İKV AB BİLGİ MERKEZİ FİLM GÖSTERİMİ VE PANEL DÜZENLİYOR
FİLM GÖSTERİMİ VE PANEL: “BUĞDAY” / SEMİH KAPLANOĞLU
Tarih: 24 Eylül 2018
Saat 13.00
Yer: TOBB Plaza Konferans Salonu, Levent-İstanbul
13.00 Kayıt & Kokteyl
14.00 Açış Konuşmaları;
Ayhan Zeytinoğlu, İktisadi Kalkınma Vakfı Başkanı
Gabriel Munuera-Vinals, Müsteşar, AB Türkiye Delegasyon Başkan Yardımcısı
14.30 Film Gösterimi
“Buğday - (Grain)”, Yönetmen: Semih Kaplanoğlu
16.15 Kahve Arası
16.30 Panel
“Türkiye ve Avrupa Birliği’nin Ortak Mücadelesi: İklim Değişikliği”
Moderatör;
M. Gökhan Kilit, İKV Strateji ve İş Geliştirme Müdürü
Konuşmacı;
Semih Kaplanoğlu, Buğday (Grain-2017) Yönetmen ve Yazar
Soru ve Cevap
Kayıt için: 0212 270 93 00, savci@ikv.org.tr Seda Avcı Yaman
Katılımcı sayısı sınırlı olduğundan kayıt yaptırmayı lütfen unutmayın!
SİNOPSİS
Yakın ve belirsiz bir gelecekte, ani bir iklim değişimi meydana gelmiş ve yeryüzündeki yaşamı yok oluşa doğru sürüklemiştir. Sınırların yeniden kurulduğu yeni dünyada, göçmen halklar manyetik kalkanlarla korunan şehirlere kabul edilmek için kamplarda bekletilmektedir. Bir diğer sorun ise genetiğiyle oynanmış tohumların sürdürülebilirliği konusunda yaşanan kaostur.
Parlak kariyerini ve şehri terk edip modern hayata sırtını dönen Cemil’le, tohum genetiği uzmanı Profesör Erol Erin’in yolları “Ölü Topraklar” bölgesinde kesişir. Yeşertecekleri tohumları aramak için çıktıkları yolculuk, Erol’un bugüne kadar öğrendiği her şeyi değiştirecektir...
YÖNETMEN NOTU
Buğday’ı çekmeye başladığım günden bu güne neredeyse beş yıl olmuş. Bu beş yılda içinde yaşadığımız dünya neredeyse kırk kere değişti. Filmimizin hikayesi belirsiz bir gelecekte savaşlar, iklimsel felaketler, mültecilere karşı inşa edilen ölümcül sınırlar, GDO’lu tohumlarda yaşanan kaos ve insanın bütün bu sorunlarla baş edebilmesinin yolunu arayışına dairdi.
Buğday’ın çekimlerinden önce helak olmuş modern şehirlerin ilki Detroit civarında mekan ararken Ortadoğulu göçmenlerle, çekim sırasında Anadolunun pek çok yerinde Suriyeli mültecilerle ya da Stockholm’ün dondurucu soğuğunda sokaklarda yaşamak zorunda kalan yoksullar ve görünmez sınırlarla karşılaştım... Filmin hikayesi ile hayat kesişti...
Buğday, saf tohumun peşinde hem ölü topraklara hem de kendi içlerine doğru yürüyen iki kişinin yolculuğunu anlatıyor. Yolları kıtlığın, salgın hastalıkların, toprakları zehirlenmiş bölgelerin, terk edilmiş çocukların, genetik ayrımcılığa uğramış toplulukların duraklarından geçiyor. İçlerinde aldıkları yol ise benliğin, kibrin, ve nihilizmin çöllerinde, hırsın ve açgözlülüğün bataklıklarında ilerliyor... Almayı şiar edinen Erol, diğer yolcu Cemil’i tanıdıkça katlanmanın, sabrın, vermenin kadim ve meşakkatli yöntemi ile tanışacak. Yolu birlemenin ilk şartı birinin diğerine tabi olması mı? Yüksek dağları geçerken giderek birbirlerine mi dönüşecekler? Ya aradıkları tohum? Dünyaya düşen insanın/insanlığın tohumu kendi içimizi temizlemeden yeşerebilecek mi? Bu yolculuğun son bir durağı var mı?
HAKKIMIZDA
ARAŞTIRMA MERKEZİ
PROJELER
İLETİŞİM
Designed By: OrBiT