FRANSA CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ MACRON’UN GALİBİYETİYLE SONUÇLANDI
7 Mayıs 2017 tarihinde gerçekleşen Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu, Fransa İçişleri Bakanlığı tarafından açıklanan ilk sonuçlara göre, oyların yüzde 66,1’ini alan En Marche! Hareketi lideri Emmanuel Macron’un galibiyetiyle sonuçlandı. Böylece Macron, Beşinci Cumhuriyet’in 8’inci Cumhurbaşkanı olmaya hak kazandı. Macron’un rakibi Ulusal Cephe lideri Marine Le Pen ise oyların yüzde 33,9’unu alarak Cumhurbaşkanlığı yarışını kaybetti. Le Pen, seçim sonuçlarına ilişkin yaptığı ilk açıklamada, sonuçlara saygı duyduğunu ve Macron’u zorlu bir sürecin beklediğini belirtirken Ulusal Cephe’nin de derinden bir yenilenme sürecine gireceğinin altını çizdi. 11 ve 18 Haziran tarihlerinde gerçekleşecek olan parlamento seçimlerine atıfta bulunarak yarışın henüz bitmediğini ve pes etmediklerini söyleyen Le Pen, hâlihazırda mecliste 2 sandalyeyle temsil edilen Ulusal Cephe’nin sahip olduğu sandalye sayısını artırmayı hedefliyor.
Beşinci Cumhuriyet İçin İlklerle Dolu Bir Seçim
39 yaşındaki eski Ekonomi Bakanı Emmanuel Macron, Fransa tarihindeki en genç Cumhurbaşkanı olarak tarihe geçti. Beşinci Cumhuriyet’i yöneten iki merkez görüş olan Cumhuriyetçiler ve Sosyalistleri yenerek Cumhurbaşkanı olan Macron birçok açıdan Fransa cumhuriyet tarihinde ilkler kategorisinde yer alıyor. Zafer konuşmasında her kesimi kucaklayan bir üslup benimseyerek Le Pen’e oy veren vatandaşların kaygılarını ve sorunlarını anladığını ifade eden Macron, herkesin cumhurbaşkanı olma sözünü verdi. AB kurumlarında da coşkuyla karşılanan Macron’un açık ara zaferi, aynı zamanda Avrupa bütünleşmesini tehdit eden görüşlere karşı kazanılmış bir zafer olarak görülüyor. Brexit süreci devam ederken Hollanda’dan sonra Fransa’da da AB yanlısı liberal görüşlerin aşırı sağa karşı galip gelmesi, AB liderlerine de derin bir nefes aldırdı.
Macron büyük bir farkla rakibi Marine Le Pen’i yenmiş olsa da 23 Nisan ilk tur sonuçlarından pek memnun olmayan Fransız halkı, ikinci turda sandıklara gitmeyerek tepkisini gösterdi. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turuna katılımın yüzde 77,77 oranında kaydedilmesi oldukça kritik bir seçim için düşük olarak değerlendirilmişti. 7 Mayıs’ta gerçekleşen ikinci turda ise katılım oranı yüzde 75,56’ya geriledi. Böylece, 7 Mayıs 2017 tarihli Fransa cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu, katılım oranının yüzde 68,9 olduğu 15 Haziran 1969 tarihli seçimlerden sonraki en düşük katılım oranına sahip cumhurbaşkanlığı seçimi oldu.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turunda yüzde 21,30’lik oy oranı ile ikinci sırada yer alan Le Pen’e karşı ikinci turda “Cumhuriyet barajı” oluşturulmasına yönelik çağrılara rağmen Le Pen, yaklaşık 11 milyon kişinin oyunu almayı başardı. Ulusal Cephe’nin “tarihi bir sonuç” elde etmeyi başardığı birinci turdan sonra,11 milyon seçmenin desteğini almayı başarması parti tarihinde önemli bir ilk teşkil ediyor. Birçok basın ve yayın organı, yüzde 66,1’lik oy oranı oldukça yüksek olsa da Macron’un aslında halkın dörtte birini temsil eden bir Cumhurbaşkanı olduğunun altını çiziyor. Bu anlamda Macron, bağımsız bir aday olarak büyük bir başarı elde etti; ancak ilk turda elde ettiği 24’lük oy oranından yüzde 66'ya yükselmesini sağlayan en büyük etken Le Pen’e karşı oluşturulan “Cumhuriyet barajı” oldu.
Haziran Genel Seçimlerine Yaklaşırken Öne Çıkan Konular
Birçok yönüyle sürprizlerle ve bilinmezlerle dolu cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra gözler bu sefer de haziran ayında gerçekleştirilecek genel seçimlere çevrildi. Fransızların en büyük kaygısı; işsizlik ve güvenlik konularında yeni Cumhurbaşkanı Macron’un nasıl adımlar atacağı merakla bekleniyor. 2016’da kurulan En Marche! Hareketi’nin haziran genel seçimlerinde 577 milletvekilli mecliste kaç sandalye elde edeceği de diğer bir merak konusu olarak öne çıkıyor. Parlamentoda çoğunluğu sağlayamayan bir cumhurbaşkanının seçmene verdiği sözleri tutması pek muhtemel olmadığı için genel seçimler, Macron için büyük önem taşıyor. Macron’un atayacağı başbakanın büyük bir olasılıkla kendi partisinden olacağı düşünülüyor. Bununla birlikte partide çoğunluk sağlanmadığı takdirde gelecekteki başbakanın kendi partisinden olmayan milletvekillerine nasıl sorumluluklar vereceği de akıllarda soru işareti bırakıyor. Ana muhalefet olacağını iddia eden Le Pen’in ise bu iddiası, Ulusal Cephe’nin mevcut mecliste 2 sandalyesi olduğu düşünüldüğünde pek mümkün gözükmüyor. Bununla birlikte, ilk turda üçüncü ve dördüncü sıralarda yer alan Cumhuriyetçi François Fillon ve aşırı solcu Jean-Luc Mélenchon’un partilerinin parlamentoda önemli sayıda sandalye elde edeceği tahmin ediliyor.
HAKKIMIZDA
ARAŞTIRMA MERKEZİ
PROJELER
İLETİŞİM
Designed By: OrBiT