TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ AMSTERDAM’DA ELE ALINDI

İKV tarafından Amsterdam Üniversitesi Avrupa Hukuku ve Yönetişim Merkezi (The Amsterdam Centre for European Law and Governance – ACELG) işbirliğinde 30 Mayıs 2016 tarihinde “Türkiye ve AB Ortak Çıkarlar veya Ayrılan Yollar” isimli bir toplantı düzenlendi. İKV’nin 2010 yılında beri sürdürdüğü AB Dönem Başkanlıkları projesi kapsamında düzenlenen toplantı Amsterdam Üniversitesi adına Prof. Dr. Tom Eijsbouts ve İKV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu’nun açış konuşmalarıyla başladı. Prof. Dr. Tom Eijsbouts açış konuşmasında son derece iyi bir zamanlama ile Türkiye-AB ilişkilerinin ele alınacağı bu seminere ev sahipliği yapmaktan duydukları memnuniyeti dile getirdi ve bu ortaklık için İKV’ye teşekkürlerini iletti. İKV Başkanı Zeytinoğlu ise açış konuşmasında kısaca İKV’yi tanıtıp ve faaliyetleri konusunda bilgi verdikten sonra son dönemde Türkiye ile AB arasında yeniden ivme kazanan ilişkilerin önemine değindi. Bu ivmenin İKV’nin yaptırdığı kamuoyu araştırmasında ülkemizde AB üyeliğine desteğin geçen yıla kıyasla yüzde 13 oranında artarak yüzde 75,5’e çıkarak kendini gösterdiğini belirten Zeytinoğlu son dönemde ikili ilişkilerde öne çıkan göçmenler, vize serbestisi süreci ve Gümrük Birliği’nin güncellenmesi konularında kısaca görüşlerini aktardı. Başkan Zeytinoğlu’nun konuşmasının ardından İKV Başkan Yardımcısı ve Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halûk Kabaalioğlu moderatörlüğünde seminer başladı.

"Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin Modernizasyonu: Daha Güçlü Bir Ticaret, Yatırım ve Rekabet Hukuku Ortaklığı Oluşturmak” başlıklı ilk oturumda ABAD eski yargıcı Prof. Dr. Vilenas Vadapalas önümüzdeki yıl müzakerelerinin başlaması beklenen Gümrük Birliği’nin modernizasyonuna hukuki açıdan bakan bir sunum gerçekleştirdi. Bugüne kadar Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği’nin STA’larda simetri de dâhil olmak üzere gümrük birliğine ilişkin AB’nin hukuki kurallarının tamamına uyumlu olmadığı ve AB’deki gibi gerekli kurumsal çerçeveden mahrum olduğunu belirten Prof. Dr. Vadapalas, Gümrük Birliği’nin modernizasyonunun taraflar arasındaki ortaklığı Avrupa Ekonomik Alanı’na benzer bir statüye dönüştürebileceğini belirtti. Bu süreçte Türkiye’nin TTIP sürecinin bir parçası olmasıyla ilgili Avrupa Komisyonu’na görev düştüğünü belirten Prof. Vadapalas’ın ardından Amsterdam Üniversitesinden Doç. Dr. Katalin Cseres Türkiye-AB ilişkilerini rekabet hukuku açısından değerlendiren bir sunum gerçekleştirdi. Rekabet hukukunda Türkiye-AB ilişkilerinin yasal çerçevesine bakıldığında Gümrük Birliği’nin önemli bir yeri olduğunu belirten Cseres  son İlerleme Raporu’na göre ülkemizin bu alandaki uyumunun iyi düzeyde olduğunu; ancak, devlet yardımlarının izlenmesi için bir bağımsız kurumun oluşturulmamasının özellikle bu alanda şeffaflığa büyük zarar verdiğini dile getirdi. 2004 yılı ve 2013 yılı genişlemelerinden elde edilen derslere değinen Cseres AB hukukunun uygulanması için idari kapasitesinin giderek daha fazla önem kazandığına dikkat çekti.

Oturumun son sunumunu yapan TEPAV Ticaret Çalışmaları Merkezi G20 Çalışmaları Merkezi Direktörü Doç. Dr. Sait Akman Gümrük Birliği’nin Türkiye ile AB arasındaki entegrasyonun derinleştirilmesi için önemine değindi. Ünlü iktisatçı Jan Tinbergen’e atıfta bulunan Doç. Dr. Akman Gümrük Birliği’nin mevcut gümrük tarifelerini ve eş etkili vergileri kaldırarak negatif etkisini, müktesebata uyumu sağlayarak pozitif etkisini gösterdiğini belirtti. Gümrük Birliği’nin modernizasyonunun AB’nin giderek değişen dış ticaret politikası ve STA politikasının yarattığı zorlukların aşılması açısından da önemine değinen Doç. Dr. Akman Gümrük Birliği’nin güncellenmesinin mevcut sorunların aşılmasını, derinleştirilmesinin ise tarım, hizmetler ve kamu alımlarının dahil edilmesini içerdiğini söyledi.

Türkiye-AB ilişkilerinde süregelen sorunların tartışıldığı “Katılım Müzakereleri ve Ortaklık Rejiminde Son Gelişmeler” isimli oturumda Amsterdam Üniversitesinden Doç Dr. Thomas Vandamme Türkiye-AB ortaklık hukukunda önemli bir yeri olan “standstill”  hükmünün Soysal, Demirkan, Doğan, Cenk gibi kararlar üzerinden gelişimini ve evrimini inceleyen bir değerlendirmede bulundu. Ardından söz alan Amsterdam Üniversitesinden Doç. Dr. Ronald van Ooik ise Türkiye ile AB arasında yürütülen vize serbestisi  sürecinin beş bölümü hakkında bilgi verdi. Oturumun son konuşmacısı olan Ankara Üniversitesi Avrupa Araştırmaları Merkezi (ATAUM) Direktörü Prof. Dr. Sanem Baykal ise konuşmasına iki hafta önce ağırladıkları Karadağ başmüzakerecisinin sunumunda tamamen teknik konuları konuşmasına özendiğini, Türkiye-AB ilişkilerinde sadece teknik konuları konuşmanın mümkün olamadığını söyleyerek başladı. Seminerin isminde olduğu gibi her iki tarafın ortak çıkarına hizmet eden pek çok alan olduğuna dikkat çeken Prof. Baykal AB’nin sadece ortak çıkarlara değil ortak değerlere de dayandığını; ancak, hem AB hem de TR’nin şu anda bu değerleri benimseme ve içselleşme sorunu olduğunu belirtti.  Bugün Türkiye-AB ilişkilerinde yaşanan pek çok gelişmenin 2011 yılında Komisyon tarafından yayımlanan Pozitif Gündem tavsiyesinde yer aldığını hatırlatan Prof. Baykal ikili ilişkilerdeki bu süreçlerin müzakereler açısından da aşama kaydedilmesine yardımcı olduğunu öne sürdü. Bu çerçevede verilerin korunmasına ilişkin bir kanunun kabul edilmesinin 2006’dan beri Türkiye’nin gündeminde olduğunu ancak vize serbestisi süreci ile kabul edildiği örneğini verdi. Bir diğer önemli konunun da kamuoylarının Türkiye’nin üyeliğine hazırlanması olduğunun altını çizen Prof. Baykal, son olarak İngiltere Başbakanı’nın Türkiye’nin AB’ye katılımıyla ilgili olumsuz sözlerinin kendi ülkesinde AB şüphecileri nezdinde beklenen etkiyi yaratmazken Türkiye’de ciddi bir tepkiye yol açtığını hatırlattı.

Seminerin “Türkiye-AB Ortak Faaliyet Planı: Mülteci Sorununa Ortak Bir Yaklaşım Oluşturmak” başlıklı oturumun ilk konuşmacısı İKV Genel Sekreteri ve Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Çiğdem Nas  sunumunda AB ve Türkiye arasında geçtiğimiz yılın Ekim ayından beri devam eden görüşmeler ve mülteci ve vize serbestliği konularında kaydedilen gelişmeleri aktardı. Nas, vize serbestliğinin AB ve Türkiye ilişkilerinin ilerlemesi açısından sembolik ve psikolojik bir önemi olduğuna da dikkat çekti. Türk vatandaşları için Schengen vizesi uygulamasının hukuki yönüne de değinen Nas, 2013’teki Demirkan davasında Avrupa Adalet Divanı’nın hizmetlerin serbest dolaşımını tek taraflı olarak yorumlamasının bu alandaki hukuki kazanımları sınırladığını belirtti. Siyasi süreçte, AB ve Türkiye arasında Geri Kabul Anlaşması’nın imzalanması ile kabul edilen “Türkiye ile Vizesiz Rejim için Yol Haritası”nda yer alan kriterler ve bu kriterlerin yerine getirilmesi için yapılan reformlar hakkında bilgi veren Nas, 4 Mayıs’ta Avrupa Komisyonu tarafından yayınlanan değerlendirme raporunda belirtilen durumu açıkladı. Doç. Dr. Çiğdem Nas, kalan 5 kriterin yerine getirilmesi için gerekli adımların zaman yitirmeden atılması gerektiğini vurguladı.

Seminerin son oturumunda ikinci konuşmacı Avrupa Demokrasi Vakfı Kıdemli Politika Danışmanı Dr. Demir Murat Seyrek oldu. Seyrek, Türkiye’nin 3 milyona yakın Suriyeli sığınmacıya kapılarını açarak üstlendiği önemli sorumluluğa değindi ve bu nüfusun en küçük 5 AB üyesi devletim nüfusuna eşit olduğunu belirtti. Seyrek AB ve Türkiye arasında kararlaştırılan mülteci anlaşmasına karşı çeşitli eleştiriler olduğunu belirtti ve bu eleştirilerin rasyonel zemine dayanmadığını vurguladı. Seyrek Türkiye-AB Mülteci anlaşmasının mülteci krizi karşısında en mantıklı ve pratik çözümü sunduğunu belirtti. Seminer soru-cevap bölümü ile sona erdi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

2016

E-Bülten Kayıt

İKV KURUCU VE MÜTTEVELLİ KURUMLARI

© 2024 İKV Bütün Hakları Saklıdır.
Designed By: OrBiT