirvesi’nin açış törenindeki konuşmasında, Suriye’de iç savaş, İran-Batı uzlaşısı, düşen petrol-doğalgaz fiyatları ve Ukrayna’daki siyasi gerilim gibi konulara değindi. Türkiye’nin enerji ve kalkınma politikalarına öncelik verdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünya enerji haritasının değişerek yeni aktörlerin ortaya çıktığını kaydetti. Konuşmasında NABUCCO Projesi’nin, AB ile yaşanan proje finansmanı sıkıntısı ve Türkiye’nin projedeki rolünün net olmaması nedeniyle hayata geçemediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan ile gerçekleşen TANAP Projesi ortaklığında böyle bir durumun yaşanmadığını belirtti.

Türkiye’nin enerji konusunu ön plana çıkaran ilk G20 ülkesi olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu alanda “kapsayıcılık” başlığı çerçevesinde G20 Enerji Bakanlarını bir araya getirerek çalışmaların başlatıldığını sözlerine ekledi.

AB Bakanlığı’ndan AB Alanında Yüksek Lisans Burs Çağrısı

AB Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, akademik açıdan başarılı ve AB alanında yüksek lisans yapmak isteyen öğrencilere 2016-2017 akademik yılı için Avrupa Koleji’nde burs imkânı sağlanacağı belirtildi. Son başvuru tarihi 20 Ocak 2016 olarak açıklandı.

Detaylı bilgiye buradan ulaşılabilir.

Yunanistan Başbakanı Alexis Tsipras Türkiye’yi Ziyaret Etti

Yunanistan Başbakanı Alexis Tsipras, 17-18 Kasım 2015 tarihlerinde Türkiye’ye resmi bir ziyarette bulundu. Başbakan Tsipras ziyareti kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu ve Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu ile bir araya geldi. Liderlerin gündeminde mülteci krizi, Kıbrıs sorunu Türkiye-AB ilişkileri ve ikili ilişkiler yer aldı.

Başbakan Davutoğlu ile yapılan görüşme sonrasında düzenlenen ortak basın toplantısında Başbakan Tsipras, sığınmacı krizi konusunda Türkiye ve Yunanistan’ın daha fazla ortak tutum ve davranış sergilemesi gerektiğini ifade ederken, insan tacirleri ile ortak mücadele edilmesinin gerekliliği vurgusunu yaptı. Başbakan Tsipras, kaçakçılık çetelerinin çökertilebilmesi için koordinasyon ve karşılıklı iletişim konularında daha fazla adım atılması gerektiğini belirtti. Başbakan Tsipras ayrıca Ada’da her iki toplumun federatif bir çatı altında birlikte yaşayacağı bir çözümün destekçisi olacaklarını söylerken, çözüm yolu için her türlü yardıma hazır olduklarını kaydetti.

Başbakan Davutoğlu ise konuşmasında Yunanistan’ın, Türkiye’nin AB üyelik sürecini desteklediğini ve bu zor dönemde Türkiye’nin AB üyeliğine verdiği katkıyı artıracağına inandığını söyledi. Başbakan Davutoğlu, mülteci sorunundan etkilenmiş iki taraf olarak görüşmede alınan kararlar çerçevesinde ortak çalışmalar yürütüleceğini sözlerine ekledi.

Kamu Başdenetçisi Ömeroğlu’nun Brüksel Ziyareti

Kamu Başdenetçisi M. Nihat Ömeroğlu “Modern Parlamenter Demokraside Ombudsmanın Rolü: Bölgesel Bir Perspektif” başlıklı seminere katılmak üzere Brüksel’e bir ziyaret gerçekleşti. Ziyaret kapsamında, Avrupa Ombudsmanı Emily O’Reilly, AP Türkiye Raportörü Kati Piri, AB nezdinde Türkiye Daimi Temsilcisi Büyükelçi Selim Yenel ve Türkiye’nin Belçika Büyükelçisi Mehmet Hakan Olcay ile ikili görüşmeler gerçekleştirdi.

23-29 Kasım 2015

AB’den Suriyeli Mültecilere 3 Milyar Avro Mali Destek

Avrupa Komisyonu,  24 Kasım 2015 tarihinde, Türkiye’de bulunan Suriyeli mültecilere yönelik 3 milyar avro tutarındaki mali kaynak mekanizmasının 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren başlayacağını açıkladı. Söz konusu mali kaynağın 500 milyon avroluk kısmının AB kaynaklarından sağlanacağı belirtilen açıklamada, 2,5 milyar avro tutarındaki kalan kısmın ise AB üyesi ülkelerin katkılarıyla oluşturulacağı ifade edildi.

Avrupa Komisyonu Birinci Başkan Yardımcısı Frans Timmermans açıklamasında, göçmen krizine yönelik olarak ancak, Türkiye ile işbirliği yaparak sonuç alınacağını belirtirken, sağlanacak mali kaynağın Türkiye’de bulunan Suriyeli mültecilerin günlük yaşam koşullarının ve sosyo-ekonomik durumlarının iyileştirilmesi için kullanılacağını belirtti.

Yeni Hükümette AB Bakanı ve Başmüzakereci Görevine Volkan Bozkır Getirildi

Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayının ardından 64’üncü Hükümette yer alan kabine üyelerini açıkladı. AB Bakanı ve Başmüzakereci olarak tekrar görevlendirilen Büyükelçi Volkan Bozkır, 24 Kasım 2015 tarihinde, AB Bakanlığı’nda gerçekleşen devir teslim töreni ile Bakanlık görevini Prof. Dr. Beril Dedeoğlu’ndan devralarak görevine başladı.

AB Bakanı ve Başmüzakereci Büyükelçi Volkan Bozkır ilk açıklamasında, AB ile yürütülen üyelik müzakerelerinde 17'nci faslın Aralık ayının ortalarında açılacağının müjdesini verdi. Bakan Bozkır, müzakerelerde gündeme gelen diğer fasılların da yeni yılda açılabilmesini sağlayacak çalışmaları başlatacaklarını duyurdu.

Mevlüt Çavuşoğlu Dışişleri Bakanlığı Görevine Getirildi

64’üncü Hükümetin Dışişleri Bakanı olarak açıklanan Mevlüt Çavuşoğlu, Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu’ndan görevi devraldı.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ilk resmi ziyaretini, 26 Kasım 2015 tarihinde,  KKTC’ye gerçekleştirdi. KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve KKTC Başbakanı Ömer Kalyoncu tarafından kabul edilen Bakan Çavuşoğlu’nun, Cumhurbaşkanı Akıncı ile görüşmesinin ardından ortak bir basın toplantısı düzenledi. Ada’da devam eden müzakerelerin belli bir takvime bağlanması gerektiğini ifade eden Çavuşoğlu,  her iki tarafın da kabul edeceği, kalıcı, adil bir çözümden yana olduklarını ve varılacak anlaşmanın referanduma götürülmesi gerektiğini belirtti. KKTC temasları sırasında, KKTC Dışişleri Bakanı Emine Çolak ile bir araya gelen Çavuşoğlu, görüşmelerde Türkiye’nin AB ile müzakere süreci, ikili ilişkiler ve olası işbirliği hususlarının masaya yatırıldığını açıkladı.

Bakan Çavuşoğlu KKTC ziyaretinin ardından 26-27 Kasım 2015 tarihlerinde, Azerbaycan’a resmi bir ziyaret gerçekleştirerek, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Azerbaycan Milli Meclis Başkanı Oktay Asadov, Azerbaycan Başbakanı Artur Rasizade ve Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memmadyarov ile ikili görüşmeler gerçekleştirdi. Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ilişkilerin her alanda iyi düzeyde olduğunu ifade eden Çavuşoğlu,  TANAP’ın inşaasının hiçbir problem olmadan devam ettiğini ifade etti.

Türkiye-AB Zirvesi 29 Kasım 2015

AB - Türkiye Zirvesi’nin Sonuçları Müzakere Sürecinin Canlandırılması için Bir Fırsat Sunmaktadır

 AB Konsey Başkanı Donald Tusk’ın daveti üzerine toplanan AB-Türkiye Zirvesi’nde, göç krizinin kontrolünde iki taraf arasında işbirliği ve bunun yanında, ikili ilişkileri canlandırmak için atılacak adımlar görüşüldü.

AB’ye yönelen ve büyük ölçüde Türkiye üzerinden ilerleyen göçün kontrol altına alınması, Türkiye-AB işbirliği açısından yeni bir başlangıç yapma fırsatı sunuyor.  AB’nin Türkiye’den göçün kontrol altına alınmasına yönelik beklentileri karşılığında, müzakere sürecinin yeni fasılların açılması ile canlandırılması, 17’inci Fasıl olan Ekonomik ve Parasal Politika faslının açılması ve diğer fasılların açılmasına yönelik hazırlıkların yapılması, vize serbestisi için Ekim 2016’nın hedeflenmesi, iki taraf arasında yılda iki kez düzenli AB Zirveleri yapılması, Yüksek Ekonomi Diyaloğu’nun başlatılması ve Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ile ilgili görüşmelerin 2016 sonunda başlatılması gibi adımların yanında 3 milyar avro tutarında olacağı ifade edilen ek mali yardım sağlaması söz konusudur.

İlişkilerde yeni bir başlangıç yapılması sevindiricidir. Başbakanımızın Türkiye’nin AB üyelik hedefini vurgulaması ve Avrupa ailesine ait olunduğu yönündeki sözlerinin yanında AB Konseyi ve Avrupa Komisyonu Başkanlarının Türkiye’nin aday ülke olduğunu ifade etmeleri ve ilişkilerin göç konusundan çok daha geniş olduğuna dikkat çekmeleri umut vericidir. Mülteci krizi vesilesiyle, ilişkilerin canlandırılması için ortaya çıkan bu fırsatın iyi değerlendirilmesi, etkin teknik ve idari işbirliğinin yanında, Türkiye’nin demokrasi ve özgürlükler alanındaki reformlara devam etmesine bağlıdır.

Bunun yanında, mülteci krizinin çözümü için Suriye’deki savaşın tüm tarafların katılımı ve uluslararası aktörlerin insani müdahalesi ile biran önce bitmesi gerekmektedir. Bu açıdan Antalya’daki G20 Zirvesi’nde terör ve göç meselesi konusunda ortak bir yaklaşım benimseyen ülkelerin sözlerini uygulamaya geçirmeleri gerekmektedir.

Bu çerçevede İKV olarak Türkiye’yi AB üyelik hedefine yakınlaştıracağını umduğumuz tüm bu süreçleri desteklemekle birlikte aşağıdaki noktaların üzerinde de önemle durmak isteriz:

- AB müzakerelerinde 17’inci Faslın açılması olumlu bir gelişmedir. Ancak bu faslın açılması yaklaşık 1 senedir gündemdedir. Dolayısıyla yeni bir adım değildir. Sürecin canlanması enerji, yargı ve temel haklar, adalet, özgürlük ve güvenlik gibi fasılların açılması, gümrük birliği ile ilişkili olarak görülerek askıya alınan fasılların açılması ve fasılların geçici olarak kapatılabilmesine bağlıdır. Kıbrıs meselesinde 2016 yılı içinde bir çözüm sağlanması müzakerelerde 14 faslın önündeki engelleri kaldırarak açılabilmelerini mümkün kılacaktır. Ayrıca fasılların geçici olarak kapatılmasını engelleyen 2006 tarihli karar da kalkacağı için müzakerelerde reel bir ilerleme sağlanabilecektir. Bu açıdan son aşamasına gelen Kıbrıs görüşmelerine hassasiyetle eğilinmeli ve motive edici bir destek verilmelidir.

- AB ve Türkiye arasında düzenli zirvelerin yapılması da olumludur. Bu şekilde ikili konuların görüşülerek, en üst düzeyde karara bağlanması mümkün olacaktır. Daha önce başlatılan üst düzey diyalog süreçlerini de tamamlayacak bir gelişmedir. Ancak bu zirvelerin işleyen bir müzakere süreci çerçevesinde gerçekleştirilmesi gerekir.

- Mülteci krizinin kontrol altına alınmasında, işbirliği elzemdir. Ancak bu süreçte, etkin bir işbirliği yük paylaşımını gerektirir. AB’nin özellikle haklı iltica taleplerini karşılaması,  teknik ve mali destek sağlaması önemlidir. Geri Kabul Anlaşması’nın yürürlüğe girmesi ile Türkiye’den AB’ye geçtiği tespit edilen düzensiz göçmenlerin iadesi söz konusu olacaktır.  Bu Anlaşma’nın başarılı bir şekilde işlemesi için gerekli hukuki, fiziksel ve idari altyapının oluşturulması şarttır. Aksi takdirde, Türkiye’nin yükümlülüklerini yerine getirmesi çok zor olacaktır. Esas çözüm, bu süre zarfında, Suriye’deki ateşi söndürmek ve yeni bir düzen yaratarak, Suriyelilerin geri dönmelerinin de mümkün olmasını sağlamaktır.

-  AB-Türkiye Zirvesi’nden vize serbestisine ilişkin tarih çıkması olumludur. Ancak Geri Kabul Anlaşması’nın imzalanması ile başlamış olan vize liberalizasyon sürecinin vizelerin kaldırılması ile sonuçlanması için Türkiye’nin yerine getirmesi gereken 72 kriter bulunmaktadır. Bu kriterler arasında öne çıkanlar şu şekilde özetlenebilir:

-Geri Kabul Anlaşması’nın efektif olarak uygulanması;

-T.C. pasaportlarının parmak izi de içeren biyometrik hale dönüştürülmesi;

-Pasaport ve vizelerde belge güvenliğinin sağlanması ve bu alanda AB ile işbirliği;

-Yasadışı geçişleri engelleyecek şekilde sınır kontrollerinin sağlanması;

-Entegre sınır yönetimi stratejisinin uygulanması;

-Sınır yönetimi, vize, gümrükler, geçiş belgeleri gibi alanlarda yolsuzlukla etkin mücadele;

-Uluslararası mülteci hukukuna uyum sağlanması;

-Özellikle göç veren ülkeler için sınırda vize uygulamasının kaldırılması; damga vize yerine sticker vize uygulamasına geçilmesi, havaalanı transit vize uygulamasının başlatılması;

-Türkiye’nin vize politikası ve mevzuatının AB ile uyumlaştırılması;

-Cenevre Sözleşmesi’ne getirilen coğrafi çekincenin kaldırılması ve uluslararası koruma sağlanması (ki Türkiye bu maddenin ancak AB üyeliği ile gerçekleşebileceğini not etmişti);

-Mülteci statüsünün belirlenmesi için uzmanlaşmış bir birim oluşturulması;

-Mülteci statüsü verilen kişilerin kendi kendilerine yetebilmeleri, kamu hizmetlerine erişimi, sosyal hakları ve entegrasyonlarının sağlanması;

-Yabancıların ülkeye girişi, kalışı ve çıkışı ile ilgili kuralların AB ile uyumlaştırılması;

-Düzenli ve yasadışı göç ile ilgili veri toplanması ve göç akınları gözetim mekanizması oluşturulması;

-Organize yasadışı göçün soruşturulma kapasitesinin oluşturulması;

-Yasadışı göçün kaynaklandığı ülkeler ile geri kabul anlaşmaları imzalanması;

-Yasadışı olarak kalan veya transit yapan göçmenlerin sınır dışı edilmesi ve AB tarafından iade edilenlerin kalışları ve geri gönderilmeleri için uygun kapasitenin oluşturulması;

-Organize suç ile mücadele ulusal stratejisi ve eylem planının uygulanması;

-Avrupa Konseyi Sözleşmesi ve AB standartları uyarınca insan kaçakçılığı ile etkin mücadele;

-Siber suçlar ve terörün finansmanı ile ilgili Avrupa Konseyi sözleşmelerinin imzalanması;

-Cezai konularda adli işbirliği ile ilgili uluslararası sözleşmelerin imzalanması;

-OLAF, EUROPOL, EUROJUST gibi AB kurumları ile işbirliği, MASAK’ın ilgili AB ajansları ile işbirliği;

-AB standartları uyarınca kişisel veri koruma mevzuatının oluşturulması;

-Türk vatandaşları için hiçbir ayrım ve kısıtlama olmaksızın serbest dolaşımın sağlanması, Türk vatandaşlığı edinme koşulları ile ilgili bilgi sağlanması;

Türkiye’nin vize serbesti sürecinde bu kriterleri yerine getirmekte gerekli adımları atması AB’nin kolaylaştırıcı bir tavır benimsemesine de bağlı olarak vizelerin kaldırılmasını mümkün kılacaktır.

- Yukarıda ifade edildiği gibi müzakerelerin hızlandırılması Türkiye-AB ilişkilerinin ilerlemesi açısından en temel alanı oluşturmaktadır. Ancak müzakerelerde yeni fasıllar açılmasının ötesinde,  sürecin üyelik hedefine doğru ilerlemesi için siyasi kriterlerin karşılanması ve son raporda tespit edilen ifade özgürlüğü ve gösteri özgürlüğü gibi alanlardaki gerilemelerin önüne geçilmesi gerekmektedir.  AB’nin mülteci krizi ile ilgili olarak Türkiye’ye duyduğu ihtiyaç ilişkilerde bir canlanmayı mümkün kılmıştır. Ancak Türkiye’nin AB’ye  üye olması ve karar almada hak ettiği yeri alması için mutlaka siyasi kriterleri yerine getirmesi ve AB değerlerine uyum sağlaması gereklidir. Son günlerde yaşadığımız, gazetecilerin tutuklanması gibi uygulamalar AB üyeliği hedefi ile çelişmekte ve Avrupa değerlerinden uzaklaşma anlamına gelmektedir.

E-Bülten Kayıt

İKV KURUCU VE MÜTTEVELLİ KURUMLARI

© 2024 İKV Bütün Hakları Saklıdır.
Designed By: OrBiT