İKV BAŞKANI ZEYTİNOĞLU: “AB İÇİN TÜRKİYE, TÜRKİYE İÇİN AB VAZGEÇİLMEZDİR”
İKV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu 25-26 Mart 2021 tarihlerinde video-konferans yöntemi ile gerçekleştirilecek AB Konseyi öncesinde Türkiye-AB ilişkilerine yönelik açıklamalarda bulundu. Başkan Zeytinoğlu, Ekim ve Aralık aylarındaki Zirvelerde de Türkiye’nin önde gelen bir gündem maddesi olduğunu ve daha kapsamlı bir tartışmanın Mart ayındaki Zirveye ertelendiğini hatırlattı. Başkan Zeytinoğlu, AB Dış ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve Komisyon Başkan Yardımcısı Josep Borrell’in hazırladığı raporun bu Zirve’de liderler tarafından görüşüleceğini vurguladı. İKV başkanı, bu raporun Zirve öncesinde yayımlandığını ve Türkiye ile ilişkilerin geleceğine yönelik tavsiyeler ve yol haritası içerdiğini belirtti. Başkan Zeytinoğlu, tam üyelik perspektifine atıfta bulunarak, Türkiye-AB ilişkilerinin katılım rotasından çıkarılmaması gerektiğinin altını çizdi. Başkan Zeytinoğlu şunları söyledi:
“25 ve 26 Mart AB Zirvesi, Türkiye-AB ilişkilerinin geleceği açısından önemli. Aralık ayındaki Zirve’de Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğine ilişkin tartışma Mart ayına ertelenmişti ve AB Dış ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Borrell’den bu konuda bir rapor hazırlaması istenmişti. Borrel’in raporu yayımladı. Özellikle Doğu Akdeniz’de gerilimin azaltılması açısından olumlu gelişmelere dikkat çekilen rapora göre, durumu net olarak değerlendirmek için biraz daha zamana ihtiyaç olduğu ve Haziran ayındaki Zirve’de Türkiye’ye yönelik yaklaşımının şekilleneceği belirtiliyor. Borrell raporunda iki alternatifli bir yol haritası ortaya koyuyor. Doğu Akdeniz ve dış politika konularında Türkiye’nin AB önceliklerini dikkate alması ve gerilimi azaltıcı bir yaklaşım sergilemesine bağlı olarak ilişkilerin pozitif gündem ekseninde canlandırılması öneriliyor. Aksi takdirde, aşamalı yaptırımları da içeren öneriler yer alıyor. Bu yaptırımların hala gündemde olması bile son derecede üzücü. Türkiye-AB ilişkilerinin tarihine ve kapsamına baktığımızda, çok daha ileri bir noktada olması gerekirdi. AB’nin Türkiye politikasını katılım sürecini de gündeme alarak gözden geçirmesini ümit ediyoruz. Burada ilk adım olarak gümrük birliğinin güncellenmesi süreci en kısa zamanda başlatılmalı. Yeşil Mutabakat ve dijitalleşme başta olmak üzere yüksek düzeyli diyaloglar ile yakın danışma ve işbirliği sağlanmalı. Türkiye olarak biz de, İnsan Hakları Eylem Planı ve ekonomik reform paketi ile sağlanan ivmeyi somut adımlarla hayata geçirmeliyiz. Vize serbestliği için kalan 6 kriteri karşılamak için çalışmaları hızlandırmalıyız. Türkiye’nin uluslararası yükümlülükleri doğrultusunda Paris İklim Anlaşması’nın onaylanması sürecini başlatmalı, Türkiye’nin katkısı ile oluşturulan İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönmeliyiz.”
Başkan Zeytinoğlu, Yüksek Temsilci Borrell’in raporunda Türkiye ile ilişkilere ilişkin önerilen yol haritasını daha detaylı olarak ele aldı:
“Raporda, Doğu Akdeniz’deki ılımlı havanın devamına bağlı olarak, atılması öngörülen bazı olumlu adımlardan söz ediliyor. Bunları Ekim ve Aralık Zirvelerinde önerilen pozitif gündemin devamı olarak nitelendirmek mümkün. Buna göre göç yönetimi, ekonomik bağların güçlendirilmesi, yüksek düzeyli diyalogların yeniden başlatılması ve halklar arası temasların artırılması öngörülüyor. Göç yönetiminde Türkiye’nin Yunan adalarından 1450 sığınmacıyı geri kabul etmesi, bunun karşılığında, AB’nin Türkiye’den Suriyeli mülteciler arasındaki kırılgan gruplardan başlayarak, Üye Devletlere yerleştirmelerin yapılması öneriliyor. Ancak bu konuda sayı verilmiyor. Ekonomik bağların güçlendirilmesi için Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin modernizasyonu ve genişletilmesine vurgu yapılıyor ancak Konseyin Türkiye ile müzakereleri başlatması için Komisyona yetki vermesi gerektiği, bunun için de Türkiye’nin mevcut ticareti zedeleyici etmenleri çözümlemek için somut adım atması koşulu belirtiliyor. Burada ulaştırma kotaları ve AB STA’larının dışında kalma gibi Türkiye açısından sorun oluşturan konulara değinilmemesi önemli bir eksiklik. Yüksek düzeyli diyaloglar 2019 yılında AB tarafından askıya alınmıştı. Şimdi ekonomi, enerji, ulaştırma, siyasi gelişmeler, dış ve güvenlik politikası gibi alanlarda yeniden başlatılması öneriliyor ki bu önemli. Bu konulara ek olarak Yeşil Mutabakat/iklim, iç güvenlik, inançlar arası ilişkiler ve kültür konularında da başlatılması öneriliyor. Burada özellikle yeşil mutabakat ile ilgili diyaloğun başlatılması noktası çok önemli. AB ekonomisinde dönüşüm başlatan Yeşil Mutabakat Türkiye’yi çok yakından ilgilendiriyor. Son olarak önerilen halklar arası temasların artırılması başlığında ise Türkiye’nin yeni nesil AB programlarına katılımı desteklenirken, vize serbestliği yol haritasından da söz ediliyor. Komisyonun Türkiye’nin henüz yerine getirmediği kriterlerde Türkiye’ye tavsiyelerde bulunmaya hazır olduğu belirtiliyor. Burada kalan kriterlerin yerine getirilmesine bağlı olarak vize serbestliğinin gerçekleşebileceği vurgusunun yapılması daha yapıcı olurdu. Borrell’in raporunda Doğu Akdeniz’de gerilimlerin tekrar yükseltilmesi halinde bir dizi aşamalı yaptırım önerisi de yer alıyor. Buna göre, Aralık ayındaki AB Zirvesinde önerilen ancak uygulanmayan yaptırım uygulanacak kişi listesinin genişletilmesi, var olan yaptırımlara tüzel kuruşların da dâhil edilmesi, Avrupa Yatırım Bankası ve diğer maili kuruluşların operasyonları ve ekonomik işbirliğine sınırlama getirilmesi, turizm ve Türkiye’ye seyahat uyarısı gibi önlemlerle Türk ekonomisi için önemli sektörlerde baskı oluşturulması ve bazı ürün ve teknolojilerde ithalat ve ihracat yasakları gibi enerji ve ilgili sektörlere ek bazı yaptırımlar getirilmesi öneriliyor. Bu yaptırımlara gerek kalmayacağını ve ilişkilerin yapıcı bir zeminde, kazan-kazan formülüne dayalı bir rotada gelişeceğini ümit ediyoruz”.
HAKKIMIZDA
ARAŞTIRMA MERKEZİ
PROJELER
İLETİŞİM
Designed By: OrBiT