“TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİNDE SON GÜNDEM” BAŞLIKLI PANEL GERÇEKLEŞTİRİLDİ

İktisadi Kalkınma Vakfı ve Eskişehir Sanayi Odası işbirliğinde 25 Kasım 2015 tarihinde “Türkiye-AB İlişkilerinde Son Gündem” başlıklı panel Eskişehir’de gerçekleştirildi.

Panelin açış konuşmasını yapan Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Savaş Özaydemir, Türkiye-AB üyelik müzakereleri sürecini ve mevcut durumu kapsamında, açılan ve açılamayan fasıllar ve Avrupa Komisyonunun yayınladığı son ilerleme raporuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Eleştirilerin ağırlıklı olarak hukukun üstünlüğü yargı ve temel haklar alanlarında yoğunlaştığına işaret eden Özaydemir, raporun genel olarak eleştirel bir ağırlıkta hazırlansa da Türkiye’nin kaydettiği ilerlemeye ilişkin mevcut fotoğrafı gerçekçi bir şekilde ortaya koyduğunu belirtti. Demokrasi ve yargı reformu konusunun daha dikkatli bir şekilde ele alınması gerektiğine işaret eden Özaydemir raporda ayrıca, yapısal reformların hızlandırılması gerektiğinin vurgulandığını belirtti. Bölgedeki mülteci krizi nedeniyle son dönemde Türkiye ile AB arasında işbirliğinin öneminin arttığına da dikkat çeken Özaydemir, Türkiye–AB üyelik sürecinde yaşanan zorluklara karşın demokrasi ve insan hakları açısından kazanımlar elde edildiğini kaydetti.

Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Savaş Özaydemir’den sonra söz alan İKV Başkanı ve Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, İKV Başkanı olarak göreve geldikten sonra ilk ziyaretini Eskişehir Sanayi Odası’na yapmaktan memnuniyet duyduğunu ifade etti. Türkiye’nin çok önemli bir dönemden geçtiğine dikkat çeken Zeytinoğlu, 10 Kasım 2015 tarihinde Avrupa Komisyonunun Türkiye’ye ilişkin İlerleme Raporunu açıkladığını, ancak raporun yayımlanmasından hemen önce Türkiye-AB gündeminin Mülteci Eylem Planı görüşmeleri nedeniyle hareketlendiğini hatırlattı. Mülteci akınını kontrolde zorlanan AB’nin, Türkiye ile bu konuda yakın işbirliğine girmeyi talep ettiğini belirterek bu dönemde, Cumhurbaşkanı’nın Brüksel’i ziyareti ve seçimlerin hemen öncesinde Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Türkiye’yi ziyaretinin gerçekleştiğini, bu gelişmelerin yanı sıra 14 Ekim’de yayımlanması beklenen İlerleme Raporu’nun, 1 ay gecikme ile 10 Kasım 2015 tarihinde yayımlandığını belirtti. 

İlerleme Raporu’nun açıklanmasından sonra İKV olarak görüş ve değerlendirmelerini kamuoyu ile paylaştıklarını belirten Zeytinoğlu bunları kısaca aktardı. Bu yılki raporda önemli değişiklikler olduğunu belirten Zeytinoğlu, aday ülkelerde AB’ye uyum yönünde ilerlemenin somut kriterler ve standart bir terminolojide değerlendirildiğine dikkat çekti. Raporun gelecek dönemde aday ülke tarafından atılması gereken adımlardan oluşan bir yol haritası içerdiğini kaydeden Zeytinoğlu, gelişmelerin sadece son bir yıla ilişkin olarak değil, genel itibariyle değerlendirildiğini, “Ekonomik Kriterler” bölümünün daha fazla parlatılmasının yanı sıra sürecin teknik boyutunun ön plana çıkartıldığını kaydetti.

Zeytinoğlu, raporun  “Siyasi Kriterler” bölümünde Türkiye’ye eleştiriler ve uyarılarda da bulunulduğunu belirterek, bu eleştirilerin ülke olarak dikkate alınması gerektiğini dile getirdi ve bu yılki raporda, genelde siyasi reformların yavaşlamasından bahsedildiğini ekledi. Raporun teknik boyutuna da değinen Zeytinoğlu, son bir yılda müzakere sürecindeki yavaşlamanın vurgulanmasına karşın, genel itibariyle müktesebata uyumda Türkiye’nin durumunun kötü olmadığına işaret etti.

İKV olarak İlerleme Raporu’nda yer alan konuların yeni Hükümet ve yeni AB Bakanı tarafından dikkate alınması gerektiğine inandıklarını belirten Zeytinoğlu,   bu çerçevede 2014 yılında kabul edilen Ulusal Eylem Planı ve Stratejisi’nde yer alan reformların bir an önce yerine getirilmesinin önemini vurguladı, Türkiye için AB’nin vazgeçilmez bir çıpa olduğuna inandıklarının altını çizdi.

Gümrük Birliği konusuna da değinen Zeytinoğlu, 20 yıllık Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve modernizasyonuna ihtiyaç bulunduğunu, bu çalışmaların öncelikli olarak iş adamlarını etkileyecek olması itibarıyla iş dünyasının bu sürece tam ve etkin şekilde müdahil olması gerektiğine işaret etti. Zeytinoğlu, Gümrük Birliği’nin kapsamının genişletilmesinin ve işleyişinin iyileştirilmesinin Türkiye’nin hâlihazırda AB ile ABD arasında müzakereleri devam eden TTIP’ye katılımını kolaylaştıracağını, Türkiye’nin TTIP’ye dâhil olmasıyla, öngörülere göre büyük fırsatlar ve kazanç elde dileceğini kaydetti.

Konuşmasında son olarak vize sorununa dikkat çeken Zeytinoğlu, son dönemde iş adamlarına yönelik haksız vize uygulamasına karşı İKV’nin yoğun şekilde çalıştığını belirterek,  İKV tarafından yapılan araştırmaya göre, son bir yılda, Türk vatandaşlarının AB üye ülkelerine yaptığı vize başvurularının Türkiye’ye yaklaşık 49 milyon avroya mal olduğunu, son 6 yılın faturasının ise 250 milyon avroya yakın olduğunu açıkladı. 

Açış konuşmalarının ardından başlayan panelin ilk konuşmacısı İKV Genel Sekreteri Doç. Dr. Çiğdem Nas, “Türkiye-Avrupa Birliği İlişkileri-Mevcut Durum ve Sorunlar” başlıklı sunumunda Türkiye-AB müzakere sürecinin aşamaları, müzakere sürecindeki mevcut durum, Türkiye–AB ilişkilerinde sorunlar, AB üyeliğinden beklentiler ve önümüzdeki döneme ilişkin beklentilere değindi. Türkiye ile AB arasında Ortaklık Anlaşması ile başlayan sürecin dönüm noktalarını anlatan Nas, müzakere sürecinin yavaş işlediğini belirterek, sadece bir başlığın geçici olarak açıldığını, 14 faslın müzakerelere açılırken, bir faslın geçici olarak kapatıldığını kaydetti. Nas açılması mümkün olan fasılları, Sosyal Politika ve İstihdam, Rekabet, Kamu Alımları olarak sıralarken, açılması önerilen fasılların da, Ekonomik ve Parasal Politika, Yargı ve Temel Haklar, Adalet Özgürlük ve Güvenlik, Enerji olduğunu ekledi. Müzakere sürecinin teknik aşamalarını anlatan Nas, bu sürecin bütün aday ülkelerin üye olmadan önce gerçekleştirmesi gerekenleri ortaya koyduğunu belirtti. Bu süreçte aday ve üye ülkelerde sivil toplum ve hükümetlerde konuya ilişkin güçlü bir siyasi iradenin var olması gerektiğine işaret eden Nas, bunun bütün toplumun yapısal dönüşümünü gerektiren bir süreç olduğuna dikkat çekti.

Müzakere sürecindeki mevcut durumu değerlendiren İKV Genel Sekreteri Nas, süreçte tıkanıklık bulunduğuna işaret ederek, AB tarafından müzakere çerçevesinin dışında başlatılan süreçlerin bulunduğunu, bunlardan birinin, 16 Aralık 2013’te imzalanan geri kabul anlaşması ile başlayan vize liberalizasyonu ve yol haritası, diğerinin ise 12 Mayıs 2015 tarihinde açıklanan Gümrük Birliği’nin modernizasyonu süreci olduğunu dile getirdi. Önümüzdeki dönemde meydana gelebilecek gelişmeleri ele alan Nas, katılım sürecinin ivme kazanması gerektiğini, Gümrük Birliği’nin derinleşmesi ve düzensiz göçün önlenmesinde işbirliğine gidilebileceğini belirtti. İlgili sunuma buradan ulaşılabilir.

Panelin ikinci konuşmacısı İKV Genel Sekreter Yardımcısı ve Araştırma Müdürü Melih Özsöz gerçekleştirdiği sunumda, AB-Türkiye mülteci uzlaşısı, yeni nesil ilerleme raporları, 2015 yılı Türkiye İlerleme Raporu, İKV’nin hazırladığı İlerlemenin Dili ve Matematiği çalışmaları konularını ele aldı.  Son 2 ayda Türkiye-AB ilişkilerinde canlanma olduğuna ve Türkiye’nin bir aday ülke olduğunun AB tarafından hatırlandığına işaret eden Özsöz, Almanya Başbakanı Merkel’in de Türkiye’ye geldiğini aktararak, bu gelişmelerin son dönemde AB’de yaşanan mülteci krizinden kaynaklandığını dile getirdi.

Mültecilere ilişkin bir uzlaşıya varılması amacıyla AB’nin taleplerini ortaya koyan Özsöz, AB’nin, Türkiye’nin kendi üzerinden AB'ye geçmeye çalışan mültecilere engel olmasını, halen Türkiye'de olan mülteciler ile muhtemel yeni mültecilerin Türkiye sınırlarında tutulmasını, Geri Kabul Anlaşması’nın yürürlüğe girmesiyle birlikte yasadışı yollarla Türkiye üzerinden Avrupa'ya geçiş yapan mültecilerin Türkiye'ye iade edilmesini istediğini anlattı. Buna karşılık AB’nin Türkiye’ye tekliflerini ise 3 milyar avro mali yardım,  yeni fasılların müzakereye açılması, vize serbestliği sürecine hız verilmesi, Türkiye’ye “güvenli ülke” statüsü sağlanması, Türkiye’nin AB Zirve da toplantılarına davet edilmesi olarak sıraladı.

Özsöz konuşmasında, İlerleme Raporlarını da değerlendirerek, AB’nin son açıkladığı ilerleme raporu ile “Yeni Nesil İlerleme Raporları”na geçtiğini ifade etti. Bu yeni nesil İlerleme Raporları’na ilişkin saptamalarda bulunan Özsöz, raporun, okuyucu-dostu ve teknik boyutunun siyasi boyutun önünde olduğunu, ekonomik boyutun daha çok öne çıkarıldığını, aday ülkeye yapılan tavsiyelerde sürecin hem son bir yılını, hem genelini değerlendiren bir yaklaşım izlendiğini, standart terminoloji ve dil kullanıldığını dile getirdi. Özsöz, AB müktesebatına uyum açısından İlerleme Raporları’nda Türkiye’nin uyum düzeyinin yüzde 61,2 iken diğer aday ülkelerin uyum durumlarını ortaya koyarak, Makedonya’nın yüzde 70,8; Sırbistan’ın yüzde 57; Karadağ’ın yüzde 55,8 ve Arnavutluk’un yüzde 45,6 düzeyinde olduğunu belirtti. 

Konuşmasının son bölümünde AB’de Türk vatandaşlarına yönelik Vize Serbestliği ve Geri Kabul konularına değinen Özsöz, vize sorununun ekonomik boyutunu, Türk vatandaşlarının 2009-2014 yılları arasında Schengen vize başvuruları için toplam 236 milyon avro harcadıklarına dikkat çekerek ortaya koydu. İlgili sunuma buradan ulaşılabilir.

Panelin üçüncü konuşmacısı İKV Brüksel Temsilcisi Haluk Nuray ise “Dünya Ticaret Sahnesi Hızla Değişirken Gümrük Birliği’nin Güncellenmesi, TTIP ve Yeni Nesil STA’lar Ekseninde Türkiye-AB Ekonomik İlişkilerinin Yeni Yüzü” başlıklı bir sunum yaptı. Türkiye ile AB arasında ekonomik ve ticari ilişkileri düzenleyen anlaşmaların yetersiz olduğunu belirten Nuray, Türkiye ile AB arasında, ticaret, yatırımlar, teknoloji ve bilgi transferi ve finans akımlar açısından iç içe bir yapı ve derin ilişkiler olmasına karşın bu entegrasyon düzeyine yakışır derinlik ve kapsayıcılıkta bir ticaret ve yatırım anlaşması bulunmadığına dikkat çekti ve bu nedenlerden ötürü Türkiye ile AB arasında mevcut Gümrük Birliği’nin güncellenmesinin gerektiğini altını çizdi. 

Dünya ticaretinin değişen koşullarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Nuray,  başta Çin olmak üzere Asya’nın yükseldiğine ve bu ülkelerin aralarındaki ticaret ve işbirliğinin hızla artmakta olması sebebiyle yakın gelecekte Asya’nın dünyanın en hızlı büyüyen tüketim pazarı ve en büyük üretim bölgesi haline geleceğini ifade etti.  Bu gelişmeler paralelinde eski tip ticaret ve yatırım anlaşmalarının ihtiyacı karşılayamadığını ve yeni nesil bölgesel ticaret anlaşmalarının gündeme geldiğini belirtti. Dünya ülkelerinin bu değişime bölgesel ticaret anlaşmaları ile karşılık verdiğini kaydeden Nuray,  Trans Pasifik Ortaklığı (TPP) ve Trans Atlantik Yatırım ve Ticaret Ortaklığı’nın (TTIP) son dönemin en büyük bölgesel ticaret anlaşmaları olduğunu ifade etti.

Üretim ve ticaretin değişen yapısını aktaran Nuray, dünyada ticaretin kuralların yanı sıra,  fiziki imkanların da global ölçekte değiştiğini, üretimde değer zincirinin dünyanın birçok yerine dağıldığını dile getirdi. STA’ları devletler imzalarken, değer zincirleri kurma kararını firmaların aldığını, zincirin halkalarında da ülkeler değil firmalar yer aldığına işaret eden Nuray, Gümrük Birliği’nin yenilenmesi gibi, TTIP gibi anlaşmaların firmalar için bir pasaport ve garanti belgesi rolü oynadığının altını çizdi. Bu gelişmeler karşısında Türkiye’nin mevcut durumunu ortaya koyan Nuray, ihraç ürünlerimizin sofistikasyon düzeyinin düşük, ihracat menzilinin kısa olduğunu ve  ticaret altyapısının hedeflere uygun şekilde gelişmediğini belirtti. Firmaların global değer zincirlerinin parçası olmasında zorluklar yaşandığını, korumacılık eğilimlerinin yüksek olduğunu ifade etti.

Türkiye’nin dünya ticaret haritasındaki yerini iyileştirmesinin yanı sıra 2023 yılı hedeflerine ulaşması ve orta gelir tuzağından kurtulması için alması gereken tedbirler kapsamında, iş ortamını düzenleyen mevzuatın ve düzenleyici yapıların ihtiyaçlara uygun hale getirilmesi amacıyla reformlar gerçekleştirilmesi gerektiğini ifade eden Nuray,  bu açılardan Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ile TTIP ve benzeri bölgesel ortaklıklara katılımın da önem taşıdığına işaret etti. İlgili sunuma buradan ulaşılabilir.

Panelin son konuşmacısı İKV Proje Müdürü Çisel İleri, AB Mali Yardımları ve Türkiye’yi ele alan bir sunum gerçekleştirdi. Mali yardımlar kapsamında IPA Fonları hakkında bilgi aktaran İleri,  bu kapsamda 2014-2020 döneminde Türkiye’nin 4.454 milyon avro tutarındaki fonlardan yararlanacağını belirtti. Bunun yanında Türkiye’nin katıldığı AB Programları ile işletmelerin, KOBİ’lerin, STK’ların, öğrencilerin, girişimcilerin ve diğer pek çok kesimin toplam 100 milyar avroluk bir kaynak havuzuna erişebileceğini ifade etti., Türkiye’nin katıldığı AB Programlarını, Ufuk 2020, Yaratıcı Avrupa, COSME, EaSI, Erasmus+, Gümrükler 2020 ve Fiscalis 2020 olarak sıralayan İleri, Birlik Programlarının amaçlarını işbirliğinin teşvik edilmesi, iyi uygulamaların, bilgi ve deneyimin paylaşılması, işbirliğinin geliştirilmesi olarak belirtti.  İleri, merkezi projeler için Avrupa Komisyonu’na ve merkezi olmayan projeler için irtibat kuruluşlarına başvurulması gerektiğini kaydetti. Sayılan programların içeriği ve kapsadığı alanlar hakkında bilgi veren İleri, proje teklif çağrılarının düzenli takip edilmesi; proje hazırlama kapasitesinin oluşturulması; iyi örneklerin incelenmesi; proje pazarlarına ve ortaklık ağlarına katılım; ilgili ulusal irtibat noktasıyla iletişimin önemini vurguladı. İlgili sunuma buradan ulaşılabilir.

 

2015

E-Bülten Kayıt

İKV KURUCU VE MÜTTEVELLİ KURUMLARI

© 2024 İKV Bütün Hakları Saklıdır.
Designed By: OrBiT