PARİS ANLAŞMASI YÜRÜRLÜĞE GİRİYOR

2020 yılında Kyoto Protokolü’nün yerine geçecek iklim değişikliğine yönelik yeni rejim Paris Anlaşması 5 Ekim’de iki önemli kriterin karşılanmasıyla 4 Kasım’da yürürlüğe gireceği kesinleşti. Anlaşma’nın yürürlüğe girmesi bu iki kriter şuydu? Küresel sera gazı emisyonlarının en az yüzde 55’ini oluşturan ve en az 55 ülkenin ulusal meclisinin Anlaşma’yı onaylaması gerekiyordu. Anlaşma uyarınca, bu iki kriterin karşılanmasından 30 gün sonra Anlaşma yürürlüğe girecek. Bu tarih de 4 Kasım’a denk geliyor.

30 Eylül Cuma günü AB üye ülkelerin Çevre Bakanlarının onayıyla beraber yeni iklim rejimi Paris Anlaşması 4 Ekim’de Avrupa Parlamentosu’nda (AP) Ban Ki-moon’un katılımıyla düzenlenen oturumda onaylandı. Bir sonraki adım olarak kararın Konsey’den geçmesiyle beraber Anlaşma’nın yürürlüğe girmesi için önemli bir adım atıldı. Bugün itibarıyla 74 ülke ulusal meclislerinde Anlaşma’yı onaylamış durumda ve bu ülkeler, küresel emisyonların yaklaşık yüzde 59’unu (yüzde 58,82) temsil ediyor.

22 Nisan 2016 tarihinde başlayan resmi imza süreci, 21 Nisan 2017’de sona erecek.

 

AB’nin Mesajı Neydi?

AB’nin Anlaşma için sunduğu emisyon azaltım miktarı 2030 yılında 1990 yılına göre yüzde 40. Avrupa Komisyonu iklim değişikliğini Enerji Birliği stratejisi ile birlikte yürütüyor. Ayrıca 2050 yılında emisyonlarda 1990 yılına göre yüzde 80 ila 95 arasında azaltım taahhüttü bulunuyor. AB’de emisyonların azaltımı konusunda AB Emisyon Ticaret Sistemi’nin büyük bir pay sahibi olduğunu ekleyelim. Düşük karbonlu ekonomiye geçişte Avrupa Komisyonu yaz döneminde sektörler üzerinden kapsamlı paketleri açıkladı. Buna göre AB ETS sektörleri dışında kalan ulaştırma, ormanlar, atık ve binalar üzerinden düşük karbonlu ekonomiye geçiş çalışmaları hızlandırılacak.  

AB’nin küresel emisyonlardaki payı yüzde 12, ABD ve Çin’in toplam yüzde 40. AB’de 2014 yılında sektörel emisyonlara baktığımızda, yakıtlardan kaynaklanan kaçak emisyonlar (ulaştırma hariç) yüzde 55,1, ulaştırma yüzde 23,2 (havacılık dahil), tarımsal faaliyetler yüzde 9,9, sanayi ve ürün kullanımı yüzde 8,5 olarak açıklanıyor.   

 

Türkiye Nisan’da İmzaladı Ancak Onay Sürecine Yönelik Açıklama Henüz Yok

Türkiye bu yıl 22 Nisan’da yapılan BM Genel Kurulu’nda Anlaşma’yı imzalayan ülkelerden biri. Ancak şu ana kadar Türkiye’nin onayı için resmi bir açıklama yapılmadı. Geçen yıl Paris’te yapılan anlaşma müzakerelerinde, Türkiye’nin onayının, anlaşmadaki özel tanımı ve finans başlığına bağlı olacağı açıklanmıştı. Türkiye, “ülkelerin farklı ulusal koşulları çerçevesinde ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar” esasına dayalı esnek bir anlaşmayı desteklediğini açıklamıştı.

Türkiye’nin özel konumu henüz anlaşma kapsamında net değil. Nitekim, Türkiye gelişmiş ülkeler sınıfının yer aldığı İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin Ek-I listesinde yer alıp, finansal mekanizmalardan yararlanamayan bir ülke konumunda. Türkiye’nin talebi, Paris müzakerelerinde özel konumunun kabul edilmesi yönündeydi ancak bu talebi kabul edilmedi. Bu konunun 7-18 Kasım’da Marakeş’te yapılacak COP 22’de gündeme alınması bekleniyor.  

Türkiye’nin küresel emisyonlardaki payı yüzde 1,24. Ancak TÜİK verilerine göre, 2014 yılında Türkiye toplam 467,6 milyon ton (Mt) emisyon havaya bıraktı. Bu oran 2013 yılında 459,1 milyon ton (Mt) idi. Türkiye'de emisyonlardaki en büyük payı yüzde 72,5 ile enerji, yüzde 13,4 ile sanayi ve ürün kullanımı ile yüzde 10,6 ile tarımsal faaliyetler oluşturuyor.

 

Türkiye'de Ulusal Karbon Piyasası Ön Planda

Türkiye'de ulusal karbon piyasasının oluşturulması çalışmaları devam ediyor. Emisyon ticareti aslında pek çok ülke ve bölgesel alanda emisyonların azaltılması için önemli bir politika önceliği olarak gündemde. AB Emisyon Ticaret Sistemi (AB ETS) dahilinde olmayan Türkiye'de başlayan ulusal karbon piyasasına yönelik çalışmalar, AB müktesebatına uyum konusunu da yansıtmaktadır. 

 

Paris Anlaşması Neler Getirecek?

  • Paris Anlaşması, 2020 yılında Kyoto Protokolü’nün yerine geçecek.
  • Küresel ısınmanın 2100 yılı itibarıyla sadece 2 derece değil; 1,5 derecede sınırlandırılması amaçlanıyor.  
  • 2023 yılından itibaren ülkelerin ulusal beyanları (INDC) her beş yılda bir gözden geçirilecek.
  • Protokol’den tamamen farklı, daha esnek ve Türkiye’yi de yakından ilgilendiren, İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin Ek-I ve Ek-II listesi artık olmayacak.
  • Gelişmiş ülkelerin emisyon azaltımında sorumluluk sahibi ve gerekli olanakları karşılama yükümlülüğü olacak. Gelişmekte olan ülkelerin ise iklim mücadelesindeki çabalarını artırıcı tedbirler alınacak.
  • Kyoto gibi sadece emisyon azaltım hedefi dışına çıkan Anlaşma, sürdürülebilir kalkınma temeline dayalı, yerel yönetimler, şehirler, ormanlar, özel sektör ve karbonsuzlaşma gibi konuları ön plana alacak.
  • Paris Anlaşması gereğince ayrıca IPCC’nin 2018 yılında bir değerlendirme raporunu tüm dünya ile paylaşması bekleniyor.

Paris'teki müzakerelerde Türkiye'nin özel konumunun netleşmemesinin yanı sıra, az gelişmiş ya da kırılgan ülkelerin maruz kaldığı kayıp-zararlara ilişkin bir tazmin mekanizmasının olup olmayacağı konusu da netlik kazanamayan konular arasında. Ayrıca finans başlığında, 2020 yılı itibarıyla gelişmiş ülkelerden 100 milyar dolar toplanarak gelişmekte olan ülkelere aktarılması hedefleniyor ancak mevcut süreçte bu konunun ciddiyet kazanması şart.

İlge Kıvılcım

İKV Uzmanı

 

2016

E-Bülten Kayıt

İKV KURUCU VE MÜTTEVELLİ KURUMLARI

© 2024 İKV Bütün Hakları Saklıdır.
Designed By: OrBiT