İKTİSADİ KALKINMA VAKFI

Türkiye’nin AB Uzmanı
ANA SAYFA » GÜNDEMDEN » 2025 » İKV’DEN “KÜRESEL HİDROJEN YARIŞI VE AB’NİN YEŞİL HİDROJEN STRATEJİSİ” BAŞLIKLI DEĞERLENDİRME NOTU
3 Haziran 2025

İKV’DEN “KÜRESEL HİDROJEN YARIŞI VE AB’NİN YEŞİL HİDROJEN STRATEJİSİ” BAŞLIKLI DEĞERLENDİRME NOTU

İKV Uzman Yardımcısı Fırat Akan tarafından kaleme alınan “Küresel Hidrojen Yarışı ve AB’nin Yeşil Hidrojen Stratejisi” başlıklı değerlendirme, İKV Değerlendirme Notları serisinden yayımlandı. Bu değerlendirme notunda, hidrojen alanındaki küresel rekabet ,yeşil hidrojenin küresel enerji dönüşümündeki rolü, AB’nin bu alandaki stratejik hedefleri ve Türkiye’nin AB ile yeşil hidrojen temelli iş birliği potansiyeli ele alınıyor.

Küresel Hidrojen Yarışı ve AB’nin Yeşil Hidrojen Stratejisi

Fırat Akan, İKV Uzman Yardımcısı

Günümüzde enerji sistemleri, iklim değişikliğiyle mücadele ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda köklü bir dönüşüm sürecine girmiştir Hidrojen, enerji dönüşümünün “eksik parçası” olarak son yıllarda küresel ölçekte stratejik bir önem kazanmaktadır. İklim hedeflerine ulaşmak ve karbon emisyonlarını azaltmak için hidrojenin kilit bir rol oynayacağı öngörülmektedir. Özellikle "yeşil hidrojen" olarak adlandırılan, yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen hidrojenin, önemli bir potansiyel taşıdığı düşünülmektedir. Yeşil hidrojen, enerji yoğun sektörlerin karbonsuzlaştırılmasında, enerji depolama çözümlerinde ve ulaşım gibi çeşitli alanlarda fosil yakıtların yerini alabilecek potansiyele sahiptir.

Güneş, rüzgâr gibi yenilenebilir kaynaklara sahip bölgeler, yeşil hidrojen üretimi yoluyla enerji ihracatçısı konumuna gelebilecekken; enerji talebi yüksek olup yenilenebilir kaynağı sınırlı bölgeler hidrojen ithalatına yönelecektir. Bu durum, enerji ticaretinin coğrafyasını yeniden şekillendirerek mevcut bağımlılıkları azaltıp daha bölgesel ve dengeli bir enerji ilişkileri ağı oluşmasına katkı sağlayabilir.[1]

Uluslararası Enerji Ajansı (International Energy Agency-IEA) ve Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (International Renewable Energy Agency-IRENA) gibi kuruluşlar, hidrojenin enerji geçişindeki kritik rolünü vurgulamaktadır. Özellikle, 2050 yılına kadar net sıfır emisyon hedeflerine ulaşmak için hidrojenin kullanımının yaygınlaştırılması gerektiği belirtilmektedir. Bu bağlamda, birçok ülke ve bölge, hidrojen stratejileri geliştirerek bu alandaki yatırımlarını artırmaktadır.

IRENA’nın 1,5°C senaryosuna (küresel sıcaklık artışının sanayi devrimi öncesi seviyelere kıyasla 1,5°C ile sınırlandırılabildiği senaryo) göre temiz hidrojenin 2050 yılına kadar küresel nihai enerji tüketiminin %12’sine kadarını karşılaması mümkündür ve bu hidrojenin büyük bölümünün yenilenebilir enerji kaynaklarıyla üretilmesi beklenmektedir.[2] Hidrojenin bu denli ölçek kazanması, küresel enerji jeopolitiğinde önemli değişimlere yol açacaktır. Zira hidrojen, petrol ve doğal gaz gibi yalnızca belirli coğrafyalarda yoğunlaşan fosil yakıtlardan farklı olarak hemen her ülkede üretilebilme potansiyeline sahiptir.

1. Hidrojen Çeşitleri ve Yeşil Hidrojen

Hidrojen, üretim yöntemlerine göre farklı türlere ayrılmaktadır ve bunlar üretim sürecinde kullanılan enerji kaynağına ve karbon emisyon düzeyine göre sınıflandırılmaktadır:

  • Gri Hidrojen: En yaygın hidrojen türüdür. Doğal gaz kullanılarak “buhar metan reformasyonu” (steam methane reforming – SMR) yöntemiyle üretilir. Bu süreçte ortaya çıkan karbondioksit atmosfere salındığı için karbon ayak izi yüksektir. Fosil yakıt bazlı üretimin tipik bir örneğidir.
  • Kahverengi / Siyah Hidrojen: Linyit (kahverengi kömür) ya da bitümlü kömür (siyah kömür) kullanılarak üretilir. Bu tür hidrojenin üretimi hem CO² hem de karbon monoksit salımı nedeniyle en yüksek çevresel etkiye sahiptir ve en kirletici hidrojen türü olarak kabul edilir.
  • Mavi Hidrojen: Gri hidrojenle aynı yöntemle üretilir; ancak, üretim sürecinde ortaya çıkan karbondioksit, karbon yakalama ve depolama (carbon capture and storage - CCS) teknolojileriyle tutulur. Bu nedenle daha düşük emisyonlu olarak tanımlanır. Ancak %100 karbon tutulması teknik olarak mümkün olmadığından, mavi hidrojen “düşük karbonlu” olarak sınıflandırılır; genellikle emisyonların %80-90’ı tutulabilmektedir.
  • Yeşil Hidrojen: Güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir enerji kaynakları kullanılarak suyun elektrolizi yoluyla üretilen hidrojen türüdür. Üretim sürecinde yalnızca su buharı salındığı için karbon nötrdür. Bu özelliği nedeniyle yeşil hidrojen, enerji sistemlerinin karbonsuzlaştırılmasında ve iklim hedeflerinin gerçekleştirilmesinde kilit bir rol üstlenmektedir. Aynı zamanda yenilenebilir enerji üretimindeki dalgalanmaların yönetilmesinde enerji depolama aracı olarak da değerlendirilmektedir.
  • Pembe Hidrojen: Su elektrolizinin nükleer enerjiyle gerçekleştirilmesiyle elde edilir. Nükleer santrallerin sağladığı sabit ve yüksek sıcaklık, verimli elektroliz için avantaj sağlar.
  • Sarı Hidrojen: Yalnızca güneş enerjisiyle yapılan elektrolizle elde edilen hidrojen için kullanılan bir terimdir. Bazı durumlarda ise değişken yenilenebilir kaynakların karışımıyla üretilen hidrojen anlamında da kullanılır.
  • Turkuaz Hidrojen: Metan pirolizi ile üretilir. Bu yöntemde gaz yerine katı karbon elde edilir; bu karbon başka alanlarda kullanılabilir. Karbon yakalama ve depolama ihtiyacını ortadan kaldırması nedeniyle çevresel olarak avantajlı kabul edilse de henüz deneysel aşamadadır. [3]

Günümüzde hidrojen üretimi hâlâ büyük ölçüde fosil yakıtlara dayanmaktadır. 2021 yılı itibarıyla küresel hidrojen üretiminin yaklaşık %47’si doğal gazdan, %27’si kömürden ve %22’si petrol yan ürünlerinden sağlanmaktadır. Elektroliz yoluyla üretilen hidrojenin toplam üretimdeki payı yalnızca %4 civarındadır. Üstelik, yenilenebilir enerjiyle üretilmiş elektrolitik hidrojenin oranı bu toplam içinde yalnızca yaklaşık %1 düzeyindedir.[4] Ancak iklim değişikliği ile mücadelede hidrojenin karbonsuzlaştırılması, bu oranların hızla değişmesini zorunlu kılmaktadır.

Yeşil hidrojenin öne çıkmasının temel nedeni, sürdürülebilir enerji dönüşümü açısından sunduğu düşünülen avantajlardır. Yenilenebilir elektrikle üretildiği için karbon ayak izi alternatiflerine kıyasla oldukça azdır. Bu özellik, yeşil hidrojeni AB’nin 2050 yılı iklim nötr hedefi ve küresel 1,5°C iklim senaryoları açısından avantajlı kılmaktadır.[5] IRENA’nın projeksiyonlarına göre, 2050 yılına kadar küresel hidrojen talebinin 613 milyon tona ulaşması beklenmekte ve bunun en az üçte ikisinin yeşil hidrojen kaynaklı olması gerektiği vurgulanmaktadır.[6] IEA ise 2050 net- sıfır senaryosunda hidrojenin, küresel nihai enerji talebinin yaklaşık %10-12’sini karşılayacağını öngörmektedir.[7]

2. Küresel Hidrojen Yarışı

IEA verilerine göre 2021 yılının eylül ayından 2022 yılının ortasına kadar dokuz yeni ülke hidrojen stratejisi açıklamış ve küresel ölçekte ulusal hidrojen stratejisine sahip ülke sayısı 26’ya ulaşmıştır. Bu stratejiler, hidrojenin enerji politikalarında değeri artan bir bileşen hâline geldiğini göstermektedir. IEA’nın küresel hidrojen piyasasına yönelik değerlendirmesi, 2021 yılında dünya toplam hidrojen talebinin 95 milyon tona ulaştığını ve pandeminin etkilerinin ardından yeniden yükselişe geçtiğini ortaya koymaktadır. Bu miktar, küresel nihai enerji tüketiminin yaklaşık %2,5’ine denk gelse de gelecekte hidrojen talebinin çok daha hızlı artması beklenmektedir. Nitekim hükümetlerin mevcut ilan edilmiş politikalarının tam olarak uygulanması durumunda, IEA’nın projeksiyonları 2030’da hidrojen talebinin 130 milyon ton düzeyine erişebileceğine işaret etmektedir. [8]

Hidrojenin hızla önem kazanması, enerji jeopolitiğinde yeni bir rekabet ve iş birliği dengesini beraberinde getirmektedir. Bir yandan, hidrojen teknolojilerinin geliştirilmesi ve standartların oluşturulması için uluslararası iş birliği girişimleri doğmaktadır. Örneğin, temiz hidrojenin sertifikasyonu ve ticareti için ülkeler arasında ortak standartlar belirlenmeye çalışılmakta; enerji ithalat-ihracat ilişkileri yeniden tanımlanmaktadır. Diğer yandan, hidrojen tedarik zincirinin kontrolü ve teknolojik üstünlük konusunda küresel bir yarış söz konusudur.[9]

Küresel hidrojen jeopolitiğinin şekillenmesinde iklim değişikliği kadar enerji güvenliği endişeleri de etkili olmaktadır. 2022 yılında patlak veren Rusya-Ukrayna krizi sonrasında doğal gaz arzında yaşanan sıkıntılar, özellikle Avrupa başta olmak üzere birçok ülkeyi hidrojen gibi alternatif enerji taşıyıcılarına yönelmeye teşvik etmiştir. AB, Rus fosil yakıtlarına bağımlılığı azaltmak için 2022’de REPowerEU Planını açıklamış ve bu kapsamda 2030 yılına kadar yenilenebilir hidrojen hedeflerini güncellemiştir.[10] Benzer şekilde Çin, Hindistan gibi büyük ekonomiler de hidrojen yol haritaları yayımlayarak bu alanda yatırımlarını hızlandırmaktadır.

Bu bağlamda, küresel hidrojen jeopolitiği; iklim hedefleri, enerji arz güvenliği ve teknolojik rekabet ekseninde şekillenen dinamik bir alan hâline gelmiştir. Bu yeni jeopolitik ortamda ülkelerin hidrojen alanındaki stratejik kararları, sadece ekonomik ve çevresel değil, aynı zamanda dış politika ve güvenlik boyutlarıyla da önem taşımaktadır.

2.1. Küresel Hidrojen Yarışında Öne Çıkan Aktörler

Hidrojen alanındaki küresel yarışta bazı ülkeler ve bölgesel bloklar öne çıkmaktadır. Bu büyüyen pazarda liderlik için başta Çin, ABD ve AB olmak üzere büyük ekonomiler yarış hâlindedir. Çin, hâlihazırda 27 milyon ton ile dünyanın en büyük hidrojen tüketicisi konumundadır ve elektrolizör üretiminde düşük maliyetli üretim kapasitesiyle dikkat çekmektedir. ABD, 2022 tarihli Enflasyon Düşürme Yasası (Inflation Reduction Act – IRA) ile yeşil hidrojen üretimine kilogram başına 3 dolara varan vergi kredileri getirerek bu alanda yatırım patlaması yaratmıştır. Bu gelişme Avrupa açısından bir rekabet dezavantajı oluşturduğundan, AB de kendi sanayisini korumak ve yatırımları çekmek üzere adımlar atmaktadır. Net-Sıfır Sanayi Yasası bu bağlamda Avrupa’da temiz teknolojilere yatırım çekmeyi hedeflerken, Hidrojen Bankası da AB pazarında üreticilere alım garantisi sunarak kıtayı yatırımcılar için cazip tutmayı amaçlamaktadır. [11]

İlk olarak ABD son dönemde hidrojen alanında atağa kalkmıştır. 2021’de kabul edilen Altyapı Yatırım ve İstihdam Yasası kapsamında 8 milyar dolar bütçeli “Hidrojen Merkezleri” (Hydrogen Hubs) programı başlatılmış, farklı bölgelerde temiz hidrojen üretim-dağıtım projeleri desteklenmeye başlanmıştır. Daha da kritik olarak, Enflasyonu Düşürme Yasası temiz hidrojen üretimine vergi kredisi teşviki getirerek özel sektörü bu alana yatırım yapmaya özendirmiştir. Bu politikalar sonucunda ABD’de yeşil hidrojen üretim maliyetlerinin hızlı düşmesi ve birçok yeni projenin hayata geçmesi beklenmektedir. ABD’nin hedefi, 2030’larda küresel hidrojen arzında önemli bir pay sahibi olup hem iç kullanımda sanayi ve ulaşımda temiz hidrojeni yaygınlaştırmak hem de bu teknolojilerin ihracatçısı olmaktır. Federal hükümetin ‘Hydrogen Earthshot’ girişimi, yenilenebilir hidrojende maliyetini kilogram başına 1 dolar seviyesine çekmeyi amaçlayarak ABD’yi teknolojik rekabette öne çıkarmayı hedeflemektedir. ABD’nin bu güçlü destekleri, Avrupa ve Asya’daki diğer aktörleri de kendi sanayilerini korumak için benzer teşvikler geliştirmeye itmektedir ve transatlantik ölçekte bir “temiz teknoloji rekabeti” yaşanmaktadır.[12]

Benzer şekilde AB de, hidrojen ekonomisinin liderliğine talip aktörlerdendir. AB, 2050’de iklim nötr olma hedefi doğrultusunda yenilenebilir hidrojen üretimini ve kullanımını teşvik eden kapsamlı politikalar benimsemiştir. 2020 yılında yayımlanan “Hidrojen Stratejisi” ile 2030’a kadar 40 GW elektrolizör  kapasitesi ve yıllık 10 milyon ton yeşil hidrojen üretim hedefi ortaya koyulmuştur. Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında güncellenen REPowerEU Planıyla bu hedefler daha da yükseltilerek 2030’a kadar toplam 20 milyon ton yenilenebilir hidrojen üretimini ve ithalatını mümkün kılacak adımlar atılmaya başlanmıştır.[13]AB, bu kapsamda hidrojen üretim tesislerine yatırım, Ar-Ge desteği, Ortak Avrupa Çıkarları İçin Önemli Projeler (Important Projects for Common European Interests - IPCEI) ve Avrupa Hidrojen Bankası’nın kurulması gibi girişimlerle finansmanı güçlendirmektedir. Ayrıca AB, komşu bölgelerle enerji diplomasisini yoğunlaştırarak Fas, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri gibi Kuzey Afrika ve Orta Doğu’daki potansiyel üreticilerle yeşil hidrojen ortaklıkları tesis etmeye çalışmaktadır. Bu iş birliği çabaları, AB’nin gelecekte ihtiyaç duyacağı temiz hidrojeni daha geniş bir tedarikçi yelpazesinden güvence altına alma stratejisinin parçasıdır.

Çin de hidrojen yarışının kilit aktörlerinden biridir. Dünyanın en büyük enerji tüketicisi ve sera gazı yayıcısı olan Çin, hidrojen teknolojilerini stratejik bir sektör olarak tanımlamıştır. Hâlihazırda Çin, fosil kaynaklı hidrojen tüketiminde dünyada ilk sıradadır; 2021 yılında ülkenin hidrojen tüketimi yaklaşık 28 milyon ton ile dünya toplamının neredeyse üçte birini oluşturmuştur.[14] Çin hükümeti, 2060 karbon nötr hedefi kapsamında hidrojenin özellikle çelik ve kimya ve ulaşım sektörlerinde kullanımını artırmayı planlamaktadır. 2022’de açıklanan Çin Ulusal Hidrojen Planı, 2025 sonuna kadar ülkede 50.000’den fazla yakıt hücreli araç geliştirilmesini ve hidrojen tedarik zincirinin güçlendirilmesini öngörmektedir. Çinli şirketler, elektrolizör üretimi ve yakıt hücre teknolojilerinde hızla kapasite büyütmektedir. IEA analizlerine göre, küresel elektrolizör imalat kapasitesi 2021’de yaklaşık yılda 8 GW düzeyindeyken duyurulan yatırımlarla 2025’e kadar yılda 50 GW mertebesine çıkabilir ve bu artışta Çin merkezli üreticiler önemli pay sahibi olacaktır.[15] Bu durum, Çin’in uygun maliyetli hidrojen ekipmanlarında dünyaya liderlik edebileceğini göstermektedir. Nitekim IRENA raporunda, 2020’li yıllarda hidrojen teknolojilerinde maliyetlerin hızla düşeceği ve bu alanda teknoloji liderliği için büyük bir yarış yaşanacağı belirtilmiştir. Rapora göre Çin, bu yarışta hem iç pazar büyüklüğü hem de imalat gücüyle avantajlı konumdadır.[16]

Japonya ve Güney Kore, hidrojen alanındaki öncü Asya ekonomileridir. Japonya, 2017’de dünyadaki ilk ulusal hidrojen stratejisini açıklayan ülkedir ve hidrojen ekonomisine geçişi enerji politikasının merkezine almıştır. Özellikle yakıt hücreli araçlar, hidrojenli trenler ve konut enerjisi sistemlerinde teknolojik ilerlemeler kaydedilmiştir. Japonya’nın 2030 hedefleri arasında yüz binlerce yakıt hücreli aracın yollarda olması ve yıllık 3 milyon ton kadar hidrojeni amonyak formunda elektrik üretimi ve sanayide kullanmak üzere ithal edilmesi bulunmaktadır. Bu amaçla Avustralya, Brunei, Suudi Arabistan gibi üretici adaylarıyla uzun vadeli anlaşmalar yapılmaya başlanmıştır. Örneğin, Avustralya’dan sıvı hidrojen ithal eden pilot projeler gerçekleştirilmiştir. Güney Kore 2040 perspektifinde altı milyon yakıt hücreli araç ve 1200 hidrojen dolum istasyonu hedefi koymuş, hidrojenle çalışan ısınma ve elektrik üretimi sistemleri üzerinde çalışmaktadır. Bu iki ülke, coğrafi kısıtlar nedeniyle yeşil hidrojen üretiminde çok büyük ölçeklere ulaşamayacakları için, teknoloji geliştirme, yakıt hücreleri, hidrojen taşıma, depolama ve güvenilir tedarik ilişkileri kurma stratejisini izlemektedir.

Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesi, mevcut fosil ihracatçısı ülkelerin temiz enerji düzenine uyum sağlama çabasının bir parçası olarak hidrojen ihracatında liderliği hedeflemektedir. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Katar gibi petrokimyasal zenginliğe sahip ülkeler, yeşil ve mavi hidrojen projelerine milyarlarca dolarlık yatırım planlamaktadır. Suudi Arabistan’ın NEOM projesi kapsamında inşa edilen dev tesis, 2026’dan itibaren yılda yaklaşık 0,2 milyon ton hidrojen eşdeğeri olan 1,2 milyon ton yeşil amonyak üretmeyi ve bunu başta Avrupa ve Asya olmak üzere küresel pazara ihraç etmeyi planlamaktadır. BAE, petrol şirketi ADNOC aracılığıyla hem karbon yakalama ile mavi hidrojen hem de güneş enerjisiyle yeşil hidrojen üretiminde bölgesel bir merkez olmayı hedeflemektedir. Fosil yakıt ihracatından elde ettikleri ekonomik gücü, yeni dönemde hidrojen ihracatıyla sürdürmek isteyen bu ülkeler, aynı zamanda teknolojik iş birliği arayışındadır. Örneğin BAE ve Japonya, yeşil hidrojenin metanol ve amonyak türevleri şeklinde ticareti konusunda ortak projeler yürütmektedir. IRENA, petrole dayalı ekonomilerin hidrojen sayesinde çeşitlenebileceğini ve bu ülkelerin yeni bir ihracat kalemi geliştirerek ekonomilerini dönüştürmeye çalıştığını vurgulamaktadır[17]. Bu durum, hidrojenin jeopolitik öneminin fosil yakıt ihracatçıları tarafından da benimsendiğine işaret etmektedir.

Afrika kıtasında ise Fas, Mısır, Namibya ve Güney Afrika gibi ülkeler öne çıkmaktadır. AB’nin enerji ortaklığı yaptığı Namibya, bol güneş enerjisiyle yeşil hidrojen üretip ihraç etmek üzere Alman hükümetiyle projelere başlamıştır. Güney Afrika, 2023’te hidrojen stratejisi yayımlayarak bu alanda hem iç tüketim (maden ve ulaşım sektörlerinde) hem de ihracat fırsatlarını değerlendirme yoluna gitmiştir. Dünya Bankası verilerine göre 2023 itibarıyla gelişmekte olan ülkelerde yeşil hidrojen projelerine 1,65 milyar dolar finansman onaylanmıştır ve bu miktarın önümüzdeki yıllarda hızla artması beklenmektedir[18].

Hidrojen yarışında öne çıkan aktörler farklı motivasyonlarla hareket etse de ortak payda, geleceğin temiz enerji ekonomisinde lider veya kilit oyuncu olma arzusudur. Bu aktörler arası ilişkiler rekabet kadar iş birliğini de içerir.  Teknoloji transferleri, ortak pilot projeler ve uzun vadeli tedarik anlaşmaları, hidrojen diplomasisinin yeni enstrümanları hâline gelmiştir. Hidrojen teknolojilerinde üstünlük kurmak isteyen ülkeler bir yandan kendi sanayilerini desteklerken, diğer yandan standartların uyumlaştırılması ve güvenli bir küresel hidrojen piyasası oluşması için uluslararası platformlarda birlikte çalışmaktadır.

2.2. Gelecek Öngörüleri

Hidrojenin küresel enerji sistemine entegrasyonu, 2030 ve 2040’lı yıllara kadar olan süreçte sadece teknolojik gelişmelere değil, aynı zamanda jeopolitik yönelimlere, enerji arz güvenliği kaygılarına ve stratejik özerklik arayışlarına bağlı olarak farklı şekillerde evrilebilir. SWP’nin 2023 tarihli hidrojen jeopolitiği senaryolarına göre, bu dönüşüm üç temel yol üzerinden ilerleyebilir. ‘Hidrojenin Yeniden Dağıtımı’ (Hydrogen Realignment) senaryosunda, Avrupa’daki sanayisizleşme eğilimleri ve politika tıkanıklığına karşılık Çin’in bütüncül hidrojen stratejisi ve Körfez ülkelerinin hızlı altyapı yatırımları, hidrojen merkezli üretim ve ticaretin Asya’ya kaymasına yol açar. Bu senaryoda, Avrupa iklim hedeflerine ulaşsa da jeopolitik etkisi zayıflar. ‘Bağımlı Bağımsızlık’ (Hydrogen (In)Dependence) senaryosunda ise Avrupa kendi iç talebini karşılamaya ve stratejik özerkliğini sağlamaya çalışırken, ham madde ve teknoloji tedarikine yönelik dışa bağımlılığı derinleşir; ticaret partneri olan ülkelerden ithalata yönelen AB, küresel tedarik ağlarının kırılganlığı ile yüzleşir. En karamsar tablo olan ‘Hidrojen Emperyalizmi’ (Hydrogen Imperialism) senaryosunda ise büyük güçler hidrojen tedarik zincirlerini kontrol altına alırken, gelişmekte olan ülkeler kalkınma iş birlikleri görünümündeki dış yatırımlar vasıtasıyla, jeopolitik çıkarların aracı haline gelir ve enerji dönüşümü küresel adalet yerine küresel rekabeti pekiştirir.[19]

Jeopolitik senaryoların ötesinde, uluslararası enerji kuruluşları da hidrojenin geleceğine dair nicel  öngörüler de sunmaktadır.Uluslararası enerji kuruluşları, 2030’lar ve 2040’lar için somut kilometre taşları tanımlamıştır. Örneğin IEA, net sıfır emisyon hedefiyle uyumlu bir patikada 2030’da en az elektrolizör kapasitesinin 850 GW düzeyine ulaşması ve düşük karbonlu hidrojen üretiminin yıllık 150-200 milyon tona çıkması gerektiğini vurgulamaktadır.[20] IRENA ise 2050’de %12’lik enerji payı hedefi doğrultusunda 2040’lara gelindiğinde hidrojen kullanımının ivmelenmiş olması gerektiğine, bunun için 2030’lara kadar politik destek, uluslararası standartlaşma ve ölçek ekonomilerinin eşanlı gerçekleşmesinin kritik olduğuna dikkat çekmektedir.[21]

Bu öngörüler, ülkelerin politika yapımında da karşılık bulmaktadır. Sonuç itibarıyla, 2040 hedefine doğru hidrojen jeopolitiği mevcut enerji düzenini tamamen değiştirmeye aday bir unsur olarak belirmektedir. Başarılı bir enerji dönüşümü gerçekleşirse hidrojen, ülkeler arası ilişkilerde çatışmadan ziyade iş birliğini teşvik eden bir ortak payda olabilir; zira iklim değişikliği ile mücadele, tüm büyük aktörlerin çıkarınadır. Ancak rekabet ve farklılaşan ulusal çıkarlar devrede kalmaya devam edecektir. Bu dengeyi yönetmek, önümüzdeki yılların enerji diplomasisinin temel sınavlarından biri olacaktır.

2017 yılındaki Davos Zirvesi’nde hayata geçirilen Hidrojen Konseyi adlı küresel inisiyatifin öngörüsüne göre 2050’de hidrojenin yıllık ekonomik büyüklüğü 2,5 trilyon dolara ulaşabilir ve dünya enerji talebinin %18’ini karşılayabilir – bu gerçekleşirse yeni bir ekonomik düzlem ortaya çıkacaktır.[22] Dolayısıyla 2040’a doğru giden süreç, hidrojenin potansiyelini ne ölçüde gerçekleştirebileceğini ve uluslararası sistemin bu değişime ne kadar hazır olduğunu gösterecektir.

Son olarak, Dünya Bankası, 10 GW kapasiteli temiz hidrojen inisiyatifi önermiş ve bu rakam, bugünkü küresel yenilenebilir bazlı hidrojen üretim kapasitesinin yaklaşık on katına denk olup gelişen piyasaların bu alanda hızla yol almasına yardımcı olmayı amaçlamaktadır.[23] Bu girişimler, hidrojen yarışının sadece gelişmiş ülkeler arasında değil, küresel güney ülkelerinin de katıldığı geniş bir kulvarda ilerlediğini göstermektedir. Dolayısıyla hidrojen yarışında öne çıkan aktörler, rekabet ve iş birliğinin iç içe geçtiği karmaşık jeopolitik ilişkiler kurmaktadır.

3.  AB’nin Hidrojen Stratejisi

Dünyada birçok ülkenin hidrojen yatırımlarını hızla artırdığı bir ortamda AB, iklim nötrlüğü hedefi doğrultusunda hidrojenin stratejik önemini kabul etmiş ve özellikle yeşil hidrojene odaklanmıştır.  Yeşil hidrojen, AB mevzuatında biyolojik olmayan yenilenebilir yakıtlar kategorisinde yer alırken hem yerli üreticilere hem de AB’ye yenilenebilir hidrojen ihraç eden uluslararası üreticilere en az %70 sera gazı emisyonu tasarrufu sağlama şartı getirilmektedir.[24] Hâlihazırda yenilebilir hidrojenin toplam hidrojen üretimindeki payı düşüktür. Ancak IEA’nın tahminlerine göre düşük emisyonlu hidrojen üretimi, 2030’da 2021’deki seviyenin yaklaşık dört katına ve 2050’de yaklaşık 10 katına ulaşacaktır.

Yenilenebilir hidrojen kullanımın yaygınlaşması hâlinde diğer alternatiflerin uygulanabilir olmadığı veya maliyet dezavantajına sahip olduğu sektörlerde karbon salınımını önemli ölçüde azaltılabilecektir. Benzer şekilde, yenilenebilir hidrojenin fosil bazlı hidrojenin taşımacılık ve endüstriyel süreçlerde yerini alabileceği ve yeşil gübre, çelik gibi yeni endüstriyel ürünlerin üretiminde kullanılabileceği ön görülmektedir. Güneş ve rüzgâr enerjisinin bol olduğu zamanlarda üretilen yenilenebilir hidrojen, AB’nin elektrik sektörüne de uzun vadeli ve büyük ölçekli depolama kapasitesi sağlayarak destek olabilir. Hidrojenin depolama potansiyeli, enerji sistemlerinin esnekliğini artırarak, enerji üretiminde arz ve talep dengesini sağlamaya yardımcı olur. Böylece, yenilenebilir hidrojen kullanımının genişlemesi AB genelinde enerji verimliliğini güçlendirilecektir.[25] Ancak hâlihazırda Avrupa’da hidrojen kullanımı oldukça sınırlıdır.[26]

3.1. Avrupa Hidrojen Omurgası

AB, 2020 yılında yayımladığı Avrupa Hidrojen Stratejisi ile hidrojenin, Yeşil Mutabakat’ın bir parçası olarak enerji sisteminde merkezi rol oynayacağını ilan etmiş ve 2024 yılına kadar 6 GW, 2030 yılına kadar ise 40 GW elektrolizör kapasitesine ulaşılması ve yılda 10 milyon ton yeşil hidrojen üretilmesi hedeflemiştir. Aynı strateji, 2030 sonrasında hidrojenin AB enerji sistemine tam entegrasyonunu ve karbon nötr ekonomiye geçişi öngörmektedir.[27]

Bu hedefleri desteklemek amacıyla aynı yıl başlatılan Avrupa Hidrojen Omurgası (European Hydrogen Backbone) girişimi, kıta genelinde entegre bir boru hattı altyapısı oluşturmayı amaçlamaktadır. Planlamaya göre 2030 yılına kadar yaklaşık 28 bin kilometrelik, 2040 itibarıyla ise 53 bin kilometrelik bir hidrojen iletim ağı kurulacaktır. Bu altyapının % 60’ı mevcut doğal gaz borularının dönüştürülmesiyle, %40’ı ise yeni hatların inşasıyla sağlanacaktır. Yatırım maliyetinin 80 ila 143 milyar avro olması ve bin kilometre boyunca taşınan hidrojenin kilogram başına maliyetinin 0,11 ile 0,21 avro aralığında gerçekleşmesi öngörülmektedir.

Beş ana koridordan oluşan bu yapı içinde;

  • Koridor A Kuzey Afrika ve Güney Avrupa’yı,
  • Koridor B Güneybatı Avrupa ile Kuzey Afrika’yı,
  • Koridor C Kuzey Denizi bölgesini,
  • Koridor D İskandinav ve Baltık ülkelerini,
  • Koridor E ise Doğu ve Güneydoğu Avrupa’yı kapsayacak şekilde tasarlanmıştır.

Özellikle Koridor E kapsamında yürütülen Güney Hidrojen Koridoru projesi, Cezayir ve Tunus’ta üretilen yeşil hidrojenin İtalya, Avusturya ve Almanya üzerinden Avrupa pazarlarına ulaştırılmasını hedeflemektedir. Yaklaşık 4,2 milyar avro yatırım gerektiren bu projenin, 2030 yılına kadar ithal edilmesi öngörülen yeşil hidrojenin dörtte birine denk gelen 2,5 milyon tonluk kısmını karşılaması beklenmektedir.[28]

AB, Rusya-Ukrayna savaşının ardından enerji arz güvenliğini artırmak amacıyla 2022’de açıklanan REPowerEU Planıyla, hidrojen stratejisi güncellenmiş ve 2030 yılına kadar ilave 10 milyon ton yeşil hidrojenin ithal edilmesi de planlara dâhil edilmiştir. Bu kapsamda AB, Afrika ve Akdeniz ülkeleriyle stratejik ortaklıklar kurmaya başlamıştır. Ayrıca AB, Avrupa Hidrojen Bankası aracılığıyla hidrojen projelerine mali destek sağlamakta ve uluslararası hidrojen ticareti için standardizasyon çalışmalarını hızlandırmaktadır. 2023 yılının sonunda Banka ilk açık artırmalarını duyurmuş, aynı yıl Avrupa Komisyonu tarafından hidrojen teknolojilerinin geliştirilmesi ve kullanımının yaygınlaştırılması amacıyla 10,6 milyar avroluk IPCEI Hydrogen fonu onaylanmıştır. [29]

3.2. AB’nin Enerji Bağımsızlığında Hidrojenin Rolü

AB, hidrojen stratejisini yalnızca iklim hedeflerine ulaşmak için değil, aynı zamanda enerji arz güvenliğini sağlamak ve küresel hidrojen piyasasında liderlik konumunu pekiştirmek için çok boyutlu bir araç olarak kullanmaktadır. Enerji bağımsızlığı hedefi kapsamında Avrupa enerji tedarik zincirlerinde yapmayı amaçladığı önemli bir dönüşüm de yenilenebilir hidrojen tedariğinin Birlik içinde ve üçüncü ülkelerle yapılacak iş birlikleriyle geliştirilmesidir. IEA’nın 2023 Hidrojen Raporu’na göre, hidrojen projeleri hızla artmaktadır. Hidrojenin, 2030 yılında toplam enerji üretimi içinde %1 ve 2050 yılında %2 oranında bir paya sahip olması beklenmektedir. Küresel piyasadaki hidrojen yatırımlarında ise Çin, yeşil hidrojen üretim projelerinde liderken, ABD ve AB, enerji tedarik zincirine entegrasyon konusunda yasal alt yapıyı düzenlemede öne çıkmaktadır. Açıklanan projeler gerçekleşirse, 2030’da yıllık yeşil hidrojen üretimi 38 milyon tona ulaşabilir[30].

AB’nin ABD ve Çin ile artan teknolojik-sanayi rekabeti, Yeşil Mutabakatı ve REPowerEU Planı’ndaki hedefler kapsamında hidrojen ortaklıkları ve Hidrojen Bankası gibi girişimler hız kazanmıştır. Bu bağlamda AB, düşük karbonlu hidrojen talebi için en büyük merkez olmayı hedeflemektedir. AB, 2020’de Avrupa Temiz Hidrojen İttifakını kurmuş ve 2023’te Avrupa Hidrojen Bankası’nı faaliyete geçmiştir.

AB’nin hidrojen politikasında dikkat çeken bir güncelleme REPowerEU Planı altında yapılmıştır. Daha önce Yeşil Mutabakat kapsamında açıklanan 2030 yılına kadar 5,6 milyon temiz hidrojen üretim hedefi REPowerEU Planı ile 10 milyon tona çıkarılmış ve ek olarak 10 milyon ton temiz hidrojen ithalat hedefi de eklenmiştir. 27 Mayıs 2024 tarihinde AB Konseyi tarafından kabul edilen Net Sıfır Sanayi Yasası (Net-Zero Industry Act- NZIA) ise karbon yakalama ve depolamayı teşvik ederken, odak noktası yenilenebilir enerji ile çalışan elektrolizleri almaktadır.[31] Ancak, AB’de yenilenebilir hidrojen üretimi için uygun iklim koşulları sınırlıdır ve mevcut sanayi politikası ile kaynak ve teknoloji erişimi, yerli üretimin hızlı bir şekilde ölçeklendirilmesi için yetersizdir. Bu nedenle, REPowerEU Planı’nda yer alan, yıllık 10 milyon ton hidrojen ithal edilmesi hedefi önem kazanmaktadır.[32]

Bu iddialı hedefi tutturmak amacıyla, AB dışı tedarik kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve istikrarlı ortaklıkların tesisi, stratejik bir öncelik haline gelmiştir. Körfez ülkeleriyle sürdürülen ilişkiler ise daha çok ticari yatırım ve alım garantileri temelinde şekillenmektedir. Suudi Arabistan, BAE ve Umman hem yeşil hem mavi hidrojen üretim kapasitelerini artırmak için büyük ölçekli projeler geliştirirken AB ile uzun vadeli ihracat anlaşmaları kurmaya yönelmektedir. Almanya’nın 2030’dan itibaren Suudi Arabistan’dan yıllık 200.000 ton yeşil hidrojen ithalatını öngören anlaşması bu eğilimin bir örneğini oluşturmaktadır. Benzer şekilde, BAE ile yürütülen pilot sevkiyatlar ve yeşil amonyak projeleri de bu yöndeki iş birliklerini pekiştirmektedir.[33]

Doğu Avrupa’da, savaş öncesinde AB’nin hidrojen stratejisinde önemli bir ortak olarak konumlandırdığı Ukrayna, mevcut doğal gaz altyapısı ve geniş rüzgâr potansiyeli sayesinde yeşil hidrojen üretimi için önemli bir kaynak olarak görülmektedir. Savaş nedeniyle uygulamada gecikmeler yaşanmakla birlikte, AB teknik ve mali desteğini sürdürmektedir ve Ukrayna’nın enerji altyapısının yeniden inşasında hidrojenin merkezi bir rol üstlenmesi beklenmektedir. Ayrıca Trans-Avrupa Enerji Ağları ile bağlantılı şekilde Ukrayna’nın AB’ye hidrojen taşıyacak boru hatlarına entegre edilmesi planlanmaktadır.

Latin Amerika ve Sahra Altı Afrika da AB’nin hidrojen stratejisinde artan bir yer edinmektedir. Şili, Brezilya, Namibya ve Güney Afrika ile kurulan iş birlikleri, yeşil hidrojen ihracatının desteklenmesi, pilot üretim tesislerinin kurulması ve sertifikasyon altyapılarının geliştirilmesi yönünde ilerlemektedir. Bu ülkelerle imzalanan anlaşmalar ve sağlanan kalkınma fonları, AB’nin temiz enerji diplomasisinin küresel ölçekte nasıl kullanıldığını göstermektedir.[34]

Ancak, Avrupa Sayıştayının 2024 tarihli bir raporu, mevcut koşullarda AB’nin 2030 hidrojen hedeflerinin fazla iyimser olduğunu ve bu hedeflere ulaşmak için mevcut planların gerçekçi bir şekilde gözden geçirilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Bu uyarı, AB’nin hedefleri doğrultusunda önemli yatırımlar yapması gerektiğine işaret etmektedir.[35]

3.3. Üye Ülkelerin Hidrojen Politikaları

AB düzeyindeki genel stratejiye karşın, üye ülkeler arasında öncelikler, teknolojik tercihler ve kapasite farklılıkları bulunmaktadır. Hidrojen yatırımlarıyla öne çıkan AB ülkeleri arasında farklılıklar şu şekilde özetlenebilir:

  • Almanya: Endüstriyel liderliğini korumak için yeşil hidrojeni sanayi üretiminde yoğunlaştırmakta, ithalat altyapısına öncelik vermektedir.
  • Fransa: Nükleer enerjiyle desteklenen hidrojen üretimini ön plana çıkararak daha kapalı ve kendi kendine yeterli bir model benimsemektedir.
  • İspanya ve Portekiz: Yüksek yenilenebilir potansiyele sahip bölgeler olarak Tek Pazar’da ihracat ve üretim merkezleri olmayı hedeflemektedir.
  • Hollanda ve Belçika: Liman altyapılarını hidrojen ithalat ve dağıtım merkezlerine dönüştürmeyi planlamaktadır.[36]

Bu çeşitlilik, AB’nin hidrojen stratejisinde ortak hedeflere rağmen farklılaşmış bir uygulama alanı ortaya koymaktadır. Üye ülkelerin yürüttüğü hidrojen projeleri incelendiğinde dikkati ilk çeken ülke Almanya’dır. Yeşil hidrojen üretimini ve kullanımını artırmak amacıyla 2021’de kurulan H2Global girişimi Alman hükümetinin sağladığı 900 milyon avro yatırım ile kurulmuştur ve Almanya’nın küresel yeşil hidrojen piyasasında ön almasını hedeflemektedir.[37] H2Global kapsamında, Ekim 2022’de BAE’den Almanya’ya , küçük çaplı da olsa, ilk hidrojen sevkiyat yapılmış yine aynı yılın sonunda girişim kapsamında ilk satın alma sözleşmeleri imzalanmıştır. [38] Haziran 2024’te ise H2Global hidrojen programının ikinci açık artırması için piyasa danışma süreci başlatılmıştır. Açık arttırma sonrası yapılacak yatırım programı için 3,53 milyar avro sağlanacağı duyurulmuştur. Son olarak, 11 Temmuz 2024’te yeşil hidrojen ithalatı için ilk satın alma anlaşmaları BAE ile imzalanmış ve 2027 ile 2033 yılları arasında Almanya’ya en az 259 bin ton yeşil amonyak ihraç edileceği duyurulmuştur.[39]

İspanya ve Portekiz de hidrojen yatırımlarında önemli adımlar atmaktadır. İspanya’da HyDeal Ambition projesi, büyük ölçekli güneş enerjisi kullanarak hidrojen üretimini hedeflemektedir. Benzer şekilde, Portekiz’de yeşil hidrojen üretimi için çeşitli projeler ve yatırımlar devreye alınmıştır.[40] Avrupa Komisyonu, İspanya’daki yenilenebilir hidrojen üretimi yatırımlarını desteklemek amacıyla 2024’ün mayısında 1,2 milyar avroluk planı onaylamıştır.[41]

2025 yılı itibarıyla AB’nin hidrojen vizyonuna katkı sağlayacak bir başka stratejik gelişme, Umman’daki Duqm Limanı ile Hollanda’nın Amsterdam Limanı arasında kurulacak olan dünyanın ilk sıvı yeşil hidrojen ithalat koridorudur. 17 Nisan 2025’te imzalanan ortak geliştirme anlaşmasıyla, başta Hydrom ve OQ olmak üzere 11 taraf, Yenilenebilir Biyolojik Olmayan Kökenli Yakıt (Renewable Fuel of Non-Biological Origin - RFNBO) kriterlerine uygun sıvı hidrojenin Avrupa’ya büyük ölçekli taşınmasını sağlayacak bütünleşmiş bir sistem inşa etmeyi hedeflemektedir. Koridor, Umman’daki Duqm Limanı ile Hollanda’daki Amsterdam Limanı ve Almanya’da Duisburg Limanı başta olmak üzere önemli lojistik merkezlerini birbirine bağlayacaktır.[42] Proje, Avrupa’nın enerji arz güvenliği ve temiz sanayi dönüşümü açısından öncü bir model sunmaktadır.

Diğer taraftan, Slovakya’da inşası başlatılan ve Košice Bölgesi’nde konumlandırılan ilk ‘Hidrojen Vadisi’ projesi, AB’nin bölgesel hidrojen kapasitesini artırma çabalarının somut örneklerinden biridir. Ufuk Avrupa çerçevesinde Clean Hydrogen Joint Undertaking tarafından 9 milyon avroluk destekle fonlanan "EastGate H2V" projesi, yedi Avrupa ülkesinden 22 ortakla yürütülmektedir. Nisan 2025’te başlatılan projenin ilk fazında, 2 MW’lık elektrolizörle yıllık 170 ton yeşil hidrojen üretimi hedeflenmekte olup, bu miktar bölgedeki 10 hidrojenli otobüsün yıllık tüketimini karşılayacaktır. İkinci fazda ise üretim kapasitesinin 500 tonun üzerine çıkarılması, hidrojenli atık toplama araçları ve üç İHA ile taşımanın yaygınlaştırılması planlanmaktadır. Ayrıca, proje kapsamında mevcut doğal gaz boru hatlarının hidrojen taşıyacak şekilde yeniden yapılandırılması fizibilite çalışmalarıyla değerlendirilecektir.[43]

3.4. AB’nin Hidrojen Sertifikasyon Mekanizmaları

IRENA, başarılı bir hidrojen geleceği için şeffaf bir piyasa yapısı, ortak sertifikasyon düzenleri ve küresel iş birliğinin şart olduğunu vurgulamaktadır.[44] Bu bağlamda AB, hidrojenin üretim yöntemine göre ayrıştırılması ve güvenilir şekilde tanımlanması için kapsamlı bir sertifikasyon altyapısı geliştirmektedir. Bu çabanın temelinde, yeşil ve düşük karbonlu hidrojen kategorilerinin net kriterlerle belirlenmesi yatmaktadır. 2023 yılında kabul edilen düzenleyici çerçeveyle AB, yenilenebilir hidrojeni tanımlamak için zaman ve coğrafya uyumu ile ilave yenilenebilirlik ilkelerini devreye sokmuş, düşük karbonlu hidrojen için de fosil kaynaklı üretime kıyasla en az %70 sera gazı emisyonu tasarrufu şartı getirmiştir.[45] Bu tasarruf oranı, hidrojen üretimi başına yaklaşık üç buçuk kilogram karbondioksit sınırının aşılmamasını öngörmektedir. Böylece hangi hidrojenin temiz kabul edileceği açık şekilde belirlenmiş, piyasa aktörleri açısından belirsizlik azaltılmış ve AB’nin iklim hedefleriyle uyum sağlanmıştır.

Bu kapsamda, hidrojenin sürdürülebilirliğini belgelendirmek amacıyla köken garantisi sistemleri AB genelinde yaygınlaştırılmaktadır. Elektrik ve gaz piyasalarında başarıyla kullanılan bu mekanizma, üretilen hidrojene menşeini ve karbon içeriğini gösteren ticari sertifikalar verilmesini sağlamaktadır. AB desteğiyle 2014 yılından bu yana pilot düzeyde faaliyet gösteren ‘CertifHy’ gibi girişimler, hidrojenin yeşil, mavi veya gri olarak sınıflandırılabildiği gönüllü sertifikasyon şemalarını oluşturmuş; 2024 yılı itibarıyla AB, bu sistemleri resmi olarak tanımıştır.[46] Bu gelişmeyle birlikte söz konusu sertifikaların AB genelinde ve uluslararası alanda geçerliliği sağlanmış, aynı zamanda bu sistem, kamu fonlarının temiz üretime yönelmesini sağlayacak mali destek mekanizmalarıyla ilişkilendirilmiştir.

2024 yılı sonunda, hidrojen üreticilerinin gerekli denetimlerden geçerek sertifika almasını sağlamak amacıyla bağımsız doğrulama kuruluşları yetkilendirilmiş; TÜV ve ISCC gibi kurumlar Avrupa genelinde yeşil hidrojen için köken garantisi belgeleri sunmaya başlamıştır.[47] Bu sistem, yalnızca AB içinde değil, AB’ye hidrojen ihraç edecek ülkelerde de geçerli olacak şekilde yapılandırılmaktadır. Bu doğrultuda izleme, raporlama ve doğrulama mekanizmalarını standartlaştırmak amacıyla üçüncü ülkelerle teknik iş birlikleri geliştirilmekte, Türkiye gibi aday ülkelerin de bu sisteme uyumlu sertifikasyon altyapılarını kurmaları beklenmektedir. Böylece AB, hidrojenin üretiminden nihai kullanımına kadar şeffaf, izlenebilir ve güvenilir bir değer zinciri oluşturarak hem Tek Pazar’ını düzenlemeyi hem de küresel hidrojen ticaretinde norm belirleyici olmayı amaçlamaktadır.

4. Türkiye’nin Yeşil Hidrojen Üretim Potansiyeli

Türkiye, zengin yenilenebilir enerji kaynakları (güneş, rüzgâr ve hidroelektrik) sayesinde yeşil hidrojen üretimi için yüksek bir potansiyele sahiptir. Yapılan teknik analizler, uygun yatırımlar ve politika desteğiyle 2050 yılına kadar yıllık 3,4 milyon ton yeşil hidrojen üretiminin mümkün olabileceğini ortaya koymaktadır.[48] SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi ‘Türkiye’nin Yeşil Hidrojen Üretim ve İhracat Potansiyeli’ raporunda, bu üretim seviyesine ulaşmak için ülke genelinde yaklaşık 35 GW seviyesinde elektrolizör kurulu gücüne ihtiyaç duyulacağı hesaplanmıştır. Söz konusu rapora göre yeşil hidrojen üretim maliyetleri de uzun vadede hızla düşecektir: 2050’ye gelindiğinde güneş ve rüzgâr enerjisine dayalı elektroliz yönteminde maliyetin kilogram başına 1,4–2,5 dolar aralığına gerileyebileceği öngörülmektedir.  Bu sayede yeşil hidrojen, günümüzde fosil yakıtlardan elde edilen gri hidrojenle rekabet edebilir bir seviyeye yaklaşacaktır.

Türkiye’nin Ulusal Enerji Planı ve ilgili strateji belgeleri, yeşil hidrojen alanında iddialı kapasite hedefleri ortaya koymaktadır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB) tarafından 2023 yılında yayımlanan “Türkiye Hidrojen Teknolojileri Stratejisi ve Yol Haritası” belgesine göre, Türkiye’nin elektrolizör kurulu gücünün 2030’a kadar 2 GW, 2035’e kadar 5 GW ve 2053’e kadar 70 GW seviyesine çıkarılması hedeflenmektedir.[49] Bu hedefler, 2053 yılı için ilan edilen net sıfır emisyon vizyonuyla uyumlu bir şekilde belirlenmiştir. Strateji belgesinde, söz konusu kapasite artışının ölçek ekonomisi ve teknolojik öğrenme ile yeşil hidrojen maliyetlerini hızla düşüreceği ifade edilmektedir. Nitekim, hedeflerin tutturulması hâlinde Türkiye’de yeşil hidrojen üretim maliyetinin 2035’te kilogram başına 2,4 dolara ve 2053’te 1,2 doların altına inmesi öngörülmektedir.[50]

Hâlihazırda Türkiye’de yeşil hidrojen üretimi büyük ölçüde pilot ve demo ölçekli projelerle sınırlıdır. Örneğin, 2023’te onaylanan Türkiye’nin ilk hidrojen vadisi Güney Marmara Hidrojen Kıyısı Projesi, yılda en az 500 ton yeşil hidrojen üretmeyi ve bunu sanayi tesislerinde kullanmayı hedefleyen beş yıllık bir projedir. Bu proje, Avrupa Komisyonundan 8 milyon avro hibe desteği alarak şimdiye kadarki en yüksek tutarlı AB hibesiyle Türkiye’de başlamıştır.[51] Bu ve benzeri pilot yatırımlar, Türkiye’nin yeşil hidrojen ekosistemini geliştirme yönünde ilk adımları oluşturmaktadır.

Öte yandan, Türkiye’de hâlihazırda tüketilen hidrojen büyük ölçüde fosil yakıtlardan üretilen gri hidrojendir. Yeşil hidrojenin zamanla bu mevcut talebin bir kısmını ikame etmesi beklenmektedir. Nitekim analizler 2030’da %5 ve 2050’de %10 oranında yeşil hidrojen ikame potansiyelinin bulunduğunu göstermektedir. Özellikle rafineri ve petrokimya gibi sektörler, ürettikleri hidrojen ihtiyacını yenilenebilir kaynaklı hidrojenle karşılamaya başlayarak karbon ayak izlerini azaltabilir.[52] Ayrıca doğal gaz şebekesine belirli oranlarda hidrojen karıştırılması (mevcut çalışmalar yaklaşık %10 karışımın mümkün olabileceğini göstermektedir) ileride iç talebi artırabilecek bir uygulama alanıdır.

Yeşil hidrojenin orta ve uzun vadede sadece yurt içinde değil, ihracat ürünü olarak da değerlendirilmesi planlanmaktadır. Türkiye’nin 2050 perspektifinde, iç talep karşılandıktan sonra yıllık 1,5–1,9 milyon ton aralığında yeşil hidrojeni Avrupa gibi pazarlara ihraç edebileceği öngörülmüştür.[53] Ancak, 2021’de yapılan bu ihracat potansiyeli hesaplaması, Türkiye’nin o dönemki enerji planlarına dayanıyordu. Sonradan açıklanan 2053 net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda Türkiye’nin iç hidrojen talebinin artabileceği ve dolayısıyla ihracata ayrılabilecek miktarın yenilenmesi gerekebileceği belirtilmektedir Nitekim güncel projeksiyonlar, 2053 yılında Türkiye’nin toplam enerji talebinin %15’inin yeşil hidrojen ve türev yakıt üretimine ayrılabileceğini göstermektedir.[54] Bu durum, yeşil hidrojenin Türkiye’nin enerji dönüşümünde kritik bir rol oynayacağını ortaya koymaktadır.

5. Türkiye- AB Yeşil Hidrojen Alanında İş Birliği Olanakları

AB, iklim nötr bir ekonomiye geçişte hidrojene stratejik bir rol atfetmiştir. 2020 yılında açıklanan AB Hidrojen Stratejisi ve 2022’de duyurulan REPowerEU Planı çerçevesinde AB, 2030’a kadar 10 milyon ton yenilenebilir hidrojen üretmeyi ve ilaveten 10 milyon ton yenilenebilir hidrojeni ithal etmeyi hedeflemektedir.[55] Rusya-Ukrayna Savaşı sonrasında AB, doğal gaz ithalatını azaltmak için hidrojeni öncelikli alternatiflerden biri olarak konumlandırmış ve Afrika ile Orta Doğu’da olduğu gibi yakın komşularıyla da hidrojen ortaklıkları kurmaya başlamıştır. Bu çerçevede AB, Global Gateway girişimi altında Akdeniz ülkeleriyle iş birliklerini hızlandırmış ve hidrojen projelerini Avrupa Hidrojen Bankası aracılığıyla desteklemeye başlamıştır.

AB’nin 2050 hedeflerinde de hidrojenin toplam enerji tüketiminde %13-14 paya ulaşması öngörülmektedir. Dolayısıyla, AB’nin önümüzdeki on yıllarda önemli miktarda temiz hidrojen ithalatına ihtiyaç duyacağı açıktır. Coğrafi konumu, mevcut enerji altyapısı ve yüksek yenilenebilir enerji potansiyeli sayesinde Türkiye, AB’nin yeşil hidrojen tedarik hedeflerinde doğal bir ortak olarak öne çıkmaktadır. [56]

Yapılan araştırmalara göre, Avrupa’nın yeşil hidrojen ihtiyacının belirli bir kısmı Türkiye’den karşılanabilir. Hatta 2050’ye kadar AB’nin toplam hidrojen ithalatının ortalama %3’ünün, 2050 yılında ise %8’e varan bir payının Türkiye kaynaklı olabileceğini öngören senaryolar ortaya koyulmuştur.[57] Bu veriler, Türkiye’nin yeşil hidrojen ihracatında kayda değer bir pay elde edebileceğini göstermektedir. Nitekim Türkiye resmi stratejilerinde “Avrupa’nın yeşil hidrojen tedarikçilerinden biri olmak” şeklinde bir hedef benimsemiştir.[58] Bu hedefe ulaşmak için Türkiye ile AB arasında çeşitli alanlarda iş birliği imkanları bulunmaktadır:

Mevcut doğal gaz altyapısının hidrojene uyumlu hale getirilmesi ve yeni hidrojen taşıma koridorlarının oluşturulması, Türkiye-AB hidrojen ticaretinin fiziksel temelini oluşturacaktır. Türkiye’nin hâlihazırda Azerbaycan gazını Avrupa’ya ileten TANAP gibi boru hatları, gelecekte hidrojen taşıyabilecek şekilde dönüştürülebilir veya yanına yeni boru hatları inşa edilebilir. Uzmanlar, Türkiye’deki çelik doğal gaz boru hatlarının önemli bir kısmının teknik güçlendirmelerle %100 hidrojene uygun hale getirilebileceğini ve mevcut hatların dönüşümünün yeni hat inşasına kıyasla %30-40 daha maliyet etkin olacağını belirtmektedir. Liman altyapısı da bir diğer kritik unsurdur: Yeşil hidrojen, sıvılaştırılmış şekilde deniz yoluyla taşınabileceğinden, özellikle Marmara Bölgesi’ndeki limanların hidrojen ihracatına uygun terminallerle donatılması gerekecektir. [59] Bu sayede Türkiye, karadan boru hatlarının yanı sıra deniz yoluyla da Avrupa pazarına hidrojen arz edebilecek bir konuma gelecektir.

AB pazarına yeşil hidrojen tedarik edebilmek için sertifikasyon ve garanti sistemi uyumu büyük önem taşımaktadır. Avrupa’da üretilen veya ithal edilen hidrojenin “yeşil” olarak kabul edilmesi için belirli sürdürülebilirlik kriterlerini karşılaması ve menşe garantisi (Guarantee of Origin) sertifikasına sahip olması gerekmektedir. Türkiye, bu alanda AB ile uyumlu bir sertifikasyon altyapısı kurmak üzere çalışmalara başlamıştır. Ulusal Hidrojen Stratejisi’nde yeşil hidrojenin izlenebilirliğini sağlamak amacıyla bir sertifika programı oluşturulması hedefi açıkça yer almaktadır. Bu kapsamda, Türkiye’de üretilecek hidrojenin karbon içerik hesaplamaları, menşe ispatı ve sürdürülebilirlik denetimleri AB standartlarına uygun şekilde yapılacak ve böylece Türk yeşil hidrojeninin Avrupa’da karbon kriterlerine uygun bir ürün olarak kabul görmesi sağlanacaktır. Türkiye ayrıca standartlar ve mevzuat geliştirme konusunda uluslararası iş birliklerine açık olduğunu ifade etmiştir. [60]Bu ortak çabalar, ileride AB’nin hidrojen piyasasına Türkiye’den yapılacak ihracatta idari engellerin azaltılmasına yardımcı olacaktır.

Türkiye ile AB arasında yeşil hidrojen ticaretine yönelik somut adımlar atılması beklenmektedir. Öncelikle, ileride oluşacak Avrupa hidrojen piyasasına entegrasyon için Türkiye’nin gerekli yasal düzenlemeleri ve piyasa yapısını geliştirmesi gerekecektir. AB tarafında ise ithalatı kolaylaştırıcı mekanizmalar (örneğin gümrük vergisi muafiyetleri veya sınırda karbon düzenleme mekanizmasında yeşil hidrojene avantaj tanınması) üzerinde durulmaktadır. İlerleyen yıllarda Türkiye’den AB ülkelerine yeşil hidrojen veya türev yakıt (amonyak, metanol vb.) ihracatı için uzun vadeli tedarik anlaşmaları imzalanabilir. Nitekim Almanya gibi Avrupa ülkeleri şimdiden potansiyel tedarikçilerle hidrojen satın alma anlaşmaları ve mutabakat zabıtları imzalamaya başlamıştır. Türkiye de uygun maliyetli ve güvenilir bir tedarikçi konumuyla bu anlaşmalarda yer almayı hedeflemektedir. Örnek olarak, 2022 yılında Almanya’nın Türkiye’yi hidrojende iş birliği yapılacak öncelikli ülkeler listesine aldığı basına yansımıştır.[61] İleride Türkiye-AB arasında hidrojen iş birliği anlaşmalarının imzalanması ve ortak çalışma grupları kurulması olasıdır.

Yeşil hidrojen teknolojilerinin gelişimi için Türkiye ve AB kurumları arasında Ar-Ge alanında güçlü bir iş birliği bulunmaktadır. Türkiye, AB’nin Ufuk Avrupa programı kapsamındaki Temiz Hidrojen Ortaklığı’na aktif katılım sağlamaktadır. Güney Marmara Hidrojen Vadisiprojesi, Ufuk Avrupa programı çerçevesinde Türkiye’den kabul edilen önemli bir Ar-Ge ve inovasyon projesidir. Bunun yanı sıra, Kasım 2024’te TÜBİTAK ile Avrupa’nın hidrojen teknolojileri inisiyatifi Hydrogen Europe arasında bir iş birliği anlaşması imzalanması kararlaştırılmıştır. Anlaşma hayata geçtiğinde temiz hidrojen konusunda ortak Ar-Ge projeleri, uzman değişimi, ağ oluşturma ve finansman imkanları gibi konularda Türkiye’ye destek sağlanacaktır.[62]

Ayrıca Türkiye’de üniversiteler, araştırma merkezleri ve özel sektör, Avrupa’daki konsorsiyumlarla birlikte yakıt hücreleri, elektrolizörler, hidrojen depolama ve taşımacılığı gibi alanlarda ortak çalışmalar yürütmektedir. Örneğin, üniversite sanyi iş birliği ile hidrojen üretiminde verimliliği artırmaya yönelik bir proje üzerinde çalışılmaktadır. [63]Bu tür iş birlikleri, teknolojik bilgi birikimini paylaşarak maliyetlerin düşürülmesine ve yeniliklerin hızlanmasına yardımcı olmaktadır.

Son olarak, Türkiye’nin yeşil hidrojen ihracatçısı konumuna gelmesi, karbon kredileri ve sertifika ticareti yoluyla da ek finansal kazançlar sunabilir. Örneğin, AB’nin planladığı üzere yeşil hidrojen ve türevleri karbon içermedikleri için Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (Carbon Border Adjustment Mechanism - CBAM) kapsamında avantajlı olacak; bu da Türkiye’nin bu alandaki yatırımlarını ekonomik açıdan daha cazip hâle getirecektir. İlaveten sektör yatırımlarını teşvik etmek amacıyla Türkiye ve AB’nin ortak fonlar veya kamusal destek mekanizmaları oluşturması da beklenebilir. AB’nin sağladığı hibelerle birleştiğinde, sektörün hızlı büyümesine zemin hazırlayacaktır.[64]

6. Sonuç

Yeşil hidrojen, AB’nin hem iklim nötrlüğü hedeflerine ulaşmasında hem de enerji arz güvenliğini sağlamasında yükselen bir rol üstlenmektedir. 2020 yılında başlatılan Avrupa Hidrojen Stratejisi ve 2022’de duyurulan REPowerEU Planı ile AB, bu alanda kapsamlı hedefler ortaya koymuş; üretim, ithalat, altyapı ve finansman politikalarını hızla geliştirmiştir. Avrupa Hidrojen Omurgası gibi büyük ölçekli altyapı projeleri ve Avrupa Hidrojen Bankası gibi mali mekanizmalar, hidrojenin sadece çevresel değil aynı zamanda jeopolitik ve ekonomik bir araç olarak konumlandığını göstermektedir. Bununla birlikte, Avrupa Sayıştayının da dikkat çektiği üzere, bu hedeflerin hayata geçirilebilmesi ciddi altyapı yatırımları, düzenleyici uyum ve dış ortaklarla istikrarlı iş birlikleri gerektirmektedir.

Özellikle hidrojenin uluslararası ticareti ve sertifikasyonu konusunda belirlenen yüksek standartlar, gelişmekte olan ülkeler için hem bir fırsat hem de bir uyum sınavı anlamına gelmektedir. Bu çerçevede Türkiye, coğrafi konumu, güçlü yenilenebilir enerji potansiyeli ve AB’ye adaylık statüsüyle dikkat çeken bir ortak olarak öne çıkmaktadır. Hidrojen koridorlarına entegrasyon, sertifikasyon sistemlerinin uyumu ve Ar-Ge iş birlikleri, Türkiye’nin AB hidrojen piyasasına erişimini kolaylaştıracaktır. Ancak, bu entegrasyonun başarılı olabilmesi için Türkiye’nin ulusal hidrojen stratejisini kararlılıkla uygulaması ve teknik altyapısını AB standartlarıyla uyumlu hâle getirmesi gerekecektir.

Sonuç olarak, hidrojen sadece gelecek vaat eden yakıtlardan biri değil, aynı zamanda yeni bir enerji diplomasisinin şekillendiği alandır. AB’nin hidrojen stratejisi, küresel enerji dengelerini dönüştürebilecek potansiyele sahiptir. Bu süreçte Türkiye’nin hem tedarikçi hem de teknoloji ortağı olarak AB ile daha yakın ve yapısal bir iş birliği geliştirmesi mümkündür. Önümüzdeki yıllarda hidrojenin, Türkiye-AB ilişkilerinde enerji başlığı altında stratejik bir iş birliği alanı hâline gelmesi beklenebilir.


[1] International Renewable Energy Agency (IRENA). "Geopolitics of the Energy Transformation: The Hydrogen Factor.", 2022, https://www.irena.org/publications/2022/Jan/Geopolitics-of-the-Energy-Transformation-Hydrogen. Erişim Tarihi: 28.04.2025

[2] A.G.E.

[3] World Economic Forum. "Clean energy: What is green hydrogen and why do we need it?", 15.07.2021, https://www.weforum.org/stories/2021/07/clean-energy-green-hydrogen/, Erişim Tarihi: 25.04.2025.

[4] International Renewable Energy Agency. "Global Hydrogen Trade Part 1.", t.y., https://www.irena.org/-/media/Files/IRENA/Agency/Publication/2022/Jul/IRENA_Global_hydrogen_trade_part_1_2022_.pdf, Erişim Tarihi: 29.04.2025

[5] European Commission. "Renewable Hydrogen", t.y., https://energy.ec.europa.eu/topics/energy-systems-integration/hydrogen/renewable-hydrogen_en, Erişim Tarihi: 23.04.2025

[6] International Renewable Energy Agency. "Global Hydrogen Trade Part 1.", t.y., https://www.irena.org/-/media/Files/IRENA/Agency/Publication/2022/Jul/IRENA_Global_hydrogen_trade_part_1_2022_.pdf, Erişim Tarihi: 29.04.2025

[7] International Energy Agency(IEA). "Global Hydrogen Review 2023", Eylül 2023, https://www.iea.org/reports/global-hydrogen-review-2023, Erişim Tarihi: 28.04.2025

[8] International Energy Agency (IEA). "Global Hydrogen Review 2022.", 2022, https://iea.blob.core.windows.net/assets/c5bc75b1-9e4d-460d-9056-6e8e626a11c4/GlobalHydrogenReview2022.pdf, Erişim Tarihi: 30.04.2025

[9] International Renewable Energy Agency. "Global Hydrogen Trade Part 1.", t.y., https://www.irena.org/-/media/Files/IRENA/Agency/Publication/2022/Jul/IRENA_Global_hydrogen_trade_part_1_2022_.pdf, Erişim Tarihi: 29.04.2025

[10] European Comission. "EU External Energy Policy – REPowerEU.", 2022, https://www.eeas.europa.eu/eeas/eu-external-energy-policy-repowereu_en, Erişim Tarihi: 30.04.2025

[11] International Energy Agency(IEA). "Global Hydrogen Review 2023", Eylül 2023, https://www.iea.org/reports/global-hydrogen-review-2023, Erişim Tarihi: 28.04.2025

[12] A.G.E.

[13] European Comission. "EU External Energy Policy – REPowerEU.", 2022, https://www.eeas.europa.eu/eeas/eu-external-energy-policy-repowereu_en, Erişim Tarihi: 30.04.2025

[14] International Energy Agency(IEA). "Global Hydrogen Review 2023", Eylül 2023, https://www.iea.org/reports/global-hydrogen-review-2023, Erişim Tarihi: 28.04.2025

[15] A.G.E.

[16] International Renewable Energy Agency (IRENA). "Geopolitics of the Energy Transformation: The Hydrogen Factor.", 2022, https://www.irena.org/publications/2022/Jan/Geopolitics-of-the-Energy-Transformation-Hydrogen

[17] A.G.E.

[18] Dünya Bankası. "World Bank Proposes 10 GW Clean Hydrogen Initiative to Boost Adoption of Low-Carbon Energy.", 2023, https://www.worldbank.org/en/news/press-release/2023/11/17/world-bank-proposes-10-gw-clean-hydrogen-initiative-to-boost-adoption-of-low-carbon-energy , Erişim Tarihi: 30.04.2025

[19] Stiftung Wissenschaft und Politik (SWP). "The Geopolitics of Hydrogen.", 16.11.2023, https://www.swp-berlin.org/publikation/the-geopolitics-of-hydrogen, Erişim Tarihi: 30.05.2025.

[20] IEA. "Net Zero by 2050: A Roadmap for the Global Energy Sector.", 2021, https://www.iea.org/reports/net-zero-by-2050 , Erişim Tarihi: 30.04.2025

[21] IRENA. "World Energy Transitions Outlook 2022: 1.5°C Pathway.", 2022, https://www.irena.org/publications/2022/Mar/World-Energy-Transitions-Outlook-2022 , Erişim Tarihi: 30.04.2025

[22] Hydrogen Council. "Hydrogen Insights 2021.", 2021, https://hydrogencouncil.com/en/hydrogen-insights-2021/ , Erişim Tarihi: 30.04.2025

[23] Dünya Bankası. "World Bank Proposes 10 GW Clean Hydrogen Initiative to Boost Adoption of Low-Carbon Energy.", 2023, https://www.worldbank.org/en/news/press-release/2023/11/17/world-bank-proposes-10-gw-clean-hydrogen-initiative-to-boost-adoption-of-low-carbon-energy , Erişim Tarihi: 30.04.2025

[24]European Commission, 20.06.2024, “Renewable hydrogen production: new rules formally adopted”, 20.05.2023, https://energy.ec.europa.eu/news/renewable-hydrogen-production-new-rules-formally-adopted-2023-06-20_en, Erişim Tarihi: 23.04.2025

[25]European Commission,t.y., “Renewable Hydrogen”, https://energy.ec.europa.eu/topics/energy-systems-integration/hydrogen/renewable-hydrogen_en, Erişim Tarihi: 24.04.2025

[27] European Commission. "Renewable Hydrogen", t.y., https://energy.ec.europa.eu/topics/energy-systems-integration/hydrogen/renewable-hydrogen_en, Erişim Tarihi: 24.04.2025

[29] European Commission. "Renewable hydrogen production: new rules formally adopted.", 20.05.2023, https://energy.ec.europa.eu/news/renewable-hydrogen-production-new-rules-formally-adopted-2023-06-20_en, Erişim Tarihi: 24.04.2025

[30]International Energy Agency, Eylül 2023, "Global Hydrogen Review 2023", https://www.iea.org/reports/global-hydrogen-review-2023, Erişim Tarihi: 24.04.2025

[31]European Comission, “Net-Zero Industry Act”, 27.05.2024, https://single-market-economy.ec.europa.eu/publications/net-zero-industry-act_en , Erişim Tarihi: 24.05.2025.

[32]Stiftung Wissenschaft und Politik (SWP). "The Geopolitics of Hydrogen." , 16.11.2023 , https://www.swp-berlin.org/publikation/the-geopolitics-of-hydrogen#hd-d28180e1512 , Erişim Tarihi: 24.05.2025.

[33] NewClimate Institute, “EU Climate Partnerships – Fit for Purpose?”, https://newclimate.org/sites/default/files/2024-05/EU%20Climate%20Partnerships%20%E2%80%93%20Fit%20for%20Purpose_may24.pdf , Erişim Tarihi: 5 Mayıs 2025.

[34] A.G.E.

[35] European Court of Auditors. "The EU’s industrial policy on renewable hydrogen”, 2024, https://www.eca.europa.eu/ECAPublications/SR-2024-11/SR-2024-11_EN.pdf , Erişim Tarihi: 30.04.2025

[36] Quitzow, R. ve Zabanova, Y. (Ed.), The Geopolitics of Hydrogen: Volume 1 – European Strategies in Global Perspective, Springer Cham, 2024, https://link.springer.com/book/10.1007/978-3-031-59515-8, Erişim tarihi: 28.04.2025.

[37]Bundesministerium für Wirtschaft und Klimaschutz, 23.12.2021,  “€900 million for H2Global hydrogen project Minister Habeck: Launch of hydrogen economy market ramp-up” , Erişim Tarihi: 25.07.2024.

[38]Bundesministerium für Wirtschaft und Klimaschutz,“ First hydrogen shipment from United Arab Emirates arrives in Hamburg”, 21.10.2023, BMWK - First hydrogen shipment from United Arab Emirates arrives in Hamburg , Erişim Tarihi: 25.05.2025.

BMWK - Canada and Germany launch joint funding window for hydrogen export projects

[39]Bundesministerium für Wirtschaft und Klimaschutz, “Important step for global hydrogen ramp-up – Germany will work with H2Global to import green hydrogen products on a large scale from 2027” , 25.05.2025 , BMWK - Important step for global hydrogen ramp-up – Germany will work with H2Global to import green hydrogen products on a large scale from 2027 , Erişim Tarihi: 25.07.2024.

[40] International Renewable Energy Agency. "Global Hydrogen Trade Part 1.", t.y., https://www.irena.org/-/media/Files/IRENA/Agency/Publication/2022/Jul/IRENA_Global_hydrogen_trade_part_1_2022_.pdf, Erişim Tarihi: 25.05.2025.

[41] European Commission. " Commission approves €1.2 billion Spanish State aid scheme to support investments in the production of renewable hydrogen to foster the transition to a net-zero economy”, 26.06.2023, https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/IP_24_4023, Erişim Tarihi: 25.05.2025.

[42] Hydrogen Europe, “Parties sign for world's first green hydrogen import corridor”, 17.04.2025, https://hydrogeneurope.eu/parties-sign-for-worlds-first-green-hydrogen-import-corridor/, Erişim Tarihi: 25.04. 2025

[43] Hydrogen Europe, “The first Hydrogen Valley to be built in Košice region”, 11.04.2025, https://hydrogeneurope.eu/the-first-hydrogen-valley-to-be-built-in-kosice-region/, Erişim Tarihi: 25.04. 2025.

[44] International Renewable Energy Agency (IRENA). "Geopolitics of the Energy Transformation: The Hydrogen Factor.", 2022, https://www.irena.org/Digital-Report/Geopolitics-of-the-Energy-Transformation , Erişim Tarihi: 30.04.2025

[45] Avrupa Komisyonu, Renewable hydrogen production: new rules formally adopted, 20.06.2023, https://energy.ec.europa.eu/news/renewable-hydrogen-production-new-rules-formally-adopted-2023-06-20_en, Erişim tarihi: 28.04.2025.

[46] CertifHy, CertifHy Achieves Official Recognition by the European Commission to Issue RFNBO Certification, 19.12.2024,https://www.certifhy.eu/news/certifhy-achieves-official-recognition-by-the-european-commission-to-issue-rfnbo-certification/, Erişim tarihi: 28.04.2025.

[47] ISCC System GmbH, European Commission Officially Recognised ISCC EU for the Certification of RFNBOs, RCFs and Forest Biomass, 19.12.2024, https://www.iscc-system.org/news/european-commission-officially-recognised-iscc-eu-for-the-certification-of-rfnbos-rcfs-and-forest-biomass/, Erişim tarihi: 28.04.2025.

[48] SHURA, “Türkiye’nin Yeşil Hidrojen Üretim ve İhracat Potansiyeli.” 2021, https://www.shura.org.tr/wp-content/uploads/2021/12/SHURA_Turkiyenin_Yesil_Hidrojen_Potansiyeli.pdf, Erişim Tarihi: 30.04.2025

[49] Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, “Türkiye Hidrojen Teknolojileri Stratejisi ve Yol Haritası.” 2023, https://www.enerji.gov.tr//Media/Dizin/EKAY/Haberler/Hidrojen_Stratejisi_2023.pdf , Erişim Tarihi: 30.04.2025

[50] A.G.E.

[51] Anadolu Ajansı, “Enerjisa Üretim Bandırma Enerji Üssü’nde yeşil hidrojen üretilecek.” 31.01.2023, https://www.aa.com.tr/tr/enerji/enerjisa-uretim-bandirma-enerji-ussunde-yesil-hidrojen-uretilecek/678446 , Erişim Tarihi: 30.04.2025

[52] SHURA, “Türkiye’nin Yeşil Hidrojen Üretim ve İhracat Potansiyeli.” 2021, https://www.shura.org.tr/wp-content/uploads/2021/12/SHURA_Turkiyenin_Yesil_Hidrojen_Potansiyeli.pdf , Erişim Tarihi: 30.04.2025

[53] A.G.E.

[54] SHURA 2025

[55] Petroturk, “Türkiye, AB’nin yeşil hidrojen tedarikçisi olacak.” 25.01.2024, https://www.petroturk.com/yenilenebilir-enerji-haberleri/turkiye-ab-nin-yesil-hidrojen-tedarikcisi-olacak , Erişim Tarihi: 30.04.2025

[56] Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, “Türkiye Hidrojen Teknolojileri Stratejisi ve Yol Haritası.” 2023, https://www.enerji.gov.tr//Media/Dizin/EKAY/Haberler/Hidrojen_Stratejisi_2023.pdf , Erişim Tarihi: 30.04.2025

[57] Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi, Türkiye'nin Yeşil Hidrojen Geleceği: Politika Önerileri ve Yol Haritası, Kasım 2023, https://ipc.sabanciuniv.edu/Content/Images/CKeditorImages/20231121-08115095.pdf, Erişim Tarihi: 02.05.2025.

[58] Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, “Türkiye Hidrojen Teknolojileri Stratejisi ve Yol Haritası.” 2023, https://www.enerji.gov.tr//Media/Dizin/EKAY/Haberler/Hidrojen_Stratejisi_2023.pdf, Erişim Tarihi: 30.04.2025

[59] Temiz Enerji, “Türkiye’nin Hidrojen Omurgası” 03.12.2024, https://temizenerji.org/2024/12/03/turkiyenin-hidrojen-omurgasi/, Erişim Tarihi: 30.04.2025

[60] Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, “Türkiye Hidrojen Teknolojileri Stratejisi ve Yol Haritası.” 2023, https://www.enerji.gov.tr//Media/Dizin/EKAY/Haberler/Hidrojen_Stratejisi_2023.pdf , Erişim Tarihi: 30.04.2025

[61]Petroturk, “Türkiye, AB’nin yeşil hidrojen tedarikçisi olacak.” 25.01.2024, https://www.petroturk.com/yenilenebilir-enerji-haberleri/turkiye-ab-nin-yesil-hidrojen-tedarikcisi-olacak , Erişim Tarihi: 30.04.2025

[62] TÜBİTAK, “TÜBİTAK ve Hydrogen Europe, Temiz Hidrojen Çalışmaları İçin Bir Araya Geldi.” 06.11.2024, https://tubitak.gov.tr/tr/haber/tubitak-ve-hydrogen-europe-temiz-hidrojen-calismalari-icin-bir-araya-geldi , Erişim Tarihi: 30.04.2025

[63] Enerji Günlüğü, “Hidrojen için AR-GE’de iş birliği” 08.11.2021, https://www.enerjigunlugu.net/hidrojen-icin-ar-gede-isbirligi-45107h.htm , Erişim Tarihi: 30.04.2025

[64] İSO Yeşil Blog, “Türkiye için yeşil hidrojen, SKDM’ye uyum sürecinde stratejik rol” 21.02.2023, https://www.isoyesilblog.com/turkiye-icin-yesil-hidrojen-skdmye-uyum-surecinde-stratejik-rol-821 , Erişim Tarihi: 30.04.2025