TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİNDE YENİ PERSPEKTİFLER TOPLANTISI GERÇEKLEŞTİ
10 Kasım 2015 tarihinde Avrupa Komisyonu’nun Türkiye’ye ilişkin son İlerlem Raporu’nu açıklamasının ardından İKV, 13 Kasım 2015 tarihinde, Friedrich Naumann Vakfı işbirliğiye, “Yeni Perspektifler: Avrupa Komisyonu’nu Türkiye İlerleme Raporlarının Matematiği ve Dili” başlıklı bir toplantı düzenledi.
İKV Genel Sekreteri Doç. Dr. Çiğdem Nas’ın açış konuşması ve İKV Genel Sekreter Yardımcısı ve Araştırma Müdürü Melih Özsöz’ün, İKV’nin 2013 yılından bu yana ilerleme raporlarına ilişkin gerçekleştirdiği “İlerlemenin Dili” ve “İlerlemenin Matematiği” başlıklı çalışmaları özetlediği; ilki 2015 yılında yayımlanan “yeni nesil” ilerleme raporlarına ilişkin değerlendirmelerini katılımcılara aktardığı sunumun ardından panel oturumuna geçildi. İKV Genel Sekreteri Doç. Dr. Çiğdem Nas, TEPAV AB Enstitüsü Direktörü Nilgün Arısan Eralp, Hürriyet Daily News Köşe Yazarı Barçın Yinanç, Kültür Üniversitesi’nden Yard. Doç. Dr. Özge Zihnioğlu ve Mercator-İPM Araştırmacısı İlke Toygür’ün; katılım müzakerelerinde gelinen son durum, göçmen krizi ile teknik ve siyasi açıdan 2015 İlerleme Raporuna ilişkin değerlendirmelerini paylaştıkları panel oturumunda, ilerleme raporları ve katılım müzakereleri yeni perspektiflerle mercek altına alındı.
Panel oturumunun ilk turunda tartışmacılar, ilerleme raporlarına ve müzakerelere ilişkin genel değerlendirmelerini katılımcılar ile paylaştı. TEPAV AB Enstitüsü Direktörü Eralp sözlerine, son dönemde AB’nin Türkiye’yi stratejik ortak olarak gördüğünü, Türkiye ile AB ilişkilerine dair güncel gelişmelerin adaylıkla doğrudan bağlantılı olmadığını belirterek başladı. Devamında ise AB’nin ilerleme raporlarını ertelemesine ilişkin eleştirilerini paylaştı.
İKV Genel Sekreteri Doç. Dr. Nas, oturumun ilk turunda, AB’nin kendi içerisindeki sorunlar sebebiyle karşı karşıya kaldığı kapasite sorununu vurguladı ve AB’nin bir değerler ve çıkarlar ikilemi içerisinde olduğunu belirtti. Nas, AB’nin mülteci krizi gibi konularda, değerlerin ötesinde çıkar temelinde hareket ettiğini öne sürdü.
Yard. Doç. Dr. Zihnioğlu ise birinci turdaki konuşmasında ilerleme raporlarının siyasi yapısını değerlendirdi. Güncel siyasetten sıyrılamadığını öne sürdüğü ilerleme raporlarının bu sebepten ötürü işlevini ve önemini kaybetmekte olduğunu değerlendirdi.
Tartışmacılar birinci turda, raporun açıklandığı tarihin ertelenmesinin öneminin altını çizerken, İlke Toygür, ilerleme raporlarında Kopenhag Kriterlerinin eski ağırlığını yitirdiğini, Komisyonun, ilerleme raporlarını reel politik kapsamında ele aldığını, son raporda en öne çıkan konunun ise mülteci meselesi olduğunu belirtti.
Konuya basın çerçevesinden bakan Barçın Yinanç, çifte standart ve hipokrasi temelinde devam etse dahi müzakerelerin Türkiye’ye olumlu bir etkisi olduğu, müzakereler sayesinde büyük kazanımlar sağlandığını öne sürdü. Yinanç, Türkiye örneğinin özel bir vak’a olduğunu, Türkiye’nin çıkarlarını maksimize ederken AB’nin Türkiye için konumunun da dikkate alınması gerektiğini belirtti. Mülteci kriziyle de olsa, ilişkilerin canlanmasından memnuniyet duyduğunu belirtti.
Panel oturumunun ikinci turunda tartışmacılar, son dönem Türkiye-AB ilişkinlerinin öncelikli gündem maddesi olan ve 2015 İlerleme Raporu’na da yansıyan göçmen krizini masaya yatırdı. Tartışmacılar, mülteci meselesinin, Türkiye’nin AB’ye üyeliği ile bağlantılı ele alınmadığı, tarafların krizi karşılıklı koz olarak kulladığı yönünde bir görüş ortaya koydu. Eralp, AB’nin bu konudaki beklentisinin, Suriyeli mültecilerin Türkiye’de tutulması doğrultusunda olduğunu, karşılığında ise Türkiye’nin vize serbestliği beklediğini belirtti. Öte yandan Eralp, vizelerin kalkması için Türkiye’nin yerine getirmesi gereken çok ciddi gereklilikler olduğunu, bu kapsamda Türkiye ile AB arasında imzalanan Geri Kabul Anlaşması’nın da uygulanması gerektiğini hatırlattı. Benzer şekilde İKV Genel Sekreteri Nas da vize sürecinin zaten yol haritası ile belirli kriterlere bağlandığını dolayısıyla son dönemde gündeme gelen mülteci eylem planının uygulanabilirliği noktasında şüpheleri olduğunu belirtti. Öte yandan Nas, mülteci krizinin Türkiye’de popülist politikaların parçası haline getirilmesini eleştirdi ve politika üretim sürecinin daha rasyonel olması gerektiğinin altını çizdi. Toygür ise, mülteci krizinin AB’de nasıl yankı bulduğunu katılımcılarla paylaştı. Mülteci krizinin, Almanya’nın üzerine yüklendiğini belirten Toygür, AB’nin kendi mutfağında da bu meseleyi çözmeye çalıştığını belirtti. Özellikle Avrupa radikal sağında göçmen karşıtlığının müslüman karşıtlığı gibi ortaya çıkmaya başladığını ifade etti.
Panel oturumunun, İlerleme raporlarının teknik ve siyasi yapısının değerlendirildiği son bölümünde Yard. Doç. Dr. Zihnioğlu, müzakerelere ilişkin gelişmelerin kayda geçmesi noktasında ilerleme raporlarının önemli olduğunu söyledi ve müzakerelerin kredibiliteye sahip olması gerektiğini ekledi. Nas, ilerleme raporlarının, dışarıdan bir göz olarak AB’nin Türkiye’deki bir takım iç dinamikleri ortaya koyması ve görünür kılması açısından önemini paylaştı. Eralp ise ilerleme raporlarının AB’nin Genişleme Stratejisi ile ele alınmasının önemine işaret etti.
Hukukun üstünlüğü ve temel haklar, AB’nin olmazsa olmazları arasında yer alıyor. İlerleme raporuna da yansıdığı üzere 2015 yılında bu alanda gerileme yaşanmış durumda. Tartışmacılar tarafından, temel haklara ilişkin en gözle görülür gerilemenin ifade özgürlüğü alanında yaşandığı hatırlatıldı. Toygür, yabancı gazetecilerin, gelişmeleri dışarıdan daha kolay gördüğünü dile getirdi. Toygür sözlerine, AB’nin çıpa olarak görülmeye devam etmesi gerektiğini belirterek devam etti. Yinanç da benzer şekilde, ilerleme raporlarında Türkiye’ye ilişkin eleştirilerin dile getirilmesinin önemli olduğunu vurguladı. Türkiye-AB ilişkilerinin yeni perspektiflerden ele alındığı interaktif panel oturumunun ardından, soru/cavap bölümüyle etkinlik sona erdi.
HAKKIMIZDA
ARAŞTIRMA MERKEZİ
PROJELER
İLETİŞİM
Designed By: OrBiT