AVRUPA YENİDEN TANIMLANIRKEN, TÜRKİYE’NİN YERİ NERESİ OLACAK?
Bundan 72 yıl önce Fransa Dışişleri Bakanı Robert Schuman, Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’nun oluşturulması çağrısını yaparken, Avrupa ve dünya için çok önemli bir süreci başlatıyordu. Bu süreç sonucunda Avrupa kıtası diğer kıtalarda eşdeğeri bulunmayan bir bütünleşme hareketine ev sahipliği yapıyor. Bugüne kadar çeşitli evrelerden geçen bu bütünleşme hareketi uluslarüstü düzeyde önemli kazanımlara yol açtı. Bununla birlikte ciddi sorunlar ve sınamalar ile de karşı karşıya.
Günümüzün yaygın olguları arasında yer alan popülizm, korumacılık, radikal milliyetçilik, yabancı düşmanlığı, bilgi düzensizliği, düzensiz göç, gelir adaletsizliği, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, sınır aşan güvenlik tehditleri, devletler arası ve devlet içi çatışmalar gibi birçok mesele AB’nin bütünlüğü ve etkinliği açısından sorun yaratmaya devam ediyor. Ancak günümüzün rekabetçi, güvensiz ve hızla değişen dünyasında Avrupa’nın dünya sahnesinde var olmasının en önemli koşullarından biri Avrupa devletlerinin AB dahilinde, ortak değerler ekseninde bir bütün olarak karar alarak, eyleme geçebilmesinde yatıyor.
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırarak bir işgal hareketini başlatması ise doğrudan Avrupa değerlerini ve Avrupa güvenliğini hedef alan yaşamsal bir tehdit oluşturuyor. Rusya 2008’deki Gürcistan’a yönelik müdahale, 2014’te Kırım’ın ilhakı gibi aşamalardan sonra bugün egemen bir devletin bütünlüğünü doğrudan tehdit eden bir işgal harekâtına girişti. 24 Şubat 2022’den bu yana devam eden savaş milyonlarca hayatı sarstı. Yaşamını kaybedenler, evini terk etmek zorunda kalanlar ve yeni mülteciler… Bu durum, 21’inci yüzyılın ortasına yaklaşırken, tarihin hala bize acı sürprizler hazırlamaya devam ettiğini hatırlatırken, barış ve güvenliğin ne kadar kırılgan olduğunu ve aktif bir şekilde korunması ve geliştirilmesi gerektiğini gösteriyor.
Tarihin bu kritik dönemecinde Türkiye-AB ilişkileri ve Türkiye’nin AB üyelik hedefi belki de her zamankinden daha da önemli. Birçokları tarafından artık geçmişte kalmış bir hedef gibi gösterilse de Türkiyesiz bir AB’nin barış ve güvenlik açısından eksik kaldığı ortada. Avrupa’nın ortak değerlerine bağlı bir Türkiye AB’nin ortak güvenlik ve Avrupa Yeşil Mutabakatı gibi ortak hedeflerine ulaşması ve bütüncül bir Avrupa entegrasyonu açısından da AB’ye yaşam suyu katacaktır.
Türkiye için bakılacak olursa, son yıllarda AB hedefinin geri plana düşmesi reform sürecini yavaşlatıp gerileterek, beraberinde birçok sorunu da tetiklemiş oldu. Tekrar üyelik hedefine sıkı sıkıya sarılarak, 2030’a yönelik “demokratik, özgür, adil, müreffeh ve yeşil Türkiye” hedefini gündeme getirmek gerekiyor. 9 Mayıs Avrupa Günü’nde “Türkiyeli AB” ve “AB’li Türkiye” için tekrar birlikte harekete geçelim.
HAKKIMIZDA
ARAŞTIRMA MERKEZİ
PROJELER
İLETİŞİM
Designed By: OrBiT