MART

AVRUPA 2020 STRATEJİSİ HEDEFLERİNDE SON DURUM AÇIKLANDI

Avrupa 2020 Stratejisi’nin beş temel hedef başlığına yönelik son durum analizi, 2 Mart 2015 tarihinde AB’nin resmi istatistik kurumu Eurostat tarafından açıklandı.

Bilindiği üzere, Avrupa 2020 Stratejisi’nin akıllı, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme önceliğindeki hedefleri 2010 yılında belirlenmişti. Akıllı büyüme çerçevesinde yenilikçilik, eğitim ve dijital toplum; sürdürülebilir büyüme çerçevesinde iklim değişikliği, enerji ve rekabetçilik; kapsayıcı büyüme çerçevesinde ise istihdam ve yoksullukla mücadele/sosyal dışlanma alanları temel çalışma alanları olarak seçilmişti. Buna göre;

-20 ila 64 yaş nüfusun yüzde 75’ine “istihdam” sağlanması;

-GSYİH’nin yüzde 3’ünün “Ar-Ge ve yenilikçilik” çalışmalarına ayrılması;

-“İklim değişikliği ve enerji” başlığı altında sera gazı emisyonlarında ve enerji tüketiminde yüzde 20 azaltım ile enerji kullanımında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanım oranının yüzde 20’ye çıkarılması;

-“Eğitimde” okulu terk etme oranının yüzde 10 oranına düşürülmesi ve yüksek öğrenime katılım oranının yüzde 40’a çıkarılması;

-“Yoksullukla mücadele ve sosyal dışlanma” konusunda ise ulusal yoksulluk sınırının yüzde 25’e düşürülmesi ve 20 milyon insanın yoksulluktan kurtarılması,  strateji kapsamında ele alınıyor. 

Eurostat verilerine göre, belirlenen 2020 hedeflerine ulaşma yolunda 2008 yılından bu yana en büyük ilerleme iklim değişikliği, enerji ve eğitim hedeflerinde kaydedildi. İstihdam, yoksullukla mücadele ile Ar-Ge ve yenilikçilik alanlarındaki İlerleme ise sınırlı kaldı.

Avrupa 2020 Stratejisi Başlıklarının Göstergeleri, AB-28

Hedef Alanı

  Gösterge Alanı

          2008

        2012

        2013

   2020 Hedefi

İstihdam

  20-64 yaş arası (%)

          70,3

         68,4

        68,4

        75

Ar-ge ve yenilikçilik harcamaları

  GSYİH’deki payı (%)

         1,85

         2,01

         2,02

        3

İklim değişikliği ve enerji

 

 Emisyonların     azaltılması (endeks 1990:100)

         90,4

         82,1

            -

        80

Enerji tüketimi (milyon ton)

        1, 689

        1, 584

            -

       1,483

Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı (%)

        10,5

         14,1

            -

       20

Eğitim

Katılım oranı (30-34 yaş)

        31,2

         35,9

      36,9

        40

Erken terk etme

         14,7

         12.7

       12

       10

Yoksulluk ve sosyal dışlanma

İnsan sayısı (milyon)

        116,6

        123,1

      121,4

       96,6

Raporda iklim değişikliği ve enerjideki ilerlemelerin daha çok yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımındaki artış ve emisyon değerlerindeki azalmadan; eğitim alanındaki ilerlemenin, okulu terk etme oranındaki düşüş ile yüksek öğrenime katılım oranındaki artıştan dolayı gerçekleştiği ifade ediliyor.

Avrupa 2020 Stratejisi ‘ne ilişkin Eurostat verilerine buradan ulaşılabilir. 

AVRUPA KOMŞULUK POLİTİKASI YENİDEN GÖZDEN GEÇİRİLİYOR

AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve Avrupa Komisyonu’nun Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn, 4 Mart 2015 tarihinde, Avrupa Komşuluk Politikası’nın gözden geçirilmesine yönelik bir istişare başlatıldığını açıkladı.

Haziran ayı sonuna kadar sürecek istişare süreci kapsamında, AB’deki ve komşu ülkelerdeki ilgili paydaşların Avrupa Komşuluk Politikası’nın gelecekteki istikametine ilişkin görüşlerinin alınması amaçlanıyor. İstişare sürecinin ardından sonbaharda Avrupa Komşuluk Politikası’nın geleceğine ilişkin bir tebliğ kabul edilecek. Avrupa Komşuluk Politikası’nın gözden geçirilmesi, Juncker Komisyonu’nun ilk görev yılı takviminde yer alan önceliklerden biri kabul ediliyor. Komşuluk Politikası’nın geleceğine ilişkin istişareyi teşvik amacıyla, Yüksek Temsilci ve Komisyon tarafından, Avrupa Komşuluk Politikası kapsamında bugüne kadar çıkarılan dersleri ve ele alınması gereken başlıca sorunları ortaya koyan bir belge kabul edildi.

Komşuluk Politikası’nın gözden geçirilmesi kapsamında, komşu bölgelerdeki tüm ülkelere yönelik tek yaklaşım yerine farklılaştırmanın (differentiation) esas alınması ve gerek AB’nin, gerekse söz konusu ülkelerin beklentileri doğrultusunda gerekli işbirliği olanaklarının araştırılması hedefleniyor. Öte yandan AB’nin politikalarının, komşuluk bölgesindeki ortakları tarafından dayatma şeklinde algılanmasının önüne geçilmesi ve bu politikaların Komşuluk Politikası kapsamındaki ülkeler tarafından benimsenmesi de öncelikler arasında yer alıyor.

Komşuluk Politikası kapsamındaki her ülke ile geniş yelpazede sektörel işbirliğine gidilmesi; gerekli irade ve kapasiteye sahip ülkelerle Ortaklık Anlaşması ve derin ve kapsamlı serbest ticaret alanını (DCFTA) öngören anlaşmaların yapılması da Komşuluk Politikası’nın gözden geçirilmesi kapsamında öne çıkan başlıklar arasında. Bu bağlamda, AB’nin öncelik verdiği ticaret ve hareketlilik konularına enerji boyutunun eklenmesi de öngörülüyor. Öte yandan yeni Komşuluk Politikası’nda öncelik verilecek konulardan bir diğeri, esneklik olarak belirlendi.

Bilindiği üzere, Avrupa Komşuluk Politikası, 2003 yılında AB ile komşu olduğu 16 ülke arasındaki uçurumların giderilmesi ve AB’ye komşu bölgelerde istikrar, refah ve güvenliğe katkıda bulunularak, bu bölgelerden gelecek istikrarsızlık ve düzensiz göç gibi tehditlerin önlenmesi amacıyla benimsenmişti.

JUNCKER YATIRIM PLANI AVRUPA PARLAMENTOSU’NDA TARTIŞILDI

AP Ekonomi ve Dış İlişkiler Komitesi’nin 2 Mart 2015 tarihinde gerçekleştirdiği toplantıda, üç yıllık dönemi kapsayacak olan ve 315 milyar avro tutarındaki, Juncker Planı olarak da bilinen özel yatırım planı tartışıldı. Tartışmalar ışığında AP’de, Avrupa Yatırımm Bankası (AYB) himayesinde Stratejik Yatırımlar için Avrupa Fonu’nun (EFSI) kurulmasına ilişkin görüş ayrılıklarıyla karşılaşıldı.

Belçika eski Başbakanı Philippe Maystadt, Juncker Planı’na ilişkin yaptığı açıklamada, EFSI’nin kurulmasının son derece önemli olduğuna işaret etti. Maystadt söz konusu girişimin üç sütundan oluştuğunu belirterek, bu sütunları EFSI’nin kurulması, projelere teknik yardım platformu oluşturulması, enerji ve ulaştırma gibi sektörlerde Tek Pazar’ın tamamlanması olarak sıraladı. Maystadt, Juncker Planı kapsamındaki bazı yatırımlarda bütün üye ülkelerin önemli ölçüde destek sağladığını, ulusal katkıların sadece aşırı açık prosedürü için değil, İstikrar ve Büyüme Paktı’ndan bağımsız olarak bütün üye ülkeler için değerlendirilmesi gerektiğini ekledi. 

İZLANDA, AB’YE ÜYELİK BAŞVURUSUNU GERİ ÇEKTİ

2013 yılında AB’ye katılım müzakerelerini askıya alan İzlanda Hükümeti, 12 Mart 2015 tarihinde müzakereleri yürütmeye son verdiklerini AB Konseyi ve Avrupa Komisyonu’na resmen bildirdi. İzlanda Dışişleri Bakanı Gunnar Bragi Sveinsson tarafından konuya ilişkin yapılan resmi açıklamada, mevcut İzlanda Hükümeti’nin İzlanda’yı artık bir aday ülke olarak değerlendirmediğini ve AB’nin de bu yönde hareket etmesi yönündeki taleplerini ilettiklerini belirtti. Öte yandan, AB ile güçlü ilişkiler ve işbirliğinin taşıdığı önemin altını çizen Sveinsson, AB ile bağlarını kesmediklerini, aksine ilişkilerini daha da güçlendirmek istediklerini ifade etti.

Bilindiği üzere, 325 bin nüfusa sahip İzlanda, 2008 yılında küresel ekonomik ve mali krizden oldukça etkilenmiş ve bu süreçte üç İzlanda bankası iflas etmişti. Krizin etkileriyle birlikte ülkede AB’ye üye olma yönünde destek artmış, 2009 yılında müzakerelere başlanmıştı. Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) üyeliği nedeniyle birçok alanda AB ile uyum içinde olan İzlanda, AB üyelik müzakereleri başladıktan sonra hızlı bir ilerleme kaydetmişti.

EFTA ve Schengen Bölgesi üyesi olan ülkede 2013 yılında iktidara gelen AB karşıtı hükümet AB üyelik müzakerelerini askıya almış; ancak, kamuoyundan gelen tepkiler nedeniyle üyelik başvurusunun geri çekmemişti. Son dönemde yayımlanan ve AB’deki ekonomik krizin ülkedeki üyelik karşıtlarının sayısını artırdığını ortaya koyan kamuoyu yoklamaları sonucunda Hükümet, üyelik başvurusunu resmi olarak geri çekti. 

AB ADALET VE İÇİŞLERİ BAKANLARI TOPLANDI

Adalet ve İçişleri Konseyi Toplantısı 12-13 Mart 2015 tarihlerinde Brüksel’de, Letonya İçişleri Bakanı Rihards Kozlovskis ve Letonya Adalet Bakanı Zintars Rasnacs başkanlığında gerçekleşti. Toplantıda AB İçişleri Bakanları,  AB sınırlarının dışına seyahat eden AB vatandaşlarının kontrolüne yönelik Schengen Sistemindeki revizyona ilişkin çalışmaların hızlandırılması kararını aldı. Bu doğrultuda, Avrupa Komisyonu da Haziran ayına kadar Avrupa’da sınır kontrolünden sorumlu birimlere yönelik bir rehber oluşturacak. Öte yandan üye ülkelerin de bu geçiş döneminde, sınır kontrolüne yönelik yeterli teknik donanım ve kapasiteye sahip olduklarını tasdik etmeleri gerekecek.

AB İçişleri Bakanları, Schengen sınır kodunun geliştirilmesine yönelik olarak Konsey toplantısında gelişme sağlayamadı. Fransa İçişleri Bakanı Bernard Cazeneuve, küçük bir değişikliğin, bütün AB vatandaşlarının sistematik kontrolüne katkı sağlayacağını kaydetti. İçişleri Bakanları toplantıda ayrıca, internet sitelerindeki hukuka aykırı içeriğin tespitinde Europol’ün görevlendirilmesi konusunda anlaşmaya vardı. Bu uygulamanın Temmuz 2015’te başlaması öngörülüyor.

Toplantının ikinci gününde AB Adalet Bakanlarının ana gündem maddesini ise veri güvenliği reformu oluşturdu. Bilindiği üzere, hâlihazırda geçerli olan Kişisel Verilerin Korunması Yönetmeliği yerine, daha kapsamlı bir tüzüğün hazırlık çalışmaları AB çapında uzun süredir devam ediyor. Konsey toplantısında, Ocak 2012’de hazırlanan tüzük taslağında yer alan iki önemli unsura ilişkin mutabakat sağlandı. İlk olarak tüzük taslağının, üçüncü ülkelerle karşılıklı veri akışında AB’nin denetimi tek elden yürütmesine ilişkin bölümü üzerinde anlaşmaya varıldı. AB çapında geçerli bir denetim mekanizmasının kurulmasıyla, bürokratik engellerin önüne geçilmesi, veri akışının hızlanması ve dijital ekonominin güçlendirilmesi hedefleniyor. Öte yanda tüzük taslağının kişisel verilerin korunmasına ve işlenmesine yönelik temel kavramları ve prensipleri içeren ikinci bölümü üzerinde de anlaşmaya varıldı. Toplantının ardından yapılan basın açıklamasında, kişisel verilerin korunmasının AB’nin en çok üzerinde durduğu temel haklar arasında yer aldığı ve hazırlanmakta olan tüzüğün, yüksek seviyede koruma öngördüğü vurgulandı.

AMB VARLIK ALIM PROGRAMINI BAŞLATTI

AMB, geçtiğimiz Ocak ayında kararlaştırılan varlık alım programını 9 Mart 2015 tarihinde başlattı. Avro Alanı’ndaki deflasyonist baskıların önüne geçmek ve ekonomiyi canlandırmak amacıyla kamu ve özel sektörden varlık alımları için ayda yaklaşık 60 milyar avro harcayacak olan AMB, ikincil piyasadan devlet tahvilleri de satın alacak. AMB ilk olarak Avro Alanı ülkelerinin borçlanma maliyetlerini kontrol altında tutmak amacıyla 2012'de açıkladığı varlık alım programını, avro kullanan ülkelerde deflasyon riskinin artması üzerine geçen Ocak ayında yürürlüğe koyma kararı almıştı.

AMB piyasadan kamuya ait avro tahvili almaya başlarken aynı zamanda geçen yıl başlanan, varlığa dayalı menkul kıymet ve ipotekli tahvil alımını da sürdürecek. Daha önce AMB tarafından belirtildiği üzere, kamu ve özel sektöre ait aylık menkul kıymet alımları yaklaşık 60 milyar avro tutarında olacak. Bu alımların Eylül 2016 sonuna kadar gerçekleşmesi ve orta vadede enflasyon yüzde 2’ye yakın bir düzeye gelene kadar sürdürülmesi öngörülüyor.  

AB, YENİ İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ANLAŞMASI İÇİN NİYET BEYANINI SUNDU

Letonya Dönem Başkanlığı’nın gerçekleştirdiği ilk Çevre Konseyi toplantısında AB’nin yeni iklim değişikliği anlaşmasında yer alacak emisyon azaltım oranını yüzde 40 olarak açıkladı.  Bilindiği gibi, Kyoto Protokolü 2020 yılında sona erecek. Bu yılın sonunda Paris’te BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin 21’inci Taraflar Konferansı’nda Protokolün yerini alacak olan yeni bir iklim değişikliği anlaşmasının imzalanması öngörülüyor. Bu tarih öncesinde ise BM’ye üye olan tüm tarafların Mart ayı sonuna kadar anlaşmaya yönelik niyet beyanlarını sunmaları gerekiyor. Söz konusu niyet beyanları, kısaca ülkelerin “ulusal katkıları” (Intended Nationally Determined Contributions-INDCs) olarak tanımlanıyor.

Geçen yılın sonunda Lima’da yapılan BM 20’nci Taraflar Konferansı’nda “Lima Çağrısı” olarak açıklanan sonuç belgesinin 14’üncü Maddesi’nde, ülkelerin ulusal katkılarını sunmaları gerektiği vurgulanmıştı. Buna karşın bildirim için “hazır olan” ülkelerin BM’ye bu katkıları sunmaları gibi esnek bir madde eklenmişti.

28 üye ülkenin Çevre Bakanlarının katıldığı toplantının sonuç bildirgesinde, AB’nin anlaşma için sunduğu yüzde 40’lık oran, geçtiğimiz yıl Ekim ayında gerçekleştirilen AB Liderler Zirvesi’nde kabul edilen, AB’nin 2030 İklim ve Enerji Paketi ile sunulan emisyon azaltım taahhüdüne ilişkin oranla aynı düzeyde bulunuyor. AB Çevre Bakanları, AB adına Çevre Konseyi’nde açıklanan erken niyet beyanını, iklim değişikliği ile mücadelede AB’nin çevre koruma alanındaki öncü rolünün teyidi ve uluslararası kamuoyuna güçlü bir mesajın verilmesi olarak değerlendiriyor.

Çevre Konseyi’nde ayrıca; 25 Şubat’ta açıklanan AB’nin yeni “Enerji Birliği” stratejisi çevre bakanlarıı tarafından memnuniyetle karşılandı ve stratejiye yönelik ilk izlenimler paylaşıldı. Bir sonraki aşamada AB’de enerji sistemlerinin güvenilirliğinin ve sürdürülebilirliğinin sağlanması çabalarının devam ettirilmesi gerektiği mesajı verildi. Konsey’de ayrıca, araştırma ve yenilikçilik alanlarının, düşük karbon ekonomisine geçişte kilit öneme sahip olduğu ve yenilenebilir enerji seçeneklerinin yaygınlaştırılmasına vurgu yapıldı.

Çevre Konseyi’nde ayrıca AB Emisyon Ticaret Sistemi üzerinde revizyon sürecinin en kısa zamanda AB’nin 2030 hedeflerine ve Enerji Birliği planına entegre edilerek etkin işleyişine devam etmesi gerektiği kaydedildi. Bunun yanında AB, ETS kapsamına binaların ve ulaşım sektörünün de dâhil edilmesi çağrısında bulundu. Bilindiği gibi 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren ETS kapsamına havacılık sektörü de dâhil edilmişti.

Konsey’de Avrupa 2020 Stratejisi’nin önemli yapı taşlarından biri olan Dijital Tek Pazar Stratejisi (DSM) taslağı da memnuniyetle karşılandı. Öte yandan 2015 yılında sona erecek BM’nin Binyıl Kalkınma Hedefleri’nin yerine geçecek yeni sürdürülebilir kalkınma hedefleri üzerinde çalışmalara AB tarafından devam edileceği belirtildi. Hatırlanacağı üzere, bu konuda AB tarafından 5 Şubat’ta “2015 Sonrası Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve Yoksulluğun Ortadan Kaldırılması için Küresel İşbirliği” başlıklı tebliğ yayımlanmıştı. Yeni sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin ise Eylül 2015 tarihinde BM Genel Kurulu’nda sonuca bağlanması bekleniyor.

Çevre Konseyi’nde ayrıca tehlikeli kimyasallara yönelik 7’nci Taraflar Konferansı’nın 4-15 Mayıs’ta Roterdam’da düzenleneceği duyurulurken, Türkiye’nin de taraf olduğu Nesli Tehlike Altındaki Türlerin Ticaretine İlişkin Sözleşmesi’nde (CITES) AB çalışmalarının artırılması gerektiği üzerinde duruldu.

AB LİDERLER ZİRVESİ BRÜKSEL`DE GERÇEKLEŞTİRİLDİ

AB Liderler Zirvesi, 19-20 Mart 2015 tarihlerinde Brüksel’de gerçekleştirildi. Rusya ve Ukrayna ile ilişkiler, Libya’daki son durum ve ekonomik konuların ele alındığı Zirve’nin ana gündem maddesini ise Enerji Birliği oluşturdu.

Enerji Birliği’nin kurulması yönünde ilk adımların atılmasına karar veren AB liderleri, AB’de düşük maliyetli, güvenli ve sürdürülebilir enerji çalışmalarının hızlandırılması konusunda görüş birliğine vardı. Bu kapsamda AB’nin ulusal doğal gaz boru hatlarını ve elektrik ağlarını birleştirme çalışmalarına hız verilmesine karar verildi. Zirve’de aynı zamanda, AB üye ülkelerin hükümetlerinin ve şirketlerinin imzaladıkları doğal gaz anlaşmalarının AB hukuku ile uyumlu, şeffaf ve Birliğin enerji güvenliğini tehlikeye atmayacak şekilde düzenlenmesi gerektiği konusunda uzlaşıldı. Enerji Birliği’ne ilişkin alınan bir diğer karar ise, yeni nesil yenilenebilir enerji kaynaklarını ve enerji verimliliğini artırmak için yenilikçi stratejiler geliştirmek oldu. Liderler son olarak 2015 yılının Aralık ayında gerçekleşecek Paris İklim Zirvesi için AB iklim diplomasisine ilişkin hazırlıkların hızlandırılması konusunda anlaştı.

Rusya ile ilişkiler konusunda, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande tarafından önerilen Minsk Anlaşması’nın yaptırım kararlarının tüm Üye Devletler tarafından yerine getirilmesi ve ekonomik yaptırımların kaldırılmasının, Anlaşma’nın tam olarak uygulanması koşuluna bağlanmasına karar verildi. Bu süre içinde AB’nin Ukrayna’daki ateşkes sürecine destek olmaya devam edeceğini ifade eden liderler, Ukrayna’nın reform programına finansal desteğin sürmesi konusunda anlaşmaya vardı. 21 Mayıs 2015 tarihinde Riga’da gerçekleştirilecek olan Doğu Ortaklığı Zirvesi’nden önce son kez bir araya gelen AB liderleri, bu konudaki önceliklerini ülkelerin ihtiyaçları ve tercihlerine bağlı olarak devlet kurumlarının kurulmasına destek verilmesi ve hukukun üstünlüğü ilkesinin güçlendirilmesi olarak belirlediler. 

Libya’daki son durumun ele alındığı oturumda ülkede ateşkes çağrılarını yineleyen AB liderleri, Ekim 2014 tarihli Zirve’de alınan Triton ve Frontex’in Akdeniz’deki rolünü güçlendirme kararında mutabık kalınmasına karar verdi. Liderler aynı zamanda, göç konusunda kaynak sağlanması ve geçiş ülkelerine yönelik güçlü bir ortak tutumun sergilenmesi gerektiğini belirtti.

Avrupa’daki ekonomik durumun tartışıldığı son oturumda ise, 2015 yılı programı hedefleri için öncelikler yatırım, yapısal reformlar ve mali sorumluluk olarak belirlendi. AB liderleri, söz konusu önceliklere Üye Devletlerin ulusal reform ve istikrar programlarında yer verilmesi yönünde çağrıda bulundu.

AB DIŞİŞLERİ KONSEY TOPLANTISI GERÇEKLEŞTİRİLDİ

16 Mart 2015 tarihinde, AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini’nin başkanlığında toplanan AB Dışişleri Bakanları Konseyi’nin gündeminde; AB’nin Afrika ülkeleri ile ilişkileri, Libya’daki durum, DAEŞ’in ortaya koyduğu tehdide karşı bölgesel bir stratejinin geliştirilmesi başta olmak üzere birçok dış politika konusu yer aldı.

Afrika

AB-Afrika ilişkilerinin derinlemesine ele alındığı AB Dışişleri Konseyi Toplantısı’nda, kıtanın sunduğu olanaklar değerlendirildi ve Afrika ile ilgili olumsuz örneklerin oluşturulmaması üzerinde duruldu. Yüksek Temsilci Mogherini, Konsey Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, AB ile Afrika ülkeleri arasında gerçek anlamda bir siyasi ortaklığın kurulması gerektiği yönünde görüş birliğine vardıklarını ifade etti. Afrika’da istikrarın AB’de istikrar anlamına geldiğini kavradıklarını kaydeden Mogherini, AB olarak Afrika ülkeleriyle yalnızca ikili düzeyde değil, küresel düzeyde de ortak çıkarlara sahip olduklarının altını çizdi.

Libya

AB Dışişleri Konseyi, Libya’daki tüm siyasi partilere, ulusal birlik hükümetinin bir an önce kurulabilmesi için Rabat’ta BM gözetiminde yürütülen diyaloğa katılmaları çağrısında bulundu. Konsey Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, Libya’daki çatışmaların sona erdirilmesinde askeri bir çözümünün söz konusu olmadığı konusunda hemfikir olduklarını kaydeden Yüksek Temsilci, ancak siyasi bir çözümün sürdürülebilir bir gelecek sağlayacağını belirtti. AB Dışişleri Konseyi Yüksek Temsilci’yi Libya’da güvenliğin sağlanmasına destek vermek üzere hayata geçirebilecek muhtemel Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası faaliyetlerine ilişkin bir teklif sunmakla görevlendirdi.

Suriye ve Irak’ta DAEŞ tehdidi

Konsey Toplantısı’nda, DAEŞ’in ortaya koyduğu tehditle mücadele edilmesi ve Suriye’de ve Irak’ta barışın ve güvenliğin yeniden tesis edilmesi için AB’nin yapması gerekenleri ortaya koyan bir strateji kabul edildi. Toplantıda ulaşılan sonuçların ışığında, AB’nin hedefleri arasında diplomasi, siyasi reformlar, ekonomik kalkınma ve farklı etnik gruplar arasında uzlaşının desteklenmesi gibi yolları içeren kapsamlı bir strateji ile sorunun altında yatan dinamiklerin ele alınması yer alıyor. Stratejinin uygulanmasına ilişkin olarak 2015 ve 2016 yılları için Komisyon tarafından 1 milyar avro ayrıldığı açıklandı.

Bosna-Hersek

Konsey Toplantısı’nda, Bosna-Hersek’te AB üyelik sürecinde gerekli reformların uygulanmasını taahhüt eden bildirinin siyasi partiler tarafından  imzalanarak, 23 Şubat 2015 tarihinde parlamentoda kabul edilmesinden duyulan memnuniyet dile getirildi. 15 Aralık 2015 tarihli Konsey Toplantısı kararlarında belirlenen koşulların yerine getirildiği yönünde görüş birliğine varan AB Dışişleri Konseyi, AB ile Bosna-Hersek arasında imzalanan İstikrar ve Ortaklık Anlaşması’nın (SAA) yürürlüğe girmesini onayladı. Bilindiği üzere, Bosna-Hersek ile 2008 yılında imzalanan; ancak, Bosna-Hersek’in AB tarafından getirilen önkoşulları sağlayamaması nedeniyle beklemede olan SAA’nın yürürlüğe girmesi, ülkenin AB’ye üyelik başvurusunda bulunması için önkoşul niteliği taşıyor.

AB Dışişleri Konseyi tarafından kabul edilen karar metninde, bildiride yer alan reformların uygulanmasında anlamlı ilerleme kaydedilmesinin ülkenin AB’ye yapacağı üyelik başvurusunun değerlendirilmesi bakımından önem taşıdığı vurgulandı.

Orta Afrika Cumhuriyeti

AB Dışişleri Konseyi, Orta Afrika Cumhuriyeti’nde 19 Ocak 2015 tarihinde oluşturulan askeri danışmanlık misyonunun (EUMAM RCA) faaliyete geçmesini onayladı. Söz konusu misyon, ülkede güvenlik sektörünün ve askeri kuvvetlerin reformu üzerinde çalışacak.

Somali

Konsey Toplantısı’nda, AB’nin Somali’deki eğitim misyonunun (EUTM Somalia) görev süresinin Aralık 2016’ya kadar uzatılması onaylandı. 2010 yılından bu yana misyon kapsamında 5 binden fazla Somalili askere eğitim verildiği biliniyor.

Mali

Mali’deki terör saldırılarını kınadığını dile getiren AB Dışişleri Bakanları Konseyi, kabul edilen karar metninde bu tür saldırılardan en fazla etkilenen kesimler olan kadın ve çocuklar başta olmak üzere halkın saldırılardan korunması gerektiğine dikkat çekti.

TTYO KAPSAMINDA KAMU HİZMETLERİNİN KORUNACAĞI AÇIKLANDI

Avrupa Komisyonu’nun Ticaretten Sorumlu Üyesi Cecilia Malmström ve ABD Ticaret Temsilcisi Michael Froman, 20 Mart 2015 tarihinde Brüksel’de gerçekleştirdikleri toplantıda, TTYO müzakerelerindeki son gelişmeleri değerlendirdiler. Görüşmenin en önemli gündem maddelerinden birini kamu hizmetleri oluşturdu. Bilindiği üzere, 2015 yılının Nisan ve Temmuz aylarında gerçekleşmesi öngörülen müzakere turlarında, özellikle hizmetler alanında ilerleme kaydedilmesi bekleniyor.

Toplantı sonrasında yapılan ortak açıklamada, tarafların kamu hizmetlerinin TTYO dışında tutulması konusunda kararlı oldukları belirtildi. Yapılan açıklamada, TTYO’nun sosyal hizmetler, su, eğitim ve sağlık gibi alanlarda verilen hizmetlere ve sunulan bu hizmetlerin kapsamının genişletilmesine bir engel oluşturmayacağı taahhüdünde bulunuldu. Ayrıca, daha önceden özel sektör tarafından sağlanan hizmetlerin hükümet tarafından devralınmasına ilişkin olarak TTYO ile hiçbir engel getirilmeyeceği de belirtildi. Tüm bunların yanı sıra, hükümetlerin yüksek kaliteli hizmet sunmaya ve sağlık, güvenlik ve çevre gibi alanlarda kamu çıkarlarını korumaya yönelik mevcut yasal düzenlemelerini korumalarının ve bu alanlarda yeni düzenlemeler kabul etmelerinin önüne engel koyulmayacağı belirtildi.

2014 YILI AVRUPA KOMŞULUK POLİTİKASI PAKETİ AÇIKLANDI

AB’nin Doğu Avrupa’da ve Güney Akdeniz’de yer alan 16 komşusu ile ilişkilerini düzenleyen Avrupa Komşuluk Politikası’na ilişkin (European Neighborhood Policy – ENP) 2014 yılı değerlendirmelerini içeren Komşuluk Politikası Paketi, 25 Mart 2015 tarihinde açıklandı.

Paket kapsamında kabul edilen raporlarda, komşu ülkelerde 2014 yılında demokratik geçiş, insan hakları ve temel haklar, ekonomik kalkınma ve AB ile göç, enerji ve ulaştırma gibi sektörel alanlarda işbirliği düzeyine ilişkin gelişmeler değerlendiriliyor ve ileriye dönük önerilerde bulunuluyor. Avrupa Komisyonu tarafından yayımlanan açıklamada, 2014 raporlarının, Komşuluk Politikası’nın gözden geçirilmesi sürecine önemli katkı sağlayacağı vurgulandı.

AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, Komşuluk Politikası Paketi’ne ilişkin yaptığı açıklamada, Ukrayna’daki silahlı çatışmalar, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da terör örgütleri tarafından işlenen insan hakları ihlalleri ve katliamlar ile İsrail-Filistin ihtilafına atıfta bulunarak, 2014 yılının önemli zorlukların yaşandığı bir yıl olduğunu belirtti. Düzensiz göçün ve Avrupa’ya insan ticaretindeki artışın bu krizlerin doğrudan sonuçlarından biri olduğunu kaydeden Yüksek Temsilci, AB’nin Komşuluk Bölgesindeki ortakları ile işbirliğini artırma yönünde kararlı olduklarını vurguladı.

Avrupa Komisyonu’nun Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn ise yaptığı açıklamada, Komşuluk Politikası’nın ve devam eden gözden geçirme sürecinin Birlik için önemine dikkat çekti. Hahn, kabul edilen raporlarda yer alan siyasi ve ekonomik değerlendirmeler ile varılan tespitlerin, AB’nin Komşuluk Bölgesine yönelik yaklaşımını bir bütün olarak değerlendirmede yol gösterici olacağını vurguladı.

Komşuluk Politikası Paketi’ne göre 2014 yılı, Gürcistan, Moldova ve Ukrayna ile ortaklık anlaşmalarının imzalandığı, Tunus’taki demokratik geçişin sağlandığı ve Fas ile ilişkilerin güçlendirildiği bir yıl oldu. Buna karşılık Pakette, 2014 yılında çatışmaların ve krizlerin sürdüğü belirtildi. Raporlarda, AB’nin doğudaki komşularından çoğu hakkında eleştirinin dozunu artırmasına karşın Moldova ile ilgili olumlu değerlendirmelerde bulunduğu dikkat çekti. Moldova ile ilgili olarak, 2014 yılının ülkede genel anlamda siyasi istikrarın korunduğu bir yıl olduğu ve Moldova Hükümeti’nin ülkenin Avrupa Gündemi doğrultusunda çalışmayı sürdürdüğü belirtildi. Ukrayna ile ilgili olarak ise reformların oldukça zorlu siyasi, ekonomik ve askeri bir ortamda silahlı çatışmaların gölgesinde gerçekleştirilmeye çalışıldığına dikkat çekildi.

2014 yılı Avrupa Komşuluk Politikası Paketi’ne ilişkin ayrıntılı bilgiye buradan ulaşılabilir.

E-Bülten Kayıt

İKV KURUCU VE MÜTTEVELLİ KURUMLARI

© 2024 İKV Bütün Hakları Saklıdır.
Designed By: OrBiT