TEMMUZ
LÜKSEMBURG, AB DÖNEM BAŞKANLIĞI’NI DEVRALDI
Lüksemburg, 1 Temmuz 2015 tarihinde AB Konseyi Dönem Başkanlığı’nı Letonya’dan devraldı. Altı aylık Dönem Başkanlığı, yeni kurumsal denge oluşturan Lizbon Antlaşması sonrasında bu ülkenin ilk Dönem Başkanlığı olacak.
Lüksemburg Dönem Başkanlığı sırasında ülke, ana ilkelerini şu şekilde belirledi:
- Vatandaşların sesine kulak veren
- İşletmeleri destekleyen
- Avrupa’nın çıkarları doğrultusunda ortaklar ve kurumlarla işbirliğinde bulunan bir Dönem Başkanlığı.
Lüksemburg Dönem Başkanlığı’nın programı, 26-27 Haziran 2014 tarihlerinde AB Konseyi tarafından önümüzdeki 5 yıl için AB’nin temel önceliklerini ortaya koyan Stratejik Plan çerçevesinde belirlendi. Söz konusu program, Avrupa Komisyonu Başkanı’nın Yönlendirici İlkeleri, Komisyon’un yıllık çalışma planının yanı sıra İtalya, Letonya ve Lüksemburg’dan oluşan Üçlü Başkanlığın çalışmaları göz önünde bulundurularak oluşturuldu.
Lüksemburg Dönem Başkanlığı’nın öncelikleri yedi temel başlık altında şu şekilde sıralanıyor:
- Büyüme ve istihdamı artırmak için yatırımı teşvik etmek;
- AB’nin sosyal boyutunu derinleştirmek;
- Göçü yönetmek, özgürlük, yargı ve güvenlik alanlarını birleştirmek;
- Dijital Pazar boyutuna odaklanarak ortak pazarı gözden geçirmek;
- Avrupa’nın rekabet gücünü küresel ve şeffaf bir çerçeveye oturtmak;
- Sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etmek;
- Dünyada AB’nin konumunu güçlendirmek.
Lüksemburg Dönem Başkanlığı, Türkiye’nin müzakere sürecini diğer aday ülkelerle beraber ele alıyor. Bu çerçevede Dönem Başkanlığı programında, Türkiye, Karadağ ve Sırbistan ile müzakerelerde “gerekli şartlar yerine getirildiği” takdirde yeni fasılların açılabileceği dile getiriliyor.
Bilindiği üzere, Lüksemburg, Türkiye’nin üyeliğine sıcak bakan ülkeler arasında bulunuyor. 2013’te Türkiye’ye Devlet Başkanı düzeyinde gerçekleşen ziyarette Grandük Henri ikili ilişkilerin geliştirilmesi ve Türkiye-AB katılım müzakerelerinde daha ileri bir aşamaya geçilmesi için destek verdiklerini açıklamıştı. 2014’te ise Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn, Türkiye’nin adaylık sürecini desteklerini belirtmiş, 2015 Dönem Başkanlığı’nda bunun için gerekli adımları atacaklarının altını çizmişti. Asselborn, Lüksemburg Dönem Başkanlığı’nda Türkiye ile yeni fasılların açılması için girişimlerde bulunacaklarını açıklamıştı. Lüksemburg Dönem Başkanlığı hakkında daha detaylı bilgiye buradan ulaşılabilir.
YUNANİSTAN REFERANDUMDA “HAYIR” DEDİ
Yunanistan’da Avrupa Komisyonu, AMB ve IMF’den oluşan kreditör kurumlar tarafından hazırlanan yeni bir kurtarma paketine ilişkin 5 Temmuz 2015 tarihinde gerçekleştirilen referandumda “hayır” oyu çıktı. Yüzde 61 oranında “hayır” oyu çıkan referandumda Yunan halkı, Yunanistan ve kreditör kurumlar arasında görüşülen kurtarma paketinin koşullarını reddetmiş oldu.
Hatırlanacağı üzere, Syriza’nın Yunanistan’da iktidara gelmesinden itibaren devam eden kredi görüşmeleri Haziran ayının sonuna kadar bir sonuç vermedi. 5 aydır süren görüşmelerde en kritik dönem Yunanistan’ın Haziran ayının başında IMF’ye yapması gereken 1,6 milyar avro tutarında borç ödemesini gerçekleştiremeyeceğini açıklamasıyla başlamıştı. Kurtarma paketinin 7,2 milyar avro tutarındaki son dilimine ilişkin anlaşma sağlanamaması üzerine Yunanistan’ın elinde yeterli mali kaynak kalmadı ve 1 Temmuz 2015 itibariyle ülke, resmi olarak temerrüde düştü.
Yunanistan Başbakanı Alexis Tsipras kurtarma paketinin koşullarına ilişkin müzakerelerden sonuç çıkmaması üzerine referandum çağrısında bulundu. Bakanlar Kurulu’nun kararı üzerine de kurtarma paketine ilişkin referandum yapılmasına karar verildi. Gerçekleşen referandumda kreditör kurumların, kurtarma paketinin koşullarına ilişkin Yunanistan’a önerdiği anlaşma taslağı oylandı. Referandumda “hayır” oyu çıkmasına rağmen Yunanistan’la kreditör kurumlar arasındaki görüşmeler devam edecek; ancak, kreditör kurumların Yunanistan’ın talep ettiği borcu vermeyi reddetmesi durumunda, Yunanistan’ın Avro Alanı’ndan çıkması riski bulunuyor. Bilindiği üzere, kreditörler, yeni yardım paketinin Yunanistan’a verilmesi için öncelikle kamu çalışanlarının ve emeklilerin maaşlarında kesintiye gidilmesini ve katma değer vergisinin uygulandığı mal ve hizmetlerin kapsamının genişletilmesini talep ediyor.
17’NCİ AB-ÇİN ZİRVESİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ
17’nci AB-Çin Zirvesi, Çin Başbakanı Li Keqiang, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker’in katılımıyla, 29 Haziran 2015 tarihinde Brüksel’de gerçekleştirildi. AB ile Çin arasındaki diplomatik ilişkilerin 40’ıncı yılının da kutlandığı Zirveye, AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Federica Mogherini, Avrupa Komisyonu’nun İstihdam, Büyüme, Yatırım ve Rekabetçilikten Sorumlu Üyesi ve Komisyon Başkan Yardımcısı Jyrki Katainen, Avrupa Komisyonu’nun Ticaretten Sorumlu Üyesi Cecilia Malmström ile Bilim, Araştırma ve Yenilikçilikten Sorumlu Üyesi Carlos Moedas da katıldılar.
Zirvede, AB-Çin arasındaki Fikri Mülkiyet Diyalog Mekanizması’nı güçlendirmek için Avrupa Komisyonu’nun Ticaretten Sorumlu Üyesi Cecilia Malström ve Çin Ticaret Bakanı Gao Hucheng bir Mutabakat Zaptı imzaladılar. Taraflar ayrıca ticari ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla şirketlerin karşılaştıkları maliyetleri düşürmek ve işlem süreçlerini kolaylaştırılmak için yeni önlemler öngördüler. AB ve Çin arasındaki yatırım ilişkilerinin geliştirilmesi, iki taraf arasındaki altyapı ve ulaşım bağlantılarının iyileştirilmesi ve araştırma ve yenilikçilik alanlarında işbirliğinin güçlendirilmesi konuları da ele alındı. Bu kapsamda, Avrupa Komisyonu’nun Bilim, Araştırma ve Yenilikçilikten Sorumlu Üyesi Carlos Moedas ile Çinli Bilim ve Teknoloji Bakanı Wan Gang, genç Çin bilim adamlarının Avrupa Araştırma Konseyi(European Research Council) tarafından desteklenen projelere katılımlarını kolaylaştırmak amacıyla bir anlaşma imzaladılar.
Zirvede, liderler ayrıca iklim değişikliği ve kalkınma gibi küresel konuları da ele aldılar. İklim değişikliği ile ilgili olarak, Aralık 2015’te Paris’te düzenlenecek BM İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’nda adil ve iddialı bir anlaşmaya varılması gerektiği konusunda hem fikir olduklarını belirttiler. Liderler, düşük karbon ekonomisine geçiş süreci için işbirliğinde bulunacaklarını ve çevre dostu yatırımları teşvik edeceklerini açıkladılar. Zirvede, liderler, küresel sorunların yanı sıra bölgesel konulara da değindiler. Bu kapsamda, özellikle Ukrayna ve Güney Doğu Asya bölgesinin yanı sıra Libya, Suriye, Yemen, Irak ve İran’daki son gelişmeler de ele alındı.
Son olarak, liderler savunma ve güvenlik alanlarında daha fazla işbirliğinde bulunulması konusunda anlaşmaya vardılar. İnsan haklarının korunması ve teşvik edilmesi konusundaki daha önceden verilen taahhütlerin önemi vurgulandı. AB Konseyi Başkanı Tusk Çin’deki ifade özgürlüğüne ve dernek kurma haklarına ilişkin ihlallerin yanı sıra ülkedeki azınlıkların durumu konusundaki endişelerini dile getirdi.
AB’de dolaşım ücretleri 2017 yılında kaldırılacak
Avrupa Komisyonu’nun Telekom Tek Pazarı’nın oluşturulması için iki yıl önce sunduğu teklif üzerinde AB Konseyi ve AP sonunda bir uzlaşmaya vardılar. Söz konusu anlaşmaya göre, dolaşım ücretleri (roaming) kaldırılacak. Böylece AB’deki telefon kullanıcıları, herhangi bir AB üyesi ülkede kullandıkları telefon hizmetleri (arama, SMS, veri transferi) için kendi ülkelerindeki tarife ile ücretlendirilecekler. 2007 yılından bu yana dolaşım ücretleri AB’de yüzde 80 oranında düşürüldü ve 15 Haziran 2017 tarihi itibarıyla bu ücretlerin tamamen kaldırılması konusunda anlaşmaya varıldı. Ayrıca Nisan 2016’dan itibaren bir geçiş süreci uygulanarak, yurtdışını aramanın dakikası 0,05 avro; SMS gönderimi için 0,02 avro ve internet kullanımında, megabyte başına 0,05 avroya düşülmesi öngörüldü.
Bu anlaşmaya eş zamanlı olarak, AB’de “ağ tarafsızlığı” ilkesinin (principle of “net neutrality”) uygulaması başlatılacak. Bu ilke ile onlineiçerik, uygulamalar ve hizmetlere erişimin kısıtlanmasının önüne geçilmesi amaçlanıyor. Buna göre, internet hizmet sağlayıcılarına ek ücret ödenmeyecek. Böylelikle tüm internet trafiğine eşit muamele yapılması öngörülüyor. Bu yeni düzenlemenin 30 Nisan 2016 itibarıyla uygulamaya girmesi bekleniyor.
Tüm bunların yanı sıra, Avrupalı yetkililer Avrupa Komisyonu’nun ağ ve bilgi güvenliğine (network and information security) ilişkin yönerge taslağı için öncelik teşkil eden maddeler üzerinde uzlaşmaya vardılar. Günümüzde siber suçlarının artması üzerine bu yönerge ile tüm AB çapında güvenli bir dijital ortamın oluşturulması amaçlanıyor.
TTYO`YA İLİŞKİN KARAR TASARISI AP TARAFINDAN ONAYLANDI
AP, 8 Temmuz 2015 tarihinde TTYO’ya ilişkin karar tasarısını kabul etti. Bilindiği üzere, Haziran ayında oylamaya sunulması planlanan bu tasarının oylama tarihi pek çok değişiklik talebi yüzünden ertelenmişti.
Karar tasarısında dikkat çeken hususların başında yatırımcılarla devlet arasındaki uyuşmazlıkların halli mekanizması (Investor-to-State Dispute Settlement - ISDS) geliyor. Bu tasarıyla, TTYO kapsamında ISDS maddesinin eklenmesinin yerine başka bir çözüm önerisi getirildi. Buna göre, yatırımcı ve devlet arasındaki anlaşmazlıkların çözümü için özel bir arabuluculuk sistemi yerine kamusal ve yasal bir mekanizmanın oluşturulması öneriliyor. Bu sistemin bağımsız ve profesyonel atanmış yargıçlar tarafından yürütülmesi öngörülüyor. Tasarıda, sistemin demokratik ve şeffaf bir şekilde işletilmesi gerektiğine özellikle vurgu yapıldı.
AP’nin onayladığı tasarıda AB tüketicilerinin sağlık ve güvenliğinin yüksek seviyede korunması için çağrıda bulunuluyor. Ayrıca tüketicilerin veri güvenliğinin sağlanmasına büyük önem verilirken, kamu hizmetlerinin anlaşmanın kapsamı dışında tutulması talep edildi. AP tarafından, AB coğrafi işaretlerin korunması ve hassas olarak nitelendirilen tarım ve sanayi ürünleri için istisnaların talep edilmesi gerektiği de belirtildi. Bunun yanında , AB ve ABD arasında uygulanan standartların çok farklı olduğu alanlarda yasal düzenlemelerin uyumlaştırması gerektiğine dikkat çekildi. Ancak ABD ile çok farklı standartlar uygulanan alanlarda (örneğin GDO, ilaç izinleri ve hayvancılıkta hormon kullanımı) anlaşma yapılmaması talep edildi.
AP’ de onaylanan karar tasarısı ile daha güçlü bir siyasi ortamın oluştuğuna dikkat çeken Avrupa Komisyonu’nun Ticaretten Sorumlu Üyesi Cecilia Malmström AP’nin yatırımcı-devlet anlaşmazlıkları için yeni bir sistemin gerekliliği konusundaki vurgusunun göz ardı edilemeyeceğini açıkladı.
Macaristan Parlamentosu iltica yasasını kabul etti
Macaristan Parlamentosu, sığınmacıların iltica başvurusunda bulunmasını zorlaştıran tartışmalı bir yasayı 6 Temmuz 2015 tarihinde kabul etti. Söz konusu yasaya göre, Suriye, Afganistan ve Irak gibi ülkelerden gelen sığınmacılar, yolları üzerinde “güvenli” ülkelerden geçip bu ülkelerde iltica başvurusu yapmamış olmaları halinde Macaristan'da da iltica başvurusunda bulunamayacak.
Yasayla birlikte iltica başvurularını değerlendirme süresinin de kısalması öngörülüyor.
Geçtiğimiz hafta BM ve Avrupa Konseyi, yasanın sığınmacıların korunmasını zorlaştıracağı uyarısında bulunmuş ve yasayı eleştirmişti.
Macaristan, göçmen akınındaki artışın önüne geçebilmek için Sırbistan sınırına dört metre yüksekliğinde bir tel örgü inşa etmeyi planlıyor. Macaristan Başbakanı Victor Orban da bir açıklamasında ülkesinin Sırbistan sınırının göç akınlarından koruması gerektiğini belirtmişti.
AP Genel Kurulu`nda AB ETS reformunu onayladı
Uzun geçen resmi onay sürecinin ardından, AB Emisyon Ticaret Sistemi’ne ilişkin (AB ETS) yapısal reform planını oluşturan Pazar İstikrar Rezervi (Market Stability Reserve-MSR), 8 Temmuz 2015 tarihinde AP Genel Kurulu’nda kabul edildi. Letonya’nın Dönem Başkanlığı’nda karara bağlanan ve 26 Mayıs’ta AP’nin Çevre Komitesi’nde kabul edilen MSR planı, ekonomik ve mali krizde oldukça düşen karbon fiyatlarını yukarı çekmek ve pazardaki arz-talep dengesini istikrarlı konuma getirmek için hazırlandı. 2018 yılında kurulup, 1 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe girecek olan MSR ile karbon piyasasında fazlaca bulunan kirletme izinlerinin (surplus of pollution permits) söz konusu rezervde toplanması planlanıyor.
Bilindiği üzere, Avrupa Komisyonu’nun Ocak 2014 tarihinde sunduğu İklim ve Enerji Paketi’nin bir parçası olan MSR, 2030 yılı hedeflerinin (emisyonlarda yüzde 40 azaltım ve yenilenebilir enerji payının ve enerji verimliliğinin yüzde 27’ye çıkarılması) yanı sıra, bu yıl Paris’te yapılacak BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin 21’inci Taraflar Konferansı (COP 21) öncesinde açıklanan AB’nin planlarının da içerisinde yer alıyor. MSR’nin resmi onay sürecinin Eylül ayında, AB Konseyi onayı ile sona ermesi öngörülüyor.
AB`nin 92 havaalanı çevre politikaları için ödüllendirildi
Uluslararası Havalimanları Konseyi (Airports Council International, ACI) tarafından 6 Temmuz 2015 tarihinde düzenlenen törende, AB’nin 92 havaalanı, karbondioksit emisyonlarını azaltmada gösterdikleri performanstan ötürü Havaalanı Karbon Akreditasyon Sertifikası’na layık görüldü. Avrupa Komisyonu’nun Ulaştırmadan Sorumlu Üyesi Violeta Bulc konuya ilişkin memnuniyetini dile getirdi. ACI’nin Avrupa Departmanı Genel Müdürü Olivier Jankovec ise, AB havaalanlarının çevreye duyarlılıklarından dolayı dünyada öncü rol oynadıklarının ve AB’nin ödüllendirilen 92 havaalanından 20 tanesinin hâlihazırda karbon nötr olduğunun altını çizdi.
Öte yandan, Jankovec, havaalanlarıyla birlikte AB’nin dünya çapında karbondioksit emisyonlarına karşı en kapsamlı mücadeleyi veren bölge olduğunu kaydetti. Söz konusu 92 havaalanından, 22’si karbon izlerine ilişkin bilgi paylaşırken, 3’ü emisyonlarını azalttı; 16’sı boşaltma optimizasyonu ve 20’si karbon nötr skor tahtası sundular. AB’yi, 25 havaalanı ile Asya-Pasifik bölgesi takip ederken, Kuzey Amerika (6 havaalanı), Afrika (1 havaalanı, Tunus’ta bulunuyor) ve Latin Amerika (1havaalanı, Meksika’da bulunuyor) bölgelerinin de çeşitli havaalanları törende ödüllendirildi. Söz konusu sertifikasyon, taahhüt açısından 4 kademeyi içeriyor: haritalandırma, azaltma, optimizasyon ve karbonsuzlaşma. Sonuç olarak ACI, 125 sertifikalı havaalanı tarafından yaklaşık 1,7 milyar havayolları yolcusunun taşındığına ve böylece karbondioksit emisyonlarının 212 bin 460 ton azaldığına işaret etti.
YUNANİSTAN VE KREDİTÖR KURUMLAR ARASINDA ÜÇÜNCÜ KURTARMA PAKETİNE İLİŞKİN ANLAŞMA SAĞLANDI
Yunanistan ve kreditör kurumlar arasında uzun süredir devam eden görüşmeler 13 Temmuz 2015 tarihinde 86 milyar avroluk üçüncü kurtarma paketine ilişkin anlaşma sağlanmasının ardından sona erdi.
Bilindiği üzere, Yunanistan’da 5 Temmuz 2015 tarihinde gerçekleştirilen ve kreditör kurumların Yunanistan’a sunduğu anlaşma teklifinin oylandığı referandumun ardından Yunanistan Başbakanı Alexis Tsipras 9 Temmuz 2015 tarihinde yeni bir kurtarma paketi teklifini kreditör kurumlara sunmuştu. 12 Temmuz 2015 tarihinde gerçekleştirilen ve söz konusu teklifin değerlendirildiği Avro Zirvesi’nin ardından AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, Avro Zirvesi’nde oybirliğiyle bir anlaşmaya varıldığını ve Yunanistan için Avrupa İstikrar Mekanizması Programı’nın uygulanmaya başlanacağını duyurdu.
Yunanistan’a 2015-2018 yılları arasında verilecek olan 86 milyar avroluk üçüncü kurtarma paketinde öngörülen önlemler şu şekilde sıralanıyor:
- 15 Temmuz 2015 tarihine kadar emeklilik sistemi ve katma değer vergisi reformlarına ilişkin temel hukuki düzenlemelerin Yunanistan Parlamentosu’nda onaylanması;
- Emeklilik sisteminin uzun dönemde sürdürülebilirliğini korumak amacıyla önlemler alınması;
- Yunanistan’ın ulusal istatistik kurumu ELSTAT’ın bağımsızlığının garanti altına alınması;
- Ekonomik ve Parasal Birlik’te İstikrar, Koordinasyon ve Yönetişim Antlaşması’nın hükümlerinin tam olarak uygulanması;
- 22 Temmuz 2015 tarihine kadar Avrupa Komisyonu’nun desteğiyle Bankacılık Yönergesi’nin iç hukuka aktarılması
- Bankaların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Yönerge’nin (BRRD) iç hukuka aktarılması;
- Uzun vadede işgücü piyasasının serbestleştirilmesi, elektrik hizmetlerinin özelleştirilmesi, marketlerin çalışma saatlerinin artırılması ve finans sektörünün güçlendirilmesi için gerekli adımların atılması olarak sıralanıyor.
Yunanistan’a verilecek üçüncü kurtarma paketinin şartlarına ilişkin Avro Zirvesi bildirisine buradan ulaşabilirsiniz.
Yeni kurtarma paketi, Yunanistan’da 5 Temmuz 2015 tarihinde gerçekleştirilen referandumda reddedilen anlaşma teklifinden daha sıkı önlemler içermesi nedeniyle eleştirilmesine rağmen, 15 Temmuz 2015 tarihinde Yunanistan Parlamentosu’nda reform yasalarının kabul edilmesiyle birlikte onaylandı. Yunanistan Parlamentosu’nda 229 kabul oyuna karşılık 64 ret oyu ve 6 çekimser oyla kabul edilen yeni yasa paketinde; KDV artışları, Yunan adalarında yürürlükte olan vergi teşviklerinin kaldırılması, erken emeklilik sisteminde yeni düzenlemeler ve emeklilik yaşının 67’ye çıkarılması yer alıyor.
AVRUPA KOMİSYONU ENERJİ ALANINDA ‘YAZ PAKETİ’Nİ AÇIKLADI
Avrupa Komisyonu, Enerji Birliği stratejisinin uygulanmasının önemli bir parçasını oluşturan, enerji ve iklim değişikliği ile mücadele alanında düzenlemeleri barındıran ‘Yaz Paketi’ni 15 Temmuz 2015 tarihinde açıkladı. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Avrupa Komisyonu’nun Enerji Birliği’nden Sorumlu Başkan Yardımcısı Maroš Šefcovic Enerji Birliği kapsamında Avrupalı tüketicileri güçlendirmeyi, iyi işleyen tek enerji pazarı yaratmayı, enerji verimliliğini öncelik haline getirmeyi ve yenilenebilir enerji alanında dünya lideri olmayı hedeflediklerini hatırlattı. Šefcovic, Komisyon tarafından açıklanan Yaz Paketi’nin ekonomiyi karbondan arındırma ve AB’nin enerji politikasında tüketicilere en merkezi rolü verme konusundaki kararlılığı ortaya koyduğunu belirtti.
Yaz Paketi kapsamında öne çıkan konuların başında enerji verimliliği etiketlerinin gözden geçirilmesi geliyor. Bilindiği üzere karbon emisyonlarının azaltılmasında, tüketicilerin maliyetlerinin düşürülmesinde ve AB’nin ithal fosil yakıtlara olan bağımlılığının azaltılmasında en etkili araç olan enerji verimliliği, bu yılın Şubat ayında açıklanan Enerji Birliği’nin temel prensiplerinden biri. Bundan yaklaşık 20 yıl önce ilk defa kullanılmaya başlanan enerji etiketleri daha fazla enerji verimli ürün üretilmesini destekledi. Giderek daha karmaşık hale gelen enerji etiketlerini basitleştirmeyi öneren Avrupa Komisyonu, A’dan G’ye bir enerji etiketlemesi skalasına geri dönülmesini öngörüyor. Yaz Paketi’nde yer alan enerji etiketlemesinin basitleştirilmesi önerisi ile aslında tüketicilerin daha bilinçli tercihler yapmalarını sağlamayı amaçlanıyor.
Yaz Paketi’nin bir diğer ayağını enerji tüketicilerinin güçlendirilmesi oluşturuyor. Bu çerçevede hazırlanan Tebliğ üç aşamalı bir strateji öngörüyor:
- Daha iyi bilgilendirme yapılmasıyla tüketicilerin para ve enerji tasarrufu yapmalarına yardımcı olmak;
- Tüketicilere enerji pazarına katılımlarını belirlerken daha fazla seçenek sunmak;
- Tüketicinin en yüksek düzeyde korunmasını sürdürmek.
Daha açık faturalandırma ve reklam kuralları, güvenilir fiyat kıyaslama araçları gibi yöntemlerle tüketicilerin daha iyi bilgilendirilmesini amaçlayan Avrupa Komisyonu aynı zamanda tüketicilerin adil koşullar altında kendi enerjilerini üretip tüketebilmeleri hususunda serbest olmaları gerektiğini savunuyor.
AB’nin 2030 iklim ve enerji hedeflerini dikkate alarak tasarlanan Enerji Birliği stratejisi AB’nin yenilenebilir enerji alanında dünya lideri olmasını sağlamak amacını güdüyor. Bunun için Avrupa elektrik piyasasının yeniden tasarlanması da dâhil olmak üzere AB elektrik sisteminde temel bir dönüşüm sağlanmasını gerektiriyor. Yaz Paketi kapsamında yeni elektrik piyasasının nasıl dizayn edilmesi gerektiği konusunda kamuoyuyla istişare başlatılıyor.
MACARİSTAN’DAN, BÖLGEDE ARTAN GÖÇ AKININA TEL ÖRGÜ ÖNLEMİ
Macaristan, son aylarda Yunanistan, Macaristan, Sırbistan rotasında artan göç akınının önüne geçmek amacıyla, 13 Temmuz 2015 tarihinde Sırbistan sınırına tel örgü inşaatına başladı. Sırbistan sınırında inşaatı süren tel örgünün, dört metre yüksekliğinde ve 175 kilometre uzunluğunda olması öngörülüyor. Macar devlet televizyonunda bildirildiği üzere, inşaat çalışmaları, Budapeşte’ye 180 kilometre uzaklıktaki Morahalom’da başladı.
Paylaşılan verilere göre, 2015 yılında Macaristan’a gelen göçmenlerin sayısı 70 bin olarak belirlendi. Bu sayı, 2014 yılında 43 bin olarak kayıtlara geçmişti. Öte yandan Macaristan İçişleri ve Savunma Bakanlıkları, yaptıkları ortak açıklamada, günde ortalama bin göçmenin sınırlarından geçtiğini belirttiler. Bilindiği üzere, Macaristan’ın tel örgü çalışmaları, ülkeye sığınmayı zorlaştıran politikaları ve hukuki düzenlemeleri, BM ve Avrupa Konseyi’nde tartışmalara sebep olmuştu. BM Mülteciler Yüksek Komiseri António Guterres, 9 Temmuz 2015 tarihinde Lüksemburg’da konuya ilişkin yaptığı açıklamada, tel örgünün bir çözüm sağlamayacağını ifade etmişti.
Djisselbloem, ikinci kez Avro Grubu Başkanlığı`na seçildi
Hollanda Maliye Bakanı Jeroen Djisselbloem, 13 Temmuz 2015 tarihinde, ikinci kez Avro Grubu Başkanlığı’na seçildi. Hatırlanacağı üzere Dijsselbloem, Avro Grubu Başkanlığı’nı Ocak 2013’te bu görevi 2005 yılından bu yana yürütmekte olan dönemin Lüksemburg Başbakanı ve Maliye Bakanı Jean-Claude Juncker'den devralmıştı. Djisselbloem’in ilk kez göreve geldiği Ocak 2013’ten bu yana Avro Alanı üyesi ülkelerin sayısı 17’den 19’a yükseldi. İspanya Ekonomi Bakanı Luis de Guindos'a karşı verdiği yarışı kazanan Hollandalı Bakan Djisselbloem, böylece Avro Alanı ülkelerinin ekonomi ve maliye bakanlarından oluşan Avro Grubu’nun toplantılarına iki buçuk yıl daha başkanlık yapacak.
AB Konseyi İspanya’ya 18,93 milyar avro tutarında ceza kesti
İspanya'da Valencia Özerk Bölgesi'nin bütçe verilerinin yanlış aktarılmasının tespit edilmesi üzerine, AB Konseyi 13 Temmuz 2015 tarihinde ülkeye toplam 18,93 milyar avro tutarında ceza kesti. Böylece 1173/2011 sayılı Tüzük uyarınca ilk defa AB üyesi bir ülkeye ceza kesilmiş oldu. Söz konusu Tüzük, AB’nin bütçe izleme yetkilerini belirliyor. Temmuz 2014’te Avrupa Komisyonu tarafından açılan soruşturma sonucunda, Valencia Özerk Bölgesi'nin bölgesel teftiş bürosunun, özellikle sağlık giderlerini kayıt altına almadığı ve “ciddi ihmal” gösterdiği dile getirilmişti. Bu nedenle 2012 yılında, İspanya’nın bütçe verilerinin yanlış bir şekilde raporladığı tespit edilmişti.
YUNANİSTAN VE KREDİTÖR KURUMLAR ARASINDA KURTARMA PAKETİ MÜZAKERELERİ BAŞLADI
Yunanistan ve kreditör kurumlar arasında üçüncü kurtarma paketine ilişkin anlaşmaya varılmasının ardından, kreditör kurumların yetkilileri müzakerelere başlamak için 24 Temmuz 2015 tarihinde Atina’ya gitti. Bilindiği üzere, 13 Temmuz 2015 tarihinde varılan anlaşmanın koşulları kısa dönemde emeklilik sistemi ile katma değer vergisi reformlarına ilişkin temel hukuki düzenlemelerin Yunanistan Parlamentosu’nda onaylanmasını ve Bankacılık Yönergesi’nin iç hukuka aktarılmasını içeriyordu.
Yunanistan Parlamentosu’nda 15 Temmuz 2015 ve 22 Temmuz 2015 tarihlerinde düzenlenen oturumlarda, KDV artışlarını, Yunan adalarında yürürlükte olan vergi teşviklerinin kaldırılmasını ve emeklilik yaşının 67’ye çıkarılmasını öngören yasa tasarısının yanı sıra bankaların kurtarılmasına ilişkin kanunların AB’nin yeni düzenlemeleri ile uyumlu hale getirilmesine yönelik yeni reform paketinin kabul edilmesiyle Yunanistan, anlaşmanın kısa dönem koşullarını yerine getirdi. Erken emeklilik sistemine ilişkin düzenlemelerin ve çiftçilere uygulanan vergilerin artırılmasına ilişkin değişikliklerin ise, Ağustos ayında ele alınması bekleniyor.
Söz konusu yasa ve reform paketlerinin Yunanistan Parlamentosu’nda onaylanmasının ardından kreditör kurumların yetkilileri 86 milyar avro tutarındaki kurtarma paketine ilişkin müzakerelere başlamak üzere Yunanistan’a gitti. 25 Ocak 2015 tarihinde Syriza hükümetinin iktidara gelmesinden bu yana kreditör kurumların yetkilileri ilk defa üst düzey hükümet temsilcileriyle bir araya geldi. Kreditör kurumlar ve Yunanistan arasındaki görüşmelerin Ağustos ayının ortalarına kadar devam etmesi bekleniyor.
AB’DEN ENERJİ DİPLOMASİSİ ALANINDA ÖNEMLİ ADIM
20 Temmuz 2015 tarihli Dışişleri Konseyi Toplantısı’nda AB Enerji Diplomasisi Eylem Planı’nın (EU Energy Diplomacy Action Plan) kabul edildiği açıklandı. Avrupa Komisyonu, Avrupa Dış Eylem Servisi (European External Action Service - EEAS) ve Üye Devletlerce hazırlanan Eylem Planı, AB’nin bu yılın Şubat ayında açıkladığı Enerji Birliği stratejisinin dış ilişkiler alanındaki hedeflerine erişilmesinde bir yol haritası niteliğinde. Avrupa Komisyonu’nun İklim Eylemi ve Enerjiden Sorumlu Üyesi Miguel Arias Cañete konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, kaynakların ve rotaların çeşitlendirilmesine, enerji güvenliğine, iklimin korunmasına ve temiz enerjinin küresel olarak desteklenmesine odaklanan Eylem Planı’nın, AB’nin enerji ve iklim değişikliği konusundaki diplomatik çabalarında etkili bir araç olacağını belirtti.
AB Enerji Diplomasisi Eylem Planı dört ana maddeden oluşuyor:
- Düzenli yüksek düzey ilişkiler ile stratejik rehberliğin güçlendirilmesi;
- Enerji işbirliğinin ve diyaloğunun oluşturulması ve daha da geliştirilmesi;
- Küresel enerji mimarisinin ve çok taraflı girişimlerin gelişmesi yönündeki çabaların desteklenmesi;
- Ortak mesajların ve enerji diplomasisi kapasitesinin güçlendirilmesi.
Eylem Planı’nın hayata geçirilmesinde Üye Devletlerle istişare ve koordinasyon halinde çalışılması gerektiğini vurgulayan Dışişleri Konseyi, Plan’ın uygulanmasının takibi için Avrupa Komisyonu’nu ve AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi’ni görevlendirdi. Bunun yanında Konsey kararları arasında Güney Gaz Koridoru’na odaklanılması gerektiğinin yer alması, TANAP ile bunun bir parçası olan Türkiye açısından da önem taşıyor.
AB Enerji Diplomasisi Eylem Planı’na buradan ulaşılabilir.
Belçika’dan 1915 olaylarına ilişkin karar tasarısına onay
Belçika Temsilciler Meclisi’nde 1915 olaylarının yüzüncü yıldönümünün anılması için hazırlanan karar tasarısı 23 Temmuz 2015 tarihinde kabul edildi. İktidardaki Flaman Milliyetçiler (N-VA), Flaman Hristiyan Demokratlar (CD&V), Flaman Liberaller (Open VLD) ve Valon Liberaller (MR) tarafından ortaklaşa hazırlanan ve genel kurulda karşı oyun verilmediği karar, 124 "evet" oyu ile onaylanırken, 8 milletvekili çekimser kaldı. Kararda 1915 olayları "soykırım" olarak nitelendirilirken, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihsel ve manevi açıdan bu trajediden sorumlu tutulamayacağı belirtiliyor. Türkiye ve Ermenistan'a ilişkileri normalleştirme çağrısı yapılan kararda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun farklı dönemlerde Ermeniler ile empati kuran açıklamalar yapmalarının memnuniyetle karşılandığı ifade ediliyor. Muhalefet partilerince verilen sözde soykırımı "inkarın" cezalandırılması ve "soykırımı tanımanın" Türkiye'nin AB üyeliği için ön şart olması yönündeki değişiklik önergeleri ise kabul edilmedi.
T.C. Dışişleri Bakanlığı, Belçika Temsilciler Meclisi'nde kabul edilen “Ermeni soykırımının yüzüncü yıldönümünün anılmasına” ilişkin karara tepki gösterdi. “Türkiye'nin bu kararla Belçika tarafından bir kez daha haksızca itham edildiği, gerçeklerin çarpıtıldığı ve hukukun yok sayıldığı” belirtilen açıklamada, “Söz konusu karar, anılan ülkede, 2015 yılının başından bu yana, Türk kimliğini ve tarihini karalamaya yönelik bir kampanyaya dönüşen faaliyetlerin son halkasını teşkil etmiştir” denildi.
AB sığınma talebinde bulunanların durumunu tartıştı
AB İçişleri Bakanları, 20 Temmuz 2015 tarihinde Brüksel’de toplandı. Toplantıda, uluslararası koruma talebinde bulunan 40 bin kişinin AB’ye yerleştirilmesine ilişkin yöntemler üzerinde tartışıldı. AB İçişleri Bakanları, 40 bin sığınmacının durumuna ilişkin bir mutabakata varılamamış olsa da, 2015 Aralık ayına kadar sorunun çözülmesi yönünde uzlaşıya vardı.
Öte yandan AB ülkeleri tarafından sığınmacılara sağlanacak ev sahipliğinin, AB ülkelerinin gönüllülüğü esasına dayanması gerektiğine karar verildi. Özellikle İngiltere ve Danimarka Hükümetleri, kurulması öngörülen yerleştirme sisteminin parçası olmayacakları yönünde açıklamalarda bulundu. Uluslararası koruma başvurusunda bulunanlar, AB ülkelerine sistematik şekilde dağıtıldığı takdirde en fazla sayıda sığınmacıya Almanya ve Fransa’nın ev sahipliği yapması bekleniyor. AP Sosyalistler ve Demokratlar İlerici İttifakı Grubu Başkanı Gianni Pittella konuya ilişkin yaptığı açıklamada, AB liderlerinin bir sonuca ulaşamamasını olumsuz karşıladıklarını ifade etti. Pittella, Lübnan, Türkiye ve Ürdün’ün 3 milyondan fazla sığınmacıya ev sahipliği yaptığını hatırlattı.
2015
HAKKIMIZDA
ARAŞTIRMA MERKEZİ
PROJELER
İLETİŞİM
Designed By: OrBiT