MÜZAKERE SÜRECİNDE HANGİ AŞAMADAYIZ?

Şu ana kadar AB ile katılım müzakerelerinde 16 fasıl müzakereye açılmış ancak sadece bir fasıl, "Bilim ve Araştırma" faslı geçici olarak kapatılmıştır.

2007 yılının ilk yarısında Almanya’nın Dönem Başkanlığı sırasında “İşletme ve Sanayi”, “İstatistik” ve “Mali Kontrol” fasılları açılmış, yılın ikinci yarısındaki Portekiz Dönem Başkanlığı sırasında açılan “Trans-Avrupa Ağları” ve “Tüketicinin ve Sağlığın Korunması” fasılları ile 2007 yılında açılan müzakere faslı sayısı beşe yükselmiştir.

Slovenya’nın Dönem Başkanlığı yaptığı 2008 yılının ilk yarısına, İrlanda’nın 12 Haziran 2008 tarihinde yapılan referandumda Lizbon Antlaşması’nı reddetmesi damgasını vurmuş, aynı dönemde Türkiye ile AB arasında “Şirketler Hukuku” ve “Fikri Mülkiyet Hukuku” fasıllarında müzakerelere başlanmıştır. 1 Temmuz 2008’de başlayan Fransa Dönem Başkanlığı sırasında da “Sermayenin Serbest Dolaşımı” ve “Bilgi Toplumu ve Medya” başlıklı fasıllarda müzakerelerin açılmasıyla 2008 yılı içinde açılan toplam fasıl sayısı dört olmuştur. 2008 yılının ve Fransa’nın Dönem Başkanlığı’nın son gününde Türkiye’nin AB müktesebatına ilişkin üçüncü Türkiye Ulusal Programı yürürlüğe girmiştir.

Çek Cumhuriyeti’nin AB Dönem Başkanlığını yürüttüğü 2009 yılının ilk yarısında sadece “Vergilendirme” faslı müzakerelere açılmış, İsveç’in Dönem Başkanlığı görevinde bulunduğu yılın ikinci yarısında da yalnızca “Çevre” faslının müzakerelere açılmasıyla 2009 yılında açılan müzakere faslı sayısı ikide kalmıştır.

2 Ekim 2009 tarihinde İrlanda’da yapılan ikinci referandumda Lizbon Antlaşması kabul edilmiş, AB Dönem Başkanı ve Çek Cumhurbaşkanı tarafından da imzalanmasıyla yürürlüğe girmiştir.

Türkiye’nin AB üyeliğine destek veren ülkelerden biri olan İspanya’nın AB Dönem Başkanlığı’nı yürüttüğü 1 Ocak-30 Haziran 2010 döneminin son gününde yalnızca “Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı” faslı müzakerelere açılmıştır.

3 yıllık bir aradan sonra 5 Kasım 2013 tarihinde gerçekleşen Hükümetlerarası Katılım Konferansı’nında 22’nci fasıl “Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu” müzakerelere açılmıştır. Son olarak 14 Aralık 2015 tarihinde düzenlenen Hükümetlerarası Katılım Konferansında 17inci fasıl olan "Ekonomik ve Parasal Politika" faslının müzakerelere açılmasıyla müzakerelere açılan toplam fasıl sayısı 15e yükselmiştir.

Müzakere sürecinde Türkiye’nin önündeki tek engel 8 faslın açılamaması ve hiçbir faslın geçici olarak kapatılamaması kararı değildir. Bunun yanında Nicolas Sarkozy’nin 2007 tarihinde Fransa Cumhurbaşkanı olması ve GKRY’nin Türkiye’nin AB sürecini Kıbrıs konusunda tavizlere dayandırma politikası başta bu iki ülkenin müzakerelerin yürütüldüğü Hükümetlerarası Konferans kapsamında tek taraflı olarak veto kullanmasına yol açmıştır. Fransa Cumhurbaşkanlığına François Hollande’ın seçilmesinin ardından Fransa sadece bir fasılda vetosunu kaldırmıştır.

Konsey’in 2006 tarihinde aldığı 8 faslın açılmaması kararı 2009 tarihinde yeniden gözden geçirilmiştir. GKRY bu toplantıda Türkiye’ye ek bazı yaptırımlar uygulanmasını talep etmiştir ancak bu talepler diğer üye devletlerce uygun bulunmamıştır. Bunun üzerine GKRY tek taraflı bir deklarasyon ile 6 faslı bloke edeceğini açıklamıştır.GKRY tarafından bloke edilen fasıllar şunlardır:

• 2’nci Fasıl: İşçilerin Serbest Dolaşımı
• 15’inci Fasıl: Enerji
• 23’üncü Fasıl: Yargı ve Temel Haklar
• 24’üncü Fasıl: Adalet Özgürlük ve Güvenlik
• 26’ncı Fasıl: Eğitim ve Kültür
• 31’inci Fasıl: Dış, Güvenlik ve Savunma Politikası

Fransa Cumhuriyeti tarafından Açılması Engellenen Fasıllar:

• 11’inci Fasıl: Tarım ve Kırsal Kalkınma (aynı zamanda Konsey tarafından 2006 tarihinde açılmamasına karar verilen 8 fasıldan biridir).
• 17’nci Fasıl: Ekonomik ve Parasal Politika (bu fasıldaki veto kaldırılmış ve fasıl müzakerelere açılmıştır).
• 22’nci Fasıl: Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu (bu fasıldaki veto kaldırılmış ve fasıl müzakerelere açılmıştır).
• 33’üncü Fasıl: Mali ve Bütçesel Hükümler
• 34’üncü Fasıl: Kurumlar

Önümüzdeki dönemde açılış kriterlerinin yerine getirilmesi koşulu ile açılması mümkün olabilecek olan 3 fasıl bulunmaktadır. Bu fasıllar şunlardır:

• 5’inci Fasıl: Kamu Alımları
• 8’inci Fasıl: Rekabet Politikası
• 19’uncu Fasıl: Sosyal Politika ve İstihdam

18 Mayıs 2012 tarihinde resmen başlatılan “Pozitif Gündem” ile, Türkiye’nin AB sürecinde yeni bir ivme yaratılması hedeflenmiştir. Ancak Pozitif Gündem müzakerelerin yerini almayacak ya da müzakerelere bir alternatif oluşturmayacaktır. Bilakis, durağanlaşan müzakere sürecinin yeniden ilerlemeye başlaması için bir altyapı oluşturulmasını ve iki tarafın teknik açıdan müzakere sürecinin yeniden ivme kazanması için hazırlık yapmasını hedeflemektedir.

Türkiye-AB ilişkilerinde yaşanan bir diğer önemli gelişme 16 Mart 2015 tarihinde Türkiye-AB Üst Düzey Enerji Diyaloğunun başlatılmasıdır. Türkiye’nin hem aday ülke olarak de AB’nin enerji güvenliğine önemli katkılar sağlayan bir ülke olarak enerji alanındaki AB müktesebatına uyum sağlanması hususunda önemli bir ilerleme kaydettiğine dikkat çekilirken, Üst Düzey Enerji Diyaloğu kapsamında tarafların yılda en az bir kere bakanlar düzeyinde bir araya geleceği belirtilmiştir. Türkiye-AB Üst Düzey Enerji Diyaloğu’nun AB müzakere sürecine alternatif teşkil etmeyeceğinin, tam aksine süreci tamamlayacağı ve destekleyeceği ifade edilmesi son derece önemlidir.

29 Kasım 2015 tarihinde düzenlenen Türkiye-AB Zirvesi ikili ilişkilere ivme kazandırılması açısından son derece önemlidir. Türkiyeyi Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlunun temsil ettiği Zirveye 28 AB üye ülkesinin devlet ve hükümet başkanları ile AB Konseyi, AP ve Avrupa Komisyonu başkanları katılmıştır. Zirvede katılım müzakereleri, vize serbestisi süreçleri, Gümrük Birliğinin güncellenmesi, üst düzey diyalog mekanizmalarının yanı sıra Türkiyede bulunan Suriyeli göçmenlere yönelik AB mali desteği, düzensiz göç ve terörizmle mücadele konuları ele alınmıştır. 

17’nci fasıl Ekonomik ve Parasal Politika, 14 Aralık 2015 tarihinde Brüksel’de gerçekleşen AB-Türkiye Hükümetlerarası Katılım Konferansı’nda müzakerelere açıldı. Ekonomik ve Parasal Politika faslı ile birlikte müzakere sürecinde açılan fasıl sayısı 15’e yükseldi.

30 Haziran 2016 tarihinde Brükseldegerçekleşen Hükümetlerarası Katılım Konferansında 33üncü fasıl olan Mali ve Bütçesel Hükümler faslı müzakerelere açıldı. Böylece müzakere sürecinde açılan fasıl sayısı 16 oldu. 

30 Kasım 2017 itibarıyla AB Konseyi ve Parlamento arasında 2018 bütçesi konusunda varılan anlaşmaya göre, Türkiye’ye yönelik fonlarda 105 milyon avro tutarında bir kesinti yapılması ve 70 milyon avronun da askıya alınması kararlaştırılmıştır.

28 Haziran 2018 tarihli AB Zirvesi’nde Doğu Akdeniz rotasıyla ilgili olarak, AB-Türkiye Anlaşmasının tam olarak yürürlüğe girebilmesi, Türkiye’den yeni geçişlerin engellenmesi ve akışların durdurulmasına yönelik olarak ek çaba sarf etmesi istenmiş, AB-Türkiye arasındaki geri kabul anlaşması ve ikili geri kabul anlaşmaları, hiçbir ayrım yapılmaksızın tüm Üye Ülkelere eksiksiz olarak uygulanması gerektiği ifade edilmiştir.

15 Temmuz 2019 tarihinde AB Bakanlar Konseyi Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmaları nedeniyle aldığı yaptırım kararında, Türkiye ile yüksek düzeyli diyalog toplantıları ve Ortaklık Konseyi toplantılarını yapmamaya, 2020 katılım öncesi fonlarında kesintiye gitmeye, Avrupa Yatırım Bankası’nın Türkiye’ye vereceği kredileri gözden geçirmeye ve Havayolu Taşımacılığı Anlaşması müzakerelerini askıya almaya karar vermiştir.

17-18 Ekim 2019 tarihlerinde AB liderleri temmuz ayında Kıbrıs’taki doğalgaz arama çalışmalarına yönelik yaptırım kararına bir yenisini eklemiş ve Türkiye’yi Suriye’ye yönelik ‘barış harekâtı’ sebebiyle kınayan ve bazı Üye Devletlerin silah satışını durdurduğunu not eden bir karar almıştır. 

AB Dışişleri Konseyi 11 Kasım 2019’da Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yürüttüğü sondaj çalışmalarına ilişkin 15 Temmuz ve 14 Ekim 2019 tarihlerinde kabul ettiği kararları bir adım daha ileriye taşıyarak, bir yaptırım çerçevesi kabul etmiştir. Kabul edilen yaptırım çerçevesi, AB’nin, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yürüttüğü sondaj çalışmalarıyla bağlantılı doğal ve tüzel kişilere AB’ye seyahat yasağı ve AB’deki mal varlıklarının dondurulması gibi kısıtlayıcı önlemler uygulamasına zemin hazırlayacak, AB’deki doğal ve tüzel kişilerin yaptırım listesinde yer alacak kişi ve kurumlara fon vermesi yasaklanacaktır.

AP Genel Kurulu, 24-25 Eylül 2020’de Doğu Akdeniz özel gündemiyle toplanacak AB Liderler Zirvesi öncesinde, kabul edilen tavsiye kararında, Türkiye’nin BM’ye bildirdiği kıta sahanlığında yürüttüğü faaliyetler yasadışı olarak nitelendirilerek, GKRY ve Yunanistan’ın sözde egemenlik haklarının çiğnendiği iddiasıyla kınamıştır. Türkiye’ye Doğu Akdeniz’deki arama ve sondaj çalışmalarını sonlandırma ve Üye Devletlerin egemenlik haklarına saygı gösterme çağrısında bulunulan kararda AB Konseyi, ilerleme kaydedilmemesi durumunda, Türkiye’ye yönelik sektörel ve hedef odaklı ek yaptırımlar hazırlamaya davet edilmiştir.

10-11 Aralık 2020 tarihli AB Zirvesi’nde alınan kararlar doğrultusunda 2019’da alınan, Doğu Akdeniz’deki aramalara katılan yetkililere yönelik kısıtlayıcı önlem listesinin genişletilmesi yönünde Dışişleri Konseyi’ne direktif verilmiş, 1 Ekim 2020 Zirvesi’nde önerilen pozitif gündemin hâlâ masada olduğu ve Türkiye ile işbirliği ve karşılıklı faydaya dayalı bir ilişkinin AB’nin yararına olacağı ifade edilmiştir.

25-26 Mart 2021 tarihli AB Zirvesi’nde Doğu Akdeniz’de gerilimin dinmesini olumlu karşılayan AB Konseyi, Türkiye ile işbirliğini ilerletmeye yönelik bazı önerilerde bulunmuş, bunların hayata geçmesi için Doğu Akdeniz’de sükûnetin devamı şartını getirilmiştir. İşbirliğinin aşamalı, orantılı ve geriye döndürülebilir olacağı belirtilirken, ekonomik işbirliği, Gümrük Birliği’ndeki sorunların çözümü ve modernizasyon sürecinin başlaması için Komisyonun yetkilendirilmesi, iklim ve halk sağlığı gibi alanları da içerecek şekilde yüksek düzeyli diyaloğun başlatılması, halklar arası temaslar ve mobilitede ilerleme kaydedilmesi ve mülteci işbirliğinin devamı önerilmiştir. Haziran ayında konunun tekrar ele alınacağı ve o güne kadar Doğu Akdeniz’deki gelişmelerin izleneceği belirtilmiştir.

AP’nin Türkiye raportörü Nacho Sanchez Amorun hazırladığı 2022 Türkiye Raporu, AP Genel Kurulunda yapılan oylamada 18’e karşı 434 oyla kabul edilmiştir. 152 milletvekili çekimser oy kullanmıştır. Temel haklar, hukukun üstünlüğü gibi konularda eleştirilere yer verilen raporda, Türkiyenin üyelik sürecine ilişkin perspektif ise iş birliği odaklı aktarılmıştır. Türkiye ile üyelik müzakerelerini sonlandırmayı içeren değişiklik önergesi ise 460 oyla reddedilmiş, raporda yer almamıştır.

E-Bülten Kayıt

İKV KURUCU VE MÜTTEVELLİ KURUMLARI

© 2024 İKV Bütün Hakları Saklıdır.
Designed By: OrBiT