İKV`DEN ANALİZ: ÇEKİŞMELİ YARIŞTA GERİ SAYIM-AP BAŞKANLIK SEÇİMİ VE ADAYLAR
AP Başkanı Martin Schulz’un, siyasi kariyerine Brüksel yerine Berlin’de devam etme kararı alması, AP’deki ve AB kurumları arasındaki siyasi dengeleri gündeme taşıdı. Schulz’tan boşalan AP başkanlığı koltuğuna yedi adaydan hangisinin oturacağı 17 Ocak 2017’de netlik kazanacak.
Schulz’un İstifasıyla Büyük Koalisyon Tehlikede
AP Başkanı Martin Schulz’un Almanya’da Eylül-Ekim 2017’de gerçekleşecek seçimlere Sosyal Demokrat Parti (SPD) safında katılarak, kariyerine AP yerine Bundestag’da devam etme kararı aldığını açıklaması, AB gündemine bomba gibi düştü. Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ile güçlü bir dostluğa ve sinerjiye sahip Schulz’un üçüncü dönem AP Başkanı olarak kalacağı düşünülmekteydi. Sosyal demokrat grup (Sosyalist ve Demokratlar İlerici İttifakı- S&D) mensubu Schulz’un görevi bırakması, 2014 seçimlerinden sonra AP’deki en büyük iki parti arasında kurulan güç dengesinin geleceğini de gündeme taşıdı. Partiler arası güç paylaşımı uzlaşısı, AP Başkanlığının beş yıllık görev süresinin ikinci yarısında parlamentodaki ikinci en büyük grup konumundaki S&D’den, en büyük siyasi grup olan ve Konsey (Donald Tusk) ile Komisyonun (Juncker) başkanlığını da elinde tutan merkez sağ görüşlü Avrupa Halklar Partisi’ne (EPP) geçmesini gerektiriyordu.
“Büyük koalisyon” (grand coalition) olarak nitelendirilen güç paylaşımı uzlaşısı, kurumlar arası işbirliği açısından da büyük öneme sahipti. Komisyon Birinci Başkan Yardımcısı Frans Timmermans ve Komisyon Başkanı Juncker, AP Başkanı Schulz, EPP Başkanı Manfred Weber ve S&D Başkanı Gianni Pittella ile düzenli olarak -G7’den esinlenilerek “G5” olarak adlandırdıkları- gayriresmî toplantılarda bir araya geliyordu. Bu gayriresmî platform, Komisyonun, girişimlerini AP’den geçirmek için S&D’nin desteğini almasına imkân sağlıyordu. Örneğin, Juncker’in 315 milyar avroluk Avrupa Yatırım Planı ve üye ülkelere zorunlu mülteci kotaları getirilmesi girişimi, G5 sayesinde AP’den geçmişti[1]. AP’deki diğer siyasi gruplar ise önemli kararların, EPP ve S&D arasında sahne arkası pazarlıklarla alınmasını sağlayan bu uygulamadan oldukça hoşnutsuzdu.
Mevcut sistem, S&D Grubu Başkanı Gianni Pittella’nın büyük koalisyonun geçersiz olduğunu ilan etmesi ve AP başkanlığına aday olduğunu açıklamasıyla tehlikeye girdi. Pittella’nın hamlesiyle AP başkanlığı tüm partilerin adaylarına açık hale geldi. Pittella’nın, yarışı EPP’nin adayına kaybetmesi halinde dahi partisinin artık büyük koalisyonun parçası olmayacağını açıklaması, Komisyon ve Konseyde de alarm zillerinin çalmasına yol açtı. Verdiği demeçlerde büyük koalisyon fikrini baştan reddeden Pittella, EPP’nin tüm AB kurumlarını tekeline almasının kabul edilemez olduğunu dile getirmişti[2]. Bazı analistlere göre ise Schulz’un görevi bırakması henüz gündemde değilken bile EPP ve S&D arasında kemer sıkma politikaları konusunda gün yüzüne çıkan ayrılıklar, büyük koalisyonun sonunun yakın olduğunun habercisiydi.
EPP Başkanı Manfred Weber’e göre ise güç paylaşımı uzlaşısının devam etmesi gerekiyor. AB yanlısı partilerin AP başkanlık seçimlerinde tek bir aday üzerinde uzlaşması gerektiğini savunan Weber, bunun olmaması halinde AP’de popülistlerin güçleneceği ve yasama sürecinin tehlikeye gireceği uyarısında bulunuyor[3]. Büyük koalisyonun geçersiz hale gelmesi, AB’nin varoluşsal krizlerle başa çıkmaya çalıştığı bir dönemde yasama sürecini ciddi anlamda sekteye uğratabilir. Konseyde çoğu zaman birbirileriyle çatışan ulusal çıkarlar nedeniyle yaşanan sıkıntılar, Komisyon ve AP arasındaki sinerjiyi daha da elzem hale getiriyor. 17 Ocak’ta AP’nin başına hangi ismin seçileceği bu nedenle önem taşıyor.
Çok Bilinmeyenli Denklem
AB kurumları arasındaki siyasi dengeler de işin içine katıldığında AP başkanlık yarışı daha karmaşık bir hal alıyor. Yukarıda da belirtildiği gibi, AB Konseyinin ve Avrupa Komisyonunun Başkanları merkez sağ görüşlü EPP kökenli. AP Başkanlığına EPP’den bir adayın seçilmesiyle, AB’deki en üst düzey üç görev de EPP’nin eline geçmiş olacak. AB üye devletlerindeki siyasi dengeler incelendiğinde, AB liderlerinden sekizinin EPP, yedisinin liberal grup (ALDE), yedisinin daha S&D mensubu olduğu görülüyor. İtalya Başbakanı Matteo Renzi’nin istifasının ardından merkez sol görüşlü liderlerin sayısının azalması ve sosyal demokratların görece güç kaybetmesiyle birlikte, liberal bir ismin de bir AB kurumunun başına getirilmesi gerektiği yönünde sesler yükselmeye başladı.
Tüm bu tartışmalarla birlikte AB Konseyi Başkanı Donald Tusk’un iki buçuk yıllık görev süresinin de Mayıs 2017’de dolacak olması, AP seçimlerini, kurumlar arası siyasi dengeler açısından daha da ilginç hale getiriyor. Ülkesi Polonya’da Tusk’un Polonya’nın çıkarlarını Brüksel’de yeterince savunmadığı yönünde eleştiriler artmış durumda. İktidarda bulunan Hukuk ve Adalet Partisi (PiS) Başkanı Jaroslaw Kaczynski de Tusk’un ikinci kez seçilmesine destek vermeyeceklerini açıkladı. Tusk’un yeniden seçilmesine kişisel nedenlerle de karşı olan Kaczynski, 2010’da ikiz kardeşi dönemin Cumhurbaşkanı Lech Kaczynski de dahil ülkenin siyasi elitinin büyük bölümünün yaşamına mal olan Smolensk uçak kazasında Başbakan olarak Tusk’un ahlaki sorumluluğu olduğu iddiasında bulunuyor. Polonya tek başına Tusk’un yeniden seçilmesini veto etme gücüne sahip olmasa bile, kendi ülkesinin desteğini çekmesi Tusk’un pozisyonunu zayıflatabilir. Öte yandan, hukukun üstünlüğü ve temel haklar konularında eleştiri oklarının hedefi haline gelen ve AB’nin yaptırım uyarısında bulunduğu Polonya Hükümeti’nin, AB’de ne kadar ciddiye alınacağı da şüpheli... Brexit, mülteci krizi ve Avrupa karşıtlığının etkili olduğu AB’de, Konsey Başkanlığı gibi kilit bir pozisyonda yaşanacak belirsizlik, AB’nin karşı karşıya kaldığı sınamalara bir yenisini ekleyecektir.
AP Başkan Adaylarını Tanıyalım
AP’de temsil edilen sekiz siyasi gruptan aşırı sağcı Uluslar ve Özgürlükler Avrupası (ENF) dışındaki tümü Martin Schulz’tan boşalacak AP başkanlığı koltuğu için adaylarını belirlemiş durumda. 17 Ocak’a kadar AP’deki bir siyasi grubun veya AP üyelerinin yüzde 5'inin (yani 38 AP üyesinin) desteğini alan vekillerin aday olabilme, adayların da seçimler sırasında yarıştan çekilme hakkı bulunuyor. Adaylar arasında dört İtalyan, iki Belçikalı ve bir İngiliz bulunuyor. Yedi adaydan üçü kadın, dördü ise erkek. Adaylardan en yaşlısı 66, en genci ise 40 yaşında.
Antonio Tajani (EPP, İtalya)
AP’deki en büyük siyasi grup olan EPP’nin adayı, hâlihazırda AP’nin 14 başkan yardımcısından biri olan Antonio Tajani. Birinci Dönem Barroso Komisyonu’nda ulaştırma, İkinci Dönem Barroso Komisyonu’nda ise endüstri ve girişimcilikten sorumlu komisyon üyeliğini yürüten 63 yaşındaki Tajani, dört dönem AP’de görev yaptı. İtalya’da eski Başbakan Silvio Berlusconi’nin partisi Forza Italia’nın kurucu üyeleri arasında yer alan ve Berlusconi’nin sözcüsü olarak görev yapan Tajani, Berlusconi’ye yakınlığıyla tanınıyor. 13 Aralık 2016 tarihinde, üç rakibini geride bırakarak AP’deki en büyük siyasi grubun AP başkan adayı seçilen Tajani, adaylığını açıklarken pragmatik ve ileri görüşlü bir AP’ye ihtiyaç olduğunu vurgulamış ve seçilmesi halinde AP’nin sözcüsü gibi hareket edeceği mesajını vermişti[4].
Berlusconi’ye yakınlığı ve Komisyon üyeliği sırasında Volkswagen emisyon skandalında ihmali bulunduğu iddiaları, Tajani’yi tartışmalı bir aday haline getiriyor. Bu nedenle Brüksel çevrelerinde EPP’nin Tajani’yi aday göstermekle büyük bir risk aldığı konuşuluyor. EPP Başkanı Weber ise Tajani’nin AP içerisindeki siyasi güçler arasında bir köprü kurucu, AP dışında ise güçlü bir ses olacağına inanıyor[5].
Gianni Pittella (S&D, İtalya)
Martin Schulz’un da mensubu olduğu, AP’deki en büyük ikinci siyasi grup olan merkez sol görüşlü S&D’nin adayı Başkan Gianni Pittella. Aynı zamanda AP’de en fazla sandalyeye sahip İtalyan partisi olan Demokratik Parti mensubu 58 yaşındaki Pittella, 1999’dan bu yana AP üyesi. EurActiv’e verdiği röportajda, AP başkanı seçilmesi halinde küçük ve büyük siyasi gruplara kararları şekillendirmede eşit haklar sunacağını belirten Pittella, AP’deki tüm siyasi gruplar arasında “çoğulculuğun garantörü” gibi hareket edeceği taahhüdünde bulunuyor[6].
Helga Stevens (ECR, Belçika)
AP’deki en büyük üçüncü grup olan Avrupa Muhafazakârlar ve Reformcular Grubu’nun (ECR) adayı partinin Başkan Yardımcısı Helga Stevens. Doğuştan işitme engelli olan 48 yaşındaki Stevens’ın AP’de özellikle engelli hakları konusuna yoğunlaştığı biliniyor. Daha önce Flaman Parlamentosu ve Belçika Senatosunda görev yapan Stevens, Belçika’da Yeni Flaman İttifakı Partisi mensubu. Stevens’a göre AP Başkanı’nın yapması gerekenler; AP’yi bölmek yerine birleştirmek, halkın AP’ye güvenini yeniden tesis etmek, AP’nin gerçek anlamda açık ve demokratik bir tartışma platformu olmasını sağlamak ve AP’de gereksiz harcamaları kısmak[7].
Guy Verhofstadt (ALDE, Belçika)
2014 AP seçimlerinde üye sayısıyla AP’deki siyasi gruplar arasında dördüncü sıraya gerileyen ALDE’nin adayı Başkan Guy Verhofstadt. 63 yaşındaki Verhofstadt, 2009 yılında AP’ye girmeden önce yaklaşık on yıl süreyle Belçika Başbakanı olarak görev yapmıştı. Eylül 2016’da AP’nin Brexit Başmüzakerecisi olarak görevlendirilen Verhofstadt, AP Başkanlığı için liberal AB liderlerinin desteğini almış durumda. 15 Aralık 2016 tarihli AB Zirvesi’nden önce bir araya gelen liberal görüşlü devlet ve hükümet başkanları ile Avrupa Komisyonu üyeleri, AB’nin üç kurumunun da Avrupa siyasetindeki güç dengelerini yansıtması gerektiğini belirterek Belçika eski Başbakanı’nın kampanyasına destek verdiler[8].
Diğer Adaylar
AP’deki beşinci en büyük siyasi grup konumundaki Avrupa Birleşik Solu/Kuzey Yeşil Solu Konfederal Grubu’nun (GUE-NGL) adayı Eleonora Forenza, İtalyan bir aktivist. AP’ye 2014 yılında giren 40 yaşındaki Forenza, mensubu olduğu Komünist Yeniden Kuruluş Partisi’nin kültür ve iletişim sözcüsü, aynı zamanda AP Şili Delegasyonunun Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyor. Yeşiller/Avrupa Hür İttifakı (Greens/EFA) adayı Jean Lambert, 1999’dan bu yana AP üyeliği yapıyor. 66 yaşındaki İngiliz AP üyesi, mülteci hakları, sosyal içerme ve yoksullukla mücadele konularında aktif. Avrupa Özgürlük ve Doğrudan Demokrasi (EFDD) Grubu ise 47 yaşındaki İtalyan Piernicola Pedicini’yi aday gösterdi. İtalya’da Beş Yıldız Hareketi mensubu olan Pedicini, AP Afrika, Karayip ve Pasifik Delegasyonu Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyor.
AP Aritmetiği Ne Söylüyor?
Prosedürlere göre[9], AP başkanı seçilmek için bir adayın AP genel kurulunda 751 vekilin oy kullanacağı gizli oylamada geçerli oyların salt çoğunluğunu alması gerekiyor (376 oy). En fazla dört tur oylama yapılabiliyor. İlk üç turda hiçbir adayın salt çoğunluğa ulaşamaması halinde, dördüncü tur en fazla oyu alan iki aday arasında gerçekleşiyor ve iki adaydan en fazla oyu alan AP başkanı seçiliyor. Dördüncü turda iki adayın da eşit sayıda oy alması halinde ise yaşça büyük olan aday AP başkanı seçiliyor.
17 Ocak’taki seçim büyük ölçüde iki İtalyan aday arasında gerçekleşecek gibi görünüyor: EPP’nin adayı Antonio Tajani ve S&D’nin adayı Gianni Pittella. 751 sandalyeli AP’de, EPP’nin 216, S&D’nin 189, ECR’nin 74, ALDE’nin ise 69 sandalyesi bulunuyor. Geri kalan sandalyeleri ise diğer partiler (GUE-NGL:52, Greens/EFA:50, EFDD: 44 ve ENF: 39 sandalye) ve bağımsızlar (18 sandalye) ellerinde tutuyor. Parlamento aritmetiği incelendiğinde, S&D veya EPP’nin oy çokluğuna ulaşabilmek için diğer partilerin desteğini almasının şart olduğu görülüyor. Bu durumda, EPP’nin sağ görüşlü partilere, S&D’nin de sol görüşlü partilere yönelmesi muhtemel. Bunun yanında AP başkanlık yarışında siyasi eğilimler kadar ülkelerin sandalye sayıları da belirleyici olacak. Öyle ki, Güney Avrupa ülkelerinde tanınan bir isim olan Tajani, İspanyol ve Portekiz AP üyelerinden desteğini almış durumda. 17 Ocak’a kadar kapalı kapılar ardında en büyük iki siyasi grup EPP ve S&D arasında anlaşmaya varılmadığı takdirde, 2019’daki AP seçimlerine kadar görevde kalacak yeni AP başkanının kim olacağı dördüncü turda netlik kazanacak gibi görünüyor.
Yeliz ŞAHİN, İKV Kıdemli Uzmanı
[1] Tara Palmeri, “The most exclusive dining club in Brussels”, Politico, 18.06.2015, http://www.politico.eu/article/g5-brussels-most-exclusive-dining-club/. Erişim Tarihi: 29.12.2016.
[2] Sarantis Michalopoulos, “EU Parliament ‘Grand Coalition’ is at risk, party leaders admit”, EurActiv, 12.09.2016, https://www.euractiv.com/section/future-eu/news/grand-coalition-is-at-risk-epp-and-sd-admit/. Erişim Tarihi: 29.12.2016.
[3] Aleksandra Eriksson, “Pittella bid for EP chief threatens grand coalition”, EU Observer, 01.12.2016, https://euobserver.com/institutional/136103. Erişim Tarihi: 29.12.2016.
[4] A.g.e.
[5] Maïa de la Baume, “Conservatives take a risk with Tajani”, Politico, 13.12.2016, http://www.politico.eu/article/antonio-tajani-elected-conservative-candidate-for-parliament-presidency/. Erişim Tarihi: 29.12.2016.
[6] Sarantis Michalopoulos, “Pittella: ‘Small and big groups will be equal’ in my Parliament”, EurActiv, 16.12.2016, http://www.euractiv.com/section/public-affairs/interview/pittella-small-and-big-groups-will-be-equal-in-my-parliament/. Erişim Tarihi: 29.12.2016.
[7] Helga Stevens’ın AP Başkanlık Kampanyası İnternet Sitesi, http://helga2017.eu/, Erişim Tarihi: 29.12.2016.
[8] “Liberal Leaders believe Guy Verhofstadt would be best for President of European Parliament”, 15.12.2016, http://www.aldeparty.eu/en/news/liberal-leaders-guy-verhofstadt-would-be-best-president-european-parliament. Erişim Tarihi: 29.12.2016.
[9]Avrupa Parlamentosu, “Rule 16: Election of President- Opening Address”, Rules of Procedure 8th Parliamentary Term, Temmuz 2014, http://www.europarl.europa.eu/sipade/rulesleg8/Rulesleg8.EN.pdf. Erişim Tarihi: 30.12.2016.
HAKKIMIZDA
ARAŞTIRMA MERKEZİ
PROJELER
İLETİŞİM
Designed By: OrBiT