İKV`DEN ``AVRUPA PARLAMENTOSU SEÇİMLERİ VE TÜRKİYE RAPORU SONRASI DEĞERLENDİRME``
30 Mayıs 2019 tarihinde İKV, Friedrich Naumann Vakfı (FNF) ve Türkiye-Avrupa Birliği Derneği (TURABDER) iş birliğiyle “Avrupa Parlamentosu Seçimleri ve Türkiye Raporu Sonrası Değerlendirme: Yeni Dönemde AB ve AB ile İlişkiler” isimli bir toplantı düzenledi.
Panelin açış konuşmalarını TURABDER Genel Başkanı Doç. Dr. Zeynep Alemdar ve İKV Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu gerçekleştirdi. Prof. Dr. Gül Günver Turan moderatörlüğünde başlayan toplantıda İKV Genel Sekreteri Doç. Dr. Çiğdem Nas, Bahçeşehir Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ebru Canan Sokullu, TEPAV AB Çalışmaları Merkezi Direktörü Nilgün Arısan Eralp, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özlem Kaygusuz, TURABDER Genel Başkanı Doç. Dr. Zeynep Alemdar konuşmacı olarak yer aldı.
İlk konuşmacı Doç. Dr. Kaygusuz, AP seçimlerinin krizlerle özdeşlemiş yapısını hatırlatarak 2019 seçimlerinin özellikle Brexit sürecinin etkisiyle çok daha karmaşık ve çok boyutlu bir hale geldiğini belirtti. Küresel ölçekte gözlemlenen demokratik gerileyiş, otoriterleşme ve ekonomik korumacılık gibi faktörlerin yanı sıra kamuoyunun bilinçlenmesi ve hareketlenmesinin de seçime olan ilgiyi artırdığını ifade eden Doç. Dr. Kaygusuz bu sayede 2014 yılındaki %42 katılım oranının %51’e çıktığını söyledi. Birçok üye ülkede merkezin zayıflaması ve AB’nin içinde bulunduğu durumun seçimin sonuçlarına yansıdığını da sözlerine ekleyerek AP seçimlerindeki durumu merkezin çökmesinde ziyade yeni taleplerin merkeze taşınması olarak yorumladığını dile getirdi.
Bir sonraki konuşmacı Nilgün Arısan Eralp, Parlamentonun AB’nin uluslararüstü statüsünün meşruiyetini sağladığını belirterek sözlerine başladı. Göç, radikal İslam, işsizlik, ekonomik durum, iklim değişikliği ve Rusya gibi etmenlerin Avrupa destekçileri ve Avrupa şüphecileri tarafından ortak tehdit olarak görüldüğünü; ancak öncelik sıralamalarının değişiklik göstermekte olduğunu ifade etti. Nitekim Avrupa destekçileri için en büyük problem aşırı sağ iken, şüpheciler için en büyük tehdit, engellenemeyen göç. Seçim sonuçlarını AB’nin geleceğine konusunda iyimser olanların varlığını kanıtlayan bir unsur taşıdığını ifade eden Eralp, AB ruhunun yaşadığını dile getirdi.
Prof. Dr. Ebru Canan Sokullu, AP Seçim sonuçlarını Türkiye paralelinde ele alarak, Avrupa Parlamentosunda artan çeşitliliğe karşılık Türkiye siyasetinde çeşitliliğin oldukça sınırlı kaldığına; dolayısıyla Türk tarafının muhatap bulmada zorlandığını belirtti. Türkiye açısından bakıldığında her ilerleme raporuyla beraber tansiyonun daha da arttığını; bu konuda hem iktidar hem de ana muhalefet partisi açısından kaçırılmış birtakım fırsatlar olduğunu vurguladı. Bu anlamda Türkiye’ye düşen en büyük ödevin AB konusunda kamuoyunu ikna etmek olduğunu ve bunun için eskisine kıyasla çok daha yoğun ve proaktif bir süreç izlenmesi gerektiğini ifade etti.
Doç. Dr. Zeynep Alemdar konuşmasında üye ülkelerdeki yenilikçi ve dinamik siyasi partilerin kazandıkları oylara dikkat çekti. Parlamentodaki sistemin değişmesiyle beraber ilerleyen zamanlarda siyasi grupların birbirleriyle anlaşma ve uzlaşma yoluna gitmek zorunda kalacağını belirten Doç. Dr. Alemdar, özellikle genç, çevreci ve feminist hareketlerin önem kazandığı örnekleri paylaştı. Bu anlamda oldukça renkli ve olumlu sonuçlara da sahip olan AP seçimlerinin ardından AB’nin geleceğinin bu renkli yelpazedeki partilerin aralarında ne şekilde müzakere edeceğine bağlı olduğunu sözlerine ekledi.
Panelin son konuşmacısı İKV Genel Sekreteri Doç. Dr. Çiğdem Nas, 29 Mayıs günü yayımlanan 21’inci Türkiye Raporu’na dair veriler paylaştı. Rapor’da “backsliding” teriminin 27 defa kullanıldığını söyleyen Doç. Dr. Nas, Komisyonun Türkiye’de toplamda 13 alanda gerileme tespit ettiğini söyledi. Siyasi kriterlere dair en büyük eleştirilerden birinin, Türkiye hükümetin AB’ye bağlılığını birçok kez belirtmesine rağmen gerekenleri yerine getirmemesi olduğunu da sözlerine ekledi. Hem AB hem de Türkiye’nin gereğini yapma konusunda birtakım sıkıntıları olduğu yorumunda bulunan Doç. Dr. Nas, Türkiye hem siyasi hem ekonomik alanda reforma gitmesi; AB’nin de sorumluluk alarak bu süreçte Türkiye’nin yanında olması ve daha proaktif çalışmalar izlemesi gerektiğini ifade etti.
HAKKIMIZDA
ARAŞTIRMA MERKEZİ
PROJELER
İLETİŞİM
Designed By: OrBiT