EKİM

Merkel ile Hollande, Strazburg’da AP üyelerine hitap etti

Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, 7 Ekim 2015 tarihinde Strazburg’da AP Genel Kuruluna hitap etti. Merkel ve Hollande’ın gündeminde AB’nin karşı karşıya olduğu sorunlara muhtemel çözüm önerileri vardı. Merkel ve Hollande’ın AP’de gerçekleştirdikleri ortak konuşma, 1989 yılında Berlin Duvarı’nın yıkılmasının ardından dönemin Almanya ve Fransa liderleri Helmut Kohl ile François Mitterand’dan sonra Alman ve Fransız liderler tarafından AP’de gerçekleştirilen ilk ortak konuşma olması nedeniyle ayrı bir öneme sahip. AP Başkanı Martin Schulz, Merkel ve Hollande’ın ortak konuşmasını Alman-Fransız uzlaşısının ve Avrupa’da birliğin bir sembolü olarak nitelendirdi.

Merkel ile Hollande’ın ortak konuşmasında mülteci krizinden, ekonomiye ve Ukrayna’dan Suriye’ye uzanan dış politika konularında daha fazla birliğe ihtiyaç duyulduğu mesajı öne çıktı. Mülteci krizini tarihi boyutlarda bir test olarak nitelendiren Merkel, krizin ele alınmasında ulusal eylemler yerine daha fazla Avrupa’ya ihtiyaç duyulduğunu ifade ederken, Hollande ise AB’nin güçlendirilmemesi halinde Avrupa projesinin sonunun gelebileceği uyarısında bulundu. Dublin düzenlemelerinin mevcut haliyle geçerliliğini yitirdiğini kaydeden Merkel, AB dış sınırlarının güvenliğinin ancak komşu bölgelerdeki krizlerin ele alınmasıyla sağlanabileceğinin altını çizdi ve Türkiye’nin kilit rolüne dikkat çekti. Üye Devletlerin ortak krizler karşısında gösterdikleri “kabuklarına çekilme” eğiliminin AB’yi güçsüzleştirdiğini kaydeden Hollande, dayanıklılık, dayanışma ve sorumluluk ilkeleri doğrultusunda hareket eden dışa dönük bir AB vizyonunu savundu. Avrupa bütünleşmesinin devam etmemesi halinde AB’nin geriye gideceği uyarısında bulunan Hollande, politika koordinasyonun, mali uyumun, yatırımların, vergi politikalarının ve sosyal politikaların teşvik edilmesi için Avro Alanı’nın güçlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

 

Portekiz Genel Seçimleri

Portekiz'de genel seçimler 4 Ekim 2015 tarihinde gerçekleştirildi. 2011 genel seçimleri sonrası ekonomik kriz nedeniyle uygulanan kurtarma paketi ve kemer sıkma politikalarının ardından yapılan seçimde, halen iktidarda bulunan Portekiz Cephesi (PaF)  birinci parti olarak çıksa da hükümeti kuracak çoğunluğa ulaşamadı.  Sosyal Demokrat Parti (PSD) ve Sosyal Demokrat Merkez-Halk Partisi'nin (CDS-PP) oluşturduğu PaF koalisyonu, 4 yıl öncesine oranla güç kaybederken, oyların yüzde 38,6'sını aldı. 2011 yılındaki seçimlerde yüzde 50,4 oranında oy alarak iktidara gelen PaF, yaşadığı oy kaybı ile 230 sandalyeli parlamentoda 104 milletvekiline sahip oldu.

2011 yılına oranla, daha fazla katılım sağlanan seçimlerde,  halen parlamentoda ana muhalefette yer alan Sosyalist Parti ise  2011 seçimlerinde yüzde 28 olan oy oranını yüzde 32,4’e çıkarmayı başararak 85 milletvekili ile parlamentoda yer aldı. Seçimlerde en büyük çıkışı 2011'de 8 olan milletvekili sayısını, yüzde 10,2 oy oranı ile 19’a çıkaran ve kemer sıkma politikalarına karşı olarak bilinen Sol Bloğu (BE) gerçekleştirdi. Bununla birlikte, Demokratik Birlik Koalisyonu da (CDU) da yüzde 8,3 oy oranı ile 17 milletvekiline sahip oldu. 

 

AB Ekonomi ve Maliye Bakanlarından Vergilendirme Alanında Önemli Adım

6 Ekim 2015 tarihinde düzenlenen AB Ekonomi ve Maliye Bakanları toplantısında vergilendirme alanında bir yönerge üzerinde uzlaşı sağlandı. Mart 2014’te sunulan önlemler paketi içinde yer alan söz konusu yönerge tasarısı, vergilendirme alanında idari işbirliğine ilişkin 2001/16/EU sayılı Yönerge’de değişiklik getiriyor.

İlgili yönerge, kurumların vergiden kaçınmalarının önlenmesine yönelik girişimlerden birini teşkil ediyor. Yeni düzenleme, üye ülkeler arasında vergilendirme ve fiyatlandırmayla ilgili sınır ötesi düzenlemeler hakkında bilgi paylaşımı sağlanmasına ilişkin kuralları içeriyor. Bu kapsamda, sınır ötesi vergi mevzuatına ilişkin bilgi paylaşımında bulunan ülkeler, gerektiğinde daha fazla bilgi talebinde bulunabilecek. Yeni düzenlemeyle Avrupa Komisyonu, paylaşılan bilgilerin depolandığı güvenli bir ortak rehber geliştirme imkânı bulacak. Söz konusu rehberin bütün üye ülkelerin erişimine açık olması öngörülüyor. Yeni düzenleme, vergilendirme alanında daha fazla şeffaflık sağlanması açısından önemli bir adım niteliğini taşıyor ve aynı zamanda uluslararası iş dünyasına vergilendirme konularında daha fazla adalet sağlanması gerektiği mesajını gönderiyor. İlgili yönergenin AP’nin de uygun görüşünden sonra AB Konseyi’nin gelecek toplantısında kabul edilmesi bekleniyor. Yeni kurallar 1 Ocak 2017 tarihinden itibaren uygulanacak. Bu tarihe kadar ise vergilendirme alanında bilgi paylaşımına ilişkin mevcut kurallar yürürlükte olacak.

Ekonomi ve Maliye Bakanları toplantısında görüşülen diğer bir konu da Sermaye Piyasaları Birliği’ne ilişkin olarak 30 Eylül 2015 tarihinde kabul edilen ve alanında önemli bir adım olan plan kapsamında menkul kıymetlerle ilgili önlemler üzerindeki çalışmaların başlatılması gerektiği belirtildi. Bilindiği üzere, 30 Eylül 2015 tarihide kabul edilen plan, sermaye piyasalarının güçlendirilmesi ve böylece başta doğrudan yabacı yatırımlar olmak üzere şirketler ve altyapı projeleri için daha fazla yatırım sağlanmasına yönelik önlemlerin alınmasını öngörüyor. 

 

Trans-Pasifik Ortaklığı Üzerinde Anlaşmaya Varıldı

Avustralya, Kanada, Japonya, Malezya, Meksika, Peru, ABD, Vietnam, Şili, Brunei, Singapur ve Yeni Zelanda, 5 Ekim 2015 tarihinde son yirmi yılda imzalanan en önemli ticaret anlaşması olarak değerlendirilen Trans-Pasifik Ortaklığı (TPO) üzerinde uzlaşmaya vardıklarını açıkladılar. Hâlihazırda dünya ekonomisinin yüzde 40’ını oluşturan bu ülkeler, TPO ile sadece bir bölgesel ticaret anlaşması oluşturmakla kalmayarak aynı zamanda çok taraflı ticaret sistemini etkileyebilecek yeni kurallar ve standartlar belirlediler. TPO ile gümrük tarifelerin düşürülmesi, kaldırılması ve yatırım ortamının iyileştirilmesinin yanı sıra fikri mülkiyet hakları, iş gücü piyasası, çevre ve e-ticaret gibi birçok alanlarda ortak kuralların oluşturulması da öngörülüyor. Nitekim tarihte ilk defa ABD, TPO ile işçilerin haklarına ve çevrenin korunmasına ilişkin yaptırım gücü olan standartlar içeren bir anlaşma müzakere etti. Bu anlaşma ile ayrıca, kamu iktisadi teşebbüsleri için adil rekabet ortamının oluşturulması ve e-ticaretin teşvik edilmesi için de önlemlerin alınması öngörülüyor. Tüm bunların yanı sıra TPO yatırımcılarla devlet arasındaki uyuşmazlıkların halli mekanizmasına ilişkin kapsamlı hükümlere de yer veriliyor. Ancak TPO’nun kapsamına ilişkin daha detaylı bilgiler henüz kamuoyu ile paylaşılmadı. Söz konusu anlaşmanın yürürlüğe girmesi için 12 ülkenin onay sürecinden geçmesi gerekiyor. 

 

AB, DTÖ’nün Ticareti Kolaylaştırıcı Anlaşması’nı Onaylandı

Avrupa Komisyonunun Ticaretten Sorumlu Üyesi Cecilia Malmström ve AB Dönem Başkanlığını yürüten Lüksemburg’un Dışişleri Bakanı Jean Asselborn, 5 Ekim 2015 tarihinde, DTÖ Genel Direktörü Roberto Azevedo’ya, AB’nin DTÖ’nün Ticareti Kolaylaştırıcı Anlaşması’nın onayladığını bildirdi.

Bilindiği üzere, Aralık 2013 tarihinde düzenlenen DTÖ Dokuzuncu Bakanlar Konferansı’nda kabul edilen bu anlaşma ile gümrük işlemlerini dünya çapında daha basit ve şeffaf hale getirilmesi ve modernleştirmesi amaçlandı. Yeni gümrük standartlarının uygulanabilmesi için gerekli teknik kapasitelerin geliştirmeleri için az gelişmiş ülkelere destekte bulunulması öngörüldü. AB’nin, gelişmekte olan ülkelerin anlaşmayı uygulamaya geçirmeleri için önümüzdeki 5 yıllık süre içinde yaklaşık 400 milyon avro değerinde yardımda bulunacağı bildirildi. Bu bağlamda, AB’nin az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki gümrük sistemlerini iyileştirecek projelere ve reformlara mali destek sağlaması öngörülüyor.

DTÖ’nün Ticareti Kolaylaştırıcı Anlaşması’nın yürürlüğe girmesi için DTÖ üye ülkelerinin üçte ikisinin ulusal onay süreçlerini tamamlamış olmaları gerekiyor. Hâlihazırda, AB’nin dışında bu süreci tamamlamış olan diğer ülkeler şunlar: Avusturalya, Belize, Botsvana, Çin, Hong Kong, Japonya, Lihtenştayn, Laos, Malezya, Morityus, Nikaragua, Nijerya, Yeni Zelanda, Singapur, Güney Kore, İsviçre, Tayvan, Trinidad-Tobago ve ABD. Türkiye ise henüz anlaşmayı onaylamadı. 

 

 

AB ile Tunus Arasında STA Müzakere Süreci Başlatıldı

Avrupa Komisyonunun Ticaretten Sorumlu Üyesi Cecilia Malmström’ün Tunus’a yaptığı ziyaret vesilesiyle, AB ve Tunus arasında STA müzakere süreci başlatıldı. AB, Tunus’un en önemli ticaret ortağı konumundayken, Tunus da AB’nin en büyük 34’üncü ticaret ortağı.Bu anlaşma ile taraflar arasında özellikle karşılıklı pazara erişim imkânlarının geliştirilmesi ve yatırım ortamının iyileştirilmesi amaçlanıyor.

AB ayrıca Tunus’un Arap Bahar’ından sonra gerçekleştirdiği ekonomik ve siyasi reform sürecine destek olmayı planlıyor. Avrupa Komisyonunun Ticaretten Sorumlu Üyesi Cecilia Malmström konuya ilişkin açıklamasında, yirmi yıl önce AB ve Tunus arasında imzalanan Ortaklık Anlaşması’nın ötesine geçilmesi ve özellikle araştırma ve öğrenci değişim programları gibi yeni alanlarda işbirliğinin güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

AB ile gerçekleştirilecek STA doğrultusunda, Tunus’taki hassas sektörlere koruma sağlanmasına dikkat edileceği belirtiliyor.Bu bağlamda, Tunus’ta üretilen zeytinyağının 2016-2017 yıllarında Avrupa pazarına erişimini kolaylaştırmaya yönelik önemli bir adım atıldı.

 

 

TTYO Almanya’da Protesto Edildi

12 Ekim 2015 tarihinde Almanya’nın başkenti Berlin’de toplanan 150 binden fazla kişi, AB ile ABD arasında müzakereleri süren TTYO’ya karşı proteste eylemine katıldı. Çevre ve tüketici koruma derneklerinin, sendikaların ve muhalefet partilerinden katılımcıların destek verdiği yürüyüşte göstericiler TTYO’nun anti-demokratik bir yaklaşım olduğunu, gıda güvenliği, işgücü ve çevrenin korunmasına ilişkin standartları düşürdüğünü öne sürdüler.  Almanya’da TTYO karşıtlığı, tüketici ve işçilerin aleyhine bir şekilde çok uluslu şirketleri güçlendireceği endişeleriyle geçtiğimiz yıl yükselişe geçmişti. İş dünyası ise TTYO’nun Atlantik’in iki yakasında 100 milyar dolardan fazla ekonomik kazanç sağlayacağı beklentisi içinde bulunuyor.

Almanya Sanayileri Federasyonu (BDI) Başkanı Hans-Peter Keitel açıklamasında, adil ve kapsamlı bir STA’nın Avrupa’da büyümeyi ve refahı teşvik edeceğini belirterek, dünya ticaretinin kurallarının belirlenmesine aktif olarak katılım sağlanması gerektiğini ifade etti. Halkın TTYO’ya karşı direnci Alman Hükümeti tarafından şaşkınlıkla karşılanırken, Almanya Ekonomi Bakanı Sigmar Gabriel, “korku tellallığına” karşı uyarıda bulunarak, “Küresel ticaretin büyümesi için yeni ve iyi standartlar belirleme şansımız var” şeklinde konuştu.

 

Avrupa Komisyonu, Horizon2020’nin 2016-2017 Çalışma Programını Yayımladı

Avrupa Komisyonu, 13 Ekim 2015 tarihinde Horizon 2020’ye ilişkin iki yıllık çalışma programını yayımladı. Söz konusu çalışma programı, 16 milyar avro tutarında bütçeye sahip. Avrupa Komisyonunun Araştırma, Bilim ve Yenilikçilikten Sorumlu Üyesi Carlos Moedas’ın “Açık Bilim, Açık Yenilikçilik, Dünya’ya Açılmak” ajandası çerçevesinde çalışma programında, Avrupa’daki araştırma ve yenilikçiliğin artırılması için KOBİ’lerin güçlendirilmesi, araştırma sonuçlarının daha düzgün kullanımının sağlanması ve üçüncü ülkelerle olan araştırma alanına yönelik işbirliğinin artırılması hedefleniyor. 2016-2017 çalışma programının Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker’in gündemiyle paralellik olduğu belirtilirken, çalışma programının temel öncelikleri şu şekilde sıralanıyor:

- İstihdam, büyüme ve yatırım için yeni bir destek mekanizmasının oluşturulması;

- Dijital Tek Pazar’ın oluşturulması;

- Uzun vadeli iklim değişikliği politikası ile güçlü bir Enerji Birliği’nin sağlanması;

- Güçlendirilmiş sanayi temeline dayalı, daha derin ve adil bir İç Pazar’ın temini;

- Daha güçlü küresel bir aktör olmak adına, göç politikasının ve karşılıklı güvene dayalı adalet ve temel haklar alanının güçlendirilmesi;

- Ortak ilgi alanlarının ve diğer özelliklerin dikkate alınması.

 

AB’den Rusya’ya Çağrı

12 Ekim 2015 tarihinde Lüksemburg’da bir araya gelen AB Dışişleri Bakanları, Rusya’nın Suriye’de IŞİD dışındaki hedeflere yönelik hava saldırılarını sert şekilde kınarken, Rusya’yı hava saldırılarına son vermeye çağırdı. Zirvede kabul edilen ortak bildiride, Rusya’nın, IŞİD’in ve BM tarafından belirlenmiş diğer terörist grupların ötesine giden askeri saldırılarının endişe yarattığı ve durdurulması gerektiği vurgulandı.

Siyasi bir çözüme ulaşılması için Rusya’nın Suriye’deki nüfuzunu kullanmasını talep eden AB, bu askeri tırmanışın çatışmanın uzama riskini artırdığını, siyasi süreci zayıflattığını, insani durumu kötüleştirdiğini ve  radikalleşmeyi artırdığını ifade etti. Ortak bildiride ayrıca, Rusya’dan Türkiye’ye yönelik hava sahası ihlalini durdurması istendi.

 

AB, Belarus’a Uyguladığı Yaptırımları Askıya Almaya Hazırlanıyor

Belarus’ta 11 Ekim 2015 tarihli Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin barışçıl bir ortamda gerçekleştirilmesinin ardından AB Dışişleri Bakanları, Belarus yönetiminin tabi olduğu yaptırımların 4 aylık bir süre için askıya alınması konusunda uzlaştı. Oyların yüzde 83,5’ini alarak 5’inci kez Cumhurbaşkanı seçilen Aleksandr Lukaşenka’nın seçimlerden önce siyasi suçluları serbest bırakması ve seçimlerin düzgün bir ortamda gerçekleşmesi, yaptırımların askıya alınmasında etkili oldu.

AB yetkilileri, seçimlerin düzgün şekilde gerçekleşmesi halinde, süresi 31 Ekim 2015 tarihinde dolacak olan yaptırımların gözden geçirileceğini duyurmuştu. Fransa’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Harlem Désir, Lüksemburg’da konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Belarus’ta insan haklarını, demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü teşvik etmek amacıyla yaptırımların askıya alınması konusunda uzlaşıldığını söylerken, gerek duyulması durumunda yaptırımların tekrar uygulamaya geçirebileceği uyarısında bulundu. AB’nin seyahat yasağı uyguladığı ve mal varlıklarını dondurduğu kişiler ve kuruluşlar listesinde 170 kişi ve 14 kuruluşun bulunduğu belirtiliyor. Kararın, ekim ayı sonunda resmi olarak açıklanması öngörülüyor.

 

“Mükemmeliyet Damgası” Bölgesel Araştırma Fonlarının Etkisini Artıracak

Avrupa Komisyonu 12 Ekim 2015 tarihinde bölgesel politika ile bilim ve araştırmanın geliştirilmesi için yeni bir girişim başlattı. “Mükemmeliyet Damgası” (Seal of Excellence) adı verilen mekanizma ile Horizon 2020 kapsamında sunulan ve gelecek vadeden projelerin kalite etiketiyle ödüllendirilmesi ve bu projelerin, Avrupa Yapısal ve Yatırım Fonlarına (European Structural and Investment Funds-ESIF), diğer ulusal ve bölgesel fonlara erişiminin desteklenmesi sağlanacak. Böylece, Horizon 2020 Programı’na sunulan, bütçe yetersizliği nedeniyle kabul edilmeyen ancak bağımsız değerlendirme sonucu yüksek puan almış projeler de bu destekten yararlanabilecek. Mükemmeliyet Damgası, Avrupa Komisyonunun, Ar-Ge ve yenilikçilik yatırımlarına yöenlik çalışmaların artırılmasına ilişkin kararlılığının önemli bir göstergesi. Bu çerçevede Horizon 2020, ESIF, COSME ve Erasmus+ gibi diğer AB programları arasında koordinasyonlu çalışmaların artırılması öngörülüyor.

Bilindiği üzere, 2013 yılından beri ESIF yönetimine ilişkin yeni kurallar, büyüme ve istihdamı artırıma amacıyla AB fonlarının daha stratejik şekilde kullanılmasını öngörüyor. 450 milyar avro tutarında olan ve 2014-2020 dönemini kapsayan ESIF aracılığı ile yenilikçilik, KOBİ’lerin desteklenmesi, eğitim, sosyal içerme ve düşük karbon ekonomisi gibi büyümeye katkı sağlayan temel alanlara yatırım yapılması planlanıyor.

 

AB’den 2016’da Gençlik ve Eğitim Projelerine 2,2 Milyar Avro

2016 Yılı Erasmus+ Program Rehberini ve teklif çağrılarını 20 Ekim 2015 tarihinde yayımlayan Avrupa Komisyonu, 2016 yılında Erasmus+ kapsamında 600 bine yakın gencin yurtdışında eğitim, staj, gönüllülük veya değişim programlarına katılımının sağlanması amacıyla 2,2 milyar avro ayrıldığını açıkladı. Komisyon tarafından yapılan açıklamada, eğitim ve gençlik alanında çalışan 200 bin kadar kişinin profesyonel gelişiminin desteklenmesi için de imkân yaratılacağı belirtilirken, 2016 yılında Erasmus+ kapsamındaki projeler için sağlanan fonların; eğitim öğretim sistemlerinin daha kapsayıcı hale getirilmesi, Avrupa genelinde artan farklılıkların ele alınması ve gençler arasında radikalleşmenin önlenmesi konularına yoğunlaşacağı duyuruldu.

Erasmus+ 2016 Yılı Program Rehberi ve teklif çağrılarına buradan ulaşılabilir.  

 

AB Adalet Bakanları Radikalleşmeye Karşı Alınacak Önlemleri Görüştü

 20 AB Üyesi Devletin Adalet Bakanları, 19 Ekim 2015 tarihinde Brüksel’de, radikalleşmeye yönelik alınacak önlemleri tartışmak üzere bir araya geldi. Bu çerçevede, radikal eylemlere katılan kişiler için iyileştirme programlarının yürürlüğe konulması konusunda uzlaşıldı.

Fransa’da yayımlanan istatistiklere göre, hâlihazırda yaklaşık 500 Fransız uyruklu kişi Suriye ve Irak’ta bulunuyor ve 3 bin kişinin ise “risk altında” olduğu belirtiliyor. Tutuklananların yüzde 15’inin önceden hapis yattığı ve bu ortamda radikalleştiği belirtiliyor. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Fransa Adalet Bakanı Christiane Taubira, şu ana kadar yaklaşık 5 bin AB vatandaşının Suriye ve Irak’ta faaliyet gösteren terör örgütlerine katıldığını vurguladı. Üye ülkelerin terör tehditlerine karşı büyük ölçüde ulusal düzeyde önlem aldıkları belirtiliyor. Örneğin, söz konusu şahısların tutuklanması, pasaportlarının ellerinden alınması veya söz konusu ülkeye geri dönmelerinin önlenmesi gibi bir dizi yaptırım üye devlet ceza sistemleri uyarınca uygulanıyor. Buna karşın Komisyon tarafından yayımlanan bir mutabakatta, yurtdışından AB üye ülkelerine dönüş yapmış şahısların, hayatları boyunca aşırı uç görüşlere sahip kişiler olarak etiketlenmemesi gereği vurgulanıyor. Toplantıda ayrıca, internet aracılığıyla yayılan nefret söylemleri ve propagandalara karşı alınacak önlemler de tartışıldı.

Temmuz ayından beri, Frontex ajansının yasadışı içerikli internet sitelerini takip etmekle yükümlü özel bir birimi faaliyette bulunuyor. 19 Aralık 2015 tarihinde ise, AP’nin LIBE komitesinde, Fransız milletvekili Rachida Dati tarafından konuya ilişkin olarak hazırlanmış bir rapor kabul edilmişti. Raporda, teröre karşı bir söylem geliştirilmesi gerekliliğinin yanı sıra, radikalleşmenin eğitim ile önlenmesi ve terörün finans kaynaklarının sıfırlanması gibi gereklilikler de belirtiliyor. 3 Aralık 2015 tarihinde Komisyonun, sosyal medya temsilcileri ile bir araya gelerek, terör propagandasının nasıl önleneceğinin tartışılacağı bir internet forumu başlatması bekleniyor. 

 

Juncker’in Gündeminde Batı Balkanlar’daki Göçmen Krizi

Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, 21 Ekim 2015 tarihinde göçmen krizinin son durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Komisyon Başkanı Juncker, özellikle Batı Balkanlar’da gerçekleşen göçmen akınının, AB Liderler Zirvesi’nin ana gündem maddesi olması gerektiğini öne sürdü. Yaptığı açıklamada Juncker, AB liderlerini, Batı Balkanlar’daki göçmen akınlarına yönelik daha etkin işbirliğine, daha geniş çaplı istişareye ve daha hızlı eylemlerde bulunmaya çağırdı. Zirve’ye, AB liderlerinin yanı sıra, BM Mülteciler Yüksek Komiseri’nin, AB sınır güvenlik birimi Frontex ve EASO temsilcilerinin de katılması bekleniyor. 

 

Polonya’da Genel Seçimlerin Galibi Muhafazakârlar Oldu

Polonya’da 25 Ekim 2015 tarihinde düzenlenen genel seçimlerde AB karşıtlığı ile tanınan muhafazakâr Hak ve Adalet Partisi (PiS), Polonya Parlamentosunda salt çoğunluğu elde etti. Açıklanan sonuçlara göre, PiS oyların yüzde 38’i ile 238 sandalyeyi elde ederken, hükümetteki Başbakan Ewa Kopacz başkanlığındaki liberal Yurttaş Platform (PO) yüzde 23,4 ile 135 sandalye elde etti. Açıklanan bilgilere göre katılım oranının yüzde 51,6 olduğu seçimlerin ardından Jaroslaw Kaczynski başkanlığındaki PiS, Polonya’da tek iktidar partisi olma yolunda ilerliyor. 

 

Avrupa Komisyonu’ndan Starbucks ve Fiat’a Vergi Cezası

Avrupa Komisyonu, Starbucks’ın ve Fiat’ın Hollanda ve Lüksemburg ile yaptıkları vergi anlaşmalarına ilişkin Haziran 2014 tarihinde başlattığı soruşturmada kararını açıkladı. Komisyon soruşturma sonucunda, Hollanda’da Amerikan kahve zinciri Starbucks’a ve Lüksemburg’da Fiat’a sağlanan vergi kolaylıklarının yasadışı olduğuna karar verdi. Karar kapsamında, Hollanda ve Lüksemburg’dan adil olmayan rekabet şartlarının ortadan kaldırılması için toplanmayan vergilerin söz konusu şirketlerden alınması isteniyor. Bu çerçevede, her iki şirketin de yaklaşık 20-30 milyon avro ceza ödemesi öngörülüyor. Şirketlerin karara itiraz hakkı bulunuyor.

Avrupa Komisyonunun Rekabetten Sorumlu Üyesi Margrethe Vestager konuya ilişkin yaptığı açıklamada, şirketlerin vergi yükünü yapay olarak düşüren vergi kararlarının AB’nin devlet yardımı kuralları ile bağdaşmadığını belirtti.

Komisyon, Starbucks ve Fiat’ın yanı sıra 2004-2008 yılları arasında CD ve DVD sürücü piyasasında kartel oluşturdukları gerekçesiyle sekiz teknoloji firmasının da 116 milyon ceza ödemesine karar verdi. Ceza ödemesi öngörülen şirketler arasında Hitachi-LG Veri Depolama, Toshiba-Samsung Depolama ve Hewlett Packard gibi büyük şirketler bulunuyor.
 

TYO Müzakerelerinin 11`inci Turu Tamamlandı

TTYO müzakerelerinin 11'inci turu 19 ve 23 Ekim 2015 tarihleri arasında ABD'nin Miami şehrinde gerçekleştirildi. AB adına müzakere heyet başkanlığını Ignacio Garcia Bercero, ABD adına ise Dan Mullaney’in yönettiği TTYO 11'inci müzakere turunda taraflar tarafından “pazara erişim”, “yasal düzenlemenler” ve “kurallar” olmak üzere üç başlıkta müzakereler sürdürüldü.

TTYO müzakerelerinde, AB ve ABD şirketlerinin pazara erişimlerine ilişkin üç alanda (tarifeler, hizmetler ve kamu alımları) yürütülen görüşmelerde önemli gelişmelerin kaydedildiği açıklandı. Görüşmelerde, tarifelere ilişkin ikinci teklif önerileri sunuldu ve önümüzdeki turlarda bu önerilerin üzerinde tartışmaların devam ettirilmesi bekleniyor. 11'inci turda taraflar tarafından ayrıca menşe kuralları ve kamu alımları konuları detaylı bir şekilde ele alındı. Bu gelişmeler doğrultusunda, Şubat 2016'da kamu alımlarına ilişkin önerilerin sunulması bekleniyor. Taraflar  bu tur görüşmelerinde yasal düzenlemelerdeki işbirliği konusunu kapsamlı bir şekilde ele alırken, sektörlere ilişkin görüşmeler ön planda yer aldı. Diğer müzakere başlığı olan kurallar konusu yine önemli bir gündem maddesini oluşturken, AB, açıklanan yeni ticaret ve yatırım stratejisi doğrultusunda sürdürülebilir kalkınmaya (çevre ve işçi hakları) ilişkin önerisini sunmuş bulunuyor. Ayrıca kurallara ilişkin görüşmelerde, rekabet, enerji, hammaddeler ve ticaretin kolaylaştırılması gibi konulara da değinildi.

 

GDO Yasağı AP’de Kabul Edilmedi

AP, herhangi bir Üye Devletin, AB tarafından onaylanmış genetiği değiştirilmiş organizmalı (GDO) gıda ve yemleri yasaklamasına veya sınırlandırmasına izin veren yasa tasarısını reddetti. 28 Ekim 2015 tarihinde yapılan oylamada tasarı, 75 oya karşılık 557 oyla reddedilirken, 38 AP üyesi çekimser oy kullandı.

Tasarının kabulü halinde GDO’ları destekleyen ve desteklemeyen ülkeler arasında iç sınır kontrolü sorunu yaşanabileceği belirtilirken, üye ülkeler arasında kontrollerin yeniden yürürlüğe girmesinin, gümrük birliği ve ortak pazara zarar vereceğine vurgu yapıldı. Oylama sonrası açıklamalarda bulunan Avrupa Komisyonunun Sağlık ve Gıda Güvenliğinden Sorumlu Üyesi Vytenis Andriukaitis, yasa tasarısı üzerinde çalışmaya devam edileceğini ifade etti.

Bilindiği üzere, AB Konseyi, 12 Haziran 2014 tarihinde Çevre Konseyi ile varılan siyasi mutabakatı da yansıtan, GDO ekimi hakkındaki ilk okuma pozisyonunu, 23 Temmuz 2014 tarihinde açıklamıştı. Haziran 2009’da 13 Üye Devletin Avrupa Komisyonundan istedikleri rapor doğrultusunda hazırlanan yasa tasarısı, Üye Devletlerin, AB genelinde izin verilmiş veya izni hâlen devam eden GDO’ların topraklarının tamamında veya belli bir kısmında ekimini kısıtlamalarını veya engelleyebilmelerini sağlayacak AB düzeyinde bir yasal çerçeveyi oluşturmayı hedeflemekteydi.

 

AB ile Kosova Arasında İstikrar ve Ortaklık Anlaşması İmzalandı

AB ile Kosova arasında İstikrar ve Ortaklık Anlaşması (Stabilisation and Association Agreement – SAA), Kosova’yı temsilen Başbakan İsa Mustafa, AB ile Bütünleşemeden Sorumlu Bakan ve Başmüzakereci Bekim Çollaku ve AB’yi temsilen Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ile Avrupa Komisyonunun Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn tarafından 27 Ekim 2015 tarihinde Strazburg’da imzalandı.

Yüksek Temsilci Mogherini konuya ilişkin yaptığı açıklamada, SAA’nın imzalanmasıyla AB-Kosova ilişkilerinde yeni bir aşamaya geçildiğini kaydederek, SAA’nın Kosova’da ve bölgede istikrar ve refaha önemli bir katkı niteliğinde olduğunu belirtti. SAA’nın imzalanmasını AB-Kosova ilişkileri için bir dönüm noktası olarak nitelendiren Komisyon Üyesi Hahn ise bunun Kosova’ya gerekli reformları hayata geçirmesinde ve ticaret ve yatırım alanında yeni fırsatları çekmesinde yardımcı olacağını belirtti.

Kosova, Batı Balkan ülkeleri arasında AB ile SAA imzalamamış olan tek ülke konumunda.  Bilindiği gibi, SAA, Ekim 2013-Mayıs 2014 tarihleri arasında müzakere edilerek, Temmuz 2014’te parafe edilmişti. AB, Kosova’nın bağımsızlığını tanımayan beş Üye Devletin muhalefetini önlemek amacıyla anlaşma için farklı bir prosedür izleyerek SAA’yı, kendi imzaladı. Üyelik yolunda ilk adım olarak nitelendirilen SAA, Kosova Parlamentosunda 2 Kasım 2015 tarihinde onaylandı. Muhalefetin boykot ettiği oylamada, 120 vekilden 86’sı lehte oy kullandı. SAA’nın, AP’nin onayının ardından 2016 yılının ilk yarısında yürürlüğe girmesi öngörülüyor. SAA’nın Kosova ile AB arasında bir serbest ticaret alanı oluşturmasıyla taraflar arasında ticaretin artması bekleniyor.

 

Avrupa Komisyonunun 2016 Çalışma Programı açıklandı

Avrupa Komisyonunun önceliklerinin yer aldığı 2016 Çalışma Programı 27 Ekim 2015 tarihinde açıklandı. Avrupa Komisyonu Birinci Başkan Yardımcısı Frans Timmermans tarafından açıklanan 2016 Çalışma Programı 10 önceliğin uygulanmasını öngörüyor.

Söz konusu 10 öncelik, Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker’in 15 Temmuz 2014 tarihinde AP Genel Kurulu’na sunduğu ve “Avrupa için Yeni Bir Başlangıç: İstihdam, Büyüme, Adalet ve Demokratik Değişim” altında belirlenen başlıkları içeriyor:

- Ekonomik büyüme, yeni iş imkânları ve yatırımların artırılması;

- Dijital Tek Pazar’ın oluşturulması;

- İklim değişikliği politikası ile beraber Enerji Birliği alanında entegre çalışmaların yürütülmesi;

- Daha güçlü sanayi sektörü ile daha derin ve adil bir İç Pazar’ın oluşturulması;

- Ekonomik ve Parasal Birlik hedefinin derinleştirilmesi;

- TTYO müzakerelerinde dengeli ve sorumlu bir AB;

- Karşılıklı güvene dayalı temel hak ve özgürlüklerin uygulanması;

- Yeni mülteci politikasının oluşturulması;

- Daha güçlü küresel aktör mesajının vurgulanması;

- Demokratik değişimi artıran bir Birliğin temin edilmesi.

 

AB’de Mobil Dolaşım Ücretleri Kaldırılıyor

27 Ekim 2015 tarihinde AP’de gerçekleştirilen oylamada 2017 yılı itibarıyla Birlik sınırları içinde mobil dolaşım ücretlerinin (roaming charges) kaldırılmasına karar verildi. Söz konusu ücretlerin kaldırılmasıyla Birlik hukuku içinde net tarafsızlığın güçlendirilmesi amaçlanıyor. 15 Haziran 2017 tarihinde yürürlüğe girecek uygulama ile GSM abonelerinin mobil cihazlarıyla yaptıkları dakika, SMS ve veri tüketimlerine AB üyesi diğer ülkelerde ekstra ücret ödememeleri ve kendi ülkelerindeki tarifelerini kullanmaya devam etmeleri öngörülüyor. Bu çerçevede 2016 yılı nisan ayından itibaren bir geçiş dönemiyle söz konusu ücretlerin düşürülmesi hedefleniyor.

Avrupa Komisyonunun Dijital Tek Pazardan Sorumlu Başkan Yardımcısı Andrus Ansip konuya ilişkin yaptığı açıklamada AP’deki oylamanın Birlik içinde mobil dolaşım ücretlerinin kaldırılması ve açık internete erişimin garanti altına alınması için atılan önemli bir adım olduğunu belirtti. Avrupa Komisyonunun Dijital Ekonomi ve Toplumdan Sorumlu Üyesi Günther Oettinger ise söz konusu kararın, Birliğin AB vatandaşlarının günlük hayatına getirdiği kolaylaştırıcı etkinin iyi bir örneği olduğunu vurguladı.

E-Bülten Kayıt

İKV KURUCU VE MÜTTEVELLİ KURUMLARI

© 2024 İKV Bütün Hakları Saklıdır.
Designed By: OrBiT