MAYIS
AVRUPA KOMİSYONU EKONOMİK TAHMİN RAPORU YAYIMLANDI
Avrupa Komisyonu’nun 2015 Bahar Dönemi Ekonomik Tahmin Raporu 5 Mayıs 2015 tarihinde yayımlandı. Raporda AB’de ekonomik büyümenin çeşitli faktörlerin etkisi altında olduğu belirtiliyor. Bu faktörler arasında petrol fiyatlarının düşmesi, küresel büyüme, avroda süren değer kaybı, AB ekonomi politikalarının destekleyici rolü ve AMB tarafından uygulanmaya başlanan parasal genişleme yer alıyor.
Raporda yer alan 2015 büyüme tahminlerine göre bu oran AB’de yüzde 1,8 ve Avro Alanı’nda yüzde 1,5 olarak gerçekleşeceğini öngörüyor. 2016’da ise büyümenin, AB’de yüzde 2,1 ve Avro Alanı’nda yüzde 1,9 oranında gerçekleşmesi öngörülüyor. Büyümeye en büyük katkı iç talepten sağlanırken, bu yıl özel tüketimde gelecek yıl da yatırımlarda artış bekleniyor.
Raporda, ekonomideki iyileşmenin bütün üye ülkelere olumlu şekilde yansıyacağı; ancak büyümenin, üye ülkelerde birbirinden farklı oranlarda gerçekleşeceğine işaret ediliyor. Öte yandan, her üye ülke ekonomisinin büyümede sağlanan artıştan faydalanma düzeyinin, düşük petrol fiyatlarına ve avronun değer kaybetmesine karşı tutumuna bağlı olacağı ifade ediliyor. AMB’nin parasal genişlemesinin sıkı mali koşullara sahip ülkelere etkisinin daha fazla olacağı belirtiliyor. Bazı üye ülkelerde sermayenin düşük ve geri dönmeyen kredilerin yüksek düzeyde olmasının, parasal genişlemenin bankaların sağlayacağı kredi hacmine olumlu etkisini azaltmasından endişe ediliyor.
Enflasyonda Artış Bekleniyor
Enflasyona ilişkin tahminlere bakıldığında, 2015’in ilk yarısında enerji fiyatlarındaki düşüşten dolayı enflasyon oranının sıfıra yakın düzeyde kalması; tüketici fiyatlarının ise iç talebin canlanması, düşük mal fiyatlarının etkisinin azalması, avronun değer kaybetmesi, ithalat fiyatlarının artırması gibi sebeplerden ötürü bu yılın ikinci yarısında ve 2016’da artış göstermesi bekleniyor. AB ve Avro Alanı’nda yıllık enflasyonun 2015’te yüzde 0,1’den 2016’da yüzde 1,5’e yükselmesi öngörülüyor.
İşgücü Piyasaları Gelişme Kaydediyor
Raporda işgücü piyasalarının ekonomideki iyileşmeye paralel olarak canlandığı belirtiyor. İşsizlik oranının 2015’te AB’de yüzde 9,6’ya ve Avro Alanı’nda yüzde 11’e inmesi öngörülüyor. 2016’da ise işsizlik oranının AB’de yüzde 9,2’ye ve Avro Alanı’nda yüzde 10,5’e düşmesi bekleniyor.
Türkiye Ekonomisinde Sınırlı Büyüme Görülecek
Raporda Türkiye’ye ilişkin olarak, geçen yıl bahar döneminde kendini gösteren ekonomik yavaşlamanın beklenenden daha uzun sürdüğü, Türk lirasının değer kazanmasının ihracat performansını olumsuz etkilemesi ihtimaline rağmen düşük petrol fiyatlarının ekonomiye destek sağlayacağı belirtiliyor. 2014’te büyümenin yüzde 2’ye düştüğü belirtilen raporda bu oranın, 2015’te yüzde 3,2 ve 2016’da yüzde 3,7’ye yükseleceği tahmininde bulunuluyor. Büyümeyi olumsuz etkileyecek faktör olarak, FED’in politika faizini yükseltmesiyle birlikte Türkiye’de menkul kıymet piyasalarında tasfiye satışlarının yaşanması olarak görülüyor. Bu duruma karşı, para politikasında sıkılaştırmaya gidilmesinin, iç talebe olumsuz yansıması olabileceği belirtiliyor.
İç piyasada özel sektör talebinin yeniden büyümenin ana sürükleyicisi haline geleceği belirtilen raporda, Rusya ve Orta Doğu’dan gelen taleplerin düşen petrol fiyatları nedeniyle azalacağı, ithalatın ise canlanacağı kaydediliyor. Net ihracatın GSYH büyümesine katkısının yeniden negatife dönebileceği öngörülüyor.
AVRUPA KOMİSYONU DİJİTAL TEK PAZAR STRATEJİSİ`Nİ AÇIKLADI
Avrupa Komisyonu 6 Mayıs 2015 tarihinde Dijital Tek Pazar’ın oluşturulmasına ilişkin stratejisini açıkladı. Konuya ilişkin basın açıklamasında bulunan Avrupa Komisyonu’nun Dijital Tek Pazar’dan Sorumlu Başkan Yardımcısı Andrus Ansip, söz konusu strateji ile vatandaşlara ve şirketlere online özgürlüğünün sağlanacağını ve tüm AB’nin Tek Pazar’dan faydalanmasına imkân tanınacağını belirti. Üç temel başlıktan oluşan stratejide toplam 16 farklı eylem öngörülüyor. Tüm bu önlemlerin 2016 sonuna kadar gerçekleştirilmesi bekleniyor.
AB’de tüketiciler ve işletmelerin dijital ürün ve hizmetlere erişimini kolaylaştırmak amacıyla Avrupa Komisyonu’nun öngördüğü önlemler şu şekilde sıralanıyor:
- Sınır ötesi e-ticareti kolaylaştırmak için yeni kuralların tanımlanması ve mevcut kuralların uyumlaştırılması (özellikle tüketicilerin korunması alanında);
- Tüketicinin Korunması İşbirliği Tüzüğü’nün gözden geçirilerek tüketici haklarının daha hızlı ve istikrarlı bir şekilde uygulanmasının sağlanması;
- Daha verimli ve karşılanabilir maliyetli paket sevkiyatların sağlanması;
- İşletmelerin farklı KDV uygulamalarından kaynaklı idari yüklerinin ve maliyetlerinin azaltılması;
- Uydu ve kabloya ilişkin yönergenin gözden geçirilmesi;
- AB’de telif hakları yasasının modernleştirilmesi;
- E-ticaret pazarlarında rekabete ilişkin meydana gelebilecek sorunların tespit edilmesi;
- Online satışlarda coğrafi engellerinin kaldırılması.
Dijital ağların ve yenilikçi hizmetlerin geliştirilmesi için gerekli ortamın oluşturulması hedefi doğrultusunda, Avrupa Komisyonu’nun öngördüğü önlemler şunlardır:
- AB telekom kurallarının gözden geçirilmesi;
- Online platformların (arama motorları ve sosyal medya gibi) pazardaki rollerinin incelenmesi;
- Görsel-işitsel medya çerçevesinin gözden geçirilmesi;
- Dijital hizmetlerde güven ve güvenliğin artırılması (özellikle kişisel veriler alanında);
- Gizlilik ve Elektronik Haberleşme Yönergesi’nin gözden geçirilmesi;
- Online ağ güvenliği için sanayi ile işbirliğinin geliştirilmesi.
Son olarak, Dijital ekonominin büyüme potansiyelinin desteklenmesine yönelik Avrupa Komisyonu’nca öngörülen eylemler ise şunlardır:
- AB’de verilerin serbest dolaşımının teşvik edilmesi hedefi doğrultusunda yeni girişimler önerilmesi (örneğin AB Bulut alanında);
- Teknolojilerin birlikte çalışabilirliğini sağlamak amacıyla önceliklerin belirlenmesi;
- Kapsayıcı bir dijital toplumun oluşturulması için vatandaşların gerekli dijital becerilerini geliştirme imkânlarının sağlanması ve yeni bir e-Devlet eylem planının hazırlanması.
Dijital Ortak Pazar Stratejisi’nin 25-26 Haziran 2015 tarihlerinde düzenlenecek AB Konseyi toplantısında daha kapsamlı olarak ele alınması bekleniyor.
AB DIŞİŞLERİ KONSEYİ TOPLANTISI`NDA TTYO ELE ALINDI
7 Mayıs 2015 tarihinde düzenlenen AB Dışişleri Konseyi Toplantısı’nda TTYO müzakere sürecinde kaydedilen ilerleme ve yatırımcılarla devlet arasındaki uyuşmazlıkların halli mekanizması (Investor-to-State Dispute Settlement – ISDS) öncelikli olarak ele alındı. Toplantıda, yaz aylarına kadar anlaşmanın üç ana başlığına ilişkin (pazara erişim, yasal düzenlemeler ve kurallar) ilerleme kaydedilmesinin önemi vurgulandı. Söz konusu alanlarda kaydedilecek ilerlemeyi takiben, siyasi nitelikteki konulara ağırlık verebilecek. Tüm bunların yanı sıra, müzakere sürecinde şeffaflığın artırılması ve bu bağlamda müzakere çerçeve belgelerine erişimin kolaylaştırılmasının önemi vurgulandı.
Toplantıda, Bakanlar ayrıca Avrupa Komisyonu’nun ISDS’ye ilişkin Mart ayında sunduğu rapor üzerinde görüşlerini bildirdiler. Konsey, Avrupa Komisyonu’nun ulusal parlamentolar ve sivil toplum örgütleri ile görüşmelerini hızlandırması gerektiğini vurguladı. Bu konuya ilişkin ABD ile müzakerelerin bir an önce başlatılması için çalışmalara ağrılık verilmesi gerektiği belirtildi. Nitekim ISDS’ye ilişkin olarak, Avrupa Komisyonu’nun Ticaretten Sorumlu Üyesi Cecilia Malmström, hükümetlerin düzenleme hakları için anlaşmaya bir “icrai hüküm” (operational provision) eklenmesini önerdi. Mahkemelerin işleyişine ilişkin olarak ise tahkim komisyonunun diğer mahkemeler gibi işlemesi yönünde öneri getirildi. Malmström ayrıca, uzun vadede yatırım için çok taraflı daimi bir mahkeme kurulma ihtimallerinin de değerlendirildiğini açıkladı. Temyiz mekanizmasının oluşturulması da sunulan diğer önerilerden biri olarak yer aldı.
AB Dışişleri Konseyi Toplantısı’nda, TTYO’nun yanı sıra Aralık ayında düzenlenmesi öngörülen DTÖ Bakanlar Konferansı’na ilişkin hazırlıklar da ele alındı. Konsey, DTÖ nezdinde uluslararası ticaretin serbestleştirilmesine yönelik çalışmaları ve özelikle çevresel ürünler alanında yürütülen müzakereleri desteklediğini açıkladı. Toplantıda ele alınan diğer gündem maddeleri arasında Doğu Ortaklığı, Myanmar’da iş gücü hakları, fikri mülkiye hakları, menşe kuralları ve kısıtlayıcı önlemler yer aldı.
İNGİLTERE SEÇİMLERİNİN GALİBA MUHAFAZAKAR PARTİ OLDU
İngiltere’de 7 Mayıs 2015 tarihinde gerçekleşen genel seçimleri Muhafazakâr Parti kazandı. Böylece, Başbakan David Cameron liderliğindeki merkez sağ partinin yeni hükümeti tek başına kurması kesinleşti. Seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından önemli oranda oy kaybeden İşçi Partisi’nin lideri Ed Miliband, Liberal Demokrat Parti Başkanı Nick Clegg ve aşırı sağ parti Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi’nin (UKIP) lideri Nigel Farage istifa etti.
Genel seçimler öncesinde gerçekleştirilen kamuoyu araştırmalarının sonuçlarına göre Muhafazakâr Parti ve İşçi Partisi’nin yüzde 35’in üzerinde oy almaları ve böylece bir koalisyon hükümeti kurulması bekleniyordu. Ancak İşçi Partisi, İskoçya’daki oylarını büyük oranda İskoçya Ulusal Partisi’ne (SNP) kaptırması sonucunda yalnızca yüzde 30 oranında oy alabildi. Bir önceki dönemde parlamentoda 256 milletvekili ile temsil edilen İşçi Partisi’nin, yeni dönemde parlamentoda 232 milletvekili ile temsil edilmesi öngörülüyor.
Seçimde büyük oranda oy kaybeden bir diğer parti ise bir önceki dönemin koalisyon ortağı Liberal Demokratlar oldu. Liberal Demokratlar bir önceki dönemde 56 milletvekiline sahip iken, yeni dönemde yalnızca 8 milletvekili çıkarabilecek.
Yeni dönemde parlamentodaki milletvekili dağılımının ise şu şekilde olması öngörülüyor: Muhafazakâr Parti-331; İşçi Partisi-232; İskoçya Ulusal Partisi-56; Demokratik Birlik Partisi-8; Liberal Demokratlar-8; Sinn Fein-4; UKIP-1.
AVRO GRUBU TOPLANTISI GERÇEKLEŞTİ
11 Mayıs 2015 tarihinde gerçekleştirilen Avro Grubu toplantısının başlıca gündem maddelerini mevcut ekonomik durum, mali çerçeve, Yunanistan ve İrlanda oluşturdu. Yunanistan ile Avrupa Komisyonu, AMB ve IMF arasındaki görüşmelerle ilgili bilgi alan Avro Grubu yetkilileri görüşmelerin hız kazandığını ve etkili olduğunu belirtirken, mevcut fikir ayrılıklarının giderilmesi için daha fazla zamana ihtiyaç duyulduğunun altını çizdi. Avro Grubu Başkanı ve Hollanda Maliye Bakanı Jeroen Dijsselbloem, 20 Şubat 2015 tarihinde varılan anlaşmanın çerçevesinde mutabık kalındığını, ancak yeni kredi diliminin serbest bırakılması için Yunanistan tarafından sunulan reform listesi üzerinde anlaşmaya varılması ve reformların belirtildiği şekilde uygulanması gerektiğini ifade etti.
Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan 2015 Bahar Dönemi Ekonomik Tahmin Raporu, Avro Grubu toplantısında görüşülen konulardan bir diğeri oldu. Avro Alanı’nda toparlanmanın ve yeni istihdam olanaklarının arttığı belirtilen raporun sonuçlarını değerlendiren Avro Grubu yetkilileri, Avro Alanı’nda büyüme odaklı yapısal reformların devam etmesi gerektiğinin altını çizdi.
Toplantıda aynı zamanda, 2014 yılı Avrupa Sömestri kapsamında Avro Alanı ülkelerine mali çerçevelerini güçlendirme konusunda getirilen önerilerle ilgili ulusal deneyimler paylaşılarak, görüş alışverişinde bulunuldu. Son olarak İrlanda’nın mali, parasal ve yapısal durumunu görüşen Avro Grubu yetkilileri, mali krizin ardından İrlanda’nın ekonomideki sorunları çözmeye yönelik uyguladığı reformları memnuniyetle karşıladıklarını belirtti.
AB-MEKSİKA ARASINDAKİ STA`NIN GÖZDEN GEÇİRİLMESİ KARARI ALINDI
11 Mayıs 2015 tarihinde Brüksel’de bir araya gelen Avrupa Komisyonu’nun Ticaretten Sorumlu Üyesi Cecilia Malmström ve Meksika Ekonomi Bakanı Ildefonso Gujardo Villarreal, 2000 yılından beri yürürlükte olan AB ile Meksika arasındaki STA’nın revize edilmesi gerektiği görüşüne vardılar. Mevcut STA’nın her iki tarafın da ticaretine ve yatırımlarına sağladığı katkılara değinen Malmström, iş dünyasının yeni zorluklarla karşı karşıya kaldığını ve bu yüzden de yürürlükte olan anlaşmanın modernize edilmesi gerektiğini açıkladı. Bu amaç doğrultusunda, Malmström, AB Konseyi’nden bu yıl içinde Meksika ile müzakereleri başlatmak için yetki verilmesini talep edeceğini belirti.
Müzakerelerde tarifeler ve tarife dışı engellerin ele alınması bekleniyor. Bu bağlamda, Malmström, özellikle sanayi malları, gıda ve tarımda uygulanan tarife dışı engellerinin kaldırılmasına yönelik daha kapsamlı bölümler oluşturulmasını istediğini açıkladı. Tüm bunların yanı sıra, hizmetlerin de kapsamlı bir şekilde ele alınması söz konusu. Hizmetlerde yasal düzenlenmelerin ve hizmet sunucuların serbest dolaşımın üzerinde durulması bekleniliyor. Yatırım konusuna ilişkin olarak ise, telekomünikasyon ve enerji gibi sektörlerde pazara erişiminin kolaylaştırılması isteniliyor. Müzakerelerde, fikri mülkiyet hakları ve kamu alımlarına ilişkin kuralların da gündeme gelmesi bekleniyor.
AB EKONOMİ VE MALİYE BAKANLARI TOPLANTISI GERÇEKLEŞTİRİLDİ
AB Ekonomi ve Maliye Bakanları Toplantısı 12 Mayıs 2015 tarihinde gerçekleşti. Toplantının ana gündem maddesinde Avrupa Sömestri kapsamında üye ülkelerde makroekonomik dengesizliklere ilişkin derinlemesine gözden geçirme çalışmalarının sonuçları yer aldı. Sonuçlar, üye ülkelerin kendileri için tavsiye edilen yapısal reformları zaman kaybetmeden gerçekleştirmeleri ve bu sürecin izlenmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
Ekonomi ve Maliye Bakanları ayrıca 2013-2060 döneminde AB’de yaşlanan nüfusa ilişkin harcama projeksiyonları üzerinde tartışarak, yaşlanan nüfusun büyüme ve harcamalar üzerindeki olumsuz etkisinin en aza indirilmesi üzerinde durdu. Bunun için sürekli politika önlemleri alınması ve özellikle emeklilik ve sağlık sisteminin yanı sıra uzun vadeli bakım hizmetleri alanlarında reformlar yapılması savunuluyor.
Ekonomi ve Maliye Bakanları Avrupa Stratejik Yatırım Fonu (ASYF) hakkında Avrupa Parlamentosu ile yürütülen görüşmelerde kaydedilen ilerlemeyi de tartıştı. ASYF’ye ilişkin tüzüğün Haziran ayında kabul edilmesi halinde yeni yatırımların planlandığı şekilde, 2015 ortasında başlaması öngörülüyor. Böylece ASYF birçok alanda projeleri destekleyerek özel sektörün risk üstlenme kapasitesini ve özel yatırımları artırmayı planlıyor. ASYF, Avrupa Komisyonu’nun 315 milyar avro tutarındaki Avrupa Yatırım Planı’nın temel unsurlarından birini oluşturuyor.
AB Ekonomi ve Maliye Bakanları Konseyi’nde “Batı Balkan ülkeleri ve Türkiye’ye İlişkin Ekonomi Diyaloğu” kapsamında bir dizi tavsiye kararı kabul edildi. Söz konusu tavsiye kararları, anılan ülkelerde rekabet gücünü ve uzun vadeli büyümenin artırılmasını amaçlıyor. Söz konusu kararlar ilgili ülkelerin Komisyon'un talebi üzerine hazırlayarak geçtiğimiz Ocak ayı sonunda sundukları ekonomik reform programları dikkate alınarak belirlendi.
2015-2017 dönemini kapsayan programlarda ülkelerin makroekonomik ve mali çerçevelerinin yanı sıra ilk kez fiziki altyapı, eğitim ve istihdam, sınai yapılar, yatırım iklimi ve ticari entegrasyon gibi yapısal reform çabalarına yer veriliyor. Programlar iki bolümden oluşuyor. Birinci bölüm orta vadeli makroekonomik ve mali çerçeve ve makro yapıya ilişkin reformlardan oluşuyor. İkinci bölüm ise uzun vadede rekabet gücü ve büyümenin desteklenmesi amacıyla sektörel nitelikteki yapısal reformlardan oluşuyor. Türkiye’den ise sadece birinci bölüme ilişkin reform programını sunması talep edilmişti.
Ekonomi ve Maliye Bakanları Konseyi’nin tavsiye kararlarının Türkiye’ye ilişkin bölümünde şu hususlara yer veriliyor:
- Yüksek cari işlemler açığı göz önüne alındığında iç tasarrufların artırılması;
- Fiyat istikrarının sağlanması için para politikasının uygulanması amacıyla istikrarlı adımlar atılmasının sürdürülmesi; enflasyon hedeflemesi rejiminin uygulanması ve güvenilirliğinin geliştirilmesi;
- Kapsamlı bir yapısal reform programının uygulanmasının hızlandırılması; özellikle işgücü piyasasına ilişkin reformların genişletilerek ve derinleştirilerek eğitim programı ile beşeri sermayenin daha verimi kullanılmasının sağlanması;
- Türkiye’nin yabancı sermaye girişlerine olan ihtiyacı göz önüne alındığında iş ortamının iyileştirilmesi ve doğrudan yabancı yatırımları çekme kabiliyetinin artırılması; bunun için hukukun üstünlüğü ilkesinin güçlendirilmesi, yeni işlerin kurulmasının kolaylaştırılması, ürün ve hizmet piyasalarının serbestleştirilmesi yoluyla rekabet gücünün geliştirilmesi.
AB`NİN YENİ GÖÇ POLİTİKASI AÇIKLANDI
Akdeniz’i kana bulayan ve 900’e yakın göçmenin hayatını kaybetmesiyle kayıtlara AB tarihinin en ölümcül göçmen faciası olarak geçen deniz kazasının ardından Avrupa Komisyonu, 13 Mayıs 2015 tarihinde, Avrupa’ya göçün tüm boyutlarının daha iyi yönetilebilmesine yönelik yeni göç gündemini kamuoyuyla paylaştı. AB’nin yeni göç gündemi, on maddelik bir acil eylem planı ile dört sütunlu kapsayıcı ve uzun vadeli öncelikleri içeriyor.
AB’nin, Akdeniz’i kana bulayan faciaların ardından oluşturduğu on maddelik göç yönetimine ilişkin acil eylem planı,
- Akdeniz’deki sahil güvenlik ve sınır kontrol operasyonları Triton ile Poseidon’un bütçelerinin üç katına çıkartılması;
- AB’ye ulaşan mültecilerin hızlı şekilde geçici olarak üye devletlere dağıtılmasını sağlayacak bir sistemin kurulması; yerinden edilmiş 20.000 kişinin yeniden yerleştirilmesi;
- Akdeniz’de insan ticareti ve kaçakçılıkla mücadeleye yönelik bir Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası’nın oluşturulması;
- Operasyonel güvenlik önlemlerinin alınması gibi kısa vadeli ve dar kapsamlı hamleler öngörüyor.
Avrupa Komisyonu, daha etkin ve kapsayıcı bir göç yönetimi doğrultusunda uzun vadeli yapısal dönüşümleri ise dört sütunda değerlendiriyor. Bunlar şu şekilde sıralanıyor:
- Düzensiz göçe teşvik eden unsurların ortadan kaldırılması;
- Sınır yönetimi (AB’nin sınır kontrol birimi Frontex’in kapasitesinin güçlendirilmesi);
- Güçlü bir ortak iltica politikası benimsenmesi;
- Hukuki yollarla göç yolunda yeni bir politika.
Öte yandan Avrupa Komisyonu, yeni göç politikası kapsamında, mülteci yükünün AB ülkelerinde dengeli dağılmasına yönelik bir kota sistemi üzerinde çalışmalarını sürdürüyor.
AB DIŞİŞLERİ KONSEYİ TOPLANDI
18 Mayıs 2015 tarihinde gerçekleştirilen Dışişleri Konseyi Toplantısı’nda bir araya gelen AB Dışişleri ve Savunma Bakanları, Akdeniz’de insan kaçakçılığıyla mücadele etmek üzere bir AB askeri operasyonu oluşturulmasını karara bağladı. Toplantının diğer gündem maddesini ise Birliğin Suriye ve Ukrayna’da karşı karşıya kaldığı güvenlik tehditlerine yönelik olarak Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası’nın güçlendirilmesi ve daha etkin kılınması konusu oluşturdu.
Toplantıya başkanlık eden AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, Akdeniz’de insan kaçakçılığıyla mücadele amacıyla bir askeri deniz gücü operasyonu oluşturulmasının AB’nin Akdeniz’deki göçmen krizini çözmek için geliştirdiği kapsamlı yaklaşımın bir parçası olduğunu belirtti. Mogherini, AB’nin bu kapsamda Afrikalı ve Arap ortaklarıyla birlikte çalışarak, düzensiz göçün temel sebepleri olan kriz ve çatışmaları ele almaya çalışacağını kaydetti.
“EUNAVFOR Med” adı verilen AB askeri deniz gücü operasyonu, insan kaçakçılarının çalışma metotlarını yıkmayı amaçlıyor. Merkezi Roma’da bulunacak olan EUNAVFOR Med’in Güney-Orta Akdeniz’de faaliyet göstermesi ve Libyalı mercilerle işbirliği içerisinde olması öngörüldü. İnsan kaçakçılığı ağlarının değerlendirilmesi EUNAVFOR Med’in çalışmalarının ilk aşamasını oluştururken, ikinci ve üçüncü etapta ise insan kaçakçılarının varlıklarının tespit edilmesi ve bunlara uluslararası hukuk çerçevesinde el koyulması öngörülüyor. Mogherini, EUNAVFOR Med’in planlamasının Haziran ayında gerçekleşecek AB Dışişleri Konseyi’nde tamamlanmasının öngörüldüğünü belirtti.
Toplantıda ayrıca Mogherini’nin Kudüs ve Ramallah’a gerçekleştireceği ziyaretin öncesinde Orta Doğu Barış Süreci’nin yeniden başlatılması için yapılması gerekenler ve AB’nin bu konuda üstlenebileceği rol ele alındı.
Burundi’deki gelişmeleri değerlendiren AB Dışişleri Bakanları, Burundi’deki darbe girişimini kınadıklarını belirtirken, ülkedeki siyasi aktörlere aralarındaki farklılıkları barışçıl yöntemlerle çözmeleri ve ülkede gerilimi artırıcı eylemlerden uzak durmaları çağrısında bulundu.
AVRUPA KONSEYİ ANTİ-TERÖR SÖZLEŞMESİ`NE YENİ BİR PROTOKOL EKLENDİ
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, 19 Mayıs 2015 tarihinde Brüksel’de yabancı terörist savaşçılar konusuna ilişkin hukuki bağlayıcılığı bulunan ilk uluslararası ilkeleri onayladı. Hâlihazırda yaklaşık 5.000 AB vatandaşı ülkelerini terk ederek terör örgütü DAEŞ’e katıldı veya katılmak üzere. Avrupa Konseyi Terörizmle Mücadele Sözleşmesi’ne ilave bir protokol olarak düzenlenen söz konusu ilkeler şu ana kadar Avrupa Konseyi üyesi 47 üye ülkeden 44’ü tarafından imzalandı. Bu ilkeler Avrupa Konseyi üye ülkeleri tarafından terör gruplarına karşı alınması öngörülen önlemleri içeriyor. Bu doğrultuda söz konusu ilkeler, terör örgütlerine üye olmayı, terör eğitimi görmeyi veya terör amaçlı yurtdışına seyahati devletlerce yasadışı ilan edilmesini öngörüyor. Bununla beraber protokol, üye ülkeler arasında bilgi paylaşımını pekiştirmek amaçlı ulusal kontak noktalarının kurulmasını sağlıyor.
Hatırlanacağı üzere, Nisan ayı sonunda Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde (AKPM) söz konusu protokol taslağı görüşülmüştü. İngiliz milletvekili Lord John E. Tomlinson tarafından hazırlanan rapora göre, protokolün uygunluğu parlamenterlerce Paris ve Kopenhag terör saldırılarından sonra onaylanmıştı. Buna rağmen bazı milletvekilleri, taslağın insan hakları açısından olumsuz etkilerine ilişkin kaygılarını dile getirmişti. Lord Tomlinson’un raporu, savcılık istismarlarının her zaman olabileceğini ve bunun tarafların protokolü nasıl uyguladığına bağlı olduğunun altını çiziyor.
Ayrıca Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, şiddetli fanatiklik ve radikalleşmeye karşı üç yıllık bir eylem planının oluşturulmasını kabul etti. Söz konusu eylem planı, radikalleşmeyle mücadeleyi öngören bir dizi uygulamayı içerecek. Bu çerçevede, okullarda, hapishanelerde ve internette görülen radikal faaliyetlerin takip edilmesini ve ele alınmasını sağlayacak.
4’ÜNCÜ DOĞU ORTAKLIĞI ZİRVESİ RİGA’DA GERÇEKLEŞTİ
AB liderlerini AB’nin doğusundaki ülkelerin temsilcileriyle buluşturan 4’üncü Doğu Ortaklığı Zirvesi, 20-22 Mayıs 2015 tarihlerinde AB Dönem Başkanı Letonya’nın ev sahipliğinde Riga’da gerçekleştirildi. 2009 yılında faaliyete geçirilen Doğu Ortaklığı (Eastern Partnership - EaP), AB ve Üye Devletlerin, Doğu Avrupa’da ve Güney Kafkasya’da bulunan altı ülke (Azerbaycan, Belarus, Ermenistan, Gürcistan, Moldova ve Ukrayna) ile ilişkilerini düzenlemeyi amaçlıyor.
Riga Zirvesi’nde AB liderleri ve Doğu Ortaklığı temsilcileri tarafından kabul edilen ortak bildiride, EaP’nin Avrupa Komşuluk Politikası içerisindeki önemine dikkat çekildi. Demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları, temel haklar ve uluslararası hukuk ilkelerini güçlendirme taahhüdünde bulunulan bildiride taraflar, EaP’nin ortak sahiplenme, sorumluluk, farklılaşma ve ortak hesap verebilirlik ilkelerine bağlı olduğunu teyit etti.
Bildiride, Ukrayna’nın egemenliğine, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne saygı temeline bağlı olarak krizin tırmanmasının önlenmesine ve siyasi bir çözüm bulunmasına yönelik tüm çabaların desteklendiği belirtildi. Taraflara Eylül 2014 tarihli Minsk Anlaşmaları’nı eksiksiz uygulamaları çağrısında bulunuldu.
AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, Zirve’nin ardından yaptığı açıklamada, EaP ülkeleri ile bu ülkeleri bölgede güvenlik ve istikrarı tehdit eden gelişmelere karşı daha dayanıklı hale getirecek yakın ve güçlü ilişkiler geliştirme yönündeki ortak hedeflerini teyit ettiklerini belirtti. Tusk, yolsuzluktan arındırılmış daha güçlü ve şeffaf kurumların AB’nin doğusundaki ortaklarını daha güçlü kılacağını vurguladı. Zirve’de 2013 yılında Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta gerçekleştirilen EaP Zirvesi’nden bugüne kaydedilen gelişmeleri değerlendirdiklerini belirten Tusk, Riga Zirvesi’nde ileriye yönelik pozitif bir gündem ortaya koyduklarını ifade etti.
Vilnius Zirvesi’nden bu yana Gürcistan, Moldova ve Ukrayna ile Ortaklık Anlaşmaları ve Derin ve Kapsamlı Serbest Ticaret Alanı (DCFTA) oluşturmaya yönelik anlaşmalar imzalandığını hatırlatan Tusk, böylece AB’nin doğudaki ortaklarıyla olan işbirliğini yeni bir aşamaya taşıdığını kaydetti.
Tusk, AB ile Ortaklık Anlaşması imzalamaktan son anda vazgeçerek Rusya’nın kurduğu Avrasya Ekonomik Birliği’ne katılmayı tercih eden Ermenistan ile AB arasındaki ilişkilerin geleceği konusunda görüştüklerini kaydetti. Birliğin Belarus ile angajmanını derinleştirme yönünde adımlar atması gerektiğini vurgulayan Tusk, ayrıca Azerbaycan’ın AB ile olan ilişkilerinin yasal zemininin yenilenmesine ilişkin görüşlerini aldıklarını kaydetti.
Hareketlilik konularında EaP ülkelerindeki durumu değerlendiren Tusk, Moldova ile yürürlüğe giren vizesiz seyahat rejiminin halklar arası etkileşim üzerindeki olumlu etkilerine dikkat çekti ve ilk yılında vize muafiyetinden yaklaşık 500.000 kişinin yararlandığını kaydetti. Bu konuda Ermenistan ve Belarus ile de ilerleme kaydedildiğini belirten Tusk, Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ile birlikte, EaP ülkeleri ile vize serbestisi süreçlerinin başarılı şekilde tamamlanması yönündeki kararlılıklarını koruduklarını ifade etti. Buna karşılık Tusk, Gürcistan ve Ukrayna’nın vize serbestisi süreçlerinde ilerleme sağlanmasının söz konusu ülkelerin gerekli adımları atmasına bağlı olacağının da altını çizdi.
AB’DE REVİZE EDİLEN ETS 2019 YILINDA BAĞLAYICILIK KAZANACAK
Avrupa Komisyonu’nun 18 Mayıs 2015’te açıkladığı sonuçlara göre, 11 binin üzerinde işletmenin dâhil olduğu ve 28 üye ülke ile Norveç ve Lihtenştayn’ın da içinde bulunduğu AB Emisyon Ticaret Sistemi (AB ETS) kapsamında 2014 yılına ait emisyonlarda yüzde 4,5 oranında azalma kaydedildiği açıklandı. Aynı yıl toplamda da AB ETS dâhilinde 1,812 milyon ton CO2 olarak hesaplandığı belirtildi.
AB ETS dâhilinde emisyonların düştüğü belirtilirken, aynı zamanda sistemin özellikle 2008 yılında yaşanan ekonomik ve mali krizin ardından etkisiz çalıştığı da biliniyor. Nitekim söz konusu kriz ortamıyla beraber karbon piyasasında oluşan arz ve talep dengesinin bozulması, karbon fiyatlarını oldukça düşürmüş; AB ETS’nin işlevselliği AB nezdinde ve küresel boyutta sorgulanır olmuştu. Bu nedenle AB’nin karbon pazarını yansıtan AB ETS’nin daha etkili kılınmasını amaçlayan reform süreci hızlandırılmıştı.
26 Mayıs’ta AP Çevre, Halk Sağlığı ve Gıda Güvenliği Komitesi’nde ele alınan kararla, Pazar İstikrar Rezervi’nin (Market Stability Reserve- MSR) 2018 yılında kurulmasına ve 1 Ocak 2019 yılında uygulanmasına olmasına onay verildi. AB Konseyi Dönem Başkanlığı’nı 30 Haziran 2015 tarihine kadar yürütecek olan Letonya’nın Çevre Bakanı Kaspars Gerhards yaptığı açıklamada MSR’yi, dönem başkanlıkları sürecindeki en önemli konulardan biri olarak gördüklerini ve alınan kararı, AB’nin gerek iklim değişikliği ile mücadelede, gerekse AB’nin karbon pazarının temel amacından sapmaması adına önemli bir adım olarak tanımladıklarını belirtti.
Onay sürecinin, AB kurumlarının resmi tatile girmesinden önce 6-7 Temmuz 2015 tarihlerinde Strazburg’da toplanacak AP Genel Kurulu’nda sonuçlanması bekleniyor.
AB DIŞİŞLERİ KONSEYİ KALKINMA GÜNDEMİYLE TOPLANDI
26 Mayıs 2015 tarihinde gerçekleştirilen ve kalkınma gündemiyle toplanan AB Dışişleri Konseyi Toplantısı’nda, 2015 sonrası dönemi kapsayacak kalkınma gündemi ve göç konuları ele alındı. AB üye ülkelerinin kalkınma bakanlarını bir araya getiren toplantıya AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini başkanlık etti.
Konsey toplantısında, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından belirlenen Binyıl Kalkınma Hedeflerinin (Millenium Development Golas -MDGs) süresinin dolmasının ardından kalkınma alanında atılacak adımları ortaya koyacak yeni kalkınma gündeminin ele alınacağı BM toplantısı öncesinde, kalkınmanın finansmanı ve AB’nin rolüne ilişkin görüş alışverişinde bulunuldu. Konsey toplantısında, üye ülkelerin GSMH’lerinin yüzde 0,7’si oranında resmi kalkınma yardımı yapmaları yönündeki taahhütleri teyit edildi. Konsey toplantısının ardından konuya ilişkin açıklamada bulunan Yüksek Temsilci Mogherini, AB üye ülkelerinin konuya ilişkin sağlam bir zemin üzerinde uzlaştığını belirterek; bunun Birliğin, yoksulluğun ortadan kaldırılması ile küresel sürdürülebilir kalkınmaya olan bağlılığının bir göstergesi olduğunu kaydetti.
Konsey toplantısında, göç gündemiyle gayri resmi olarak toplanan 23 Nisan 2015 tarihli AB Liderler Zirvesi sonrasında, göç ve kalkınma arasındaki ilişki ele alındı.
AB’DE YENİ GÖÇ POLİTİKASINA İLİŞKİN SOMUT ADIMLAR BELİRLENDİ
AB’nin göç alanında yeni eylem planının belirlemesinin ardından 27 Mayıs 2015 tarihinde Avrupa Komisyonu göç yönetimine ilişkin kapsayıcı tavsiyelerini Üye Devletlerle paylaştı. Bilindiği üzere, 13 Mayıs 2015 tarihinde Avrupa Komisyonu tarafından, AB’de göç yönetiminin bütün boyutlarıyla iyileştirilmesine yönelik kısa ve uzun vadeli eylem planları hazırlanmış ve üye ülke liderlerinin değerlendirmesine sunulmuştu. 27 Mayıs’ta tavsiyelerin sunulmasıyla birlikte, tasarı halindeki planlar ilk defa uygulamaya geçmiş oldu.
AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, plan dâhilinde uygulamaya geçirilmesi öngörülen reformların hedefinin göçmenlerin hızlı bir şekilde hayatlarının kurtarılması ve koruma sağlanması olduğunu belirtti.
Göçmen krizi ile mücadeleye yönelik olarak Avrupa Komisyonu’nun 27 Mayıs’ta paylaştığı somut önlemler arasında şunlar yer alıyor: İtalya ve Yunanistan’a destek sağlamak amacıyla bir acil durum müdahale mekanizması kurulması; AB sınırları dışarısındaki kriz bölgelerinde tehlike altındaki 20 bin kişinin AB ülkelerine yerleştirilmesi; kaçakçılıkla mücadeleye yönelik 2015-2020 yılları arasında geçerli olacak bir eylem planı oluşturulması; parmak izi toplama işleminin daha sistematik hale getirilmesi ve yüksek eğitimli üçüncü ülke vatandaşlarının AB’de istihdamına yönelik Mavi Kart Yönergesi’nin etkin hale getirilmesi.
AB REKABET KONSEYİ TOPLANTISI YAPILDI
29 Mayıs 2015 tarihinde düzenlenen Rekabet Konseyi toplantısının ana gündem maddelerini dijital tek pazar, paket seyahatlere ilişkin yönerge düzenlemesi ve tek şahıs limited şirketi modeli taslağı oluşturdu. Yeni dijital tek pazar üzerinde görüşen AB Bakanları, AB sanayinin dijital dönüşümüne ilişkin sonuçları kabul ettiler. Bu çerçevede sanayinin dijital dönüşümüne yönelik eylemlerin hedeflenmesi ve dijital girişimcilik konuları görüşüldü. Eylemlerin gerçekleştirilmesi öngörülen başlıca alanlar şu şekilde sıralandı: Dijital araçların kullanımının kolaylaştırılması ve KOBİ’ler için uygun dijital ortamın yaratılması; dijital pazarda kısır döngü yaratan engellerin kaldırılması; AB sanayinin dijitalleştirilmesinin daha ileri seviyeye taşınması, büyüme ve istihdamın aratılmasına yönelik olarak da kullanılması; kamu yönetiminde e- yönetişimin uygulanması; dijital altyapı ve ağlara yatırımın artırılması. Letonya Ekonomi Bakanı Dana Reizniece-Ozola, dijital tek pazarın AB ekonomisine her yıl 400 milyon avrodan fazla katkıda bulunabileceğine ve 1000 yeni iş yaratacağına işaret etti.
Rekabet Konseyi toplantısında ayrıca seyahat pazarının dijital piyasalara uyumunun sağlanmasına ve iş dünyası ve tüketicilerin ihtiyaçlarına daha iyi cevap verilmesine yönelik olarak tasarlanan gözden geçirilmiş yönerge üzerinde anlaşmaya varıldı. Söz konusu mevzuat düzenlemesi özellikle online seyahat rezervasyonu yapan yolcuların haklarını güçlendirirken, başta KOBİ’ler olmak üzere iş dünyasına da faydalar sağlıyor. 2015 yılı sona ermeden önce kabul edilmesi beklenen yönerge, kabülünden 30 ay uygulanacak.
Konsey toplantısında yeni bir "tek şahıs limited şirketi" modeli üzerinde anlaşmaya varıldı. Böylece, yönerge Societas Unius Personae(SUP) adı altında tek şahıs işletmelerine yönelik AB genelinde ortak bir çerçeve oluşturulacak.
23’ÜNCÜ AB-JAPONYA ZİRVESİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ
23’üncü AB-Japonya Zirvesi, Japonya Başbakanı Shinzo Abe, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker’in katılımıyla 29 Mayıs 2015 tarihinde Tokyo’da gerçekleştirildi.
AB - Japonya Zirvesi’nde, Stratejik Ortaklık Anlaşması ve Serbest Ticaret Anlaşması’nda (STA) kaydedilen ilerlemeler değerlendirildi. Bilindiği üzere, AB ve Japonya arasındaki ilişkilerin derinleştirilmesi amacıyla, 2013 yılında, Stratejik Ortaklık Anlaşması ve STA için müzakereleri başlatma kararı alınmıştı. Söz konusu STA ile mallar, hizmetler, kamu alımları (özellikle demiryolu sektöründe) ve yatırımlarda karşılıklı olarak pazara erişiminin kolaylaştırılması öngörülüyor. Anlaşma ayrıca tarife dışı engeller, coğrafi işaretlerin korunması ve fikri mülkiyet hakları gibi ticarete ilişkin birçok hükmü de kapsayacak. Zirvede, AB ve Japonya liderleri, STA müzakerelerinin hızlandırılmasını ve böylece 2015 yılı sonuna ya da en geç 2016 yılı başına kadar tamamlanmasını hedeflediklerini belirttiler.
Stratejik Ortaklık kapsamında, AB ve Japonya, özellikle siber güvenlik ve telekomünikasyon alanlarında işbirliğinin güçlendirilmesini öngörüyorlar. Bu kapsamda, Ekim 2014’te, ilk AB-Japonya Siber Diyaloğu gerçekleştirildi. AB açısından Japonya, Güney Kore’den sonra 5G teknolojisini yakın işbirliğinde geliştirmek istediği ikinci ülke. AB ve Japonya’nın, önümüzdeki iki yıl içinde 5G teknolojilerine ilişkin projelerin desteklenmesi amacıyla 12 milyon avro tutarında yatırımda bulunacakları belirtildi.
Zirvede ayrıca, güvenlik, yatırım, büyüme, istihdam, vergilendirme ve iklim değişikliği gibi birçok konu ele alındı.
2015
HAKKIMIZDA
ARAŞTIRMA MERKEZİ
PROJELER
İLETİŞİM
Designed By: OrBiT