KORONA VİRÜS SALGINININ EKONOMİK ETKİLERİNE KARŞI AB VE ÜYE ÜLKELERİN ALDIĞI ÖNLEMLER
Korona virüs salgınının yarattığı sağlık ve sosyal sorunların ötesinde hem şu an yaşanmakta olan, hem de salgın sona erdikten sonra devam edecek olan ekonomik sorunlara karşı gerek AB gerekse üye ülkeler art arda mücadele ve önlem paketleri açıklamaktadır. Aşağıda AB, Almanya ve Fransa’nın açıkladığı paketler detaylı olarak yer almaktadır.
Salgına karşı alınan ve üretimin, insan ve mal ticaretinin yavaşlamasına yol açan tedbirler ister istemez ciddi bir ekonomik krizi tetiklemiştir. Ancak bu tedbirlerin alınması kaçınılmazdı. Çünkü bugünkü ortamda hiçbir siyasetçinin “insan hayatı mı, yoksa muhtemel bir ekonomik yavaşlama mı” ikileminde farklı karar vermesi beklenemezdi. Dolayısıyla önce halk sağlığı için gerekli önlemler -ekonomik yavaşlama göze alınarak- açıklanmış, hemen ardından da ekonomik krizin olumsuz etkilerini gidermeye yönelik ekonomik paketler açıklanmaya başlamıştır.
Finansal paketlerin ortak noktaları şunlardır (aslında ABD ve diğer ülkelerin önlem paketleri de az çok benzer içeriktedir);
- İlk aşamada sağlık sistemlerinin acil ihtiyaçları ve orta vadede virüse karşı önlem geliştirilmesi için sisteme parasal kaynak aktarılmaktadır.
- İkinci aşamada, yavaşlayan (hatta durma noktasına gelen) ekonomik faaliyetler nedeniyle zor duruma düşen firmalara kaynak aktarılmaktadır. Bu aktarım hem kredi ve hibeler şeklinde acil nakit transferi hem de vergi, prim, masraf ve hatta kiraların ertelenmesi şeklinde olmaktadır.
- İstihdamı muhafaza etmek için özel düzenlemelere gidilmekte, belli bir gelir düzeyinin altındaki bireylere yönelik kaynak aktarma yolları da yaratılmaktadır.
- İstihdam kaybının önlenmesine özel bir önem atfedilmektedir.
- Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık çok yüksek meblağlar tahsis etmişlerdir. AB düzeyinde de hem AB bütçesinden hem de Avrupa Merkez Bankası ve Avrupa Yatırım Bankası imkanları kullanılarak çok ciddi ek fonlar oluşturularak üye ülkelerin paketlerini destekleyecek ek imkanlar oluşturulmuştur.
Bu yollarla piyasaya zerk edilecek olan çok yüksek miktarların yaratacağı (enflasyon gibi) makro ekonomik yan etkiler şimdilik kesinlikle göz ardı edilmektedir. Siyaset ve diğer makro karar alıcılar düzeyinde, ekonomik sistemin paralize olmaması için “mümkün olan her şey ve daha da fazlasının yapılması” yönünde müthiş bir kararlılık olduğu gözlenmektedir. Bu kararlılık sayesinde piyasalara ve topluma hâkim olan korkunun yerini güvene bırakacağı umulmaktadır.
Şu an için ekonomik dengeleyicilerin normal çalışması için alınan parasal tedbirlerin GSMH’nin yüzde 1’i, mali piyasalarda likiditeyi sağlamaya yönelik tedbirlerin ise GSMH’nin yüzde 10’u düzeyinde olduğu belirtilmektedir.
AB ise, bizzat fon sağlamanın yanı sıra, çok önem verdiği bütçe, devlet yardımları ve maliye kurallarına çok ileri bir esneklik getirmek suretiyle üye ülkelere yardımcı olmaya çalışmaktadır. AB destekleri şu başlıklar altında sınıflandırılabilir;
- Doğrudan hibe veya vergi indirimi.
- Banka kredileri için garanti verilmesi.
- Faiz oranlarını düşürecek doğrudan destekler (özellikle KOBİ’lere yönelik).
- Bankacılık sistemi: Reel ekonomiye yönelik destekler bankacılık sistemi aracılığıyla verilecektir ancak desteklerin bankaya değil kredi müşterilerine ait olduğu özellikle vurgulanmaktadır (ki bu da 2008 krizinden çıkarılan bir ders olmalı çünkü o dönemde aktarılan kaynakların reel ekonomiden çok bankaları ihya ettiği yönünde yoğun eleştiriler yapılmıştı).
Almanya ve Fransa’nın Covid-19 Virüs Salgınına Karşı Açıkladıkları İktisadi Önlem Paketleri
Dünya Sağlık Örgütü’nün Covid-19 Salgını merkezinin artık Avrupa olduğunu 13 Mart 2020 tarihinde açıklamasından sonra Avrupa ülkeleri salgınla mücadelede içtimai önlemlerin seviyesini giderek artırırken salgının iktisadi zararlarını minimize etmek üzere iktisadi önlem ve destek paketleri de art arda açıklanmaktadır. Bu bağlamda AB’nin en büyük iki üyesi Almanya ve Fransa’nın salgına iktisadi açıdan yaklaşımları aşağıda özetlenmektedir:
Almanya
Maliye Bakanı Olaf Scholz ve Ekonomi Bakanı Peter Altmaier 13 Mart 2020 tarihinde birlikte düzenledikleri basın toplantısında aşağıdaki hususları vurgulamıştır:
- Almanya, şirketlerine destek olmak için en az 550 milyar avro tutarında, (II. Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük) bir ekonomik paketi devreye sokmuştur. Bu tutar 2008 Ekonomik Krizindeki 500 milyar avroluk paketten büyüktür. Bu kapsamda işyerlerini ayakta tutmak için "sınırsız" kredi imkânı yaratılmaktadır.
- Şirketlere mali yardımlarda önce kefaletler ve Alman Kalkınma Bankası (KfW) üzerinden krediler ödenecektir.
Sadece şirketler değil çalışanlara yönelik, istihdamı korumayı hedefleyen önlemler de aynı anda devreye sokulmuştur.
- Kısa vadeli ödeme sorunlarında şirketlere acil krediler sağlanacak ve kısa mesai parasında da kolaylık sağlanacaktır. 38 saatlik normal haftalık mesaiden daha az süreli çalışma anlamındaki kısa mesai parasının kolaylaştırılması yasası ise aynı gün parlamentoda oy birliğiyle onaylanmıştır.
- Yasaya göre, çalışanların yüzde 10’unun kriz nedeniyle işini kaybetme tehlikesi olan iş yerleri, nisan ayından itibaren İş Ajansı’na kısa mesai başvurusunda bulunacaktır. İş Ajansı, kısa mesai çalışanların net maaşının yüzde 60’ını, çocuklu olanların yüzde 67’sini ödeyecektir. Ayrıca tüm sosyal sigorta primleri İş Ajansı tarafından karşılanacaktır. Bu uygulamaya kiralık işçiler de dâhil edilecektir.
Alman Ekonomi Uzmanları Konseyi’nin yayımladığı raporda ise;
- Gerekirse Almanya'nın "kara sıfır" diye tabir edilen ve yeni borç almama stratejisini temel alan sıkı bütçe politikasını askıya alması tavsiye edilmektedir.
- Şirketlerde satışların düşmesi ve üretim kesintileri nedeniyle oluşabilecek likidite darboğazından kaçınmak için hükümete ne gerekiyorsa yapması çağrısında bulunulmuştur.
- Gelir vergisi, kurumlar vergisi vb. faizsiz olarak ertelemesinin uygulanabileceği kaydedilmiştir.
- Almanya'nın birleşmesinden bu yana uygulanan dayanışma vergisinin de kısmen sonlandırılması tavsiye edilmiştir.
Fransa
Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron 16 Mart 2020 akşamı “Savaştayız!” temel vurgusuyla yaptığı ulusa seslenişinin iktisadi tedbirlerle ilgili kısmında hiçbir şirketin iflas riski altında kalmayacağının altını çizmiştir. Gerçi bu terim AB yetkilileri tarafından biraz abartılı bulunmuştur ama Macron’un motivasyonu da anlayışla karşılanmıştır.
Macron’a göre temel amaç bu çok zor dönemde ekonomiyi korumak ve tüm çalışanların satın alma gücü ve hayatlarını idame ettirmeleri noktasında güvenliğini sağlamak olacaktır. Bu amaçla;
- Vergi yükümlükleri ve sosyal masraflarla birlikte banka vadelerinin ertelenmesi ve banka kredilerine karşılık 300 milyar avroluk devlet garantisini içeren istisnai bir sistem devreye sokulmaktadır.
- Bu çerçeve içinde 45 milyar acil yardım, 32 milyar vergi ve sosyal güvenlik desteği ve önümüzdeki bir ay içinde şirketlere yönelik olarak kullanılması ön görülen 2 milyarlık dayanışma fonu da yer almaktadır.
- Küçük şirketler için –mevcut durum sürdüğü müddetçe– su, gaz veya elektrik faturaları kiralarıyla birlikte askıya alınacaktır. Bu şirketler için sosyal güvenlik katkıları ve vergi yükümlülüklerine dair ödeyecekleri hiçbir meblağ söz konusu olmayacaktır.
- Hiç kimse gelirsiz kalmasın diye kısmi işsizlik sistemi çok ileri seviyede genişletilecektir.
- Girişimci, esnaf ve zanaatkârlar için, devlet tarafından finanse edilen bir dayanışma fonu oluşturulacaktır.
Korona virüs (COVID-19) AB Tedbirleri / Maliye Bakanları Toplantı Sonuçları
AB üyesi ülkelerin Ekonomi/Maliye Bakanları geçen haftadan bu yana, AB çapında COVID-19 kapsamında alınabilecek ekonomik önlemler konusunda Avrupa Merkez Bankası Başkanı, Avro Grubu (Avro kullanan üye ülkelerin Maliye Bakanları) Başkanı ve AB Yüksek Temsilcisi ile muhtelif görüşme ve istişarelerde bulunmaktadır. 16 Mart 2020 tarihinde ise alınması öngörülen ekonomik tedbirlere ilişkin resmi bir açıklama yapılmıştır. Söz konusu açıklama kapsamında ön plana çıkan hususlar aşağıda özetlenmektedir.
1.Avrupa Komisyonunun ön tahminleri, ekonomiye toplam mali desteğin oldukça büyük olacağını göstermektedir. Şimdiye kadar kamu garanti planları ve ertelenmiş vergi ödemeleri ile GSYİH'nın en az yüzde 10'unu oluşturan likidite sağlama taahhüt edilmiştir. Bu rakamlar ileride çok daha büyük olabilir.
2.Ulusal düzeyde her ülke kendi durumunun gerektirdiği ölçüde aşağıdaki geçici önlemler alacaktır;
- Karantina ve tedavi hedefleyen acil harcamalar için ve sivil koruma sistemleri için yeterli kaynak sağlanacaktır.
- Ciddi aksaklık ve likidite sıkıntısı çeken firmalara, özellikle de KOBİ'lere, ulaştırma ve turizm de dâhil olmak üzere likidite desteği sağlanacaktır. Buna vergi önlemleri, şirketlerin borçlanmasına yardımcı olacak kamu garantileri, ihracat garantileri ve kamunun ihale sözleşmelerinde gecikme cezalarından feragat etmesi dâhildir.
- Etkilenen işçilere, kısa süreli iş desteği, hastalık ücretinin ve işsizlik yardımlarının uzatılması ve gelir vergisi ödemelerinin ertelenmesi de dâhil olmak üzere istihdam ve gelir kayıplarından kaçınma desteği sağlanacaktır.
3. AB düzeyinde koordineli olarak alınan tedbirler ulusal önlemleri destekleyecektir:
- Komisyonun sağlık sistemlerine, KOBİ'lere, işgücü piyasalarına ve ekonominin diğer savunmasız kısımlarına yönelik 37 milyar avroluk bir “Korona Müdahale Yatırım Girişimi” ve 28 milyar avro tutarında yapısal fonu hemen kullanılabilir kılma teklifi memnuniyetle karşılanmıştır.
- Komisyon ve Avrupa Yatırım Bankası (AYB) Grubu'nun, AB bütçesi ile desteklenen 100.000 Avrupalı firma için 8 milyar avroya kadar işletme sermayesi kredisi kullanma girişimi memnuniyet vericidir. Ayrıca, Komisyon ve AYB Grubunun bu tutarı 20 milyar avroya çıkarma çabaları desteklenmektedir ki bu da 150.000 firmaya ulaşılmasını sağlayacaktır.
- AYB Grubunun, KOBİ’ler için ek yatırım maksatlı harcamalarda 10 milyar avroluk katalizör para sağlamasını ayrıca AB bütçesi tarafından desteklenen ikinci 10 milyar avroluk bir fon yaratılmasını da hızlandırması memnuniyetle karşılanmıştır.
Ayrıca, geçen hafta yayımlanan Avrupa Merkez Bankası “Para Politikası Tedbir Paketi” hane halkı, işletmeler ve bankalar için likidite ve fonlama koşullarını desteklemeyi, reel ekonomiye sorunsuz kredi sağlanmasına yardımcı olmayı ve Avro Alanı finansal piyasalarının bölünmesini /ayrışmasını önlemeyi amaçlamaktadır.
Acil hedeflenen yanıtın ötesinde, Korona virüs tehlikesi kontrol altına alındıktan sonra ekonominin iyileşmesine yardımcı olmak için gerekli tüm önlemler üzerinde de çalışılmaktadır.
Gelecekte Avrupa'yı ürün ve sermaye piyasalarında ortaya çıkabilecek aksaklıklarından daha iyi korumak için Avrupa stratejik değer zincirlerinin esnekliğini muhafaza etmek şarttır.
- Bu yıl ekonomik daralma yaşanacağı gerçeği, üzerinde mutabakata varılan önlemlerin maliyeti ile birlikte değerlendirildiğinde, Korona virüsün ekonomik şokunun önemli bir bütçesel etkisi olacaktır. SGP (İstikrar ve Büyüme Paktı - Stability and Growth Pact) bu duruma cevap vermek için gereken esnekliğe sahiptir ve bu esneklik tüm üye ülkelerde tam olarak kullanılacaktır. Ekonomik faaliyetteki düşüşten kaynaklanan otomatik gelir azalmalarının ve işsizlik ödeneği artışlarının SGP’nin ön gördüğü mali kurallara, hedeflere ve gereksinimlere uyumu etkilemeyecektir. Bu konuda gerekli esneklik marjı sonuna kadar kullanılacaktır.
- Mevcut koşullarda devlet yardımı kuralları içinde bulunan firmaları destekleme konusunda Komisyon rehberlik yapacak ve Devlet Yardımları onay sürecini hızlandıracaktır.
- Bankacılık sistemi, bu acil sağlık durumunun işletmeler ve hane halkları için sosyal ve ekonomik bir krize dönüşmesini önlemede kilit bir role sahiptir. Bu nedenle, Avrupa Bankacılık Otoritesi tarafından, yetkili makamlarının, gerektiğinde, mevcut istisnai durumlar göz önüne alınarak bankacılık sektörünü desteklemek için esneklik sağlanması önemlidir.
- Özellikle, reel ekonomiyi finanse etme konusundaki rollerini yerine getirmeye devam edebilmelerini sağlamak amacıyla Avrupa Merkez Bankası Bankacılık Denetleme otoritesi tarafından bankalara geçici sermaye ve operasyonel yardım sağlama kararı memnuniyet vericidir.
Haluk Nuray, İKV Brüksel Temsilcisi
HAKKIMIZDA
ARAŞTIRMA MERKEZİ
PROJELER
İLETİŞİM
Designed By: OrBiT