ULAŞTIRMA POLİTİKASI
AB’nin en önemli ortak politika alanlarından biri olan Ulaştırma Politikası, AB’nin İşleyişine Dair Antlaşma’nın 6’ncı bölümünde (Madde 90 - Madde 100) ele alınmaktadır. Roma Antlaşması’nın 1958’de yürürlüğe girişinden bu yana, bu politika alanı Üye Devletler arasındaki sınırların kaldırılmasına yani malların ve kişilerin serbest dolaşımına odaklanmıştır. Temel amaçları İç Pazar’ın tamamlanması, sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması, ulaşım ağlarının Avrupa geneline genişletilmesi, güvenliğin artırılması ve uluslararası işbirliğinin teşvik edilmesidir. Tek Pazar, ulaştırma politikası için de çok önemli bir dönüm noktası teşkil etmiş ve 2001 tarihinde yayımlanan ve 2006 yılında revize edilen Beyaz Kitap ile bu politika alanı farklı ulaştırma modlarının geliştirilmesi ve her ulaşım modunun en etkin şekilde kullanımını öngören bir yaklaşım doğrultusunda gelişmiştir.
Toplumların ülkeler içi ve arası hareketliliği arttıkça, ulaşım, üzerinde durulması gereken önemli bir politika konusu olmuştur. AB ulaştırma politikası da AB ülkelerinin trafik, yakıt bağımlılığı, sera gazı emisyonları gibi konuları ele almakta ve ulaşım altyapısını AB genelinde üst seviyelere çıkararak, küresel olarak rekabet edilebilir bir seviyeye getirmeyi amaçlamakta, bunun finansmanını yapmaktadır.
AB’de ulaştırma çeşitli sorunlarla karşılaşmaktadır. Artan yolcu sayısıyla birlikte hem karayolunda hem de havayolunda tıkanmalar yaşanmaktadır. Her ne kadar enerji verimliliğini artırmaya yönelik çeşitli adımlar atılmış olsa da ulaşımın hala büyük ölçüde benzine bağımlı olması ve benzinin de giderek tükenmekte olan bir enerji kaynağı olması ekonomik olarak sorun teşkil etmektedir. Bir başka sorun ise artan ulaşım çeşidi ve sayısıyla birlikte giderek artan sera gazı salınımlarının çevreyi ve küresel ısınmayı olumsuz yönde etkilemesidir. Ulaşım altyapısının, bölgeler arası farklılık göstermesi de sıkıntılar yaratmaktadır. Örneğin, özellikle Doğu Avrupa’da ulaşım altyapısı oldukça yetersiz kalmakta ve bu da diğer ülkelerle ve ülkeler içinde ulaşım sıkıntısı yaratmaktadır. Buna ek olarak, dünyanın diğer bölgelerinde hızla gelişmekte olan pazarlar AB ulaştırma sektörü için rekabeti artırmaktadır.
Bu sorunlara rağmen AB ulaştırma konusunda özellikle son yirmi yıl içerisinde oldukça olumlu kazanımlar elde etmiştir. Örneğin, deniz, hava ve kara yolu ulaşımında gelişmeler yaşanmakta ve ulaştırma seçenekleri giderek artmaktadır. Ulaştırma sektöründe çalışanların çalışma düzenlerinin kalitesi de artırılmaktadır. Teknolojik gelişmelerle daha temiz ve çevre dostu ulaşım seçenekleri ve çevreyi daha az kirleten teknolojiler geliştirilmektedir.
AB’de yolcu haklarını da konu edinen ulaştırma politikası kapsamında, yolcu ve sürücü güvenliğine de büyük önem atfedilmektedir. 1991-2010 yılları arasında AB karayolu kazalarında yaşamlarını yitirenlerin sayısı 70 binden 31 bine gerileyerek oranı yüzde 50’den fazla bir azalma kaydedilmiştir. Ulaştırma politikası kapsamında karayolu kazalarında yaşamını yitirenlerin oranında 2020’ye kadar yüzde 50’lik bir azalmanın daha kaydedilmesi hedeflenmektedir.
Deniz yolu güvenliği kurallarının sıkılaştırılması ile gemiler daha sıkı denetimlere tabi tutulmakta ve ağır ihmal nedeniyle çevreyi kirletenlere cezalar uygulanmaktadır. Ancak AB’nin güvenlik ve emniyet standartlarına uygun bulunan yeni altyapı projelerine destek verilmektedir. AB aynı zamanda, dünyanın diğer yerlerinde de güvenlik standartlarını artırmak üzere Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) ve Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) gibi kuruluşlarla işbirliği içerisinde çalışmaktadır.
Araştırmayı ve yeni yeşil ulaşım teknolojilerinin kullanımını destekleyen AB, kabul ettiği yeni yasal düzenlemeler ile araçların karbon emisyonlarını kısıtlamayı, yakıt verimliğinin sağlanmasını ve alternatif yakıtların kullanımının teşvik edilmesini amaçlamaktadır.
AB, Trans-Avrupa Ağları (TEN-T) kapsamındaki ulaşım altyapıları ile, AB’deki başlıca şehirleri birbirine bağlayan ve AB’nin doğu ve batısını birleştiren bir “merkezi ağ” oluşturulmasını amaçlamaktadır. AB’nin ulaşım altyapısı konusundaki genel yaklaşımı sosyal uyum ve iklim değişikliğinin önlenmesi gibi hedefleri de desteklemektedir.
Ulaşım altyapısı 2014-2020 döneminde Avrupa’yı Birleştirme Mekanizması (Connecting Europe Facility- CEF) aracılığıyla finanse edilmektedir. Belirtilen yedi yıllık dönem için 50 milyar avro tutarında bütçe ayrılan CEF ile, ulaştırma, enerji, geniş bant ve dijital hizmetler alanında sürdürülebilir, yüksek performanslı ve bütünleştirilmiş Trans-Avrupa Ağları'nın desteklenmesi amaçlanmaktadır.
Yeşil Mutabakat hedeflerine ulaşılması için sürdürülebilir ve akıllı ulaşıma geçilmesi önümüzdeki dönemde bu politika alanında AB’nin temel önceliğini oluşturmaktadır. Bugün AB genelinde sera gazı salınımlarının ¼’ü ulaştırma kaynaklıdır. 2050 yılında hedeflendiği gibi iklim nötr bir kıta yaratılabilmesi için tüm ulaştırma araçlarında mevcuttan daha temiz ve sağlıklı alternatiflere geçilmesi gerekmektedir. Çok modüllü ulaştırma için 2021 yılında Komisyon tarafından yeni bir strateji önerilecek, böylece AB içi ticaretin ana ekseni olan çok modüllü taşımacılığın daha da geliştirilmesinin yolları aranacaktır. Akıllı trafik yönetimi ve çevre ve sağlığa olan etkilerin ulaştırma ücretlerine yansıtılması da önümüzdeki dönemde AB’nin adım atacağı alanlar olarak belirlenmiştir.
TEMEL POLİTİKA ALANLARI
HAKKIMIZDA
ARAŞTIRMA MERKEZİ
PROJELER
İLETİŞİM
Designed By: OrBiT