İKV BAŞKANI ZEYTİNOĞLU: “AP RAPORU ÖNEMLİ HUSUSLARA TEMAS ETSE DE İLİŞKİLERDE İVME YARATMAK İÇİN ÖNERİLER SUNMUYOR”
İKV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Avrupa Parlamentosunda 74 karşı oy ve 188 çekimser oya karşın, 367 oyla kabul edilen Türkiye raporu hakkında görüşlerini ifade etti. İKV Başkanı Zeytinoğlu, AP’nin AB üyesi halkları temsil ettiğini ve bu açıdan AP’nin hazırladığı raporların önemli olduğunu belirtti. Ancak raporların dengeli ve yapıcı olması gerektiğine dikkat çeken Başkan Zeytinoğlu şunları söyledi:
“Raportör Nacho Sanchez Amor tarafından hazırlanan Türkiye raporu AP Genel Kurulunda kabul edildi. AP raporları aslında Avrupa Komisyonunun hazırladığı yıllık Türkiye raporlarının bir değerlendirmesini yapıyor. Raporda Türkiye’nin aday ülke olarak Kopenhag Kriterlerini yerine getirmesi gereğine vurgu yapılması olumlu değerlendirilebilir. Türkiye’nin üyelik sürecinin var olan koşullarda donmuş olarak devam etmesi ve Türkiye’nin bölgesel ve stratejik önemine binaen ilişkilerin geliştirilmesi öneriliyor. Üyeliğin koşullara bağlı olarak ilerlemesi mümkün olabilir. Ancak Türkiye’nin AB katılım sürecinin kesintiye uğramasında AB’den kaynaklanan hususlar göz ardı edilmiş. Bütün sorumluluk Türkiye’ye yüklenmiş görünüyor. AB’den kaynaklanan engeller ve vetolar ele alınmamış. Bu açıdan raporun dengeli ve yapıcı olduğunu söylemek mümkün değil. Türkiye’nin Kıbrıs politikasının eleştirilmesi ve işgal altındaki bölgeler ifadesinin kullanılması da AB’nin Kıbrıs konusunda taraf olduğunu ve yapıcı bir rol oynama fırsatını kaçırdığını bir kez daha gözler önüne seriyor. AP Kıbrıs meselesinin iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyon kapsamında çözümünü desteklediğini belirtirken Türkiye’ye iki devletli çözüm yaklaşımından vazgeçmesi çağrısında bulunuyor.
Türkiye’nin AB sürecinde ilerleme olması, AB normları ve değerlerine yönelik iyileşme sağlanması hepimizin isteği. Ancak bunun için AB’nin de çaba göstermesi ve Türkiye’nin AB sürecindeki ilerlemeye set çekmeyi bırakması gerekiyor. Rapor Avrupa Komisyonu ve AB Konseyi’ni Türkiye’ye yönelik yaklaşımında da katılım sürecinden stratejik ortaklığa doğru bir kaymaya işaret ediyor ve bunun katılım süreci ve adaylığın yerini alabileceği uyarısında bulunuluyor.
Raporda Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin güncellenmesinin desteklenmesi olumlu bir husus. Gümrük birliği güncellenmesi geniş kapsamlı olarak ele alınmış. Dijitalleşme, yeşil mutabakata uyum, kamu alımları, özen yükümlülüğü, sürdürülebilir kalkınma gibi iki tarafın da ekonomik güvenliğine katkıda bulunacak başlıklar vurgulamış. Bu bizim de İKV olarak desteklediğimiz bir çerçeve oluşturuyor. Ancak sürecin yine Ek Protokole bağlanması çözümsüz bir yaklaşımı ortaya koyuyor.
Türkiye’nin AB Dış ve Güvenlik Politikasına uyumunun 2023’te %9’dan 2024’te %5’e düştüğü vurgulanırken, aday ülke olarak AB’nin dış ve güvenlik politikasına uyum sağlanması ihtiyacı belirtiliyor. Ancak burada da Türkiye’nin AB sürecinde karşısına çıkarılan engellerin nasıl aşılacağına dair bir değerlendirmenin yer almaması üzücü. Sonuç olarak raporda üzerinde durulan önemli husus ve uyarıları kabul etmekle birlikte bütün olarak raporun dengeli ve adil bir yaklaşımı sergilediğini söylemek ne yazık ki mümkün değil.”