AVRUPA PARLAMENTOSU’NUN, VİZE ÜCRETLERİNİ 80 AVRO’YA ÇIKARTAN TASARIYI KABUL ETMESİNİ ENDİŞEYLE KARŞILIYORUZ
Hem Avrupa Parlamentosunun hem de Avrupa Komisyonunun görünümünü kökten değiştirmesi beklenen AB seçimlerine sayılı günler kala mevcut AP, görev süresi bitmeden önce bir dizi kararın altına imza attı. Şüphesiz ki bu kararlar arasında en öne çıkanı, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu üçüncü ülkelere yönelik Schengen vize uygulamasında, vize ücretinin 60 avrodan 80 avroya çıkarılması gibi bazı değişikliklerin 17 Nisan tarihinde kabul etmesiydi.
Bilindiği üzere, hâlihazırda zaten Türk vatandaşları Schengen vize uygulamasının doğurduğu ağır mali zorluklarla karşılaşmakta, hatta İKV’nin hesaplamaları ışığında sadece 2017 yılında bile vizenin Türk vatandaşlarına faturası en iyimser haliyle yıllık 58.302.600 avro tutarına ulaşmaktadır. Kale Avrupası’nın duvarlarını daha da yükselten bu tür tercihlerin, zamanın ruhuna aykırı olduğunu ve günümüz teknolojik, ekonomik ve siyasi gerçekleriyle bağdaşmadığını ifade eden İKV Başkanı Zeytinoğlu, 17 Nisan tarihinde Schengen vize kurallarına ilişkin kabul edilen bu değişikliklere dair değerlendirmede bulundu:
“Schengen vize rejiminde öngörülen değişikler arasında en fazla memnuniyetsizlik duyduğumuz gelişme, vize başvuru ücretlerinin 60 avrodan 80 avroya çıkartılması kararıdır. AB’ye Aday Ülke statüsündeki ve vize serbestliği diyaloğunda son düzlüğe girmiş durumdaki Türkiye’nin halen daha vize başvuru süreçlerini zorlaştıran yeni hamlelerle karşı karşıya bırakılmasını kabul edilebilir görmüyoruz. Mevcut tabloda vize başvuru ücretlerinin yanı sıra aracı kurum hizmet bedelleri, çeviri ve uluslararası seyahat sigortası masrafları gibi ek giderler de dikkate alındığında oluşan devasa yük, Türk vatandaşlarının AB ülkelerine seyahati önünde zaten fazlasıyla belirgin bir engel oluşturuyordu. Bu bedelin artırılması, vatandaşlarımız ile AB vatandaşları arasında kültürel bir köprü kurulmasına; akademisyenlerin ve sivil toplum çevrelerinin AB’deki paydaşlarıyla etkileşimlerine doğrudan zarar verecektir. Türk vatandaşlarını başka rotalara yöneltirken, AB’nin hareket serbestliği gibi temel değerliyle de şüphesiz ki çelişecektir.”
Schengen vize kurallarına getirilen değişiklikleri değerlendiren İKV Başkanı Zeytinoğlu, AB kurumlarının bu değişikliklerin vize başvuru süreçlerini daha esnek hale getirdiği yönündeki açıklamalarını da gündemine aldı:
“Mevcut vize rejiminde Türk vatandaşları, bir Schengen ülkesine vize başvurularını en erken 3 ay önce gerçekleştirebiliyor. Öngörülen değişiklikler bu sürenin 6 ay önceye çekilmesini, yani 6 ay önceden itibaren vizeye başvurulabilmesini sağlayacak. Nitekim böylesi bir adımı olumlu bulmakla birlikte, yeterli görmüyoruz. Çünkü vize başvuru süreçlerinde Türk vatandaşlarının karşılaştığı en büyük prosedürel zorluklar; başvurulara geç yanıt verilmesi ve planlanan seyahate kısa süre kala başvuru gerçekleştirilememesidir.
Özellikle seyahat olanaklarının arttığı, mesafelerin kısaldığı, hızın belirleyici unsur haline geldiği bir dönemde, iş dünyası ve akademi/sivil toplum çevrelerinin AB’de gerçekleştireceği faaliyetlerin, görüşmelerin ve anlaşmaların eskisinden çok daha kısa sürede planlandığını görüyoruz. Nitekim ilgili seyahate kısa süre kala vizeye başvurulamaması bu bağlamda büyük mağduriyet doğurmaktadır; bir esneklik sağlanacaksa bu boyutları da kapsamalıdır.”
Sözlerini bitirirken İKV Başkanı Zeytinoğlu bütün bu gelişmelerin vize serbestliği diyaloğundan bağımsız ele alınamayacağını hatırlattı ve ekledi: “Vizesiz Avrupa hayalinin gerçekleşebilmesi için Türkiye’nin son yıllarda önemli adımlar attığını, dönem dönem Avrupa Komisyonu ile başarılı işbirliği atmosferinin sağlanabildiğini hatırlamak gerekir. Sürecin bir an evvel olumlu şekilde sonlandırılması; toplumlar arasındaki bağın, işbirliğinin ve karşılıklı anlayışın tesis edilebilmesi için elzemdir. Türkiye, geçerli mevzuatın reformundan, sınır ve belge güvenliğine, kurumsal altyapının güçlendirilmesi ve veri güvenliğinden geri kabul mekanizmalarına kadar çok çeşitli alanlarda reformlar gerçekleştirmiştir.
Nitekim dün AP’de kabul edilen tasarı, öngörülen değişiklilerle birlikte sadece vize serbestliği diyaloğunun değil, geçerli mevcut vize rejiminin de düzensiz göç ve geri kabule ilişkin gelişmelerden olumsuz etkilenebilmesinin önünü açmaktadır. Bu noktada Türkiye’nin, Avrupa kıtasının sınır güvenliği açısından benzersiz önemini hatırlatmak ve AB’nin önümüzdeki dönemde Türkiye ile vize alanındaki ilişkilerinde güvenlik odaklı bir yaklaşımdansa hak ve ekonomik/siyasi işbirliği temelli bir yaklaşımla hareket edeceği yönündeki temennimizi yinelemek isteriz.”
HAKKIMIZDA
ARAŞTIRMA MERKEZİ
PROJELER
İLETİŞİM
Designed By: OrBiT