İKTİSADİ KALKINMA VAKFI

Türkiye’nin AB Uzmanı
ANA SAYFA » GÜNDEMDEN » 2025 » İKV, TÜRKİYE-POLONYA-AB İLİŞKİLERİ KONULU BİR KONFERANS DÜZENLEDİ
30 Mayıs 2025

İKV, TÜRKİYE-POLONYA-AB İLİŞKİLERİ KONULU BİR KONFERANS DÜZENLEDİ

İKV, Polonya’nın Ankara Büyükelçiliği iş birliği ve Polonya’nın AB Dönem Başkanlığı vesilesiyle, 30 Mayıs 2025 tarihinde, “Jeopolitik Türbülans Çağında Türkiye-Polonya-AB İlişkileri: Bağlantı, Tedarik Zincirlerinin Güvenliği ve Dayanıklı Ekonomiler” başlıklı bir konferans düzenledi.

Toplantının açış konuşmaları İKV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Polonya Ankara Büyükelçisi Maciej Lang, AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Thomas Hans Ossowski ve Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay tarafından yapıldı.

İKV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu konuşmasında, İKV’nin, Polonya’nın AB Konseyi Dönem Başkanlığına stratejik bir önem verdiğini, bunun Türkiye ile Polonya arasındaki köklü ilişkiler, Polonya’nın AB içindeki dinamik rolü ve dünyada artan jeopolitik türbülans nedeniyle özellikle anlam kazandığını ifade etti. Türkiye’nin AB ile entegrasyonunda üyeliğin en iyi çerçeve olduğunu belirten Başkan Zeytinoğlu, Kıbrıs sorununun Gümrük Birliği’nin güncellenmesi dâhil olmak üzere Türkiye-AB ilişkilerinin ilerlemesinin önünde bir engel oluşturmaması gerektiğinin altını çizdi. Türkiye’nin AB tedarik zincirlerinde ve Avrupa pazarında önemli bir rol oynadığını vurgulayan Zeytinoğlu, Gümrük Birliği’nin yeşil ve dijital gündem doğrultusunda güncellenmesinin ikili ticaret ve yatırımlara ivme kazandıracağını ifade etti. Ayrıca, Türk iş dünyasının ve genç nüfusun AB ile daha güçlü entegrasyon arzusunda olduğunu dile getiren Başkan Zeytinoğlu, vize süreçlerinde yaşanan sıkıntıların giderilmesi ve vize serbestisinin sağlanmasının önemine dikkat çekti. Başkan Zeytinoğlu, Türkiye-AB iş birliğinin sadece ekonomik değil, güvenlik, savunma, ulaştırma ve enerji gibi farklı alanlarda da derinleştirilmesi gerektiğini belirterek konuşmasını tamamladı.

Polonya’nın Ankara Büyükelçisi Maciej Lang konuşmasında, hızla değişen jeopolitik ortamda hem AB’nin hem de Türkiye’nin benzeri görülmemiş sınamalarla karşı karşıya olduğunu belirtti. Böyle bir dönemde dostlukların ve güvenli tedarik zincirlerinin önemine dikkat çeken Büyükelçi Lang, Polonya’nın AB Konseyi Dönem Başkanlığı çerçevesinde güvenlik konusunu öncelikli gündem maddesi olarak ele aldığını vurguladı. Türkiye’nin AB için yalnızca stratejik bir ortak değil aynı zamanda aday ülke olduğunu ifade eden Büyükelçi Lang, Polonya’nın Türkiye’nin AB üyelik sürecini güçlü şekilde desteklediğini ve bu sürecin her iki taraf için de siyasi ve ekonomik açıdan olumlu sonuçlar doğuracağına inandığını dile getirdi. Türkiye ve Polonya’nın enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi, altyapının modernizasyonu ve ticaret ile tedarik zincirlerinin güçlendirilmesi alanlarında iş birliğini derinleştirebileceğine dikkat çeken Büyükelçi Lang, bağlantısallığın artık sadece teknik altyapı değil, aynı zamanda insanlar, politikalar ve ortak değerler etrafında şekillendiğini söyledi.

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Thomas Hans Ossowski konuşmasında, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlığının Avrupa’nın stratejik özerklik ve güçlü savunma ihtiyacını gözler önüne serdiğini ifade etti. Büyükelçi Ossowski Türkiye’nin hem AB adayı hem de NATO müttefiki olarak bu süreçte önemli stratejik bir ortak olduğunu dile getirdi. Türkiye ile AB arasındaki ekonomik ilişkilerin dengeli ve güçlü olduğuna dikkat çeken Büyükelçi Ossowski, Gümrük Birliği’nin güncellenmesinin her iki tarafın da çıkarına hizmet edeceğini belirtti. Türkiye’nin Orta Doğu’daki insani çabalarını ve Ukrayna’nın egemenliğine verdiği desteği memnuniyetle karşıladıklarını ifade eden Büyükelçi Ossowski, Türkiye-AB ilişkilerinde hukukun üstünlüğü, insan hakları ve medya özgürlüğü alanlarında da ilerleme beklendiğini vurguladı. Vize serbestisi sürecinde kalan kriterlerin karşılanması hâlinde ilerleme sağlanabileceğini belirten Büyükelçi Ossowski, vize serbestisi konusunda Türkiye’nin vizesiz seyahat hakkı bulunmayan tek aday ülke olduğunu ve bu durumun değişmesi gerektiğini ifade etti.

Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay konuşmasında, günümüzün belirsizliklerle dolu jeopolitik ortamında Türkiye-AB iş birliğinin stratejik öneminin daha da arttığını vurguladı. Bu belirsizliklerin, güvenlik, bağlantısallık ve tedarik zincirlerinin dayanıklılığı gibi alanlarda daha güçlü ve sonuç odaklı iş birliklerini gerekli kıldığını belirten Büyükelçi Bozay, Türkiye’nin Avrupa tedarik ve değer zincirlerinde kritik bir rol oynadığını ve Avrupa’nın üretim hatlarına önemli katkılar sunduğunu ifade etti. Büyükelçi Bozay, Türkiye’nin AB savunma ve güvenlik girişimlerine tam olarak dahil edilmesinin hem Türkiye hem de Avrupa’nın ortak çıkarına olduğunu vurguladı.

Toplantının özel hitap bölümü konuşmacıları, Polonya Dışişleri Bakanlığı Ekonomik İş Birliği Dairesi Genel Müdür Yardımcısı Rafal Hryniewiecki ve Avrupa Komşuluk Konseyi Direktörü Samuel Doveri Vesterbye oldu.

Polonya Dışişleri Bakanlığı Ekonomik İş Birliği Dairesi Genel Müdür Yardımcısı Rafal Hryniewiecki konuşmasında, Türkiye’nin Avrupa’nın güvenliği, tedarik zincirlerinin dayanıklılığı ve enerji çeşitlendirmesi açısından önemli bir ortak olduğunu vurguladı. Türkiye’nin AB ile stratejik diyalogunun derinleştirilmesi gerektiğini belirten Genel Müdür Yardımcısı Hryniewiecki, Türk şirketlerinin Ukrayna’nın yeniden inşasında Polonyalı firmalarla ortak projelerde yer almasının önemine dikkat çekti. Ayrıca Türkiye’nin enerji dönüşümü, altyapı geliştirme ve dijital ekonomi alanlarında Avrupa ile iş birliği potansiyeline sahip olduğunu ifade ederek, Polonya’nın Türkiye’nin AB girişimlerine daha aktif şekilde dahil edilmesini desteklediğini dile getirdi.

Avrupa Komşuluk Konseyi Direktörü Samuel Doveri Vesterbye konuşmasında, bağlantısallık ve Türkiye-AB Gümrük Birliği konularında yürüttükleri araştırma bulgularını paylaştı. Orta Koridor’un öneminin Ukrayna savaşı sonrası arttığını belirten Vesterbye, Avrupa ve Asya arasındaki bu koridorun gelecekte ticaret ve yatırım akışlarında önemli bir rol üstleneceğini ifade etti. Türkiye ile AB arasında mevcut Gümrük Birliği’nin, her iki taraf için ekonomik büyüme ve tedarik zinciri açısından kritik öneme sahip olduğunu vurgulayan Vesterbye, bu yapının modernizasyonunun her iki taraf için ciddi ekonomik kazanımlar sağlayacağını söyledi. Ayrıca, modernizasyonun gecikmesi ya da Gümrük Birliği’nin zayıflaması durumunda hem Avrupa hem de Türkiye sanayisinin olumsuz etkilenebileceğine dikkat çekti.

Konferans kapsamında düzenlenen ve moderatörlüğünü İKV Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Halûk Kabaalioğlu’nun yaptığı ilk panelin başlığı “AB Tek Pazarı’nda Yeşil ve Dijital Dönüşüm ve Tedarik Zincirlerine Etkisi” oldu.

Panelin ilk konuşmacısı Doğu Araştırmaları Merkezi Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Dairesi Başkanı Karol Wasilewski, Avrupa’nın mevcut dönüşüm sürecinde enerji, dijitalleşme ve üretim olmak üzere üç yönlü bir dönüşüme ihtiyaç duyduğunu vurguladı. Bu çerçevede Polonya ve Türkiye’nin ortaklaşa çalışabileceği geniş bir iş birliği alanı bulunduğunu belirtti. Wasilewski, iki ülkenin enerji bağımlılıkları, adil dönüşüm anlayışları ve yeni ekonomik kalkınma modellerine olan ihtiyaçları bakımından benzer zorluklarla karşı karşıya olduğunu ifade etti. Ayrıca, Avrupa’da tedarik zincirlerinin yeniden yapılandırılması ve Gümrük Birliği’nin modernizasyonu konularında Türkiye’nin önemli bir ortak olduğunu dile getirdi. Türkiye’nin AB ile daha güçlü entegrasyonunun, özellikle geleceğin üretim yapılarında ve standartların uyumlaştırılmasında kritik rol oynayacağını vurgulayarak, iki ülke arasında yenilikçi iş birliği modelleri geliştirilmesi çağrısında bulundu.

Panelin ikinci konuşmacısı İstanbul Üniversitesi COPFUTUREU Jean Monnet Modülü Yürütücüsü Prof. Dr. Özgün Erler Bayır, yeşil ve dijital dönüşümün Avrupa’nın geleceğinde ve Türkiye–AB iş birliğinde merkezi bir rol oynadığını vurguladı. AB’nin dijitalleşme ve yapay zekâ gibi alanlarda küresel rekabette ABD ve Çin’in gerisinde kaldığını belirten Prof. Dr. Bayır, bu açığı kapatmak için geliştirilen “Dijital On Yıl” ve “Dijital Avrupa” programlarının önemine dikkat çekti. Ayrıca AB’nin dijital ve yeşil dönüşüm politikalarının insan odaklı ve kapsayıcı olması gerektiğini ifade etti. Türkiye ile Polonya arasında yenilenebilir enerji, akıllı şehirler, lojistik ve enerji güvenliği alanlarında yeni iş birliği fırsatlarının bulunduğunu belirten Prof. Dr. Erler Bayır, iki ülke arasında bu alanlara odaklanan ortak araştırma merkezleri kurulması önerisinde bulundu.

Panelin son konuşmacısı Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası Ticaret Bölümü İnovasyon ve Rekabet Odaklı Kalkınma Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Aslı Deniz Helvacıoğlu, AB’nin yeni yeşil ve dijital dönüşüm politikalarının Türk şirketleri, özellikle de KOBİ’ler açısından büyük bir uyum gerekliliği doğurduğunu vurguladı. Gümrük Birliği kapsamında AB ile ticaret yapan Türk firmalarının, yeni düzenlemelere uyum sağlamalarının kaçınılmaz olduğunu belirtti. Ayrıca, bu yeni düzenleyici ortamın Türk şirketleri için stratejik bir karar verme anı yarattığını; AB pazarında yer almak isteyen firmaların iş yapış biçimlerini dönüştürmeleri ve sürdürülebilirlik, insan hakları ve yeşil finans kriterlerini iş süreçlerine entegre etmeleri gerektiğini ifade etti.

Konferansın “Bağlantısallık ve Geniş Komşuluk: Türkiye ve Polonya Arasında İş Birliği Alanları” başlıklı ikinci panelinin moderatörlüğünü Doğu Araştırmaları Merkezi Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Dairesi Başkanı Karol Wasilewski üstlendi.

İlgili panelin ilk konuşmacısı olan Polonya Yatırım ve Ticaret Ajansı İstanbul Ofisi Müdürü Joanna Snopek Berbercioğlu, Polonya ve Türkiye arasındaki ikili iş birliğinin pratik boyutuna dikkat çekti. Ajanslarının temel amacının Türk ve Polonyalı girişimciler arasında doğrudan bağlantılar kurmak, ticaret ve yatırım alanlarında sinerji yaratmak ve ortak girişim projelerini teşvik etmek olduğunu belirtti. Türk şirketleriyle Polonya arasında yeşil teknoloji ve ileri üretim alanlarında iş birliği fırsatlarının hızla arttığını vurgulayan Berbercioğlu, Türk girişimcilerin ileri teknoloji ve yenilenebilir enerjiye yöneldiğini ve bu dönüşüm sürecinde Polonya’nın çözüm ve teknoloji sağlayıcısı olarak güçlü iş ortaklıkları geliştirmeye açık olduğunu ifade etti.

Panelin ikincisi konuşmacısı Uluslararası Nakliyeciler Derneği İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Evren Bingöl, Türkiye’nin uluslararası kara taşımacılığı ve lojistik sektöründeki stratejik rolüne dikkat çekti. Türkiye’nin öncülüğünde kurulan Türk Devletleri Taşımacılık Dernekleri Birliği (OTS URTA) girişiminin Orta Koridor’un geliştirilmesine katkı sunduğunu belirten Başkan Yardımcısı Bingöl, bu güzergâhın Avrupa ile Orta Asya’yı daha hızlı ve güvenilir şekilde bağlamayı hedeflediğini ifade etti. Türkiye’nin çeşitli büyük altyapı projeleri ve AB’nin Küresel Geçit stratejisiyle uyumlu çalıştığını vurgulayan Başkan Yardımcısı Bingöl, Avrupa tarafında transit kotaları, vize kısıtlamaları ve sınır geçişindeki bürokratik engellerin taşımacılığı yavaşlattığını ve maliyetleri artırdığını söyledi.

Panelin üçüncü konuşmacısı Doğu Araştırmaları Merkezi Bağlantısallık ve Bölgesel Entegrasyon Programı Koordinatörü Konrad Poplawski, altyapı yatırımları ve bağlantısallığın günümüzün jeopolitik ortamında ekonomik dayanıklılığı artırmada kritik rol oynadığını vurguladı. Orta Koridor’un ve Türkiye üzerinden Orta Asya’ya açılan güzergâhların AB ve Polonya açısından önem kazandığını belirtti. Türkiye’nin Üç Deniz Girişimi’ne üye olmasının bu bağlamda büyük fırsatlar sunduğunu ifade eden Poplawski, demiryolu altyapısının geliştirilmesinin de uzun vadede sürdürülebilir taşımacılık için çok önemli olduğunu söyledi. Ayrıca Türkiye’nin sanayi ve savunma sanayii politikalarının Polonya için ilham verici olduğunu, bu alanlarda ortak projeler ve ortak girişimler geliştirilebileceğini belirtti.

Polonya’ya yatırım yapan Türk şirketi temsilcisi Ulus Metal Yönetim Kurulu Başkanı Ragıp Tunalılar, Türkiye’den Polonya’ya yatırım yapan bir şirket olarak operasyonlarında yaşadıkları temel zorluklardan biri olarak Schengen vizesi sorununa değindi. Türk yöneticilerin ve teknik personellerin bile Polonya’ya gitmek için vize almakta büyük güçlükler yaşadığını ve bazen randevu almanın bile imkânsız hâle geldiğini belirtti. Ayrıca, Türkiye’nin enerji fiyatlarında rekabet avantajına sahip olduğunu, buna karşın Polonya’da yüksek enerji ve dağıtım maliyetlerinin ekonomik faaliyetleri olumsuz etkilediğini ifade etti. Öte yandan, Türkiye’nin güçlü olduğu savunma sanayii ve demiryolu sektörlerinde Polonya ile daha fazla ortak iş ve yatırım yapılabileceğini dile getirdi.