MAYIS
Birlik Gümrük Kodu’na Yeni Kurallar Getirildi
AB’deki şirketlerin daha kolay ticaret yapmalarını ve tüketicilerin yasa dışı ve taklit ürünlere karşı daha iyi korunmalarını sağlayacak yeni gümrük kuralları 1 Mayıs 2016 tarihi itibarıyla yürürlüğe girdi. Avrupa Komisyonunun Ekonomik ve Mali İşler ile Vergi ve Gümrüklerden Sorumlu Üyesi Pierre Moscovici, bu yeni düzenleme ile gümrük birliğinin daha etkin bir şekilde işlemesine imkân sağlanacağını belirtti. Bu yeni kurallar ticarete ilişkin güvenlik ve fikri mülkiyet kurallarının güçlendirilmesi açısından da önem teşkil ediyor.
Yeni Birlik Gümrük Kodu (Union Customs Code) kapsamında belirlenen kurallar ile ürünlerin gümrük işlemlerinden daha kolay ve daha hızlı bir şekilde geçirilmesi sağlanarak söz konusu ürünlerin tüketicilere daha hızlı ve daha ucuza ulaştırılması amaçlanıyor. Bu yeni kurallar ile özellikle tüketicilerin, yasa dışı ürünlere ve çevre, sağlık ve güvenlik standartlarına uyumlu olmayan ürünlere karşı daha iyi korunması hedefleniyor. Ayrıca yeni yasal düzenleme ile yeni oluşturulacak bilişim teknoloji sistemleriyle gümrük idareleri arasında işbirliğinin güçlendirilmesi öngörülüyor. Söz konusu kuralları tam olarak uygulamaları için Üye Devletlere 2020 yılın sonuna kadar süre tanınıyor. Geçiş sürecinde, bu yeni kuralların mevcut bilişim teknoloji sistemleri üzerinde uygulanmaya başlatılacağı belirtildi.
Dünya Basın Özgürlüğü Günü Kutlandı
1991 yılında UNESCO tarafından düzenlenen uluslararası konferansta Windhoek Deklarasyonu kabul edilmiş ve ardından 1993 tarihli Birleşmiş Milletler kararı ile 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü günü olarak kutlanmaya başlanmıştır. Günün anlam ve önemine ilişkin AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini yazılı açıklamasında, bu yıl 25’inci yıldönümünün kutlandığı Windhoek Deklarasyonu çerçevesinde, demokrasinin ve ekonomik kalkınmanın ancak bağımsız ve özgür basından geçebileceğini belirtti. İfade özgürlüğünün her yerde ve herkese eşit şekilde uygulanmasının AB standartları bakımından büyük önemi taşıdığını belirten Mogherini, eşit koşullara dayalı, ayrımcılıktan uzak ve evrensel bir yaklaşımı benimsediğini belirtti. Mogherini, idari ve mali yaptırımlar dâhil olmak üzere, AB’nin yasa dışı sansür uygulamalarını kolaylaştıran düzenlemelere karşı mücadelesinin devam ettiğinin altını çizdi. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon ise konuya ilişkin açıklamasında temel hakların olmadığı bir ortamda toplumların özgür ve güçlü olamayacağını ifade etti.
AB Alternatif Finansman Kaynağı Olarak Kitlesel Fonlamayı Destekliyor
Avrupa Komisyonu 3 Mayıs 2016 tarihinde kitlesel fonlamaya (crowd funding) ilişkin bir rapor yayımladı. Buna göre kitlesel fonlama AB iş dünyasının finansman kaynaklarının artırılması ve çeşitlendirilmesi amacıyla yaratıcı finansman yöntemleriyle tasarrufların bir araya getirilmesi, büyüme ve istihdamın artırılması açısından büyük önem taşıyor.
Söz konusu raporda, kitlesel fonlamanın, görece düşük hacimde olmasına karşın hızla artış gösterdiği ve uygun bir şekilde düzenlendiği takdirde uzun vadede KOBİ’lerin ve yeni işe başlayan işletmelerin finansmanı için temel kaynak olabileceği ifade ediliyor. AB üye ülkelerinin, sektörün büyümesi için ulusal çerçeveleri uygulamaya koymaya ve yatırımcıların uygun bir şekilde korunmasını sağlamaya başladıkları belirtiliyor. Ancak sektörlerin ihtiyaçları hızla değişirken ve kitlesel fonlama büyük oranda yerel düzeyde kalırken AB çapında bir yapıdan söz edilemiyor. Bu noktada, Avrupa Komisyonunun 30 Eylül 2015 tarihinde yayımladığı Sermaye Piyasaları Birliği Oluşturulmasına İlişkin Eylem Planı, Avrupa’da kitlesel fonlamanın gelişimi ve üye ülke uygulamalarını inceleyen bir raporun yayımlanmasını taahhüt etmişti. Bu kapsamda Avrupa Komisyonu bu alandaki gelişmeleri izleyerek yatırımcıların korunması ve sektörün geliştirilmesi açısından üye ülke düzenlemelerinde uyumluluk sağlanmasına ilişkin hangi adımların atılması gerektiğini belirleyen bir sürece girmiş durumda.
Bilindiği üzere kitlesel fonlama, projelere finansal kaynak sağlanması amacıyla halka açık çağrılarla oluşturuluyor. Bu çağrılar da bireysel ya da tüzel kişilerden fon toplayanlarla yatırımcıları buluşturan internet siteleri olan kitlesel fonlama platformları vasıtasıyla gerçekleştiriliyor. Kitlesel fonlama yoluyla AB genelinde toplanan finansman tutarı 2014’te 1,6 milyar avrodan 2015’te yaklaşık 4,2 milyar avroya yükseldi.
Avrupa Komisyonunun Kitlesel Fonlamaya ilişkin raporuna buradan ulaşılabilir.
Komisyonun Ortak Avrupa Sığınma Sistemi Reformu Tavsiye Kararı
Avrupa Komisyonu 4 Mayıs 2016 tarihinde AB’de Ortak Sığınma Sistemi’nin güncellenmesine yönelik tavsiye kararını açıkladı. Önerilen teklifte, üye ülkelerdeki sığınmacılık politikalarının uyumlaştırılması ile daha adil ve sürdürülebilir bir politikanın uygulanması amaçlanıyor. Teklife göre, sığınmacılar ilk giriş yaptığı ülkede başvurularını yapabilecek. Sığınmacıların başvurularını kabul etmeyen üye ülkelere 250 bin avro para cezası uygulanacak. Komisyon ayrıca teklif ile Avrupa Sığınma Destek Ofisi’nin (EASO) Avrupa Sığınma Ajansı düzeyine çıkarılmasını gündeme getiriyor. Avrupa Komisyonunun Göç, İçişleri ve Vatandaşlıktan Sorumlu Üyesi Dimitris Avramopoulos yaptığı açıklamada, sığınmacı sorunun çözümünün mevcut kurallarla sağlanamayacağını ve üye ülkeler nezdinde ortak kuralların benimsenmesi gerektiğinin altını çizdi. Avramopoulos, iltica kurallarının düzenlendiği Dublin Sözleşmesi’nin güncellenmesini AP ve Konseye ilettiklerini belirtti.
2016 Yılı Charlemagne Ödülü Papa Francis’e Verildi
1950 yılından bu yana Avrupa bütünleşmesine ve barışa katkıda bulunan kişi ve kurumlara verilen Charlemagne Ödülü’ne bu yıl Papa Francis layık görüldü. Barış, hoşgörü, tolerans, merhamet ve dayanışma gibi Avrupa değerlerini yayma yönündeki çabaları için ödülün bu yıl Papa Francis’e verilmesine yönelik karar verildiği açıklandı.
Avrupa Komisyonu Başkan Jean-Claude Juncker, AP Başkanı Martin Schulz, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk’un katılımıyla 6 Mayıs 2016 tarihinde Vatikan’da düzenlenen törenle ödül Papa Francis’e taktim edildi. Törende yaptığı konuşmasında mülteci krizine değinen Papa Francis, “sığınmacı olmanın suç olmadığı, herkesin insan onuruna uygun bir şekilde ağırlanacağı Avrupa’yı hayal ettiği” mesajını verdi.
Bu ödüle daha önce layık görülen kişiler arasında, Jean Monnet, Konrad Adenauer, Winston Churcill, Robert Schuman, Jacques Delors, Tony Blair, Bill Clinton, Angela Merkel, Donald Tusk, Herman Van Rompuy ve Martin Schulz yer alıyor. Bu ödül ayrıca kişilerin yanı sıra kurum nezdinde Avrupa Komisyonuna da verildi.
Komisyon Kosova Vatandaşlarına Yönelik Vize Serbestliği Kararını Açıkladı
Avrupa Komisyonu 4 Mayıs 2016 tarihinde, Kosova’nın, Schengen Alanı’na kısa süreli seyahatlerde vizesiz giriş yapan ülkeler listesine eklenmesi yönündeki tavsiye kararını kamuoyu ile paylaştı. Kosova’nın vize serbestliği yol haritasındaki kriterleri karşıladığını öne süren Komisyon, tavsiye kararını Konsey ve AP’ye sunacak.
Kosova’nın, tavsiye kararının AP ve Konsey’de onaylanana kadar Karadağ ile sınır anlaşması imzalaması, organize suçlar ve yolsuzlukla mücadele performansını iyileştirmesi bekleniyor. Vize serbestliğinin gerçekleşmesinin ardından Kosova’nın bu alandaki uygulamalarının AB’nin hâlihazırda kurulu birimler ile ve ad hoc yapıda olan gözetim mekanizmalarıyla denetleneceği belirtiliyor. Avrupa Komisyonunun Göç, İçişleri ve Vatandaşlıktan Sorumlu Üyesi Dimitris Avramopoulos konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Komisyonun tavsiye kararının, Kosova’nın yetkili makamlarının adalet ve içişleri alanında gösterdiği yoğun emeğe ve başarısına dayandığı yorumunu paylaştı.
Avro Grubu, Yunanistan’ın Makroekonomik Uyum Programını Görüştü
Avro Grubu, Yunanistan’ın makroekonomik uyum programını gözden geçirmek üzere 9 Mayıs 2016 tarihinde bir araya geldi. Avro Grubu yetkilileri, Yunanistan’ın makroekonomik uyum programı performansına ilişkin olarak reformların artırılması ve beklenmedik durum planlarına yönelik yeni bir mekanizma kurulması gerektiğine dikkat çektiler. Makroekonomik uyum programına ilişkin gerçekleştirilen ilk gözden geçirme sonucunda, önkoşulları yerine getirmesinin ardından Yunanistan’a daha fazla mali yardımın verilmesine karar verildi. Avro Grubu toplantısında ayrıca emeklilik sistemi, gelir vergisi ve KDV, kamu sektöründe çalışanların maaşları, özelleştirme stratejisi ve batık kredileri kapsayan yeni bir reform paketi kabul edildi.
Toplantının ardından konuya ilişkin açıklama yapan Avro Grubu Başkanı Jeroen Dijsselbloem, Yunanistan’ın uyum programına ilişkin ilk gözden geçirmenin ardından gelecekte atılacak adımlara yönelik bilgi verdi. Bu kapsamda, Yunanistan’ın yeniden finansman ihtiyacına yönelik olarak ek önlemler uygulanabileceğini hatırlatan Dijsselbloem, yol gösterici ilkeler ve devamındaki adımları belirlemek için Avro Grubu Çalışma Grubu’nun görevlendirildiğini belirtti. Avro Grubu’nun Yunanistan’ın durumuna ilişkin bir sonraki görüşmesini 24 Mayıs 2016 tarihindeki toplantıda gerçekleştirmesi öngörülüyor.
AB Konseyi Başkanı, Görev Süresinin 18 Ayını Değerlendirdi
AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, görevde bulunduğu 18 ay boyunca AB Konseyinin performansını değerlendiren raporunu 9 Mayıs 2016 tarihinde kamuoyuyla paylaştı. Aralık 2014-Nisan 2016 dönemini kapsayan raporunda, AB’nin kritik siyasi sınamalarla karşı karşıya kaldığını kaydeden Tusk, bunları benzeri görülmemiş nitelikteki mülteci ve düzensiz göçmen akını, Yunanistan’ın Avro Alanı’ndan çıkış senaryosunun önlenmesi ve AB üyeliğinin geleceği konusunda referanduma gitmeye hazırlanan İngiltere ile yeni bir uzlaşıya gidilmesi olarak özetliyor. Raporda, Birliğe komşu bölgelerdeki silahlı çatışmaların ve terör tehdidinin de bu dönemde AB liderlerinin en önemli gündem maddeleri arasında yer aldığı belirtiliyor. Raporun kapsadığı süre boyunca AB liderlerinin 15 kez bir araya geldiği ifade ediliyor.
Raporun giriş kısmında, AB’nin karşı karşıya kaldığı sınamaları ele almada göreve geldiği 1 Aralık 2014 tarihinde ortaya koyduğu yaklaşımın değişmediğini kaydeden Tusk, dört konuya dikkat çekiyor. Bunlar; dayanışma, özgürlük ve iç ve dış tehditlere kaşı birlik gibi temel değerlerin korunması; ekonomik krizden çıkış için güçlü kararlılık gösterilmesi ve gerçek anlamda Ekonomik ve Parasal Birliğin tamamlanması; AB’nin uluslararası arenada güçlü bir aktör olması ve AB ile ABD arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi olarak özetleniyor.
Tusk, siyaset ve tarihin AB’ye geri döndüğü bir dönemden geçildiği değerlendirmesinde bulunarak, AB’nin zorlu kararlar ve krizler sonucu olgunlaştığını vurguluyor. İstikrarsızlığın hüküm bir sürdüğü dönemde olumsuz sonuçlar yerine AB’nin en önemli kazanımları arasında yer alan Schengen Alanı, Avro Alanı ve Tek Pazar’a odaklandığını kaydeden Tusk, tüm zorluklara rağmen AB liderleri arasında uzlaşı yaratmak ve birliği sağlamaya devam etme taahhüdünde bulunuyor.
AB Konseyi Başkanı Tusk’un raporuna buradan ulaşılabilir.
Avrupa Komisyonu 2015 Temel Haklar Raporunu Yayımladı
Avrupa Komisyonu, 2010 yılından itibaren hazırlıklarına başlanan AB Temel Haklar Bildirgesi’nin Uygulamasına Dair Raporu 19 Mayıs 2016 tarihinde yayımladı. Rapor, AB üye ülkelerindeki temel hakların nasıl uygulandığı konusunda geniş bilgiler sunuyor. Rapora ilişkin açıklamalarda bulunan Avrupa Komisyonu Birinci Başkan Yardımcısı Frans Timmermans, temel hakların AB’nin esasını oluşturduğunu ve son zamanlardaki yabancı düşmanlığı, nefret söylemlerinin artışı ile söz konusu hakların baskı altına alındığını belirtti. Timmermans, bu çerçevede demokrasi, temel haklar ve hukukun üstünlüğünün korunmasının hayati önem taşıdığını vurguladı.
Raporda, 2015 yılında temel hakları teşvik eden birtakım yasaların geçtiğini, bu kapsamda özellikle veri güvenliği reform paketi, çocuklar için özel garantilere ilişkin Yönerge ve Mağdur Hakları Yönergesi’nden söz ediliyor. Ayrıca Raporda, 2015 yılı boyunca Komisyonun AB çapında göçün daha iyi bir şekilde yönetilmesine dair çalışmalarının Temel Haklar Bildirgesi ışığında gerçekleştirildiğinin altı çiziliyor. Buna ek olarak söz konusu bildirgenin Avrupa Adalet Divanı tarafından nasıl uygulandığına dair örnekler verilerek, AB içtihadında yaşanan son gelişmeler paylaşılıyor..
Raporda Komisyon, AB çapında temel hakların yüksek bir seviyede korunmasını sağlamakta kararlı olduğunu ve bu çerçevede tüm yasama önerilerinin bildirgeye uygunluğunu incelemekle yükümlü olduğunu dile getiriyor. Buna ek olarak, diğer AB kurumları ve ajanslarıyla bu kapsamda işbirliğinin pekiştirilmesi yönündeki çalışmalara da devam edileceği ifade ediliyor. Bu çerçevede, özellikle Temel Haklar Ajansı ve Avrupa Konseyine atıfta bulunuluyor. Komisyon ayrıca fonlama ile eğitim hedefleri, sivil toplum ile diyalog ve mahkemeler ile üye ülkeler arasındaki diyaloğu sağlayacak pratik araçlarla, temel AB değerleri ve AB Temel Haklar Bildirgesi’ne ilişkin farkındalığı arttırmayı hedeflediğini dile getiriyor.
Bu yılki raporda, Ekim 2015’de ilki gerçekleştirilen Temel Haklar Üzerine Yıllık Kolokyumdan (Annual Colloquium on Fundamental Rights) bahsediliyor. Söz konusu kolokyumun ana teması “Hoşgörü ve Saygı: Avrupa’da Antisemitizm ve İslamofobiyi Önlemek ve Mücadele Etmek” olmuştu. 17 ve 18 Kasım 2016 tarihlerinde Brüksel’de “Medyada Çoğulculuk ve Demokrasi” başlığı altında ikinci kolokyumun düzenlenmesi öngörülüyor.
AB Çapında Siber Güvenlik Kuralları Kabul Edildi
AB Konseyi, 17 Mayıs 2016 tarihinde AB çapında gerçekleştirilecek olan siber güvenliğe ilişkin yeni kuralları kabul etti. Ağ ve bilişim güvenliğine ilişkin yönerge siber güvenlik alanında üye ülkeler arası işbirliğinin artırılmasını öngörüyor. Bu çerçevede enerji, ulaştırma, sağlık ve finans gibi kilit hizmetlerin operatörlerine ve dijital hizmet sağlayıcılarına (örneğin çevrimiçi pazarlama siteleri veya arama motorları) güvenlik yükümlülükleri getiriyor. Yönerge ayrıca her üye ülkeden siber saldırılara karşı bir veya daha fazla ulusal yetkili belirleyip bir strateji geliştirilmesini talep ediyor. Hollanda Dönem Başkanlığı ve AB’nin Ağ ve Enformasyon Güvenliği Ajansının (Agency for Network and Information Security, ENISA) katkıları ile söz konusu yönergenin uygulanmasına ilişkin çalışmalar başlatıldı. Konseyin aldığı karar AP’nin Aralık 2015’te aldığı olumlu kararı da teyit ediyor. Prosedürün tamamlanması için, söz konusu yönergenin ikinci okumada AP tarafından kabul edilmesi gerekiyor. Yönergenin Ağustos 2016’da yürürlüğe koyulması öngörülüyor.
GKRY’de Parlamento Seçimleri Yapıldı
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), 22 Mayıs 2016 tarihinde parlamento seçimleri için sandığa gitti. Katılım oranının yüzde 67,7 oranında kaydedildiği seçimlerde, GKRY lideri Nikos Anastasiadis'in merkez sağ görüşlü Demokratik Seferberlik Partisi (DİSİ) oyların yüzde 30,7'sini alarak birinci olurken, komünist görüşlü Sol Yeni Güçler (AKEL) oyların yüzde 25,6'sını alarak seçimleri ikinci sırada tamamladı. Her iki partinin oy oranlarında 2011 yılı seçimlerine kıyasla düşüş yaşanması dikkat çekiyor. Seçim sonuçlarına göre, DİSİ'nin oy oranında 3,7 puan, AKEL'in oy oranında ise 7,1 puanlık bir düşüş söz konusu. Demokrat Parti (DİKO) yüzde 14,5 ile üçüncü parti olurken Sosyal Demokratlar Hareketi (EDEK) oyların yüzde 6,19'unu aldı. Vatandaşlar İttifakı yüzde 6,1, Dayanışma Hareketi yüzde 5,2, Çevreciler Hareketi yüzde 4,8 oy oranı ile parlamentoya girmeye hak kazandı. Seçimlerde, ırkçı Rum Ulusal Halk Hareketi'nin (ELAM) 3,7'lik oy oranıyla 3,6'lık barajı geçerek parlamentoya girmeye hak kazanması dikkat çekti.
Resmi olmayan sonuçlara göre, 56 sandalyeli Rum parlamentosuna; DİSİ'nin 19, AKEL'in 15, DİKO'nun 9, EDEK'in 3, Vatandaşlar İttifakı'nın 3, Dayanışma Hareketi'nin 3, Çevreciler Hareketi'nin 2 ve ELAM'ın 2 milletvekili soktuğu belirtildi.
Avusturya Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinin İkinci Turu Tamamlandı
Avusturya'da 22 Mayıs 2016 tarihinde düzenlenen Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunun galibi Yeşiller Partisi adayı Alexander Van der Bellen oldu. 24 Nisan 2016 tarihinde yapılan seçimlerin birinci turunda ilk sırada yer alan Özgürlük Partisi adayı Norbert Hofer’in salt çoğunluğu elde edememesi sonucunda seçimler ikinci tura kalmıştı. Başa baş geçen ikinci turun sonucunu, posta yoluyla gönderilen oylar belirledi ve Yeşiller Partisi adayı Van der Bellen yarışı galip bitirdi. Avusturya Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin en önemli gündem maddesi Avrupa'nın içinde bulunduğu göçmen krizi idi.
AB, BM İnsani Zirvesi’ne Yönelik Resmi Bir Açıklama Yayımladı
23-24 Mayıs 2016 tarihlerinde İstanbul’da birincisi gerçekleşen BM İnsani Zirvesi’ne başta BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon olmak üzere yaklaşık 60 devlet ve hükümet başkanının yanı sıra 173 ülkeden yetkililer katılırken, Avrupa Komisyonu yetkilileri de hazır bulundu.
Zirvede AB'yi, Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Kristalina Georgieva, Komisyonun İnsani Yardım ve Kriz Yönetiminden Sorumlu Üyesi Christos Stylianides ve Uluslararası İşbirliği ve Kalkınmadan Sorumlu Üyesi Neven Mimica temsil etti. AB, 23 Mayıs 2016 tarihinde zirveye yönelik resmi bir açıklama yayımladı. Açıklamada uluslararası platformlarda beş önceliğin öne çıkarılması gerektiği belirtti. Bu öncelikler yatırım esnekliği, etkili bir finansman aracı, Uluslararası İnsancıl Hukuku’na (International Humanitarian Law-IHL) uyum, krizlerin önlenmesi ve sonlandırılması ve kalkınma çalışmaları ile insani çalışmalar arasındaki boşluğun kapatılması olarak açıklandı.
AB tarafı zirve sırasında başlatılan “Büyük Pazarlık” adı altındaki (Grand Bargain) girişimi desteklediğini açıklarken, girişim ile beş yıl içinde insani eylemlere aktarılacak miktarın az 1 milyar dolara yükseltilmesine karar verildiği belirtildi. AB tarafı ayrıca zirve kapsamında 500 milyon avro üzerinde bir yardımın, El Nino’nun neden olduğu gıda kıtlığı ile yüzleşen ülkelere aktarılacağını açıkladı.
AB Dışişleri Konseyi Toplantısı Gerçekleştirildi
23 Mayıs 2016 tarihinde bir araya gelen AB dışişleri bakanları, AB’nin Suriye ve Irak ile IŞİD tehdidine yönelik bölgesel stratejisi ile göç konularını ele aldı.
AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, AB’nin Suriye’de geçişe yardımcı olmak üzere Suriye ile siyasi angajmanını artırma kararı aldığını ve Irak’ta istikrarın sağlanmasına desteğini teyit ettiğini belirtti. Kabul edilen karar metninde, AB’nin, Suriye ve Irak dâhil olmak üzere bölgede kalıcı barış, güvenlik ve istikrarın sağlanması için öncelikleri ortaya koyuldu. AB’nin Suriye’de gerçekçi ve kapsayıcı siyasi geçişe yönelik süreci desteklediği belirtilirken Suriye halkına sağladığı yardımı artıracağı belirtildi. AB dışişleri bakanları, Irak hükümetine destek taahhüdünde bulunurken ülkede reformların hızlandırılması gerektiğine ve IŞİD’den kurtarılan bölgelerin istikrarlaştırılmasının önemine dikkat çektiler. Karar metninde ayrıca AB’nin terörle mücadele konusunda üçüncü ülkelerle daha güçlü şekilde işbirliği yapacağı; radikalleşme ile mücadele ve terörün finansmanı konusundaki çabalarını artıracağı kaydedildi.
Göçün dış boyutlarını masaya yatıran AB dışişleri bakanları, Valletta Eylem Planı’nın uygulanmasını, partner ülkelerle üst düzey diyaloglardaki durumu ve Sahel ile Afrika Boynuzu’ndaki ülkelerdeki çalışmaları değerlendirdiler. 18 Mart 2016 tarihli Türkiye-AB uzlaşısının uygulanmasını ele alan AB dışişleri bakanları, mülteci krizini kolektif bir şekilde ele alma taahhüdünde bulundular.
Konsey toplantısında, Güney Akdeniz’de faaliyet gösteren ve insan kaçakçılarının çalışma modelini geçersiz kılmayı hedefleyen AB deniz gücü EUNAVFOR MED Sophia operasyonuna ilişkin kararlar kabul edildi. Operasyonun görev süresinin bir yıl daha uzatılmasına karar verilirken, Libya sahil güvenlik ve donanma güçlerinin eğitilmesi ve Libya açıklarında BM silah ambargosunun uygulanmasına destek verilmesi operasyon kapsamına dâhil edildi.
Bunların yanında, Konsey toplantısında Yüksek Temsilci Mogherini’nin haziran ayı sonunda AB Konseyine sunmayı hedeflediği AB Küresel Stratejisi konusunda görüş alışverişinde bulunuldu.
Dışişleri Konseyi toplantısı öncesinde, AB dışişleri bakanları AB’nin doğusundaki altı ülkenin (Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan, Moldova, Ukrayna ve Belarus) dışişleri bakanları ile 7’nci Doğu Ortaklığı Bakanlar Toplantısı’nda bir araya geldiler. Konsey toplantısında alınan kararla, AB-Gürcistan ve AB-Moldova Ortaklık Anlaşmalarının onay süreçleri tamamlandı. Ortaklık Anlaşmalarının 1 Temmuz 2016 tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülüyor.
23 Mayıs 2016 tarihli AB Dışişleri Konseyi Toplantısı kararlarına buradan ulaşılabilir.
Avro Grubu Toplantısında Yunanistan’a Mali Yardım Karara Bağlandı
24 Mayıs 2016 tarihinde toplanan Avro Grubu Maliye Bakanlarının en önemli gündem maddesi Yunanistan’a sağlanan mali yardım oldu. Toplantıda Yunanistan'ın bugüne kadar uygulamaya koyduğu ve bundan sonrası için de önerdiği kemer sıkma tedbirleri memnuniyetle karşılandı ve Avrupa Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası ve Yunanistan Hükümeti arasında bu ülkeye sağlanan mali yardım ve uygulanacak reform paketi hakkında varılmış olunan anlaşma Avro Grubu Maliye Bakanları tarafından kabul edildi. Böylece makroekonomik program kapsamında Avrupa İstikrar Mekanizması tarafından Yunanistan’a verilmesi öngörülen10,3 milyar tutarında mali yardım da serbest bırakılabilecek. Hatırlanacağı üzere, Yunanistan temmuz ayındaki borç geri ödemelerini gerçekleştirebilmek için yeni yardım paketi dilimine ihtiyaç duyuyordu. AB ise yeni kemer sıkma önlemlerinin yasalaşması karşılığında mali destek sağlayacağını açıklamıştı.
Avro Grubu Yunanistan’ın kamu borcunun sürdürülebilirliğinin sağlanması için kısa, orta ve uzun vadede gerçekleştirilmesi öngörülen bir dizi önlemler üzerinde de anlaştı. Söz konusu önlemlerden bir kısmının programın ilk gözden geçirmesinin sonuçları ile program sonundan önceki ara dönemde uygulanması, diğerlerinin ise programın başarısına bağlı olarak uygulanması öngörülüyor. Yunanistan tarafından uygulamaya koyulması öngörülen reform paketi, ülkenin 2018’de GSYİH’sinin yüzde 3,5’i düzeyinde olması öngörülen faiz dışı fazlasının gerçekleşmesinin tehlikeye girmesi halinde ilave reform önlemlerinin uygulanmaya koyulmasını da içeriyor.
AB Ekonomi ve Maliye Bakanları Vergi Gündemiyle Toplandı
25 Mayıs 2016 tarihinde gerçekleştirilen AB Ekonomi ve Maliye Bakanları Konseyi’nin gündem maddelerinin başında vergilendirme ile ilgili düzenlemeler yer aldı. AB Ekonomi ve Maliye Bakanları büyük şirketlerin vergiden kaçınmaya yönelik geliştirdikleri uygulamaların önlenmesine ilişkin yönerge tasarısını görüştüler; ancak, buna ilişkin anlaşmaya 17 Haziran 2016 tarihinde gerçekleştirilecek bir sonraki toplantıda varılması kararlaştırıldı. Konsey ayrıca şirketlerin vergiden kaçınmalarının önlemesine ilişkin mevzuat paketinde yer alan iki düzenlemede ilerleme kaydetti ve çok uluslu şirketler tarafından vergilendirmeye ilişkin bilgilerin üye ülkeler arasında paylaşılmasına yönelik yönergeyi kabul etti. Söz konusu yönerge OECD’nin ülke bazında raporlamaya ilişkin tavsiyelerini içeren düzenlemelerinin AB mevzuatına aktarılmasını içeriyor. İşbirliği içinde olmayan ülkeler ile ilgili düzenlemelere ilişkin çalışmaların ise Eylül 2016’da başlaması öngörülüyor.
AB Ekonomi ve Maliye Bakanları KDV Eylem Planı hakkında varılan sonuçları kabul ettiler. Söz konusu sonuçlarda vergi yolsuzluklarının önlenmesi amacıyla başta otomatik bilgi paylaşımı olmak üzere idari işbirliğinin önemi vurgulandı ve Sayıştay’ın KDV yolsuzluklarına ilişkin raporu kabul edildi. Bakanlar ayrıca, başta KOBİ’ler olmak üzere iş dünyasının KDV düzenlemelerine uyum sağlama yükümlülüklerinin yarattığı maliyetin azaltılması, üye ülkeler arası e-ticaret konuları ile ilgili planları olumlu karşıladığını belirtti. Avrupa Komisyonunun KDV oranlarında yeterli uyumun sağlanmasının yanında esnekliğin artırılması önerisi de olumlu karşılandı. Avrupa Komisyonu üye ülkeler arası ticarete yönelik KDV sistemine ilişkin mevzuat tasarısını 2017 yılına kadar sunmayı planlıyor. Konsey ayrıca minimum KDV oranının yüzde 15 düzeyinde kalmasına ilişkin bir yönergeyi kabul etti.
AB Ekonomi ve Maliye Bakanları Konseyi toplantısı kararlarına buradan ulaşılabilir.
Avrupa Komisyonunun Polonya’da Hukukun Üstünlüğü Soruşturmaları Sürüyor
Avrupa Komisyonu devam etmekte olan anayasal krizin çözümü için Polonya yetkili makamlarına verdiği süreyi uzattı. Sorunun aşılamaması halinde Polonya’nın AB karar alma süreçlerindeki oy hakkının askıya alınmasına kadar giden önlemler gündemde.
Ekim 2015 tarihinde Polonya’da Hukuk ve Adalet Partisi (PiS)’nin iktidara gelmesinin ardından, partinin kamu kurumları istihbarat birimleri ve medya üzerinde etkisinin artmaya başladığı belirtiliyor. Son olarak, Hukuk ve Adalet Partisi’nin, Anayasa Mahkemesinde karar alınabilmesi için gerekli olan hâkim sayısını artırması, önceki hükümet döneminde Anayasa Mahkemesi tarafından ortaya koyulan kararların geçersiz kılınması gibi gelişmeler Komisyonun değerlendirmelerine olumsuz yansıdı.
Komisyon Başkan Yardımcısı Frans Timmermans, Polonya Hükümetiyle 25 Mayıs 2016 tarihinde bir araya gelmelerinin ardından yaptığı açıklamada, çözüme Polonyalılar tarafından ulaşılması gerektiğini ve sorunun Polonya iç siyasetinin sorunu olduğunu vurguladı. Fakat Timmermans, etkin şekilde işleyen bir Birlik için bütün Üye Devletlerde etkin şekilde işleyen bir hukuk sisteminin ve hukukun üstünlüğünün gerekli olduğunu belirtti ve bu sebeple Polonya’daki sorunun AB’nin sorunu olduğunu ifade etti.
AB’de İnternet Ortamında Bir Dizi Yeni Davranış Kuralları Belirlendi
Avrupa Komisyonu Facebook, Twitter, YouTube ve Microsoft başta olmak üzere “IT şirketleri”nin internet ortamında dikkate almaları gereken bir dizi davranış kurallarını 31 Mayıs 2015 tarihinde yayımladı. Bu yeni düzenlemeler ile AB nezdinde yasadışı ırk, renk, din, milliyet ve etnik köken alanlarındaki tüm nefret konuşmalarının, internet ortamında yayılmasının önüne geçilmesi hedefleniyor.
Bu yeni düzenlemeler kapsamında IT şirketleri tarafından uygulanması istenilen öncelikli kurallar şu şekilde:
- Şirketlerin kendi hizmetlerinde yasadışı nefret söylemlerine ilişkin yapılan ihbarların etkin bir inceleme sürecinden geçirilmesini sağlayan bir mekanizmayı oluşturması,
- Gelen ihbarların şirketler tarafından kendi kuralları çerçevesinde ve “Irkçılık ve Yabancı Düşmanlığı ile Mücadele” konulu 2008/913/JHA sayılı Çerçeve Kararını aktaran ulusal yasal düzenlemeler ışığında gözden geçirilmesi,
- Yasadışı nefret söylemlerine ilişkin ihbarların içeriğinin 24 saat içinde incelenip gerekli görüldüğü takdirde internet ortamından kaldırılması,
- Şirketlerin içerik bilgilerinin internet ortamında kabul edilmemesi hakkında kullanıcıların eğitilmesi ve bilgilendirilmesi,
- Şirketlerin kullanıcılara bir bildirimde bulunduklarında nasıl bir süreçten geçmeleri gerektiği konusunda bilgi vermeleri,
- Şirketlerin ayrıca kendi aralarında ve diğer platform ve sosyal medya şirketleri ile işbirliğini güçlendirmelerine ve en iyi uygulama örneklerini tespit etmelerine de büyük önem veriliyor. Tüm bunların yanı sıra şirketlerin çalışanlarına toplumsal gelişmeler hakkında düzenli olarak eğitim vermeleri de bekleniyor.
İnternet ortamında yasadışı nefret söylemlerine karşı uygulanması öngörülen davranış kurallarının madde listesine tamamına buradan ulaşılabilir.
Komisyondan Uzman Grupların Belirlenmesine Yönelik Yeni Kurallar
Avrupa Komisyonu, 30 Mayıs 2016 tarihinde politika oluşturma sürecinde dışarıdan danışmanlık aldığı uzman gruplara ilişkin bir dizi yeni kural kabul etti. Hâlihazırda Komisyona farklı politika alanlarında danışmanlık hizmeti veren 800 kadar uzman grubu bulunuyor. Komisyonun tüm birimleri için bağlayıcı olan yeni kurallarla, şeffaflığın artırılması, çıkar çatışmalarının önlenmesi ve farklı çıkarların dengeli şekilde temsil edilmesi amaçlanıyor. Yeni kuralların şeffaflık ve hesap verebilirlik açısından getirilerine dikkat çeken Komisyon Birinci Başkan Yardımcısı Frans Timmermans, yeni kurallar sayesinde dışarıdan nitelikli uzmanlıktan yararlanırken muhtemel çıkar çatışmalarının önüne geçilmesinin mümkün olacağının da altını çizdi.
Yeni kurallara göre, Komisyon birimlerine uzman grubu üyelerini (üye ülkeler, üçüncü ülkeler, AB ve uluslararası kuruluş temsil edenler hariç olmak üzere) kamuya açık çağrılarla seçme zorunluluğu getiriliyor. Uzmanların belirlenmesi sürecinin şeffaf bir şekilde ilerlemesi ve uyruk, çıkar alanı, uzmanlık konusu, cinsiyet gibi alanlar arasında dengenin sağlanması hedefleniyor. Bunun yanında uzman grubunun işleyişinin daha şeffaf hale getirilmesi için Komisyon birimleri gerekli tüm belgeleri uzmanlara sunmakla yükümlü hale getiriliyor. Çıkar çatışmalarının önlenmesi amacıyla Komisyon birimleri, uzmanların vereceği standart çıkar beyannameleri ışığında gerekli değerlendirmeleri yapmakla ve bu belgeleri uzman grubu kayıt sisteminde yayımlamakla görevlendiriliyor. Ayrıca belirli çıkarları veya kuruluşları temsil etmek üzere başvuran uzmanların ancak şeffaflık kaydında bulunmaları halinde uzman gruplarına kabul edilmeleri öngörülüyor. Bu kuralın 2016 yılının sonuna kadar geriye dönük olarak tüm mevcut uzman gruplar için geçerli olacağı belirtiliyor.
2016
HAKKIMIZDA
ARAŞTIRMA MERKEZİ
PROJELER
İLETİŞİM
Designed By: OrBiT