NİSAN
AB SÜT KOTALARINI KALDIRDI
AB otuz yıldır uygulamada olan süt kotalarını 31 Mart 2015 tarihinde kaldırdı. Uygulama bazı üreticiler için yeni fırsatlar yaratırken, bazıları için yeni riskler getiriyor. Avrupa Komisyonu’nun Tarımdan Sorumlu Üyesi Phil Hogan, yaptığı basın açıklamasında kotaların kaldırılmasıyla üreticilerin Asya pazarında daha etkili olabileceklerini belirtti. Kotaların kaldırılmasıyla yaşanacak fiyat değişkenliğinin üreticiler açısından risk oluşturabileceğinin farkında olduklarına işaret eden Hogan, bu sebeple dikkatli olacaklarını ve üreticilerin mağduriyetine izin vermeyeceklerini ekledi.
Süt kotaları 1984 yılında üretim fazlası oluşması ve çiftçilerin talepten bağımsız olarak ürettikleri sütü yüksek fiyata satmasını engellemek amacıyla uygulamaya koyulmuştu. Son zamanlarda düşüş gözlenmekle birlikte uygulamanın kalktığı güne kadar AB’li üreticiler sütlerini dünya pazarı fiyatından daha yüksek bir fiyata satabilmişlerdi. Piyasa odaklı üretimin süt üreticilerine yeni fırsatlar sağlayacağını belirten Hogan, katma değerli üretimin kırsala getireceği istihdam ve büyüme fırsatlarının altını çizdi. Uzakdoğu pazarında böylece daha aktif olabileceklerini, Asya’nın Avrupa ürünlerine olan talebinden daha iyi yararlanabileceklerini belirtti. Hogan ayrıca, Yeni Zelanda gibi ülkelerin son yıllarda bu alandaki fırsatları değerlendirebildiğini, ancak Avrupa’nın değerlendiremediğini söyledi.
AB’nin en büyük süt üreticisi Almanya ve önemli ihracatçısı İrlanda, kotaların kaldırılmasını memnuniyetle karşıladı. Alman Çiftçiler Birliği (DBV), kotaların kaldırılmasıyla Alman üreticilerin yaklaşık 15 milyon avro ek maliyetten kurtulduğunu belirtti. İrlandalı Çiftçiler Birliği (IFA) tarafından yapılan bir araştırmaya göre kotaların kaldırılması İrlanda’da 9,500 istihdam yaratacak.
Öte yandan, kotaların kaldırılmasını yanlış bulan bir grup çiftçi Brüksel’de Parlamento binası önünde protesto gösterilerinde bulundu. 13 üye ülkenin katılımından oluşan Avrupa Süt Kurulu, Avrupa pazarının üretim fazlasıyla başa çıkamayacağını, radikal fiyat değişikliklerinin görüleceğini ve sonucunda bir kriz yaşanacağını belirtti.
AB REKABETÇİLİK KONSEYİ GAYRİ RESMİ TOPLANTISI DÜZENLENDİ
AB Rekabetçilik Konseyi Gayri Resmi Toplantısı 26-27 Mart 2015 tarihlerinde Letonya’nın Riga şehrinde gerçekleştirildi. Avrupa Komisyonu’nun Dijital Tek Pazardan Sorumlu Başkan Yardımcısı Andrus Ansip, Avrupa Komisyonu’nun İç Pazar, Endüstri, Girişimcilik ve KOBİ’lerden Sorumlu Üyesi Elzbieta Bienkowska ve AP İç Pazar ve Tüketici Hakları Komitesi Başkanı Vicky Ford katıldığı toplantıda, AB’nin dijital teknolojilerden en iyi şekilde yararlanabilmesinin yolları ve bu teknolojilerin akıllı, sürdürülebilir ve kapsamlı bir büyümeye nasıl katkı sağlayabileceği ele alındı.
Toplantıda, AB Dönem Başkanı Letonya'nın Ekonomi Bakanı Dana Reizniece-Ozola, AB’de sürdürülebilir ekonomik büyümeyi desteklemek, yeni iş imkânları yaratabilmek ve AB’deki yaşam standardını koruyabilmek için Birliğin rekabetçi gücünü artırması ve bunun için de Dijital Tek Pazarın oluşturulması gerektiğini vurguladı.
Elektronik ticarette karşılaşılan sorunların çözüm yollarının masaya yatırıldığı görüşmeler sonucunda Bakanlar, dört çözüm önerisinde uzlaştı. Bunlar sırasıyla:
-Tüketici ve iş dünyasının hakları ve sorumluluklarına ilişkin bütüncül yapıda yasal düzenlemelerin oluşturulması,
-Elektronik ticaretin önündeki bölgesel kısıtlamalarının kaldırılması,
-Dijital ortama adil ve açık erişimin sağlanması,
-Dijital ürünlerin ve hizmetlerin birlikte çalışabilirliğinin sağlanması.
Toplantıda dijital girişimcilik, veri koruma ve dijital eğitim modelleri gibi konular da kapsamlı bir şekilde ele alındı. Toplantıya katılan Eurochambers Genel Sekreteri Amaldo Abruzzini, dijital ekonomi için önem taşıyan gayri maddi malların (intangible goods) serbest dolaşımının sağlanması gerektiğini belirtti. Bu konuda gerekli adımların atılması için AB üye ülkelerine çağrıda bulundu.
AVRUPA 1915 OLAYLARINI TARTIŞIYOR
12 Nisan 2015 tarihinde Papa Franciscus’un Vatikan’daki Aziz Petrus Bazilikası'nda düzenlenen ayinde 1915 olaylarından “soykırım” olarak nitelendirmesiyle birlikte, 100’üncü yıl dönümünde 1915 olayları, Türkiye-AB ilişkileri gündeminin merkezine oturdu. Papa Franciscus’un açıklamalarının ardından Türkiye, Vatikan Büyükelçisi’ni geri çekti.
Papa’nın açıklamaları ve 100’üncü yıl dönümü yaşanan 1915 olayları, AP’de de yankı buldu. Uzun tartışmaların ardından, “Ermeni soykırımının 100’üncü yıl dönümü” başlıklı bir tavsiye karar, 15 Nisan 2015 tarihinde AP’de kabul edildi. Kabul edilen karar metninde, Türkiye’yi ve Avrupa ülkelerini 1915 olaylarını soykırım olarak tanıma çağrısında bulunuluyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ermeni meselesine ilişkin yayımladığı taziye mesajını olumlu karşılayan AP, tarafların, geçmişte Avrupa’da başarılı olmuş uzlaşı örneklerini değerlendirmesi ve ilişkilerin normalleşmesine yönelik protokolleri ön koşulsuz olarak onaylaması gerektiğini vurguluyor. Öte yandan kararda AP, her yıl bir “Uluslararası Soykırımları Anma Günü” belirlenmesi gerektiğinin altını çiziyor. Konu AP Genel Kurulu’nda tartışılmaya başlamadan önce, AP Türkiye’nin Dostları Grubu yazılı bir açıklamada bulundu. Açıklamada 1915 olayları, unutulmaması gereken trajediler olarak nitelendirilirken, AP tarafından dengeli bir karar kabul edilmesi çağrısında bulunuldu. Türkiye’nin Dostları Grubu, uzlaşma dilinin benimsenmesi ve iki toplum arasında köprüler kurulacak konular üzerinde durulması gerektiğini vurguladı.
AP Genel Kurulu’nda tavsiye kararın kabul edilmesinin ardından Dışişleri Bakanlığı ve AB Bakanlığı tarafından yazılı açıklamalarda bulunuldu. Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, kararın AP’nin yargı yetkisinin dışında olduğu ve uluslararası hukukla bağdaşmadığı belirtildi. AP’nin 1915 olaylarına ilişkin yaklaşımının tek taraflı olduğunu öne süren Dışişleri Bakanlığı makamları, bu yaklaşımın Türkiye-AB ilişkilerine zarar verebileceğini belirtti. Öte yandan Dışişleri Bakanlığı, Avrupa halkları arasında ortak bir geleceğin inşası için AP’nin, farklı din ve kültürleri kapsayıcı bir tutum sergilemesi gerektiğinin altını çizdi. AB Bakanı ve Başmüzakereci Büyükelçi Volkan Bozkır’ın yazılı açıklamasında ise bu tür kararların Türkiye için yok hükmünde olduğu ifade edildi. Bakan Bozkır’ın açıklamasında, AP’nin geçmişte yaşanan acılara seçici bir bakış açısıyla yaklaştığı, tarihi siyasete alet ettiği ve Ermenilerin acılarının öne çıkarıldığı belirtildi. Bakan Bozkır yaptığı yazılı açıklamada, konunun Türkiye karşıtlığı için kullanılmaması ve çatışma konusu haline getirilmemesi gerektiğinin altını çizdi. Bakan Bozkır AP’yi, radikalleşme, hoşgörüsüzlük ve etnik-dini ayrımcılık gibi tehditlerle mücadeleye yoğunlaşmaya çağırdı. TBMM’de grubu bulunan AKP, CHP ve MHP, 15 Nisan tarihli AP kararına ilişkin olarak ortak bir açıklamada bulundu. TBMM Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada, kararın hukuka aykırı ve yok hükmünde olduğu ifade edildi.
MACARİSTAN`DA ARA SEÇİMİ AŞIRI SAĞ KAZANDI
Macaristan'da 12 Nisan 2015 tarihinde düzenlenen ara seçimde, iktidardaki merkez sağ Fidesz partisinin elindeki bir sandalye aşırı sağcı parti Jobbik'e geçti. Açıklanan resmi olmayan sonuçlara göre göre Jobbik'in adayı oyların yüzde 35,3'ünü, Fidesz'in adayı Zoltan Fenyvesi yüzde 3,4'ünü ve Sosyalistlerin adayı Ferenc Pad ise oyların yüzde 26,3'ünü kazandı. Ara seçimin yapılma nedeni, Fidesz Milletvekili Jeno Lasztovicza'nın Ocak ayında hayatını kaybetmesinin ardından bir sandalyenin boş kalmasıydı. Jobbik lideri Gabor Vona galibiyetini “Tarihi bir zafer kazandık” şeklinde duyurdu. Fidesz, ara seçimi kaybetmesine rağmen Parlamento’daki çoğunluğunu koruyacak. Ancak partinin üst üste aldığı bu ikinci yenilgi oluyor. Geçtiğimiz Şubat ayında, Tibor Navracsics'in Avrupa Komisyonu'na atanması sebebiyle boşalan sandalye için düzenlenen ara seçimleri de sol parti kazanmış ve Fidesz Partisi Parlamento’daki üçte iki çoğunluğunu kaybetmişti.
AB`NİN KOMŞULUK POLİTİKASI BARSELONA`DA ELE ALINDI
Avrupa Komşuluk Politikası (European Neighborhood Policy-ENP) Bakanlar Gayri Resmî Toplantısı, 13 Nisan 2015 tarihinde, AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve Avrupa Komisyonu’nun Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn’ın Başkanlığında Barselona’da gerçekleştirildi. AB Konseyi Dönem Başkanlığı’nı yürüten Letonya ile İspanya’nın ev sahipliğinde gerçekleşen toplantı, AB üye ülkelerinin ve AB’nin güneyindeki komşularının dışişleri bakanlarını bir araya getirdi. Toplantıda ele alınan başlıca konular ise ENP’nin gözden geçirme süreci ve Güney Komşuluk Bölgesi’ndeki durum oldu.
Yüksek Temsilci Mogherini, toplantının ardından düzenlenen basın toplantısında yaptığı açıklamada, yedi yıllık bir aradan sonra AB Dışişleri Bakanlarının AB’nin güneyindeki ülkelerden mevkidaşlarıyla bir araya geldiğini hatırlatarak, AB’nin yedi yıl daha kaybetmeyi göze alamayacağını belirtti ve bu toplantının her yıl tekrarlanacağını söyledi. Toplantıda, ENP’nin gözden geçirilmesi sürecini ve AB’nin elindeki işbirliği araçlarını ele aldıklarını kaydeden Mogherini, AB’nin güneyindeki komşularıyla ikili ve bölgesel ilişkilerinin çerçevesini oluşturan Barselona sürecinin hayata geçirilmesinin 20’nci yılında, bölgede işbirliği ihtiyacının yirmi yıl öncesine göre çok daha fazla olduğunu belirtti. Mevcut koşullarda karşı karşıya kaldıkları zorlukların ele alınmasında ortaklık ve işbirliğine ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Mogherini, eşit ortaklık temelinde birlikte çalışmanın ve sürecin sahiplenilmesinin önemine dikkat çekti. Mogherini, toplantıda; güvenlik ve terörle mücadelede işbirliği başta olmak üzere birçok konuyu ele aldıklarını belirtti. Mogherini, Akdeniz’de giderek daha fazla mültecinin hayatını kaybetmesi ve Libya krizi gibi konuların da AB ile güneyindeki ortaklarının müşterek gündeminde üst sıralarda yer aldığını kaydetti.
Göç konusunda, önümüzdeki aylarda ortak bir AB İçişleri Konseyi ve AB Dışişleri Konseyi toplantısı gerçekleştirmeye hazırlandıklarını duyuran Mogherini, AB’nin göç konusunu iç ve dış boyutuyla, kaynak ve transit ülkeleri de dâhil ederek nasıl ele alması gerektiğini değerlendireceklerini belirtti.
AB AKDENİZ`DEKİ GÖÇ KRİZİNİ DEĞERLENDİRDİ
Akdeniz’de 700’den fazla kişinin ölümüne sebep olan deniz kazalarının ardından 20 Nisan 2015 tarihinde AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini başkanlığında AB Dışişleri ve İçişleri Bakanları bir araya geldi. Dışişleri ve İçişleri Bakanları Ortak Toplantısı’nda, Akdeniz’de üst üste yaşanan krizlere karşı alınacak önlemler ve önümüzdeki dönemde artması beklenen düzensiz göçle mücadele yöntemleri ele alındı.
Avrupa Komisyonu’nun Göç, İçişleri ve Vatandaşlıktan Sorumlu Üyesi Dimitris Avramopoulos, Akdeniz’deki krizle ilgili 10 maddelik bir acil eylem planını AB İçişleri ve Dışişleri Bakanlarına sundu. Komisyon üyesi Avramopoulos’un sunduğu eylem planı, bakanlardan tam destek aldı.
Toplantının ardından Yüksek Temsilci Mogherini ve Komisyon Üyesi Avramopoulos’un yaptıkları ortak açıklamada, kriz zamanlarında Avrupa’nın ortak hareket etmesi gerektiği mesajı verildi. Üzerinde anlaşılan 10 maddenin, en kısa sürede etki göstermesi beklenen, acil ve doğrudan adımları içerdiği belirtilirken Komisyon’un Mayıs ayında göç konusuna ilişkin yapısal sorunlarla mücadeleye yönelik kapsayıcı bir gündem belirleyeceği ifade edildi. Eylem planı kapsamında, AB’nin Akdeniz’de sınır kontrolünü sağlamakla görevlendirdiği Triton Operasyonu’nun finansmanının, kaynaklarının ve kapasitesinin artırılması öngörülüyor. Bir diğer adım olarak, Akdeniz’de kaçakçıların kullandığı deniz araçlarının ele geçirilmesi ve imha edilmesine yönelik sistematik bir girişimin başlatılması kararlaştırıldı. Hukuk dışı yollarla AB’ye girmeye çalışanların ülkelerine geri gönderilmesine yönelik daha etkin bir geri kabul programının oluşturulması, göç kaynağı ülkelerle işbirliğinin artırılması ve AB üye ülkelerinin, bütün göçmenlerin parmak izini alması zorunluluğu da öne çıkan diğer önlemler olarak sıralanıyor.
Akdeniz’deki göç krizine yönelik, AB Dışişleri ve İçişleri Bakanları Ortak Toplantısı’nda üzerinde anlaşılan on maddelik eylem planına buradan ulaşılabilir.
AB GENEL İŞLER KONSEYİ TOPLANDI
AB Genel İşler Konseyi 21 Nisan 2015 tarihinde Brüksel’de AB Dönem Başkanı Letonya’nın Dışişleri Bakanı Edgars Rinkevics başkanlığında toplandı. Toplantıda genç istihdamı girişimine ayrılan finansmanının artırılmasının yanı sıra, 2014-2020 Çok Yıllı Mali Çerçevesi’nin güncellenmesi ve Bosna-Hersek ile AB arasında 2008 yılında imzalanan İstikrar ve Ortaklık Anlaşması’nın akdedilmesi onaylandı.
Dönem Başkanlığı tarafından 20 Nisan 2015 tarihinde Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilci Mogherini’nin girişimiyle gerçekleştirilen AB İçişleri ve Dışişleri Bakanlarının Ortak Toplantısı’nda ele alınan konular hakkında bilgilendirildi. Bakanlar, özellikle göç konusunda insan ticaretiyle mücadeleye hız verilmesi, AB’nin denizde kurtarma eylemlerinin güçlendirilmesi ve üçüncü ülkelerle işbirliğinin artırılması konuları başta olmak üzere göç konusunda daha kararlı adımlar atılması yönünde gösterilen iradeyi memnuniyetle karşıladıklarını belirttiler. Bilindiği üzere, 19 Nisan’da 700 göçmeni taşıdığı belirtilen geminin Akdeniz’de batmasının ardından AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, 23 Nisan 2015 tarihinde göç konusunun ele alınacağı olağanüstü bir AB Zirvesi düzenleneceğini duyurmuştu.
Genç İstihdamı Girişimi ön ödemelerinin artırılması
Konsey toplantısında, genç istihdamı girişimi kapsamındaki ön ödemelerin yaklaşık 1 milyar avro tutarında artırılması onaylandı. Böylece, Üye Devletlerin genç işsizliğine karşı gerekli önlemleri hızlı bir şekilde hayata geçirilmeleri sağlanacak. AB’de hâlihazırda, 7 milyon gencin işsiz olduğu biliniyor.
Çok Yıllı Mali Çerçevenin güncellenmesi
Konsey toplantısında, AB’nin 2014-2020 mali dönemini kapsayan Çok Yıllı Mali Çerçevesi, büyümenin ve istihdamın teşvik edilmesi için daha fazla fon ayrılması amacıyla revize edildi. Dönem Başkanı Letonya’nın Dışişleri Bakanı Rinkevics konuya ilişkin yaptığı açıklamada, söz konusu güncelleme ile ayrılan tüm kaynağın büyümeyi ve istihdam yaratmayı destekleyecek doğrultuda kullanımına imkân tanındığını belirtti.
AB-Bosna-Hersek İstikrar ve Ortaklık Anlaşması
AB Genel İşler Konseyi, Bosna-Hersek ile AB arasında İstikrar ve Ortaklık Anlaşması (Stabilisation and Association Agreement-SAA) akdedilmesini onayladı. Anlaşmanın 1 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmesi bekleniyor. AB ile Bosna-Hersek arasındaki ilişkiler için bir çerçeve oluşturan SAA, kademeli olarak bir serbest ticaret alanının oluşturulmasını öngörüyor. Bunun yanında SAA, ortak siyasi ve ekonomik hedefler belirleyerek bölgesel işbirliğini teşvik ediyor. Bilindiği üzere, SAA 2008 yılında imzalanmasına karşın, Bosna-Hersek’teki siyasi çalkantılar nedeniyle anlaşmanın yürürlüğe girme süreci aksamıştı.
TTYO MÜZAKERELERİNİN 9`UNCU TURU TAMAMLANDI
AB ve ABD arasında Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTYO) müzakerelerinin 9’uncu turu 20-24 Nisan 2015 tarihlerinde New York’ta gerçekleştirildi. AB müzakere heyeti başkanlığını Ignacio Garcia Bercero, ABD müzakere heyeti başkanlığını ise Dan Mullaney’in yaptığı TTYO müzakerelerinin 9’uncu turunda, taraflar çalışmalarını üç ana başlıkta (pazara erişim, yasal düzenlemenler ve kurallar) sürdürdüler. Bu turda öncelikli olarak yasal düzenlemelerdeki işbirliği ve kurallar ele alınırken, hizmetler ise bir sonraki müzakere turuna kaldı.
9’uncu turda, Avrupalı ve Amerikalı müzakereciler ticaretin önündeki engellerin yanı sıra sağlık ve bitki sağlığı alanlarında yasal düzenlemelerdeki işbirliğini güçlendirme yollarını değerlendirdiler. Bunun yanı sıra, 9’uncu turda, sektörlere ilişkin görüşmelerin ön plana çıktığı gözlemlendi. Bu kapsamda, özellikle otomotiv, ilaç, tıbbi cihazlar, kozmetik, mühendislik, tekstil, kimya, bilgi ve iletişim teknolojileri ve zirai ilaçlara ilişkin sektörler ele alınarak, bu sektörlere yönelik AB ve ABD’de uygulanan yasal düzenlemelerin nasıl yakınlaştırılabileceği detaylı olarak incelendi.
Kurallara ilişkin görüşmelerde, rekabet, enerji, hammaddeler ve sürdürülebilir kalkınma gibi birçok konu ele alındı. Bu görüşmelerde, enerji ve hammaddeler alanında önemli gelişmeler kaydedildi. Her ne kadar taraflar TTYO’ya enerji ve hammaddelere ilişkin bir bölümün eklenip eklenmemesi konusunda henüz mutabakata varamamış olsalar da, anlaşmaya dâhil edilebilecek maddeler üzerinde değerlendirmelerde bulundular.
Kurallar kapsamında bu turda öne çıkan diğer iki konu, KOBİ’ler ve sürdürülebilir kalkınma oldu. TTYO’ ya eklenecek KOBİ’lere ilişkin bölümle ilgili olarak, Avrupa ve ABD arasında gümrük alanında işbirliğinin artırılmasına yönelik alınabilecek önlemler görüşüldü. Sürdürülebilir kalkınmaya ilişkin yürütülen çalışmalarda ise, yasadışı balık avı önemli bir gündem maddesini oluşturdu. AB’nin bu konuya ilişkin pozisyon belgesini yaza kadar sunması bekleniyor.
AVRUPA KONSEYİ`NİN 2014 YILI İNSAN HAKLARI RAPORU AÇIKLANDI
Avrupa Konseyi (Council of Europe) tarafından her yıl 47 üye ülkenin insan hakları karnesinin değerlendirildiği yıllık insan hakları raporu, İnsan Hakları Komitesi Başkanı Nils Muiznieks tarafından 23 Nisan 2015 tarihinde tanıtıldı.
Raporda AB’nin göç yönetimi politikası yetersiz bulunurken, Akdeniz’de Ekim 2014-Ekim 2015 döneminde devam eden sınır kontrol operasyonu Mare Nostrum’un sonlandırılması eleştirildi. Raporda, operasyonun devam ettirilmesi halinde, 10 binlerce insan hayatının kurtarılabileceği yorumu yapıldı. Öte yandan, Mare Nostrum’un yerini alan Triton operasyonunun, faaliyet alanı ve kaynak açısından daha dar kapsamlı kaldığı ifade edildi.
Raporda, üzerinde durulan konu başlıkları arasında Ukrayna krizi ve Azerbaycan’da önde gelen insan hakları savunucuları aleyhinde açılan davalar öne çıktı. Ayrıca birçok Avrupa Konseyi ülkesinde sivil topluma ve basına yönelik baskının arttığı vurgulandı. Raporun tanıtıldığı toplantıda Muiznieks tarafından, 2014 yılının insan hakları açısından kötü bir yıl olduğunun altı çizildi.
17’NCİ AB-UKRAYNA ZİRVESİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ
17’nci AB-Ukrayna Zirvesi, 27 Nisan 2015 tarihinde Kiev’de gerçekleştirildi. Zirve, AB-Ukrayna Ortaklık Anlaşması’nın imzalanmasının ardından toplanan ilk Zirve olması bakımından önem taşıyor. AB’nin Konsey Başkanı Donald Tusk ve Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker tarafından temsil edildiği Zirve’de, Ukrayna’yı Devlet Başkanı Petro Poroshenko temsil etti. 17’nci AB-Ukrayna Zirvesi’nde ele alınan başlıca konular; Ortaklık Anlaşması’nın uygulanması ile Ukrayna’da siyasi ve ekonomik reformların hayata geçirilmesi, Ukrayna’nın doğusundaki kriz ve Minsk Anlaşmaları’nın uygulanması, bölgesel konular, Mayıs ayında Riga’da toplanması planlanan Doğu Ortaklığı Zirvesi hazırlıkları ve Avrupa Komşuluk Politikası’nın gözden geçirilmesi oldu. Bilindiği gibi, Şubat ayında Minsk’te ateşkes kararı alınmasının ardından, 26 Nisan 2015 tarihinde Ukrayna’nın doğusunda stratejik öneme sahip Mariupol yakınlarındaki Shyrokyne’de Rusya tarafından desteklendiği iddia edilen ayrılıkçılar ile Ukrayna silahlı güçleri arasındaki çatışmalar tekrar şiddetlendi.
Devlet Başkanı Poroshenko, ülkenin doğusunda ateşkesin uygulanmasının denetlenmesi için silahlı bir barış gücü yerleştirilmesini talep ediyor. AB tarafı ise bölgede şiddetin tırmanmasından endişe duymakla birlikte bölgeye, ancak sivil bir misyon gönderilebileceğini belirtiyor. Zirve’de, AB’nin Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve bağımsızlığına verdiği desteği teyit edilirken, taraflara Minsk Anlaşmaları’nın tüm hükümlerinin eksiksiz ve hızlı bir şekilde uygulanması çağrısı yinelendi. Anlaşmalar doğrultusunda ateşkese uyulması ve ağır silahların bölgeden çekilmesi gerektiğinin altını çizen AB tarafı, bölgedeki AGİT gözetim misyonunun gerekli gördüğü tüm yerlere sınırsız erişim imkânı elde etmesi gerektiğini vurguladı. Ukrayna’nın reform gündeminin ele alındığı zirvede, AB tarafı Ukrayna’nın kapsamlı ekonomik reformları uygulamaya koyması gerektiğinin altını çizdi.
AKPM BAŞKANI BRASSEUR: AB’NİN GÖÇMENLERE İLİŞKİN TUTUMU UTANÇ VERİCİ
AKPM Başkanı Anne Brasseur, Suriye’de yaşanan iç savaş nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan mültecilerin durumuna ilişkin açıklamada bulundu. Suriye’de çatışmadan kaçıp Avrupa’ya gelmeye çalışan göçmenlere karşı Avrupa’nın tutumunu eleştiren Brasseur, kelimelerin yaşanan krizi tanımlamakta yetersiz kaldığını ifade etti. Evlerinden kaçmak zorunda kalan bu insanları misafir eden Türkiye’nin büyük bir yük üstlendiğini söyleyen Brasseur, Avrupa’da mülteciler için bir kabul merkezi oluşturma fikri henüz plan halindeyken gösteriler düzenlendiği için utanç duyduğunu belirtti.
AKPM’nin bu konuda çıkarmayı planladığı yasa tasarısını hatırlatan Brasseur, artık harekete geçmenin zamanı geldiğini ve AKPM bünyesinde bir komisyon kurularak Türkiye’de bulunan mülteci kamplarını ziyaret edeceklerini açıkladı. AKPM grubunda bulunan siyasi partilerin liderleri, göçmen komitesi başkan ve üyeleri ile ülke delegelerinden birer temsilciden oluşacak komisyon, Türkiye’de göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı illere bir dizi ziyaretler gerçekleştirip, rapor hazırlayacak.
2015
HAKKIMIZDA
ARAŞTIRMA MERKEZİ
PROJELER
İLETİŞİM
Designed By: OrBiT