İKV PARİS ANLAŞMASI`NIN SANAYİ SEKTÖRÜNE ETKİLERİNE İLİŞKİN SEMİNER DÜZENLEDİ
İKV tarafından düzenlenen “Paris Anlaşması Yürürlüğe Giriyor: Sanayi Sektörü için Olasılıklar” başlıklı seminer, 21 Ekim 2016 tarihinde İstanbul Park Dedeman Levent Oteli’nde gerçekleştirildi. Açılış konuşmasını ve oturum başkanlığını İKV Genel Sekreteri Doç. Dr. Çiğdem Nas’ın gerçekleştirdiği seminerde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İklim Değişikliği Daire Başkanlığı Sera Gazlarının İzlenmesi ve Emisyon Ticareti Şube Müdürü Tuğba İçmeli, İKV Uzmanı İlge Kıvılcım ve Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası Genel Sekreter Yardımcısı ve Pazar Araştırmaları Bölüm Müdürü Frank Kaiser birer sunum gerçekleştirdiler.
İKV Genel Sekreteri Doç. Dr. Çiğdem Nas konuşmasında, Paris Anlaşması’nın iş dünyasına verdiği dönüştürücü gücü hatırlattı ve iklim değişikliği gibi küresel bir konunun öneminin özel sektör açısından iyi değerlendirilmesi gerektiğini ve üretimin her aşamasına temiz enerji modellerinin dahil edilmesi gerektiğini belirtti.
Seminerin ilk konuşmacı olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Sera Gazlarının İzlenmesi ve Emisyon Ticareti Şube Müdürü Tuğba İçmeli, 4 Kasım 2016 tarihinde yürürlüğe girecek yeni iklim rejimi olan Paris Anlaşması’nın neler getireceğini ve Türkiye’nin anlaşma dahilindeki taleplerini içeren sunumunda, bu yıl Marakeş’te 7-18 Kasım tarihleri arasında yapılacak BM 21’inci Taraflar Konferansı’nda (COP 22) Türkiye adına önemli konuları gündeme getireceklerini aktardı. İçmeli, Türkiye’nin taleplerinin Paris Anlaşması dahilinde küresel müzakerelerde gelişmekte olan bir ülke olarak kabul edilmek ve teknoloji transferi ile finans mekanizmalarından yararlanmak olarak açıkladı. Bu konuların COP 22’de ele alınacağını belirten İçmeli, ayrıca sanayi sektörünü yakından ilgilendiren ve yürürlükte olan Sera Gazlarının Takibi Hakkında Yönetmelik kapsamında Türkiye’deki tesislerin önemli bir bölümünün emisyonlarını raporlama aşamasının başarıyla tamamladığını açıkladı. Bir sonraki adımın ise bu raporların incelenerek kamuoyuyla paylaşılması olduğunu kaydeden İçmeli, tesislerin 3 kategoride incelendiğini ve yönetmelik ile Türkiye’deki tesislerin yüzde 50’sinin emisyonlarının takip edildiğini açıkladı. İçmeli, Türkiye’de emisyon ticareti, sektörlere verilecek kredilerle azaltım hedeflerinin sağlanması veya bir tür piyasa mekanizmasının oluşturulması gibi seçeneklerden hangisinin uygulanacağı konusunun henüz netliğe kavuşmadığını ancak ulusal karbon piyasasının kurulmasına yönelik pilot çalışmalarla devam eden ve Dünya Bankası ile oluşturulan PMR projesinin gündemde olduğunu belirtti. İçmeli ayrıca Türkiye’nin Paris Anlaşması için sunduğu yüzde 21 olan INDC’sinin revize edilebileceğini ve gündemde olan diğer planlar arasında iklim değişikliğine yönelik yıllık raporların hazırlanması, uluslararası eylem planından ziyade bölgesel eylem planlarının hazırlanması ve sanayi tesislerinin emisyonlarını azaltılmalarına yardımcı olacak hibe veya kredilere yönelik projelerin oluşturulması gibi çalışmaların başlayabileceğini kaydetti.
İKV Uzmanı İlge Kıvılcım konuşmasında Paris Anlaşması kapsamında düşük karbonlu ekonomiye geçişte AB’nin politikasını ve gündemde yer alan sektörler hakkında bilgi verdi. Kıvılcım, konuşmasına kısaca Paris müzakerelerine hangi küresel sorunlarla gidildiğini belirterek başladı. Kıvılcım, bu sorunların başında, anlaşma için ülkelerin BM’ye sundukları ulusal katkı beyanlarının (INDC) 2 derecenin üzerinde bir küresel ısınmayı beraberinde getireceğini, dolayısıyla INDC’lerin bir an önce revize edilmesi gerektiğini belirtti. Nitekim anlaşma ile gelen yeni bir mekanizma olarak, INDC’lerin her beş yılda bir gözden geçirileceğini hatırlattı. Aynı şekilde COP 22’de netleşmesi gereken pek çok konu olduğunu bunlardan en önemlilerinin INDC’lerin nasıl birbiriyle uyumlu hale getirileceği, finans mekanizmalarının içinin nasıl doldurulacağı ve ülke ayrımlarının olduğu EK-I ve EK-II (BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi uyarınca uygulanmakta olan ülke gruplarına verilen ifade) gibi sınıflandırmaların olmadığı bir sistemde, Türkiye gibi ülkelerin anlaşma kapsamında nerede yorumlanacağı gibi konuların olduğunu aktardı.
Kıvılcım, 2020 yılından itibaren artık Paris Anlaşması ve 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri çatısı altında kurulan yeni sistemde düşük karbonlu ekonominin, fosil yakıtsız üretim seçeneklerinin ve yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaşacağını belirtti. Kıvılcım ayrıca Avrupa Komisyonu’nun, gerek Paris Anlaşması için sunduğu 1990 yılına kıyasla 2030 yılına kadar yüzde 40’lık azaltım hedefinin uygulanması gerekse Enerji Birliği’nin tamamlanmasına katkı sağlayacak düşük karbonlu ekonomi modeli için bu yıl 20 Temmuz’da önemli bir paketi sunduğunu açıkladı. Paket kapsamındaki önerilerde, güç ve ısınma santralleri ile enerjiyi yoğun kullanan sanayi sektörlerini kapsayan AB Emisyon Ticaret Sistemi’nin (AB ETS) dışında kalan ulaştırma, ormanlar, binalar, atıklar ve tarım faaliyetlerini ilgilendiren sektörler üzerinden emisyonların azaltılmasını sağlayıcı tedbirlerin başlatıldığını ifade etti. Kıvılcım, AB’nin 2005 yılına kıyasla 2030 yılında AB ETS sektörleri üzerinden yüzde 43, AB ETS-dışı sektörleri üzerinden ise yüzde 30 oranında azaltım hedefi bulunduğunu belirtti. Türkiye’nin ise AB müktesebatına uyumda AB ETS sektörleri üzerinden emisyonların izlenmesi sürecinin yönetmelik kapsamında başlatıldığını belirten Kıvılcım, İklim Değişikliği Eylem Planı (İDEP) içinde söz konusu AB ETS-dışı sektörlerde de hedeflerin belirlendiğini açıkladı
Paris Anlaşması ile küresel ısınmanın 1,5 derece ile sınırlandığını ancak mevcut süreçte ısınmanın 1 derece civarında olduğunu belirten Kıvılcım, küresel çözümün fosil yakıtlardan vazgeçmek, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek ve iş dünyasının yeni iş modellerinde temiz üretime geçmesi olarak değerlendirdi. Türkiye’nin küresel emisyonlara olan etkisinin yüzde 1,24 olduğunu ancak emisyon artış hızının da 1990-2014 arasında yüzde 125 gibi yüksek bir oranda seyrettiğini ifade eden İKV Uzmanı Kıvılcım, Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadelesinde emisyonların azaltılmasını artırıcı önemleri hızlandırması gerektiğini ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmesi gerektiğini belirtti.
Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası Genel Sekreter Yardımcısı ve Pazar Araştırmaları Bölüm Müdürü Frank Kaiser ise konuşmasında iklim değişikliğinin tamamen insan kaynaklı bir sorun olduğunu ve iş dünyasının ise bu yeni süreçte önemli sorumluluklara sahip olduğunu belirtti.
Sunumlar:
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İKlim Değişikliği Daire Başkanlığı Sera Gazlarının İzlenmesi ve Emisyon Ticareti Şube Müdürü Tuğba İçmeli'nin sunumuna buradan ulaşabilirsiniz.
İKV Uzmanı İlge Kıvılcım'ın sunumuna buradan ulaşabilirsiniz.
Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası Genel Sekreter Yardımcısı ve Pazar Araştırmaları Bölüm Müdürü Frank Kaiser'in sunumuna buradan ulaşabilirsiniz.
HAKKIMIZDA
ARAŞTIRMA MERKEZİ
PROJELER
İLETİŞİM
Designed By: OrBiT